Ne olacak bu memleketin hali?

Haberleri —

Bizden önceki kuşaklar anlatırdı, eski tüfekler yan yana gelince "Azizim bu memleketin hali ne olacak?" diye başlarlardı söze.

Bugün yine aynı noktadayız. ‘Bu memleketin hali ne olacak?

Meraktan, can sıkıntısından söylenen bir söz değil. Öyle olsaydı işimiz kolaydı.

Baksanıza sağımızda solumuzda patlayan bombalar, yerle bir edilen kentler, kasabalar, haritadan silinen yerleşim yerleri, zorla mallarına, mülklerine el konulan insanlar, ‘akan kan dursun’ diyen ve hapse atılan akademisyenler, ‘barış olsun çocuklar ölmesin’ dediği için 12 maç oynamama cezası verilen Deniz Naki...

Liste uzun.

Özetinin özeti; ‘lidere’ karşı konuşanın anında hain ilan edildiği bir ülke oldu burası. Düşünsenize ağıtlar eşliğinde cenazesi defin edilenlerin şanslı sayıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Toplu cinnet hali…

Sanki bu yaşadıklarımızı tarih kitaplarından okuyoruz ya da uzun kış geceleri geçsin diye masal anlatıcısının ‘bir ülke varmış, bu ülkenin de zalim bir padişahı varmış’ sözleriyle başlayıp, ‘padişah insan yiyerek hayatını’ sürdürüyormuş’ diye uzayan bir masal dinliyoruz da bir güzel susuyoruz. Masalda bile dinlerken halka zulüm ettiği için padişahtan nefret eder kızar, öfkeleniriz…  

Olacak iş mi? Neredeyse 7 Haziran seçimleri öncesi başlayıp kış boyu devam eden ve hala da hızından bir şey kesmeyerek süren tanklı, toplu saldırılara batıdan ‘dur’ diyen yok. Bu 80 milyonluk ülkede barış sadece 1228 akademisyenin sorunu mu? 

Değil tabii, hepimizin ortak sorunu. Çünkü zehirlenen, çalınan ve öldürülen hepimizin hayatı, geleceği ve insanlığıdır. Buna izleyici kalmak ise akademisyenlerin sözüyle ‘suça ortak olmaktır’. Suça ortak olmak istemedikleri için hapse atılıyorlar. Evet, zulme karşı çıkmanın her zaman bir bedeli olmuştur. Ama böyle diye haksıza haksız diyemezsek insani değerleri çiğnemiş oluruz. 

Sivil toplum örgütleri, sendikalar, öğrenci hareketleri, kadın hareketleri, siyasi partiler nerede?

CHP ülkenin ana muhalefet partisi. Gelin görün ki benim de hemşerim olan Kemal Kılıçdaroğlu iki de bir “Oslo’da niye görüştünüz? İmralı’da ne konuştunuz? PKK ile niye masaya oturdunuz? Çözüm sürecinde PKK’ye karşı operasyon izni niye vermediniz?” diyor. 

Defalarca yerle bir edilmiş, acının, devlet zulmünün ne olduğunu en iyi bilen bir isim olan Kılıçdaroğlu’nun söylemesi gereken yukarıda yazdıklarım değil. Aksine demesi gereken, ‘Ey AKP, ey Erdoğan; barış masasını neden devirdin? Neden o masadan kalktın?’ 

CHP, AKP’ye karşı mücadele etmek istiyorsa ilk taşı böyle koymak zorunda. Hakkaniyet, barış mücadelesi bunu gerektirmez mi? Sayın Kılıçdaroğlu neden geçmişten beri sorunun sebebi olan CHP içindeki ulusalcıları memnun etmek için hiç de inanmadığı laflar ediyor? CHP içindeki sosyal demokrat milletvekilleri, yöneticilerin daha cesur davranmaları gerekmez mi? Yan yana gelip örgütlenip bu duruma “dur” demeleri gerekiyor. Her iki tarafı idare etme günleri değil. HDP ile yan yana gelip ortak gelecek, demokrasi, hukuk, adalet, Alevi, Roman, Ermeni, Laz ve Kürt sorununun çözümleri için ortak mücadele edilmesi başarmanın en önemli yoludur. 

Sayın Kılıçdaroğlu’nun HDP Eşbaşkanı Sayın Demirtaş’ın çağrısına icabet edip, Cizre’ye gidip AKP ve Erdoğan’a sorması lazım; ‘Vahşet bodrumlarında yüzlerce insanı diri diri neden yaktın? Tankla-topla Kürt kasabalarını neden yerle bir ettin?’ Sayın Kılıçdaroğlu, AKP’nin ve ulusalcıların bütün baskılarına, tahriklerine aldırmadan Dersim’in sesini dinleyip Sayın Demirtaş’ı da yanına alarak meydanlara çıkıp Erdoğan’a karşı demokrasi ve barış mücadelesi başlatmalıdır. Bu olmadığı sürece bütün iyi niyete rağmen Sayın Kılıçdaroğlu’nun lideri olduğu CHP, AKP ile yan yana durmaktan kurtulmayacaktır. CHP tabanının da parti yönetimi üstünde baskı kurması katkı sunacaktır.

Başlıktaki “Ne olacak memleketin hali?” sorusunun yanıtı herkesin olduğu yerden etrafına bakıp, zulme karşı başkaldırmasından geçiyor. O zaman memleketin hali de, geleceği de güzel olacaktır. Emin olun. 

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.