Nagihan ve Jîna’nın mücadelesi sürecek

Kadın Haberleri —

Ayşe Düzkan ve Hülya Osmanağaoğlu

Ayşe Düzkan ve Hülya Osmanağaoğlu

  • Jineolojî Araştırma Merkezi üyesi, gazeteci ve akademisyen Nagihan Akarsel’in katledilmesini değerlendiren bağımsız feminist Hülya Osmanağaoğlu ve Ayşe Düzkan devletlerin kadın mücadelesi karşısında içerisine girdiği çıkmaza dikkat çekti.

Başûrê Kurdistan’ın Silêmanî kentinde 4 Ekim günü Jineolojî Araştırma Merkezi üyesi ve Jineolojî Dergisi Editörü gazeteci ve akademisyen Nagihan Akarsel’in, Türk devleti tarafından katledilmesi başta Kürdistan ve Türkiye olmak üzere dünyanın birçok yerinde yapılan eylemler ile kınandı. “Jin, jîyan, azadî” sloganlarının ağırlık kazandığı protesto eylemlerinde kadınlar, Nagihan Akarsel’in mücadelesini sürdürme sözü verdi. 

Jîna Amînî’nin İran “Ahlak polisi” tarafından katledilmesi ve Başûrê Kurdistan’da Türk devletinin Nagihan Akarsel’i katletmesi Kürt kadınlarına yönelik saldırıları dünyanın gündemine taşırken, konuya ilişkin bağımsız feminist Hülya Osmanağaoğlu ve Ayşe Düzkan değerlendirmelerde bulundu.

Çıkmaza giren devlet kadınlara saldırıyor

Nagihan Akarsel’in suikast sonucunca katledilmesinin devletin savaş politikalarının devamı olduğunu belirten bağımsız feminist Hülya Osmanağaoğlu, bunu hem kadın hem de Kürt siyasi hareketinin mücadelesine kadınlar üzerinden bir saldırı olduğunu kaydetti. İktidarın, Kürt kadın mücadelesi karşısında cezaevleri politikalarıyla yetinmeyerek suikastlara başvurduğunu da söyleyen Hülya Osmanağaoğlu, “Devlet, kendince kadın kurtuluş mücadelesine karşı ölümüne bir ‘mücadele’ sürdürüyor. Arkadaşımız Aysel Tuğluk serbest bırakılmıyor, orada ölüme terk ediliyor. 25 Kasımlarda 8 Martlarda yaptıkları açıklamalar yüzünden diğer arkadaşlarımız onlarca yılla yargılanıyor. Son halkası da Nagihan Akarsel’in öldürülmesi oldu” dedi.

 Yükselen bir kadın ve feminist mücadele olduğuna da işaret eden Hülya Osmanağaoğlu, bu nedenle de iktidarın her çıkmaza girdiğinde kadınlara ve mücadelelerine saldırı gerçekleştirdiğini vurguladı. Saldırıların en ağır haline Kürt kadın hareketinin maruz kaldığını işaret edenHülya Osmanağaoğlu, “İstanbul Sözleşmesi sürecinde nafaka hakkı gaspı ve atanan kayyımların meşrutiyeti… Bütün bunlar kadın kurtuluş mücadelesine saldırdığının bazı örnekleri. Ama en görünür olarak saldırdığı yer de Kürt kadın hareketinden arkadaşlarımız oldu. Bu da bir gerçek” dedi.

Nagihan’ın, Jîna’nın mücadelesi devam edecek

Yine iktidarın Akarsel özelinde fikir üreten ve söz söyleyen her kadına saldırı içinde olduğunu belirten Hülya Osmanağaoğlu, “Bu aslında özellikle seçimlere kadar uzanan süreçte bir bütün olarak kadın kurtuluş mücadelesine nasıl saldıracaklarının işaretini vermeye çalışıyor. Türkiye koşullarında uzun süredir feminist hareket, kadın hareketi ve Kürt kadın hareketi birlikte bir mücadele sürdürüyoruz. Ve bu mücadelenin bir yerinde Nagihan'ın öldürülmesi de aslında hepimizin mücadelesine bir saldırı olduğunun bilinci ile bundan sonra da mücadelemize devam ederiz. Nagihan ve kaybettiğimiz bütün arkadaşlarımızın ayrıca İran'da bir direnişin fitilini ateşleyen Jîna'nın mücadelesi devam edecek” diyerek tüm dünyaya yayılan kadın mücadelesini sürdüreceklerinin mesajını verdi.

Dünya katliama sessiz!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, “PKK bir kadın hareketidir” söylemini hatırlatan bağımsız feminist, yazar ve gazeteci Ayşe Düzkan da, Kürt kadın kurumlarının hedef alındığına dikkat çekerek, “Kürt özgürlük mücadelesinde kadınların rolünü biliyoruz ve bundan devlet de haberdar” dedi. Nagihan Akarsel’in katledilmesini hem Kürt hem de Kürt kadın özgürlük hareketine yönelik bir saldırı olduğunu ifade eden Düzkan, katliamın Silêmanî’de gerçekleşmesinin de dikkat çekici diğer bir nokta olduğunu belirterek şöyle dedi: “Türkiye Cumhuriyeti'nin birini katletmesi zaten suçtur ve bunu başka egemen topraklarda gerçekleştirmesi de o ülkenin egemen haklarını da çiğnediğinin göstergesidir. Buna uluslararası platformlarda, Birleşmiş Milletler’den Avrupa Birliği'ne kadar ses çıkarılmaması bir mesele iken aynı zamanda o ülkenin ses etmemesi de problemdir.” 

Farklı düşünsek de yol arkadaşıyız

Nagihan'ın katledilmesinin ardından Kürt partileri ile kurumlarına İran'dan bir saldırı olduğunu belirten Düzkan, “Hükümet bir açıklama yaptı ama mesele açıklamak değildir. Hiç olmazsa başka devletlerin kendi topraklarında suikasta izin vermemesi gerekir” sözlerini kullandı. Tüm bu saldırılara karşı Türkiye'deki feministlerle birlikte ortak bir mücadele yürütüldüğünün altını çizen Ayşe Düzkan, “Kadınların da bir enternasyonal mücadeleyi hak ettiğini düşünüyorum. Latin Amerika'dan Irak'a, İran'a, Lübnan'a bu mücadelemiz ortak. Derdimiz patriarkal ve onu adım adım ortadan kaldırdığımızı ve işlevselleştirdiğimizi düşünüyorum. Farklı düşünsek de yol arkadaşı olduğumuzu düşünüyorum ve bunun çok değerli olduğunu düşünüyorum” vurgusunu yaptı.

JINNEWS

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.