Mezarlarımız, anılarımız su altında

  • Kürdistan’da doğası en çok tahrip edilen illerin başında Dersim geliyor. Bölgede son 10 yılda altı baraj ve Hidroelektrik Santral (HES) projesi tamamlanarak enerji üretimine geçildi. Dersim’in doğal sınırlarını oluşturan Karasu ve Peri çayları üzerinde yapılan projelerle ilin etrafı göllerle çevrelendi.

 

Dersim’de 80’li yılların başından bu yana 4 baraj ve 6 HES’in yapımı tamamlanarak, işletmeye açıldı. Mercan HES’i, Uzunçayır Barajı ve HES’i, Dinar HES’i, Tatar Barajı ve HES’i, Seyrantepe Barajı ve HES’i ile Pembelik Barajı ve HES’i.

1996-2003 yılları arasında inşa edilen Uzunçayır Barajı ve HES Projesi’nde Ağustos 2009’da da su tutulmaya başlandı.

Dersim’in Mazgirt ilçesinin Hezirge (Aşağı Tarlacık) köyünde yaşayan yurttaşlar, “baraja karşı herkesin birlikte mücadele etmesi gerekiyor” dedi

Barajdan sonra tarım yok oldu

Baraj yapılmadan önce biz geçimlerini tarım ve hayvancılık üzerinden sağladığını belirten Hüseyin Kırmızıtoprak, “Baraj yapıldıktan sonra tarım ve hayvancılık yok oldu bizim ekili alanlarımız suyun altında kaldı, hayvanlar bile sıcak olduğu zamanlar barajın suyunu içemiyor. Eskiden biz tüm ihtiyaçlarımızı karşılıyorduk ama artık karşılayamıyoruz. Köylüler barajın fayda ve zararlarının ne olacağını bilmiyorlardı çünkü ilk kez barajla karşılaşıyor. Baraj yapılmadan önce biz buğday, mercimek, sebze ekiyorduk ama şimdi hiçbir şeyden faydalanamıyoruz çünkü ekilecek alan kalmadı. İnsanlara çağrım baraj yapılmasına izin verilmesin çünkü barajın hiçbir faydası yok tek getirisi yoksulluk, açlıktır. Barajdan önce diğer köylerle iletişimimiz vardı ama baraj yüzünden hiçbir iletişimimiz kalmadı insanları birbirinden uzaklaştırarak yabancılaştırmak isteniyor. Baraja karşı herkesin birlikte mücadele etmesi gerekiyor, baraj halkın yararına değil zararınadır o yüzden herkes duyarlı olsun baraj ve HES’e asla izin vermesin” dedi.

Anılarımız su altında

Baraj yapılmadan önce köyde şeker pancarı, sebze, nohut, buğday, arpa ektiklerini söyleyen Yılmaz Kırmızıtoprak, “Baraj yapıldıktan sonra düz arazilerimiz gittiği için yamaçtaki arazilerimiz kaldı onlarda da toprağın ekilmesi zor böyle olunca da insanlarımız yavaş yavaş tembelleşmeye başladı. Baraj yapıldığı zaman köylülerden yeteri kadar tepki de gelmedi çünkü o zamanlar OHAL bölgesi olduğu için insanlar korktu ve sessiz kaldılar. Baraj yüzünden ağaçlarımız, ziyaretlerimiz, insanın doğup büyüdüğü yer suyun altında kaldığı için çok üzüldük. Yurtdışından gelen köylülerimizin bizim yüzdüğümüz yer neredeydi, elma topladığımız ağaç neredeydi sorularıyla karşılaşıyorduk. Baraj yapıldığı zaman hiçbir şey yapamadık çünkü devlet sana sormadan kaç dönüm arazin varsa ona göre hesabına para yatırıyordu o yüzden insanların yapacak bir şeyi yoktu. Baraj yüzünden mezarlarımız, ziyaretlerimiz, eski anılarımız suyun altında kaldı o yüzden çok üzgünüz” diye konuştu.  PİRHA/DERSİM

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.