Mülteciliğin kadın yüzü

Kadın Haberleri —

FATMA OLAŞ

FATMA OLAŞ

  • Afganistanlı bir kadın; M.R. evlendiği erkek başka bir kadınla evlendiğinde iki çocuğuyla kapıya konuluyor. Taliban gelincede ülkesini kızıyla birlikte terk ediyor. Sonrası yürekleri dağlayan bir yolculuk başlıyor.

HİKMET TUNÇ / JİNNEWS 

Kadınlara yönelik her türlü yasağın getirildiği Afganistan’da Taliban’ın zulümden kaçan kadınlar mülteciliğin her tür zorluğunu ve şiddetini iliklerine kadar yaşıyor. Kimi zaman şiddet kadınlar için dehşet verici noktaya kadar tırmanıyor. Umut için çıkılan yolda hayatlar sönüyor, yarına dair yaşam umudu kalmıyor. İşte onlardan biri de M.R. Afganistanlı bir kadın olan M.R çıktığı umut yoluğu Wan’da kabusa dönüşüyor. M.R’yi Avukat Fatma Olaş Jinnews’e anlatıyor.

Avukat Fatma Olaş, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında atama sistemi ile M.R’nin avukatlığını üstleniyor. Olay göçmen bir çocuğun şüpheli ölümü…
 
‘Taksirle insan öldürme’ suçundan yargılanıyor

Wan’da 10 Eylül günü 13 yaşındaki çocuğun şüpheli ölümü üzerine gözaltında tutulan annesi M.R.’nin ifade işlemleri için Edremit Emniyet Müdürlüğü’ne giden Fatma Olaş, M.R.’nin “Taksirle insan öldürme” suçundan hakkında soruşturma açıldığını söylüyor. Olaş, M.R.’yi gördüğünde edindiği ilk izlenimini “Bazen tek bir noktada duruyordu bakışları, bazen de ağlıyordu” sözüyle özetliyor.

Olaş, “Avukatı olarak tercüman aracılığıyla M.R. ile ön görüşme yaparak kendisini biraz tanımak istedim. Durumu bayağı kötüydü. Ağlamıştı, gözleri ağlamaktan şişmişti. Yaşadıklarının şoku ile olsa gerek sürekli bir noktaya bakıyordu” diyor. 
 
Şeker hastası çocuğuyla göç yollarında…

Olaş, M.R.’nin çocuk yaşta, Afganistan’da yaşayan İranlı bir erkekle evlendirildiğini söylüyor. Birkaç yıl evli kaldıktan sonra da erkeğin başka bir kadınla evlenmesi üzerine M.R. iki çocuğuyla birlikte Afganistan’daki ailesinin yanına sığınıyor. Olaş, Ancak Taliban’ın Afganistan yönetimini ele geçirmesiyle birlikte M.R.’nin 13 yaşındaki şeker hastası çocuğuyla göç yollarına düştüğünü dile getiriyor. 
 
İnsülin iğnesini temin edemedi

Wan’ın İran sınırında bulunan köylerde insan kaçakçılarının 4 gün onları sakladıklarını belirten Olaş, M.R. ve çocuğunun daha sonra kent merkezine getirildiklerini ifade ediyor. Olaş, kent merkezinde de yine kaçakçılar tarafından penceresi dahi olmayan bir evde onlarca göçmenle birlikte yaşam mücadelesi veren M.R.’nin çocuğunun şeker hastası olması nedeniyle kullanması gereken insülin iğnesinin kaçakçılar tarafından temin edilmediğini belirtiyor. 
 
Geri Gönderme Merkezi’ne götürüldü

Saklandıkları evde kendilerine sadece ekmek ve su verildiğini, çocuğun yeterince beslenemediği için şeker krizine girdiğini ifade eden Av. Fatma Olaş, M.R.’nin çocuğuyla beraber kaçakçılar tarafından Edremit ilçesinde bulunan bir hastanenin önüne bırakıldığını söylüyor. Çocuğun bu esnada fenalaştığını ve düşerek kafasını çarptığını, olay yerinde yaşamını yitirdiğini dile getiren Fatma, olayın ardından M.R. hakkında “Taksirle insan öldürme” iddiasıyla soruşturma başlatıldığını ve adli kontrol şartıyla Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) götürüldüğünü kaydediyor. 
 
Bir ağrı kesici verilmiyor

İfade işlemleri sırasında M.R.’nin mağdur edildiğini ve uzun süre bekletildiğini söyleyen Olaş, M.R.’nin tercümana sürekli baş ağrısı çektiğini söylemesi üzerine ağrı kesici talep ediyor. Ancak polislerin talimat aldıklarını öne sürdüğünü ve M.R.’ye ağrı kesici ilaç verilmediğini dile getiriyor. Olaş davanın sonuna kadar takipçisi olacaklarını söylüyor.

‘Coğrafya kaderdir’

Avukat Fatma Olaş, M.R’nin yaşadıklarını sanal medya hesabından şöyle dile getiriyor: “Düşünün ki bu kadar geniş bir yeryüzünde Ortadoğu da üstelik bir de Afganistan da bir kadın olarak dünyaya gelmişsiniz. İranlı bir erkekle evlendiriliyorsunuz, eşiniz dini hakkını kullanıp 2’nci ya da 3’üncü bir kadınla evlenerek sizi iki çocukla kapının önüne koyuyor. Tabi eğitiminiz yok. okuma- yazmanız yok. Ortadoğu’da bir kadın olarak kendi ayaklarınız üzerinde durma ihtimaliniz Allah’ın yeryüzündeki dini zihniyetleri tarafından elinizden alınmış. Afganistan’a aile evine dönmek zorunda kalıyorsunuz. Afganistan’da Taliban zulmünden kaçarken, kendinizi Türkiye sınırında buluyorsunuz. Göçmen kaçakçılarının elinde dağlarda kurtuluş olarak gördüğünüz o yola doğru kaçıyorsunuz. Yanınızda 13 yaşında şeker hastası kızınız günlerce bir evde aç, susuz yeterince beslenme ve ilaç temin edilmediğinden kızınız şeker komasına girip ölüyor. Şimdiyse koca yeryüzünde kimsesiz ve acılı… Evlat acısı, mülteci olmanın dramı. Velhasıl  ‘coğrafya kederdir’ sözünü iliklerime kadar hissettiğim bir görevlendirmesinden bana kalan…”
 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.