Muhammet Yakut'un ifşaları

Fehim IŞIK yazdı —

  • Devlet içindeki kirli işleyişe ilişkin söylediklerinin hiçbiri sıradan değil. Bu nedenle Muhammed Yakut için ifşalarına başlamadan önce en azından devletle iş tutan, belki de devletin derin dehlizlerinde onlara hizmet eden ‘kadrolu’ biri denilebilir.

14 Mayıs seçimine giderken ifşalar da peşi sıra geliyor. Herkes Sedat Peker’den ifşa beklerken kendini iş insanı olarak tanımlayan Muhammet Yakut adlı Diyarbakırlı biri başladı ifşaya.

Amedli değil Diyarbakırlı, dememin nedenini açıklayayım önce. Bu kişinin kısa sürede 200 bine yakın insanın takip ettiği dijital medya hesabındaki profil resminde Türk bayraklı bir asker var. Rengini böyle göstermiş. Durum bu olunca her ne kadar arada Amedspor forması giyse de içimden ona Amedli demek geçmedi. Bir de AKP’nin yancısı iken Barış Akademisyenlerini ölümle tehdit edip kanlarıyla banyo yapacağını söyleyen Sadet Peker’in de yakın dostu olunca ona Diyarbakırlı demem daha yerinde olur. Nihayetinde o da Türkçü-Turancı bir geleneğin yancılığını yapmış, AKP ve önceli olan sistem partileriyle iş tutmuş.

Neyse bu işin farklı boyutu. Esasa gelmekte yarar var.

İfşalarını sürdüren bu Diyarbakırlının heybesinde epey bilgi olduğu kesin. Henüz doğru dürüst bir belge açıklamadı ancak verdiği bilgiler devletin tezgâhından geçen, devletle iş tutan biri olduğunu, dolayısıyla bir şeyler bildiğini gösteriyor. Nereye kadar gider, bildiklerinin ne kadarını paylaşır, hangi belgeleri ifşa eder, amacı nedir bilmiyorum. Ancak belli ki birlikte iş tuttuğu insanlar ona sırt çevirince, belki de malına mülküne çökülünce önce kendini garantiye alıp yurt dışına çıkmış, ardından başlamış ifşaya.

Tüm videolarını başından sonuna izledim. Bir iki videosunu da iki kez izledim. Önce şunu belirteyim. Verdiği bilgiler aynı açıklıkta olmasa bile birçok kez dijital medyada ya da diğer basın organlarında yazılmış şeyler. Muhammed Yakut, önceden kısmen bilinen bu bilgileri perçinliyor. Örneğin Rabia Naz cinayeti ile ilgili Rabia’nın babası Şaban Naz’ın anlattığı çok şey var. Olayı deşifre eden gazeteciler de bu cinayetle ilgili çokça bilgi paylaştı. Hakeza Müge Anlı’nın bu cinayetteki rolü de birçok kez yazılıp çizildi. Muhammed Yakut’un bunlara eklediği ve ilerde ekleyeceğini belirttiği bilgiler-belgeler arasında ayrıca Müge Anlı ile Rabia Naz cinayetini örten emniyetçiler arasındaki ilişkilerin boyutu var.

Muhammed Yakut’un Berat Albayrak ve petrol ilişkisine dönük söyledikleri de önemli. Bu konuları da özgür basın birçok kez yazdı. Berat Albayrak’ın kurduğu petrol şirketinin Erdoğan’ın himayesinde olduğu ve aynı zamanda başta İran’la yürütülen illegal ticaretten kazanılan paralar olmak üzere büyük bir kara para aklama işi de yaptığı biliniyor. Muhammed Yakut bu bilgileri pekiştiren şeyler söylüyor. Söyledikleri bunlarla sınırlı değil. Mehmet Ağar’dan Süleyman Soylu’ya, Hayati Yazıcı’dan Mevlüt Çavuşoğlu’na birçok devlet görevlisinin kirli işlerini ve ilişkilerini de deşifre ediyor.

Devlet içindeki kirli işleyişe ilişkin söylediklerinin hiçbiri sıradan değil. Bu nedenle Muhammed Yakut için ifşalarına başlamadan önce en azından devletle iş tutan, belki de devletin derin dehlizlerinde onlara hizmet eden ‘kadrolu’ biri. Doğrusu özel bir bilgim olmadığı için devletle ilişkisini somutlamam mümkün değil. Ancak övgüyle söz ettiği amcası Abdurrahman Yakut’un yaptıklarından yola çıkarak içlerinde çokça temiz insanların olduğunu bildiğim Yakut ailesinin bazı fertlerini devletle tanıştıran kişinin Abdülkadir Aksu olduğunu söyleyebilirim. Yine açıklamalardan hatırlayalım; Muhammet Yakut da Abdülkadir Aksu’dan övgüyle söz ediyor.

Abdülkadir Aksu, Diyarbakırlı Türklerden. Çocukluğundan itibaren devlet burslarıyla okumuş, devşirilmiş, siyasete atılıncaya kadar da valilik dahil birçok üst düzey görevde bulunmuş. Siyasete geçtiğinde de ona daha çok demokratik Kürt siyasetini etkisiz kılma görevi verilmişti. Amed belediyesinin halk iradesi ile belirlenmesi sürecinin ardından düzenlenen ilk operasyonlardan biri de Diyarbakırspor’un belediyenin denetimine geçmesini önlemek oldu. Abdülkadir Aksu sponsorluğunda yürüyen bu sürecin aktörlerinden biri de Abdurrahman Yakut’du. Sonradan şike operasyonu ile cezaevine de konuldu. Diyarbakırspor kasasının boşalması ile ilgili çokça suçlamayla karşılaştı. Bunlar bir yana. Ancak en önemlisi, o bir devlet operasyonu ile Diyarbakırspor’a başkan oldu. Bu bağlantı ile düşünüldüğünde Yakutların bir kısmının devlet ile nasıl çalışmaya başladıklarını da anlarız. Bir kez devletin ağına düşmeye gör artık devlet seni tepe tepe kullanır. Belli ki bu kullanılanların Kürt olanları, kendilerini Kürt hissetmeseler bile Süleyman Soylu döneminde ekarte edildiler. Süleyman Soylu bunların yerine Karadeniz mafyasını devlete bağladı, birçok kirli işi de onlara devretti. Yani Kürt kendinden de olsa son noktada Kürt olanın aslına geri döneceğinin hesabını yaptı. O bu hesabı yaptı ama devletle iş tutan devşirilmiş Kürt bu hesabı görmedi. Tekmeyi yiyince de başladı feveran etmeye.

Tüm bu yazdıklarımı iki başlıkla özetlesem; şu sonuca ulaşılabilir. Muhammed Yakut’un ifşaları hiç kuşku yok devletteki kirliliğin artık her zerreye yayıldığının ispatıdır. Bu AKP iktidarının çöküşünün de işaretidir. İkinci başlık ise şu olabilir: Muhammet Yakut çıkar çatışmasının kurbanı olan bir devlet yandaşı olsa bile dedikleri önemlidir. Önünü kesmek muhaliflerin sorunu olmamalı. Ancak muhalifler konuşuyor, ifşa ediyor diye de onu kurtarıcı ilan edip kanatlarının altına almamalı. O da Sedat Peker gibi çıkarı bozulunca ifşa etmeye başladı. Etsin. Bir zararımız yok. Ancak bunu yaptı diye de kahramanımız olmamalı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.