Ölümle yarışı kazananlar üzerine

Forum Haberleri —

Rıza Altun/Ali Haydar Kaytan

Rıza Altun/Ali Haydar Kaytan

  • Onlar, zamanı değil, anlamı önemsediler. Hayatı değil, nasıl yaşandığını. Ölümü değil, ne uğruna öldüğünü sordular hep.

ŞAHİN KUCİN

Ölüm çoğu zaman bir son gibi anlatılır. Nokta gibi bitmiş, kapanmış, artık konuşulmaz sessiz.

Bazı hayatlar vardır, ölüm onları susturamaz.

Çünkü onlar bedenleriyle değil, fikirleriyle, mücadeleleriyle var olmuşlardır. Zamanın bile hükmedemediği bir direnişin, düş gücünün taşıyıcılarıdır onlar.

Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun İşte bu isimlerden, bu iradelerdendir.

Yarım Asır. Bir ömür.

İsyanın, arayışın, yoldaşlığın, bedel ödemenin ve inşa etmenin adı olmuş zaman dilimi, salt yaşanmışlıkları değil. Bir halkın varoluş hikayesine nakşedilmiş canlı satırlardır.

PKK'nin kurucu kadrolarından olan bu yoldaşlar örgütçü olmaktan ziyade bir hayalin ve düşün filozofları oldular.

Özgürlüğün, eşitliğin, hakikatin peşinde yürürken. 

Yürüyüşlerini maratona dönüştürdüler. Bitmek bilmeyen bir irade maratonuna.

Ali Haydar Kaytan'ın duruşunda sezilen sükunet, bilgelerin sabrını çağrıştırırdı. Kelimeleri ölçülü, içindeki ateş ise ölçülemezdi.

Rıza Altun ise, kelimeleriyle keskinleşirdi. Teori ile pratiği birbirine örer, sözüyle yön çizerdi.

İkisi birlikte, Kürt Özgürlük Hareketi’nin sadece siyasal yönünü değil, felsefi damarını da şekillendirdiler.

Onlar, zamanı değil, anlamı önemsediler.

Hayatı değil, nasıl yaşandığını.

Ölümü değil, ne uğruna öldüğünü sordular hep.

Ölüm gelip kapılarına dayandığında bile, gözlerinde korku değil, bir çağın direnci vardı. Onlar ölümü veda değil, doğuşun eşiği olarak gördüler.

Onlar için ölüm bir başlangıç. Düşlerin başka biçimde yaşamasıydı.

Toprak onları almış olabilir.

Ama toprak, onları yalnızca saklar. Çünkü fikirler mezara sığmaz.

Bu yazı, onların ardından yazılmış ağıt değildir.

Geride bıraktığı fikir nöbetini devralmaya hazır olanlara çağrıdır.

Bir halkın yürüyüşü, öncülerini omuzlarında taşır. Ve o halkın ayak sesleri, halen dağların kalbinde çarpıyor.

Ey ölüm,

Yenildiğin yer tam da burasıdır.

Çünkü bazıları, düş kadar genç kalır. Bazı düşler ise, asla ölmez.

Ey ölüm, 

Kapında bekleyen biz değiliz sanma.

Sana bakan gözlerimize korku değil.

Bir çağın dirinci, halkımızın sevdası var.

 

Sanma ki yaşımızı acılar yazar.

Biz en çok düştüğümüzde değil,

Yeniden kalktığımızda büyüdük.

Her seferinde

Düş kadar genç

İnat kadar diri kaldık.

 

Yaralar açtı zaman ellerimizde

Her çizik yol haritasıydı direnişe

Her gözyaşı bir nehir ve akıp giden

Karanlığın içinden aydınlığa doğru.

 

Ey ölüm,

Sen ki kaç kez geldin kapımıza

Ama biz seni veda olarak değil merhaba bildik.

Yeni doğacak günlere

Ömrünü halkına adayanlara

Gölgesini bile satmayanlara

Ali Haydar Kaytan'a ve Rıza Altun'a

Bin selam.

Bir sızı.

Ve yemin olsun.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.