Öncü ihtiyacı ve Öcalan’ın hakkı

Dosya Haberleri —

Abdullah Öcalan

Abdullah Öcalan

İtalyan akademisyen Davide Grasso:

  • Demokratik Ulus fikrini halklar ve gerçek uluslar arasında nasıl hegemonik hale getireceğimiz üzerine düşünmemiz gerekiyor. Çünkü sözünü ettiğim hegemonyayı tesis edebilmek şu an için zor görünüyor. Bunu yapmak için dünyadaki hâkim anlayışlara Kürt Hareketi'nin mücadelesini duyurmak yeterli değil. Daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Başka bir seçenek yok.
  • Abdullah Öcalan’ı hapiste tutma isteğinin her şeyden önce Türk milliyetçi ve İslamcı güçleriyle ilgili olduğunu düşünüyorum. ABD ve diğer ülkelerin Öcalan’ın tutuklanması için Türkiye’ye yardım ettikleri ve şimdi de tutukluluğuna ve Kürt mücadelesinin bastırılmasına kesinlikle karşı çıkmadıkları doğrudur. Öcalan’ı hapiste tutmak için ortaklaşılmış bir uluslararası komplonun varlığını kabul etmeliyiz.
  • Rojava Devrimi ile hem orada hem de burada dayanışma içinde olmaya çalıştım. Öcalan’ın memleketim Piedmont’a, ülkem İtalya’ya ve Avrupa’ya yapabileceği en büyük katkı, daha fazla insanın marjinal soldan kurtulmasına ve gerçek bir dünya dönüşümü için yeni bir proje şekillendirme misyonunu benimsemesine yardımcı olmaktır. Bu yüzden Öcalan’ın özgürlüğü bizim için de çok önemli.

MIHEME PORGEBOL

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın dünya geneline yayılan etkisine ve bu etkinin nedenlerine odaklandığımız röportaj serisinde farklı coğrafyalardan, farklı toplumsal kesimlerden gazeteci, siyasetçi, yazar ve sanatçılara Abdullah Öcalan’ı ve onun fikirlerini soruyoruz. İlk söyleşisinde Cambridge Üniversitesi’nden öğretim görevlisi Thomas Jeffrey Miley’le görüştüğümüz serimizin ikinci bölümde ise sorularımızı siyaset ve hukuk felsefesi alanında birçok farklı üniversitede sayısız çalışmalara imza atan İtalyan akademisyen Davide Grasso’ya sorduk. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yapılan Uluslarası Komplo'ya dikkat çeken Grasso, “Öcalan’ı hapiste tutmak için ortaklaşılmış bir uluslararası komplonun varlığını kabul etmeliyiz” dedi.

Grasso, “Devletin, kendi tarihsel biçimini aşmak için bir araç olabileceğini düşünmek zor. Diğer yandan halk meclislerinin karmaşık, uzun ve zorlu bir geçiş olmadan devleti ‘ortadan kaldıracağına’ veya ‘yok edeceğine’ inanmak daha da zor. Geçişe öncülük edecek bir tür öncüye, önderlik kurumuna ihtiyacımız var. Bunu yapmak için bir felsefeye ihtiyacımız var ve Öcalan’ın hakkını teslim etmeliyiz; bunu büyük ölçüde düşündü” diye vurguladı.

Davide Grasso

Abdullah Öcalan ‘devletleşme’ fikrine alternatif olarak Demokratik Özerklik ve Demokratik Konfederalizm tezlerini savunuyor. Bu toplumsal örgütlenme önerileri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bence çok ilginç ve umut verici savunular bunlar. Özellikle Demokratik Özerklik fikri birikime ve devlete dayalı geleneksel toplumla ileriye doğru hareket edebilen geleceğin toplumu arasındaki siyasi geçişi kavramanın yeni bir yolu olduğu için ilgiyi hak ediyor.

Sayın Öcalan, uygarlığın kaynağını ta en baştan alan çelişkilerinden arınması için ahlaki-politik toplumu savunmak gerektiğini söyler. Siz ahlaki-politik toplum vizyonu hakkında ne düşünüyorsunuz? Dünyadaki mevcut çatışmalar üzerinden yorumlar mısınız?

Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Öcalan’a göre ahlaki ve politik toplum zaten var. Bu bizim inşa etmemiz gereken bir şey değil. Temelde onu keşfetmemiz ve siyasi olarak korumamız gerekiyor. Zaten bunu savunduğum için sadece Kürtlerin mücadelesini değil, Ukrayna ve Filistinlilerin savaşa, istilaya, işgale ve asimilasyona karşı mücadelelerini de destekliyorum. Ukrayna ve Filistin’de, Kurdistan’da, Irak’ta, Türkiye ve Suriye’de ya da Batı Avrupa’da olduğu kadar ahlaki bir toplum var. Ukrayna ve Filistin direnişi içinde demokratik güçleri desteklemeli ya da yaratmalıyız ki kültürleri ve halkları Rus ve İsrail hükümetlerine galip gelebilsin.

Öcalan’ın Kapitalist Modernite eleştirisi hakkındaki fikirleriniz neler? Kapitalist Modernite’nin dünya halklarını kuşatması size göre ne boyutta?

Bu çok önemli bir konu. Kapitalist Modernite, insan emeğinin ve doğal kaynakların sömürülmesine dayanır. İnsanı ve yeryüzünü yok eder. Dünya bu şekilde devam edemez. Bunu söylerken Kapitalist Modernite için de devam edemeyeceğini kastediyorum. Bu kavram, yani Kapitalist Modernite birçok anlamda kullanışlı bir kavram çünkü felsefi açıdan oldukça gelişkin ve ileri düzeyde bir altyapısı var. Her şeyden önce Marx ve Engels’in kullandığı şekilde bir sıfat olarak ‘kapitalist’e (‘kapitalizm’ değil, ’kapitalist üretim biçimi’, ki bunlar tam olarak aynı şeyler değil) geri dönüyor. İkinci olarak, mücadele etmemiz gereken moderniteyi nitelemektedir ki bu ne herhangi bir modernite ne de kendi başına modernitedir. Eleştirisini yaptığımız modernite, Demokratik Modernite’ye, yani daha önce olduğu gibi Rönesans ve erken modern zamanlardan beri zaten var olan ahlaki ve politik topluma egemen olan modernitenin belirli, demokratik olmayan bir versiyonudur.

Sayın Öcalan’ın görüş ve önerileri Kapitalist Modernite’nin kuşatmasına dair nasıl bir çıkış yolu sunuyor?

Ne komünist ne de anarşist eski ve başarısız yolları önermemeye çok dikkat ediyor Öcalan. Devletin, kendi tarihsel biçimini aşmak için bir araç olabileceğini düşünmek zor. Diğer yandan halk meclislerinin karmaşık, uzun ve zorlu bir geçiş olmadan devleti ‘ortadan kaldıracağına’ veya ‘yok edeceğine’ gerçekten inanmak daha da zor. Ayrıca, geçişe öncülük edecek bir tür öncüye, önderlik kurumuna ihtiyacımız var. Bunu yapmak için bir felsefeye ihtiyacımız var ve bu felsefe bireysel zihinlerimizde önceden oluşturulmuş olarak bulunamaz. Gezegeni ve insanlığı kurtarmak için tüm bunlara ihtiyacımız var ve Öcalan’ın hakkını teslim etmeliyiz; bunu büyük ölçüde düşündü ve bu konuda kapsamlı ve parlak metinler üretti.

Biraz daha aktüel politik açıdan bakarsak; dünya ulus-devletin yarattığı krizlerle mücadele ediyor. Sizce mevcut ulus tanımı bu krizlerin neresinde yer alıyor? Abdullah Öcalan’ın yeni bir toplumsal örgütlenme modeli olarak sunduğu Demokratik Ulus ve Demokratik Konfederalizm bu krizleri aşmak için bir çözüm olabilir mi?

Bence olabilir, ama bunu nasıl mümkün kılacağımız, Demokratik Ulus fikrini halklar ve gerçek uluslar arasında nasıl hegemonik hale getireceğimiz üzerine düşünmemiz gerekiyor. Çünkü sözünü ettiğim hegemonyayı tesis edebilmek şu an için zor görünüyor. Bunu yapmak için dünyadaki hâkim anlayışlara Kürt Hareketi'nin mücadelesini duyurmak yeterli değil. Daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Yeniden yapılandırılmış ulus projesini yaymak için iş başında olan İtalyan, Ukraynalı, Filistinli, Rus, Amerikalı demokratik güçleri şekillendirmeliyiz. Filistinli derken elbette sadece siyonist Yahudileri ve Arapları değil, Filistin/İsrail bölgesinde var olan tüm dilleri ve kültürleri kapsayan bir tür çok uluslu demokratik kurumu kastediyorum. Ayrıca Ermeniler, Süryaniler, Dürziler, Bedeviler, Samaritan Yahudileri de orada yaşamaktadır. Elbette bu, siyonizmin, İslamcılığın ve Pan-Arabizmin bazı ırkçı miraslarının üstesinden gelmeyi gerektiriyor. Bu, Yahudi ve Arap siyasi miraslarına saygısızlık etmek anlamına gelmiyor ancak ileriye gitmek için onlara eleştirel yaklaşmak gerekiyor. Başka bir seçenek yok.

Mevcut devlet ve ulus tanımlarına ve örgütlenme biçimlerine alternatifler sunmak egemen devletlerin çıkarlarıyla çelişiyor. Bu bağlamda Sayın Öcalan’a yönelik uluslararası komployu nasıl yorumluyorsunuz?

Öcalan’ı hapiste tutma isteğinin her şeyden önce Türk milliyetçi ve İslamcı güçleriyle ilgili olduğunu düşünüyorum. ABD ve diğer ülkelerin Öcalan’ın tutuklanması için Türkiye’ye yardım ettikleri ve şimdi de tutukluluğuna ve Kürt mücadelesinin bastırılmasına kesinlikle karşı çıkmadıkları doğrudur. ABD’de ya da AB’de, modern olmanın kapitalist modasını ne pahasına olursa olsun koruyan güçlerin on yıllardır hegemonik olduğunu unutmamalıyız. Kendi sınırları içindeki (AB var olmadan önce bile) ve dünyanın geri kalanındaki işçi hareketlerine karşı ne kadar çok mücadele ettiklerini biliyoruz. 1918-1922’de Sovyetlere ya da daha sonra Küba ve Vietnam’a yönelik saldırıları düşünün. İtalya’da Portella della Ginestra’dan Stazione di Bologna’ya ya da Via dei Georgofili’ye kadar devlet içindeki muhafazakâr güçler tarafından ya da devletle iş birliği içinde gerçekleştirilen katliamları düşünün. Bu bizim İtalya’daki tarihimiz ve Türkiye’de olduğu gibi bir ‘derin devlete’ sahip olmanın ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Bizim tarihsel olarak tecrübe ettiğimiz derin devlet yapılanmaları Trump ve destekçilerinin bahsettiği uydurma saçmalıklar değil. Yani muhafazakâr bölgesel ya da uluslararası güçler PKK ya da PYD’ye baktığında bunların devrimci güçler olduğunu görüyor. Öcalan çizgisinde ilerleyen PKK ve PYD’nin ezilenlerin felsefelerini geliştiren inandırıcı bir projeye sahip olduğunu görüyorlar. Dolayısıyla Kurdistan ve Ortadoğu’ya baktıklarında kendileri için endişelenmekte haklılar. Bundan daha ciddi bir neden olabilir mi? Bu yüzden evet, siyasetin, özellikle de tahakküm siyasetinin, tarihte bu tür birçok maddi komplodan oluştuğunu kabul ettiğimiz ölçüde Öcalan’ı hapiste tutmak için ortaklaşılmış bir uluslararası komplonun varlığını kabul etmeliyiz.

Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü savunmak için pek çok neden var. Siz, Öcalan’ın özgürlüğünü hangi gerekçelerle savunuyorsunuz?

Kişisel olarak, son yıllarda Rojava Devrimi ile hem orada hem de burada dayanışma içinde olmaya çalıştım. Bunu yapmak, aslında, daha önce marjinal solun bir aktivisti olduğum için mahkûm olduğum cahil duruşların üstesinden gelmeme yardımcı oldu. Bu kişisel bir neden ama bence Öcalan’ın memleketim Piedmont’a, ülkem İtalya’ya ve Avrupa’ya yapabileceği en büyük katkı, daha fazla insanın marjinal soldan kurtulmasına ve gerçek bir dünya dönüşümü için yeni bir proje şekillendirme misyonunu benimsemesine yardımcı olmaktır. Bu yüzden Öcalan’ın özgürlüğü bizim için de çok önemli. Bu amaçla, Avrupa’da marjinal solun Öcalan’ın düşüncesini sahiplenmemesi ve yeniden kolonileştirmemesi için uyanık olmalıyız. Bu hem benim ülkem hem de Öcalan için talihsiz bir gelişme olur. Öcalan’ın kitapları çözümün tamamı olmayabilir, ancak onun iç-görüleriyle meydan okumayı kabul edersek, bu görülerin kesinlikle Avrupa için de siyasi bir çözümün parçası olacağını düşünüyorum.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.