Mücadele halayının başını çekenler

Dosya Haberleri —

PJAK Avrupa Diplomasi Komitesi üyesi Ebrahim Elipur

PJAK Avrupa Diplomasi Komitesi üyesi Ebrahim Elipur

  • Uluslararası Komplo’nun geliştiği 15 Şubat 1999 yılı aynı zamanda Kürdistan’da büyük bir isyan dalgası yarattı. Komploya karşı Sine’de Kürt gençleri ayaklandı. Rejim askerleri silahlı saldırıda bulundu. Çok sayıda Kürt genci katledildi. Katliam sonrası Kürt gençliği 2004 yılında PJAK’ın kuruluşunu ilan ettiler.
  • Tahminlere göre idam edilen devrimci, demokrat, muhalif ve Kürt sayısı 40 bin kişi civarındadır. İçlerinde Kürt, Fars, Arap, Azeri ve Belluci devrimcilerdir. İdam edilen insanların yüzde 90’ının mezar yeri dahi bilinmiyor. İnsanlar elleriyle toprakları kazıp kaybedilen çocuklarının ve yoldaşlarının kemikleri topladı.
  • 1990’lı yılların başında Önder Apo’nun felsefesi Rojhelat Kürdistanı’nda yayılmaya başlamıştı. Özellikle Kürt gençleri örgütlenmeye başlamışlardı. 1990’dan 2000’e kadar Serok Apo’nun ortaya koyduğu direniş İran’da Kürtler üzerinde büyük bir etki yarattı. Rejime karşı ilk itiraz ve direniş Kürt gençlerinden geldi.

BARIŞ BALSEÇER

Mayıs ayı Kürt Özgürlük Hareketi ve Türkiye devrim tarihi için önemli şehadetlerin yaşandığı bir ay olarak direniş tarihine işlendi. 18 Mayıs 1973’de İbrahim Kaypakkaya ve 18 Mayıs 1977’de Haki Karer şehit düştü, Mayıs 1978 Halil Çavgun, 2 Mayıs 1983 tarihinde Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin, 11 Mayıs 1992’de Ozan Mizgin, Armenek Bakırcıyan katledildi. Türkiye devrim hareketinin öncü kadroları olan ve idam sehpasına “Yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği“ diyen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan da 6 Mayıs tarihlerinde Türk devleti tarafından idam edildi.

Dönüm noktası
17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gece ise Amed zindanında Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin bedenlerini ateşe vererek özgürlüğe doğru ölümsüzleştiler. Bu şehadetlerle Kürdistan’da yeni yaşamın temellerini atıldı. İran İslam Rejimi’nin ilanı sonrasında İran’ın başkenti Tahran’daki Evin zindanında binlerce Kürt, farklı halklardan devrimciler katledildi. Takvim sayfaları 9 Mayıs 2010 yılını gösterdiğinde Evin zindanında PJAK üyeleri Şîrîn Elemhuli (Ronahi Maku), Ferzat Kemanger, Ferhad Wekîlî, Elî Heyderyan ve Mehdî Îslamyan da 9 Mayıs 2010 yılında İran rejimi tarafından idam edildi.

İran'ın hesapları tutmadı
1 Nisan 1979 tarihinde ilan edilen İslam Cumhuriyeti sonrası İran’da yaşananları, PJAK’ın kurulması sürecini ve Evin zindanı katliamıyla rejimin neyi amaçladığını, 4 PJAK üyesinin idamının Kürdistan üzerindeki etkisini PJAK Avrupa Diplomasi üyesi Ebrahim Elipur ile konuştuk. İran rejiminin 4 PJAK üyesini idam ederek Kürt gençliği başta olmak üzere İran’da rejime karşı büyüyen isyanları bastırmayı amaçladığını söyleyen PJAK Avrupa Diplomasi Komitesi üyesi Ebrahim Elipur, rejimin hesaplarının tutmadığını, idamların Rojhelat Kürdistan’ında ulusal bir bilinç ortaya çıkardığını belirtti.

PJAK Avrupa Diplomasi üyesi Ebrahim Elipur

İslam Cumhuriyeti öncesi Humeyni nasıl bir yol izledi? Kürtler bu sürece katıldı mı?
İslam Cumhuriyeti ilan edilmeden önce Humeyni tüm İran halklarına bu devrime katılıp, katılmayacağını aslında sormuştu. Kürtler İslam Cumhuriyeti’nin kanunlarının ne olduğunu, bu devrimin neyi amaçladığını öğrenmek istediler. Bu içerik Kürtlere ve İran halklarına açıklanmadı. Kürtler topyekûn buna dahil olmayacaklarını dile getirdiler. Çünkü sadece sistemin adı söyleniyor ama kurulacak yeni düzenin içeriğinin ne olacağı ise halklara açıklanmıyordu. İslam Cumhuriyetine ilk karşı çıkanlar Kürtler oldu. Kürtlerin ikinci tepkisi ise kültürel konular ve kadınlara dayatılan köleliğe oldu. Rejim tüm kadınların başlarını kapatmasını isteyip, kadınların tüm haklarını gasp etmişti. Renkler yok edildi, müzik yasaklandı.

İslam devrimine ilk tepkiyi hangi toplumsal kesim ve halk verdi? Kürtlerle rejimin ilk çatışması ne zamana dayanıyor?
İslam Cumhuriyeti’ne karşı ilk tepkiler Kürdistan’dan geldi. Kürt kadınlar başlarını kapatmak ve tek ton kıyafetleri giymeyi reddettiler. Kadınlar renklerini, Kürtler bütün Kürdistan’da müziklerini korudular. İslam Cumhuriyeti’nin ilan edilmesinden yaklaşık 4 ay sonrası rejim Kürdistan’daki tüm Newroz kutlamalarına saldırdı. Kanlı Newroz olarak tarihe geçen bu dönemde Humeyni Kürtlere karşı “cihat” çağrısında bulunmuştu. Bütün Şii Müslümanların Kürdistan’a karşı cihada çağrılmasıyla bir çok yerde Kürtlere oraklı, taşlı, silahlı, kılıçlı saldırılar yaşandı. Ancak Kürtler de bu saldırılara karşı büyük bir direniş ortaya koydu. Rejim başlangıçta ilerleyemedi. Tekrar bir saldırı düzenledi. Bunda da başarıya ulaşamayınca diyalog grupları yollamaya başladı. Rejim diyalog gruplarıyla bir yıl boyunca durumu kontrol altına aldı. Bu bir yıl içerisinde yeni bir askeri sistem oluşturdu.

Bu dönem İ-KDP ile KDP arasında da çatışmaların olduğu biliniyor. Barzaniler bu sürece nasıl dahil oldular?
Bu dönemde rejimin yardımına yine Barzaniler yetişti. Barzaniler rejimin Rojhelat’ı elinde tutmasına büyük bir destekte bulundular. O dönem çoğu yer İ-KDP’nin kontrolü altındaydı. Pasdarlar bu yerleri İ-KDP peşmergelerinden alamıyorlardı. Barzaniler bugün Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırılarda Türk devletiyle nasıl ortaklaşıyorsa o dönem de Humeyni ile anlaştı. Kendi peşmerge güçlerinin arasına rejimin paramiliter milisleri olan ve bir nevi devrim muhafızı gibi görülen silahlı kuvvetlerini (Pasdarlar) yerleştirdi. Barzaniler o dönem kendi halkına karşı rejimden silah ve para yardımı alarak savaştı. Paralı asker rolündeydiler. 
Aslında bu Barzanilerin rejim ile süreklileşen ilişkilerinin yakın tarihte de devam ettiğini yaptıklarından biliyoruz. PJAK ilanı öncesinde Önder Apo’nun yazılarını, kitaplarını Farsça ve Kürtçe'ye çeviren 5 yoldaşımız rejim ile Barzaniler ortaklığında şehit edildiler. 
2011 yılında İran rejimi Türkiye ve Barzanilerin gizli ortaklığıyla PJAK’a saldırdı. Ama 2011 yılında ise Kandil Dağları’nda PJAK’a bu ortaklıkla büyük bir saldırı düzenlendi. Ama rejimin bu hesabı da tutmadı. Bu saldırıdan rejim büyük bir ekonomik ve askeri zarar gördü. O saldırıdan sonra rejim ile PJAK bir anlaşmaya vardı. Rejim saldırmadığı müddetçe PJAK bir eylem düzenlemeyecekti. 2011 yılından bugüne kadar bu anlaşma devam ediyor.

İslam Cumhuriyeti sonrası İran’da neler yaşandı? 
1980’nin başından 1990 yılına kadar İran’daki devrimci, muhalif güçler ve Kürtlerden binlercesi idam edilmişti. Tahminlere göre idam edilen devrimci, demokrat, muhalif ve Kürt sayısı 40 bin kişi civarındadır. İçlerinde Kürt, Fars, Arap, Azeri ve Belluci devrimci ve muhaliflerin olduğu ve idam edilen bu 40 bin kişiden 20 bin kişinin ismi İran’da listelenmiş durumdadır. İdam edilenlerin sayının 40 bin civarında olduğunu ailelerin Avrupa’daki kurumlara başvurularında ortaya çıkmıştır. İdam edilen insanların yüzde 90’ının mezar yeri dahi bilinmiyor. Hepsi toplu mezarlara gömüldü. Dağları yarıp, oraya gömdü rejim. On yıl sonrasında topraktan insan kemikleri ortaya saçılmaya başladı. İnsanlar elleriyle toprakları kazıp kaybedilen çocuklarının, sevgili ve yoldaşlarının cesetlerini toplayıp, teşhis etmeye çalıştılar. Kürtler, Araplar, Belluclar, Farslar, Azeriler ayrı gruplar şeklinde toplu mezarlara gömülmüşlerdi. 
Rejim bu idamlarla tüm siyasi hareketleri bitirmeyi hedefledi. Korku ve vahşet saldı İran halklarının üzerine. Rejim bu idamlarla toplumu zapturapt altına aldı. Kimseden tek ses çıkmıyordu. Anneler çocuklarını saklıyorlardı. Dışarı çıkmalarına dahi izin vermiyorlardı. 

PJAK öncesi Kürt gençliği örgütlü bir başkaldırı ortaya koydu mu? O dönem nasıl bir direniş sergilendi?
İslam rejimi aslında Kürt gençlerinin başkaldırısını 90’lı yılların başında fark etmişti. 1994 yılında büyük baskınlar düzenleyip birçok genci tutuklamaya başladılar. İran hapishaneleri Kürt gençleriyle dolduruldu. İlk tutuklanan gruplar 1994 yılında zindanlarda açlık grevi eylemleri düzenlediler. Bu zindan direnişi İran’ın diğer halklarından olan gençlik üzerinde büyük bir etki yarattı. Üniversite gençliği eylemler düzenlemeye başladı. Gençlik artık rejime karşı isyan ediyordu. 90’dan 2000 yılına kadar rejim birçok gençlik hareketi öncüsünü katletti. 2 binli yılların başında küçük de olsa işçi sınıfı içerisinde de tepkiler ortaya çıkmaya başladı. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan önderliğinde ortaya çıkan Kürt Özgürlük Hareketi’nin Rojhelat üzerindeki etkisi hangi dönemde ortaya çıktı ve nasıl bir etki yarattı?
1990’lı yılların başında Önder Apo’nun felsefesi Rojhelat Kürdistanı’nda yayılmaya başlamıştı. Özellikle Kürt gençliği özgürlük mücadelesine merak sarmış, örgütlenmeye başlamışlardı. 1990’dan 2000’e kadar Serok Apo’nun ortaya koyduğu direniş İran’da Kürtler üzerinde büyük bir etki yarattı. Rejime karşı ilk itiraz ve direniş Kürt gençlerinden geldi. Bu on yıl içerisinde PKK gruplar şeklinde örgütlenmeye başladı. Uluslararası Komplo’nun geliştiği 15 Şubat 1999 yılı aynı zamanda Kürdistan’da büyük bir isyan dalgası yarattı. Komploya karşı Sine’de Kürt gençleri ayaklandı. Rejim askerleri silahlı saldırıda bulundu. Resmi rakamlar 13 kişi dese de yerel kaynakların bu rakamın çok üstünde Kürt gencinin katledildiğini belirtiyor. Bu katliam aynı zamanda Kürt gençlerini silahlı bir örgütlenmenin gerekliliğine götürdü. Katliam sonrası Kürt gençliği 2004 yılında PJAK’ın kuruluşunu ilan ettiler. 
PJAK’ın kuruluşuyla birlikte askeri, siyasi ve kültürel çalışmalar hızlandı. Bu, İslam rejimini çok korkuttu. Kürtler artık bir öz savunma geliştirmişler ve rejimin silahlı şiddet ve katliamına cevap veriyordu. İran rejimi Kürtler üzerinden tüm toplumu tekrar sindirmeyi hedefledi. 

İran rejimi Evin zindanı katliamıyla neyi hedefledi? 4 PJAK üyesinin idam edilişi Kürdistan’da nasıl bir etki bıraktı. Rejim hedeflediği amaca ulaştı mı?
9 Mayıs 2010 yılında İslam rejimi yoldaşlarımız Şîrîn Elamhuli Tahran’daki Evin zindanında Ferzad Kemanger, Elî Heyderyan, Ferhad Wekîlî ile birlikte idam etti. Rejimin elinde tek bir bulgu yoktu. Rejim bu idamları hem Kürt gençliğini hem de İran’daki diğer gençliği korkutmak ve sindirmek için gerçekleştirdi. Rejim Kürt gençliğinin direnişten vazgeçemeyeceğini zaten biliyordu. Rejim Kürt halkını bu idamlarla sindirmeyi hedefledi ama planı tutmadı. Bu idamlar Kürt halkının rejime karşı olan öfkesini daha da büyüttü. PJAK daha güçlendi. Gençlik gerilla saflarına aktı. Yoldaşlarımızın idamı sonrasında Kürdistan’da önemli bir ulusal bilinç açığa çıktı. Toplumsal bilinç düzeyi daha da arttı ve Kürtler birlik halinde haklarını talep etmeyi esas aldılar. Rejim bu idamlarla kaybetti aslında. Kürtlerin örgütlenmesine darbe vurmaya çalışırken, Kürtler idamlar sonrası daha da büyük bir örgütlü topluma dönüştüler.

9 Mayıs 2011'de bizden alındılar

FERZAD KEMANGER
Ferzad Kemanger, hayatını çocukların eğitimine adayan bir öğretmendi. Siyamend olarak da bilinen Ferzad Kemanger, aynı zamanda Kamyaran Öğretmenler Birliği'nin yönetim kurulunda, aylık “Rûyan” dergisinin yayın kurulunda ve doğal yaşamı koruma derneği “Ask”ın yönetim kurulunda yer alıyordu. Kemanger, 2006 yılının ağustos ayında iki arkadaşı ile birlikte Tahran’da tutuklandı. 2008 yılında Kürdistan Özgür Yaşam Partisi’ne (PJAK) üye olduğu bahanesi ile İran Devrim Mahkemesi tarafından idama mahkûm edildi. Ferzad Kemanger, zindanda yazdığı yazı ve mektupları ile Fars edebiyat ve tarihinde hafızalara kazındı. Kemanger’in idam edildiği 9 Mayıs günü, İran ve Kürdistan kamuoyu tarafından öğretmenler günü olarak kabul edildi.

ŞÎRÎN ELEMHULÎ
Şîrîn Elemhulî, 2 Nisan 1981 tarihinde Rojhilatê Kürdistan’ın Urmiye vilayetine bağlı Mako kentinin Dîm Qalfi köyünde doğdu. 2008 yılının mayıs ayında İran devrim muhafızları tarafından Tahran’da gözaltına alındı. Gözaltına alınan Elemhulî’den 25 gün boyunca haber alınamadı, nereye götürüldüğü öğrenilemedi. 25 günün ardından Tahran cezaevine götürülen Elemhulî, 6 ay sonra da aynı cezaevinin kadın koğuşuna yerleştirildi. Bu süreç boyunca çeşitli fiziki ve psikolojik işkencelere maruz bırakıldı. Şîrîn Elemhulî’ye, Tahran Derim Mahkemesi tarafından 19 Aralık 2009 tarihinde Kürdistan Özgür Kadın Partisi’ne (RJAK) üye olduğu bahanesi ile idam cezası verildi, 9 Mayıs 2010 tarihinde de Evin zindanında 5 arkadaşı ile birlikte idam edildi.

FERHAD WEKÎLÎ
3 çocuk babası Ferhad Wekîlî, Sine kentinde doğdu. 2007 yılında Sine’de gözaltına alındı ve aylarca Sine, Tahran ve Kirmaşan’da bulunan cezaevlerinde tutsak edildi. Tutsaklık süreci boyunca İran rejimi güçleri tarafından çeşitli işkencelere maruz bırakıldı. Ferhad Wekîlî, bir mektubunda, “Mahkemede 10 dakika içerisinde idam cezası verildi” diyordu.

ELÎ HEYDERYAN
Elî Heyderyan da Ferhat Wekîlî ile birlikte gözaltına alındı. Heyderyan da Sine yurttaşıydı. Aylarca zindanlarda tutulup işkence yapıldıktan sonra kendisine de PJAK üyesi olduğu bahanesi ile idam cezası verildi.

MEHDÎ ÎSLAMYAN
Mehdî Îslamyan, Şîraza Îranê halkındandı. Kendisi de diğer Kürt siyasi tutsaklar ile birlikte 10 Mayıs sabahı idam edildi. Mehdî Îslamyan, yurtdışına gitmek isteyen kardeşi Muhsin Îslamyan’a yardım etmekle suçlanıyordu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.