Newroz, faşizme geçit yok dedi

• Kurdistan’ın tümünde Newroz görkemli biçimde kutlandı. Kürt halkı siyasi ve demokratik taleplerini açık ve net biçimde ortaya koydu. Bu açıdan her Newroz adeta bir irade beyanı, referandum niteliğinde geçiyor.

ZEKİ AKIL

Newroz özüne uygun bir direniş ve özgürlük bayramı olarak kutlanıyor. Güncelleşen ve bu giysiyi ona giydiren Önder Apo ve Mazlum Doğanların bilinci, ruhu ve mücadelesidir. Bu açıdan dost ve düşman herkesin gözü Newrozlar’da olur. Türk devleti ve faşist odaklar son yıllarda Kürt halkı üzerindeki soykırım saldırılarını artırdılar. Dağ taş bombalanıyor. Özellikle Kuzey’de halka nefes aldırılmıyor. Hapishaneler dolup taşıyor. Türk basını zehir zemberek. Halkın sindirildiğini ve örgütsüz bırakıldığını hesaplıyorlar. Normalde hiçbir siyasi hareket ve halk bu baskı ve saldırılar karşında ayakta kalamaz. Ancak soykırımcıların bu hayalleri her Newroz’da halkın direnişine tosluyor. Bu yıl da öyle oldu. Türk basını, özellikle İktidarın emrindeki basın Newroz’u görmedi, duymadı. Çünkü bekledikleri gibi olmadı. Eğer Newrozlara katılım zayıf olsaydı, bol bol karşı propagandalarına malzeme yaparlardı. Ancak elleri böğürlerinde kaldı.

2023 Newroz’u ağır bir yıkım ve felaketle sonuçlanan depremin ardından geldi. Bu acıya rağmen halk öfkesini ve taleplerini meydanlara taşıdı. Kuşkusuz deprem olmasaydı Newroz daha farklı kutlanacaktı. Ancak büyük acıya ve burukluğa rağmen Newroz yine silkinme, canlanma ve toparlanmanın günü oldu. Newroz’un hemen ardından HDP, Emek ve Özgürlük İttifakı seçimler için çok önemli bir açıklama yaptı. Cumhurbaşkanlığı seçimi için ayrı aday göstermeyecekleri kararını aldıklarını bildirdiler. Bu Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir karar. Herkesin kabul ettiği bir gerçek var; HDP ve dahil olduğu İttifak olmadan cumhurbaşkanlığı seçimini ne muhalefet ne de iktidar blokları kazanamaz. Emek ve Özgürlük İttifakı seçimler için kilit güç durumundadır.

Newroz coşkusu ve ruhu 14 Mayıs seçimlerine kadar ara verilmeden sürdürülmelidir. Newroz’daki gözlemlerde gençlerin katılımının fazla ve dikkat çekici olduğu belirtiliyor. Seçimlerde de gençler ve kadınlar sürükleyici ve öncü rol oynamaya devam etmelidirler. Özellikle üniversite ve lise gençliği coşkunun, isyanın ve örgütlenmenin motor gücü olmalıdırlar. Milyonlarca okuyan genç var. Haksızlıkların ve zorbalığın hem muhatabı hem de tanığıdırlar. Okuma, araştırma ve bilinç oluşturma olanaklarına da sahipler. Hem kendilerini eğitip örgütleme hem de toplumu sahiplenme görevleri var. Unutmayalım ki, bugün Kürt halkının en büyük örgütü Önder Apo ve arkadaşları tarafından oluşturuldu. Bu grup üniversitelerde okuyan gençlerden oluşuyordu.

AKP-MHP faşist iktidarı Türkiye halklarına büyük acı ve yıkım yaşattı. Cumhuriyet tarihinin en vurguncu, rantçı ve talancı iktidarı oldular. Devletin ve kurumların içini boşalttılar. Milliyetçiliği ve dini sınırsız biçimde iktidarlarının aracı yaptılar. Yapmadıkları kötülük ve söylenmedik yalan bırakmadılar. Yirmi yıldan fazladır iktidardalar. Ancak ellerini halkın malından ve kanından çekmeyi düşünmüyorlar. Seçimler için de her türlü komployu ve kötülüğü örgütlüyorlar.

Emek ve Özgürlük İttifakı, cumhurbaşkanlığı adayı çıkarmayacağını açıkladıktan hemen sonra Erdoğan HDP ve ortaklarını düşman ilan etti. Gazeteleri manşetler attılar: ’’Kılıçdaroğlu Kandil’e teslim oldu.’’ Erdoğan ise gözü dönmüş biçimde HDP eşittir PKK diye açıklama yaptı. PKK’lilerin üstüne kimyasal gazlar, yasaklanmış silahlar ve bombalar yağdırılıyor. Öldürülmeyen ve ellerine sağ geçen birisi olduğunda da zindanlarda hal ediyorlar. Demokratik, legal alanı zaten siyasi soykırım operasyonlarına tabi tutuyorlar. Hapishaneler doldurulmuş durumda. HDP eşittir PKK söyleminden ne çıkar? Doğal olarak bu partiyi ve çalışanlarını arenada yırtıcı hayvanların önüne atma çıkar. Böyle bir yönetimin altında serbest ve eşit, demokratik bir seçim yarışı çıkar mı? Çıkmaz. Bırakalım bürokrasinin taraf olmasını, devletin Erdoğan’ın yanında ve ittifakı olarak seçime girdiğini gösterir. Muhalif olanların can güvenliği bile yok.

Erdoğan ne yaparsa yapsın, Newrozlaşan bir halkı ve faşizme karşı harekete geçen güçleri artık durduramaz. Panik ve saldırganlığı bunun göstergesidir. Kürtlerin, Alevilerin, gençlerin ve kadınların faşizme geçit vermeyeceğini, hesap sorma zamanı geldiğini görüyorlar.