Onurlu yaşam mücadelesi var

ÖHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Velat Zeren

ÖHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Velat Zeren

  • Temel hakların dahi askıya alındığı Kepsut Cezaevi’ndeki tutsaklarla görüşen ÖHD Eşbaşkanı Velat Zeren, cezaevi idaresinin keyfi uygulamaları ve provokasyon girişimlerine rağmen tutsakların onurlu bir yaşam için mücadele ettiğini söyledi.  

Baskı, hak ihlalleri ve işkencenin had safhaya vardığı cezaevlerinde, sistematik hale gelen uygulamalarla en temel haklar dahi askıya alınmış durumda. Tutsakların başvuruları üzerine Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi Eşbaşkanı Velat Zeren ve dernek yöneticisi Serhat Can, 5 Ocak'ta Balıkesir Kepsut Kapalı Cezaevi’ni ziyaret etti. Şube Eşbaşkanı Velat Zeren, ziyaret ve cezaevinde yaşananlara dair  MA'dan Delal Akyüz'e konuştu. 

İmralı'da başladı

İmralı Cezaevi’nde Öcalan’a yönelik yürütülen tecrit politikasının, gelinen aşamada tüm cezaevlerine sirayet ettiğini belirten Zeren, “Cezaevi idaresi koğuşları birbirinden ayırmakla yetinmeyerek, mahpusların kültürel ve sosyalleşme haklarını engelliyor. Sadece aynı koğuşta bulunan tutuklular etkinliklere çıkarılıyor” dedi.

Sağlık hakkını gasp

Kepsut Cezaevi’nde hem tutsakların yazdığı hem de dışarıdan gönderilen mektupların gecikmeli verildiğini belirten Zeren, özellikle Kürtçe kitapların “sakıncalı” denilerek, verilmediğini kaydetti. Zeren, cezaevinde yaşanan sorunlara ilişkin şunları aktardı: “Çoğu zaman hastaneye gidiş gelişlerde, tedavi esnasında kelepçenin çıkarılmaması veya ağız için arama gibi onur kırıcı uygulamalar nedeniyle hasta tutuklular sağlık hakkına erişemiyor. Görüştüğümüz mahpuslar, acil bir durum dışında hastaneye gitmek istemediklerini söyledi. Böyle bir durumda da hastalıklar geri dönülmez bir noktaya varıyor. Mahpusların eskiyen nevresimleri değiştirilmiyor. Ayrıca cezaevine yeni gelen mahpuslara eski nevresimler veriliyor. Elektrik ticari tarifesinden verildiği için 800 TL ile 1500 TL arasında değişen yüksek faturalar geliyor. Özellikle ailesi, Diyarbakır, Mardin veya Hakkari gibi illerde olan mahpuslar, İzmir, Balıkesir, Denizli gibi uzak illere getiriliyor. Bu durum mahpusların görüş hakkından sağlıklı bir şekilde yararlanmasını engelliyor. Mahpuslar nakil talep ettiklerinde ise bu talepleri karşılanmıyor.” 

Keyfi sürgünler

Tutsakların, hem cezaevi idaresi hem de gardiyanlar tarafından tehdit edildiğini; savcılığa ve Adalet Bakanlığına yazılan dilekçelerin akıbetinin bilinmediğini, ancak dilekçelerden sonra koğuşunu basılarak iki tutsağın sürgün edildiğini belirten Zeren, "Tutukluların nereye götürüleceğine dair arkadaşlarına herhangi bir bilgi verilmiyor. Daha sonra ailelerden aldıkları bilgiyle Yusuf Bayram’ın Bodrum S Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiğini, Ramazan Karataş’ında Konya Ereğli Cezaevi’ne sürgün edildiğini öğrenebiliyorlar” dedi. 

Topyekun saldırı kapsamında

Cezaevi idarelerinin bu baskıları sürdürme gücünü siyasi iktidardan aldığını dile getiren Zeren, iktidarın topyekun saldırı politikasıyla birlikte cezaevlerinde baskıların arttığını söyledi. Zeren, “Ceza infaz kurumu yönetimleri ve cezaevi güvenlik tedbiri tüzüğünde hapis cezalarının çektirilmesinde idarelerin gözetmesi gereken temel görevler düzenlenmiştir. ‘Hürriyeti bağlayıcı cezanın, hürriyetten yoksunluk insan onuruna saygının korunmasını sağlayacak maddi ve manevi koşullar altında çekilir’ deniyor. Ancak bunlar gerçekleşmiyor. Bütün bu sorunlara rağmen mahpuslar onurlu mücadelelerine devam ediyor. İnsan hakları savunucularının görevi bu hak ihalelerini görünür kılıp bu hukuksuzluklalar teşhir etmektir. Bu noktada mücadelemize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.  MA/İZMİR

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.