Önder Apo yoldaşlığımızı eleştirdi

Haberleri —

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride karşı Strasbourg’da 161 gün boyunca süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemcilerinden Mustafa Sarıkaya, Nimet Sevim, Yüksel Koç, Ramazan İmir, Kerem Solhan, Ayvaz Ece ve Agit Ural eyleme ilişkin açıklamalarda bulundular.

Barış BALSEÇER

Tecrit meselesi komplike bir olay. Uluslararası Komplo’dan beri boyutlanan ve çok ortaklı şekilde sürdürülen bir sistem. Komplodan beri uluslararası güçlerin ortaklığıyla yürütülen bir sistem inşa edildi İmralı’da. Kuşkusuz bu sistem 90’lı yıllardaki gibi değil. Dünya üçüncü savaş süreci yaşıyor. Dolayısıyla 1999’da Önder Öcalan’ın etrafında komployu örüp gerçekleştiren güçler, o dönemdeki konsensüsü yaşamıyorlar. Güçler kendisine özgün hamlesini ortaya koyuyor, kendi ulusal sermayesini ve çıkarlarını koruyarak, Ortadoğu’da başlayan ve tüm dünyada giderek yeni bir dizayn vermek istenen dünya savaşında başarılı çıkmak istiyor. Şimdiden denilebilir ki, tüm sermaye gruplarının özellikle Ortadoğu’daki paylaşıma göz diktiği bir süreç yaşanıyor.  Dolayısıyla daha önce komployu beraber tezgahlayan ve yürüten güçler arasındaki ittifak, 1999 yılındaki koşullara sahip değil. Bu ittifakta bir çatırdama, bir yarılma var. 1999 yılında bugüne kadar, Önder Öcalan’ı İmralı’ya götüren ve gardiyan kılınan Türk Devleti de her türlü saldırıları –özellikle bu son 5 yıllık topyekûn, tüm teknolojik imkanları kullanarak- tam bir faşist soykırım rejim uygulayarak sonuç almak istedi. Ama bugün bu soykırımcı, faşist rejim Apocu direnişin duvarlarına çarpması ve sonuç almaması ile durduruldu. Dolayısıyla bu kendisi ile beraber bir sistem yani İmralı’da gardiyanlık görevi verilen sömürgeci-soykırımcı rejimin kendi sistemi içinde de bir kriz yaşanmasına yol açıyor.  Böyle bir konjonktürde açlık grevi ve ölüm orucu direnişi zamana yayılarak, ısrar ve inatla yürütüldü.  Sadece açlık grevi ve ölüm orucu ile değil, gerillanın kahramanca direnişi, Rojava halkı ve savaşçılarının kahramanca mücadeleleri ve aldıkları sonuçlar, Kürt Halkı ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin geliştirdiği siyasal taktikler –son seçim dahil- ayrıca açlık grevleri etrafında gelişen Kuzey Kürdistan’da ki annelerin ciddi bir direniş gücü olarak sahaya inmeleri, egemen ve sömürgeci-soykırımcı rejim karşısında, topyekûn belli bir zorlama yarattı. Bu konuda bir geri adım attılar denebilir. Ama biz bundan hareketle tümden tecridi aştığımızı tabi ki söyleyemeyiz. Önder Öcalan özgür olmadan, özgür, çalışır ve yaşar konumda olmadığı sürece, biz Kürt’lerin ve Kürt dostlarının “tecrit bitti” demek lüksü yoktur.  Elbette bu eylemin açığa çıkardığı bazı başarılar var. Ama bu başarılar eminim ki, herkes açısından da final başarısı olarak ele alınmayacaktır, alınmamalıdır. Final esas olarak Önder Öcalan’ın özgürlüğünde, İmralı’nın tümden devre dışına bırakılması ve Önder Öcalan’ın yoldaşlarıyla, halkıyla özgürce yaşamasıyla mümkün olabilir.

   

Bizim açımızdan bu eylem, belirttiğim hedefe ulaşma ve ilerleme aşamasında olumlu bir ara aşamadır. Böyle ele almak gerekiyor. Önder Öcalan da aslında mesajında bu çağrıyı yaptı. “Tamam, yaptığınıza anlam veriyorum. Bir sonuç yarattı, bitirin. Ama benimle doğru temelde yoldaşlık yapın” dedi. Zaten Önder Öcalan ile doğru temelde yoldaşlık yapıldığında, Önder Öcalan’ın ve halkımızın özgürlüğü kesinlikle garanti altına alınmış olacaktır. Biz eylemci olarak bu mesajı alıyoruz. Elbette yıllardır Önder Öcalan ile doğru yoldaş olma çabamız oldu. Ama hep eksik bir şekilde yoldaşı olduk. Bu bizim başımıza İmralı cehennemini getirdi.

Şimdi biz bu eylemin yarattığı sonuçları hem ortaya çıkardığı irade ve kararlılığı –Önder Öcalan hep iradeye ve kararlılığa vurgu yaptı- iradeli, bilinçli yoldaşlığı, Önderliği doğru anlama noktasında, doğru katılım gösteren yeni bir sürecin zemini haline getirmeliyiz.  Bizim açımızdan aslında eylem bitmedi. Bundan sonra başlıyor. Yani doğru şekilde okuyan ve anlayan, böyle ele alabilir. Önder Öcalan ile özgür koşullarda birlikte yürümek, onunla yoldaş olmak, onun mücadelesine katılmak temel amacımız ise eğer, o zaman direniş devam ediyor.

Böyle olduğunda Önder Öcalan’ın İmralı direnişine, gerçek anlamda katılım sağlamış oluruz. Biz bu eylemin buna vesile olmasını istiyoruz. Böyle bir kararlılığımız da var. Böyle bir heyecanımız, istek ve arzumuz da var. Aynı zamanda böyle bir mecburiyetimiz de var. Ve bu bizim hakkımızdır. Yani özgürce yaşamın tadına varmak, Önder Öcalan’a doğru katılmaktan geçiyor. Bu eylem biraz bunun kapısını araladı.

Bu vesileyle eylemde yer alan, çeperinde gece-gündüz emek veren, çaba gösteren, direnen, fiziki-duygusal-manevi vb. her boyutta bu eylemi haklı bulan ve katılım gösteren herkesin biraz da bu açıdan bakması gerekir.  Önder Öcalan eylemcilere bir çağrı yapmadı sadece. Tüm halkımıza, tüm dostlarına da çağrı yapmış oldu. Doğru katılımla, iradeli duruşla kazanabiliriz. Bunun yol ve yöntemleri vardır. Halkımıza ve ülkemize ve toplumlarımıza kazandırabiliriz.

Bu eylemin esas olarak önümüze koyduğu yeni bir süreç var. Bu süreçte yer alan yoldaşlarımıza da şimdiden başarılar diliyorum. Emek veren tüm arkadaşlara bir kez daha teşekkür ediyoruz, başarılar diliyoruz.

Güneşimizle biraz ısındık ama yüzümüz hep güneşe dönük olmalı. Hiç kimsenin benliğinde, yüreğinde o batmamalıdır. Yüzümüz oraya dönük olursa halk olarak, ülke ve dostlar olarak büyük kazanırız. Tabi ki Özgürlük Hareketi’nin geliştirdiği mücadele hamleleri de faşist, soykırımcı rejimi zorluyor. Kriz ve kaos var. Bu rejimi bugün krize sürükleyen ise Kürt halkı ve direnişidir.

MUSTAFA SARIKAYA


 

“Sevgili yoldaşlarım” dediğinde...

   

Direnişimizin 161’inci gününde bize dönük Önder Apo’dan mesaj almak, bizim için yaşamımızın en büyük haberi. Bundan daha güzel, anlamlı ve değerli bir şey yoktur.

İnancın ve amacın varsa, amacının ve inancının halkın ve insanlık için bir değer yaratacağı değerlerden eminsen, direniş çok abartılacak bir duruş değil, olması gereken bir duruştur. Biz en başında yapmadığımız bir şeyi yaptık. Yapmamız gerekip de ertelediğimiz, varolmaktan ve kendimizden vazgeçtiğimiz bir şeyi yaptık. Yani bir nasıl yaşanılması gerekiyorsa öyle yaşamaya çalıştık. Özümüz ve sözümüzle yaşamaya çalıştık. Ve insan gibi yaşayarak Önder Apo’ya ulaşabileceğimizi gördük. Mücadele ve direnişimizin anlamı buydu.

Direnişin ilk gününde de belirttik. Bu direniş yetmez yoldaşlığın özeleştirisiydi. Önder Apo’ya yoldaş olamamanın özeleştirisiydi. Nitekim Önder Apo “sevgili yoldaşlarım” diye seslendiğinde bunun ağırlığını iliklerimize kadar hissettik. Önder Apo’ya “sevgili yoldaş” olmak, ağır bir sorumluluktur. Çünkü Önder Apo, “fiziksel sağlığınıza kavuşun” ve “bana yoldaş olun” diyor.  Bu bizim için bir eleştiridir. “Yoldaş olabildik mi?“ sanmıyorum. Sadece bir direnişle Önder Apo’ya yoldaş olunabilinir mi?

Onu hep anlama çabası içerisinde olduk. Bundan sonra da hep onu anlama çabası içerisinde olacağız. Fakat çok iyi biliyoruz ki, Önder Apo’ya yoldaş olabilmek, onun “sevgili” takdirine layık olabilmek, gerçekten de özgürlük anlamına geliyor. Hakikatin özü, iyi, güzel, doğru ne varsa o anlama geliyor. Ve direniş esasen orada başlıyor. Biz “direniş yeni başladı”, “direnişe yeni katıldık” diyoruz. Önder Apo ve Özgürlük Mücadelesine yeniden sözleşerek katıldık diyoruz. Bizim için zafer denilen şey, yeniden başlayan bir mücadeledir.

Her ana sığdırdığımız yoğunlaşmada anladık ki, sadece insan olmaya çabaladık, o kadar. Bu çok abartılacak bir şey değildi.  İnsan olmaktan çıkmış, özgürlük değerlerinden uzaklaşmış, onun mücadele gücünü ve takatini kendisinde bulmamış insanlar açısından ona ulaşma çabası, elbette takdire şayandır. Ama insanın yaşama tarzı, insanın özgürlük tutkusu açısından gerçekten çok normal ve doğal bir şeydir.

Bu açıdan çok büyük bir çoşku ve de çok büyük üzüntü içinde de değiliz. Sadece rahatız. Çünkü nasıl mücadele edebileceğimizi artık biliyoruz. Halkımız, annelerimiz nasıl mücadele edeceğini biliyor. Dost ve düşmana da şunu gösterdik: Varlığımızla hep yük olduk özgürlük konusunda ama asla köleliği kabul etmiyoruz. Köle yaşamı asla kabul etmeyeceğiz. 7 yaşından 70 yaşına kadar hiçbir insanımız kabul etmeyecek. Bunu herkes bilmelidir.

Kürdistan, Özgür Önderlik ile özgürleşecek. Biz Önder Apo’yu, Özgür Kürdistan’da, özgür, yaşar ve çalışır konumda olacağı günler için mücadeleyi geliştirme sözü veriyoruz. Direnişimiz bu anlamda bir kararlaşma sözüdür. Yeniden mücadelenin kararlaşma sözüdür. Herkes buna inansın, Önder Apo özgür olacaktır. Bunun kapısını araladık. Önder Apo’yu hep birlikte özgürleştirebiliriz. Özgür Kürdistan’ı Önder Apo ile birlikte yaşayabiliriz.

Öncelikle bu direnişin öncüleri olan şehitlerimizi anıyorum, anıları önünde saygı ile eğiliyorum. Direnişin ilk gününden beri bizi yalnız bırakmayan, direnişimizin her kademesinde ruhu ve düşüncesi ile rol alan öncülerimiz annelerimizin ellerinden öpüyorum. Ayrıca direnişimizin her kademesinde yanımızda olan, direnişin parçası olan, bizimle aynı ruhu yaşayan basın emekçilerine de teşekkür ediyorum.

 

NİMET SEVİM

 
 

Direniş yeni başladı

   

Öncelikle Başkan Apo ve halkımıza bir parça da olsa layık olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bu başarı hepimizin ortak başarısıdır. Halkımızın, dostlarımızın, beyaz tülbentli annelerimizin topyekûn direnişi ile bir sonuç elde edildi. Bu direniş, halkımıza ve dostlarımıza bir kez daha gösterdi ki, şartlar ne olursa olsun direnildiği müddetçe, sonuç alınıyor. Bu konuda ikircikli davrananlara, kararsız olanlara da tarihimize bakmalarını ve direniş tarihimizi referans almalarını istiyorum.

Başkan Apo, özgürlüğün bir bedelinin olduğunu hep söyledi. Sadece öncüler değil, bu direniş de halkta fedaileşti. Fedaileşen bir halk gerçekliği ortaya çıktı. Leyla Güven ve cezaevleri başta olmak üzere, Kanada’dan, Galler’e, Avrupa’nın birçok yerinden, Hewler’e fedaileşen bir halk gerçekliği de açığa çıkmış oldu.

Başkan Apo’nun sadece Kürt halkı için değil, Kürdistan ve Ortadoğu başta olmak üzere, Türkiye demokrasisi için çözümün muhattabı olduğu nettir. Başkan Apo verdiği mesaj ile yine çözüm odaklı perspektifleri net şekilde ortaya koydu. Direniş sonucunda bütün dünya bunu gördü. Bu da direnişin önemli kazanımlarından birisidir. Eylem nasıl ki iç kamuoyumuzda direnişin moral ve motivasyonunu geliştirmişse, dünya kamuoyunda da büyük bir ses getirmiştir. Çünkü bu eylem kitlesel katılımlı bir direniş ortaya çıkardı.

Eylem aynı zamanda da uluslararası egemenleri ve de komplonun ortağı olan güçlerin de geri adım atmasını sağlamıştır. Eylem uluslararasılaştı ayrıca ve toplumların vicdanını da harekete geçirdi. Başkan Apo’nun sorunları çözmeye yönelik rolü artık uluslararası düzeyde dillendiriliyor. Bu bizi mutlu eden bir sonuçtur.

Başkan Apo’ yu bugüne kadar anlatmakta yetersiz kalıyorduk. Eylemimiz bu yetersizliğimizin de bir özeleştirisiydi. Ama bundan sonra yükümüz daha ağırdır. Başkan Apo mesajında net bir şey söyledi. O da bundan sonraki süreçte de, esaretin sorumluluğunu, ağırlığını hissederek pratik sergilememiz gerektiğini vurguladı. Asıl bundan sonra yapmamız gerekenler belirginleşti ve öne çıktı. Yani asıl direniş bu eylemden sonra başladı. Mesaj kısaydı ama herşeyi net şekilde ortaya koydu.

Seferberlik ruhu ile eylem sahiplenildi. Yoğun bir emek ve çaba ortaya konuldu. Milyonları emeği bu eylemde söz konusu. Başta direnen arkadaşlarımız olmak üzere, eylem süresince emeği geçen tüm halkımıza, meclislerimize, dostlarımıza, yoldaşlarımıza, annelerimize, basın çalışanlarına emek veren herkese teşekkür ediyorum.

Bu direniş kuşkusuz büyük bedeller ile sonuca ulaştı. Anıları önünde saygı ile eğiliyorum. Şehitlerimiz bu sürecin öncüleri oldular. Başta şehidimiz Ümit Acar’ ı saygı ile anıyorum. Bu sürecin derinliğini ilk farkeden kendisi oldu. Şehit Uğur Şakar ve direniş sürecinde fedaileşen arkadaşımızın anıları önünde saygı ile eğiliyorum. Şehitlerimiz eylemimizin zaferinin garantisi oldular. Zaferin öncüleri oldular.

Cezaevindeki arkadaşlarımız en zor koşullarda, şiddetin ve baskının korkunç boyutta olduğu koşullarda bu direnişi ortaya koydular. Kendilerini selamlıyorum.

Halkımıza ve dostlarımıza çağrımızda şudur: Başkan Apo’nun tarihsel rolünü özgür koşullarda yerine getirmesi için, bundan sonraki süreçte daha yoğun bir mücadele ve çaba sarfetmeliyiz.

 

YÜKSEL KOÇ

 
   

Yetersizliğimizi gördük

   

Bizim için “direnişin zaferi” Önderliğimizin özgürlüğüne kavuşacağı gündür. Özellikle biz eylemciler olarak, bu harekete gönül vermiş, Önderlik paradigmasını benimseyen özümseyerek özgürlük mücadelesini gönülden vermiş bütün herkesin, bundan sonra görev ve sorumlulukları daha fazla artıyor.

Eylemimizin başında da söylemiştik: En temel sorunumuz, özgürleşme sorunumuzdur. Bu çerçevede eylemimizin talepler doğrultusunda amacına ulaşması, hem bizim için hem de halkımız için mutluluk vericidir. Zaten Önderliğimiz bu çerçevede açıklamasını yaptı.

Eylemimize başladığımız zaman birey olarak söylemiştim: Yetersiz yoldaşlığın –içsel, duygusal ve ideolojik olarak- bana biçtiği sorumluluk eyleme katılmamın en temel nedeniydi. Nitekim Önderlik de yaptığı açıklamada hepimizden –özellikle de direnişçi arkadaşlardan- tek bir isteğinin olduğunu anlıyorum. O da doğru temelde ruhsal birlik yaratmak ve doğru yoldaşlığı onunla birlikte yaratmamızdır.

İnsan Önderlikten bu cümleyi duyunca, gerçekten de ne kadar yetersiz kaldığımızı, ne kadar görev ve sorumluluğumuzu yerine getiremediğimizi bir kez daha anlamış olduk. Bu anlamda da böylesine önemli bir süreçte, Önderlik özgürlüğüne ulaşıncaya ve sonrası yaşamımda doğru temelde yoldaşlıkla, görev ve sorumluluklarımı yerine getireceğim. Bu direnişin zaferi başta direnişteki yoldaşlarımız olmak üzere hepimize kutlu olsun.

RAMAZAN İMİR

 
 

YPG, YPJ’ye armağan

   

Fedai eylem yapan arkadaşların anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Şehidlerimizin başlattığı direnişi biz tamamladık, başarıya ulaştırdık. Bu başarıyı da direnen, ilerici, demokrat, dostlarımıza ve alçaklar tarafından saldırıya uğrayan beyaz tülbentli analarımıza armağan ediyoruz. Dört parça Kürdistan’a armağan ediyoruz. Daha önce de söylemiştik; YPG Baxoz’da DAİŞ’i yenilgi uğrattı ve bu tarihi başarıyı Newroz ile birleştirdiler. Böylelikle iki başarıyı bizlere armağan ettiler. Daha sonra da yerel seçimlerde de biz kazandık, burada da düşmana bir darbe vurduk. Biz arkadaşlara bu üç başarı için söz vermiştik ve demiştik siz bu başarıları Kürtlere, bize armağan ettiniz, biz de bu direnişi zafere kadar götüreceğiz. Bugün biz de sözümüzü yerine getirdik. Biz de bu zaferi o özgürlük savaşçılarına, YPG’ye, YPJ’ye armağan ediyoruz. Gelecekte daha büyük zaferlere imza atacağız. Önderimizi de özgürleştireceğiz. Bundan sonraki tüm çabalarımız da bu yönlü olacak. Bu direnişte emeği geçenlere, gazeteci ve televizyoncu arkadaşlara da teşekkür ediyoruz.

 

AGİT URAL

 
 

Örgütlülüğümüzü genişletmeliyiz

   

Buruk bir mutluluk yaşıyoruz. Bu direnişin şehitlerimiz var, büyük bedeller ödedik. Barbar bir zihniyet ve barbar bir düşmana karşı bedeller göze aldık. Eylemimizin kararlılığı bu barbar zihniyetin geri adım atmasını sağladı. Hukuksuzluklarını, adaletsizliklerini, insan hak ve özgürlüklerini gasp ettiklerini itiraf etmek zorunda kaldılar. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz.

Bundan sonraki temel hedefimiz, Önderliği fiziki olarak aramızda görmenin sorumluluğu çerçevesinde hareket edip, direnişimizi genişletmek olacaktır. Bunun için de daha çok çalışmamız, örgütlülüğümüzü genişletmemiz gerekiyor. Bu temelde mücadelemizi sürdüreceğiz. Dokuz arkadaşımızı şehit verdik. Bunun hüznünü yaşıyorum. Diğer taraftan tecridi kırmanın da mutluluğunu yaşıyorum. İki duyguyu aynı andan yaşamanın bıraktığı bir burukluk bu aslında.

KEREM SOLHAN

 
 

Sorumluluğumuz arttı

   

Bu eylem şehitleri ve de büyük bedelleri olan bir eylemdi. Öncelikle şehitlerimizin anıları önünde saygı ile eğiliyorum. Eylemimizin ilk gününden itibaren, direnişin parçası olan, seferberlik ruhu ile üreten, koşturan, yüreği Önder Apo ve bizimle beraber olan halkımıza, annelerimize, yoldaşlarımız ve dostlarımıza teşekkür ediyorum, saygılarımı ve hürmetlerimi sunuyorum.

Eylemimizin 161’inci gününde Önderlikten haber almanın mutluluğunu yaşıyorum. Şu an sanki Önderlik ile buluştuğumu hissediyorum. Sanki Önderlik birebir benimle konuşmuş. Önderlik ile bu buluşma aynı zamanda halkımla da doğru temelli bir buluşmayı ifade ediyor benim için. Bugün Kürdistan’da mücadele veren gerilla ile buluşmuş gibiyim. Başarmanın verdiği mutluluğu yaşıyorum. Elbette direniş bitmedi. Bundan sonraki süreç bize büyük sorumluluklar biçmiş durumda. Önderliğin özgürlüğü sağlanıncaya kadar da bu mücadelemiz kararlı şekilde, farklı direniş biçimlerinde sürecektir. Biz insani görevimizi yerine getirdik. Bundan sonraki sürecin sorumluluklarını da yerine getirerek, mücadelemize devam edeceğiz.

AYVAZ ECE

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.