Mücadeleden vazgeçmedi
Kadın Haberleri —
- Bir oğlu şehit Barış Annesi Şehriban Tunç 55 yaşında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını yitirmişti. Eşiyle birlikte tutuklanan ve 8 ay boyunca cezaevinde kalan Şehriban anaya şehit düşen oğlunun cenaze törenine katılması da çok görülmüştü.
MAHİR DEMİR
Çocuk yaşta devrimcilerle tanışan ve hayatı boyunca devrimci mücadelesinden taviz vermeyen Barış Annesi Şehriban Tunç, mücadele ile geçen yaşamı boyunca devrimcileri anlatmaya ve onların yolunda yürümeye devam etti. 10 Temmuz’da geçirdiği kalp krizi sonucu 55 yaşında hayatını kaybeden 4 çocuk annesi Tunç’u kızı Birsen Tunç anlattı.
Devrimcilerle çocuk yaşta tanıştı
Şehriban Tunç, 7 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak 1966 yılında Semsûr’un (Adıyaman) Bulam (Pınarbaşı) beldesinde dünyaya geldi. Kızı Birsen, “Çocukluğunda babasıyla tarlaya tapana ve hayvan otlatmaya gider, bol bol kitap okurmuş. Tabii o zamanlar şimdiki gibi imkânlar yok. Annem, maddi durumları iyi olmadığı için kitap alamadığını ve arkadaşlarından ödünç kitap alıp okuduğunu söylerdi. Okul hayatında başarılı ve öğretmenleri tarafından takdir edilen bir öğrenciymiş. Bize anlattığı kadarıyla Seyit Battal diye bir öğretmeninin devrimci oluşu ve bu öğretmenini çok sevmesinden dolayı devrimcilik ile daha 2’nci sınıf öğrencisiyken tanışmış. Devrimcilere ilgi duymaya başlamış. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı çocuk yaşta öğretmeni sayesinde tanımış" dedi.
13’de evlendirildi
Annesinin başarılı bir öğrenci olmasına ve okulu çok sevmesine rağmen çocuk yaşta evlendirilmek üzere okuldan alındığını söyleyen Birsen şunları aktarıyor: “Annem daha ortaokul birinci sınıf öğrencisiyken dedem annemin dayısı olur, eve gelip bir altın bırakmış, ‘Şehriban benim gelinimdir’ deyip gitmiş. Nenem peşinden gidip, ‘kızım daha çok küçük, evlenemez’ demiş, ama dedem ‘Bir şey olmaz bana su getirse dahi yeter’ yanıtını vermiş.
Annem okulu çok sevdiği için evlenmek istemediğini, ancak kimsenin onu dinlemediğini anlatırdı. Öğretmenleri dedem ile neneme ‘Şehriban başarılı bir öğrenci. Okuldan almayın, okusun’ demiş. Annem 13 yaşında daha ortaokul birinci sınıf öğrencisiyken evlendirilmiş. O yaşta bir evin tüm sorumluluklarını yüklenmek zorunda kalmış."
Kadınların özgürlüğü önceliğiydi
Annesinin adaletli bir insan olduğunun altını çizen Tunç, onu şöyle tarif ediyor: “Annem, çocuklarına ahlaklı, adaletli, cesaretli olmayı, hayatta pes etmemeyi ve mücadele etmeyi öğretirdi. Toplumun kadına bakış açısını her zaman eleştirir ve kadının toplumdaki anlam ve önemini sürekli dile getirirdi. Kadının toplum içinde sözü dinlenen, özgür bir şekilde yaşaması gerektiğini belirtirdi.
Konuştuğu her kadınla kendisini özgür kılması için mücadele etmesi gerektiğini söylerdi. Kadının özgürlüğünün evini, eşini boş vermek olmadığını, kendisi ile birlikte ailesini ve çevresini özgürleştirmesi gerektiğini belirtirdi.
Annem için kadın toplumun temeliydi. Toplumda kullanılan ‘erkek gibi kadın, eksik etek, erkek önde kadın arkada yürür, kadındır ayıptır konuşamaz’ gibi sözlere tepki gösterirdi. Ona göre kadın toplumsal yaşamın her alanında olmalıydı. Kadının toplumdaki rolünü ve misyonunu, gördüğü her kadına anlatırdı.”
Abimle gurur duyardı
Ağabeyi Yusuf Tunç’un PKK’ye katıldıktan 11 yıl sonra şehit düştüğünü aktaran Birsen, annesi ile ağabeyinin arkadaş gibi olduklarını ve annesinin çocukları arasında en çok ona düşkün olduğunu belirtiyor: “Annem, abim Yusuf’un gidişinden çok etkilendi. Diğer çocuklarını da severdi, ancak Yusuf’un yeri ayrıydı. Yusuf için ‘O sadece benim oğlum değil, arkadaşım, kardeşim, yeri geldiğinde en güzel yoldaşımdır’ derdi. Yusuf’un gidişi onu derinden sarsmıştı, ama kararına da hep saygı duyuyordu ve ‘Benim oğlum utanacağım bir şey yapmadı. Onun için verdiği karara saygı duyuyor ve onunla gurur duyuyorum. Ben oğluma haksızlığa karşı durması gerektiğini anlatarak büyüttüm. Yusuf’um, Kürtlere yapılan haksızlığı görüyor ve duyuyordu. Bunun için boyun eğmeyip gitti’ derdi. Annem, abim Yusuf’un aklı başında ve ne yaptığını bilen bir birey olarak doğru bir karar verdiğini belirtir ve buna saygı duyduğunu söylerdi."
Eşiyle birlikte tutuklandı
Annesinin Kürt sorunun çözümü ve barış için mücadele etmekten hiç vazgeçmediğini, Semsûr’de yapılan tüm eylem ve etkinliklere katıldığını söyleyen Tunç, "Anne ve babam 2018 yılında tutuklandı. Annem tek isteği olan ‘barış olsun, evlatlarımız ölmesin’ çabası içerisinde olduğu için cezaevine konuldu. Tutuklanmadan önce abim Yusuf için evimiz birkaç kez basılmıştı. Annemle babamı Yusuf ile görüştüğü, ona yardım ettiği ve yaşam malzemeleri temin ettiği iddiasıyla tutukladılar” dedi.
Oğlunun cenazesine katılmasına izin verilmedi
Annesi cezaevindeyken ağabeyinin şehit düştüğü haberinin geldiğini söyleyen Birsen, annesinin cenazeye katılması için yapılan tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını dile getirdi. Birsen, “Televizyonda haberini duyuyor, inanmayıp evi arayıp evdekilere soruyor. Ne kadar uğraştıysak da annem ile babamın cenazeye katılmasına izin vermediler. Bu durum annem için yıkım oldu diyebilirim. Abim için ‘Yusuf’um beni arkadaşlarına teslim etti’ derdi. 11 yıldır göremediği oğlunun cenazesine dahi katılmasına izin verilmedi” diye aktardı.
Sekiz aylık tutukluluk ardından doğduğu yer olan Bulam beldesinde yaşamaya devam eden Barış Annesi Şehriban Tunç, 10 Temmuz’da geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda etti.