Öyle mi biz?

Metin YEĞİN yazdı —

  • İşte o günlerden beri, davalar taşıma suyla başka yerlere taşınırken, vicdanlar yeni bir ‘kazaya’ ama ‘büyük bir kazaya’ kadar kendi işlerine bakarken, Kamil Kartal, Başaran Aksu ve arkadaşları Soma’da kaldı.

Gene hukuk fakültesi günleri geldi aklıma. İki yazı önce bahsetmişim halbuki. Sanırım bir şey ortadan ne kadar yok oluyorsa o kadar sık geliyor insanın aklına. Hukuk, üniversite, fakülte, hoca gibi hoca -hatta faşist de olsa-, her şey toz yok olmaya başladığında geriye rektör filan gibi devleti bol, daha çok iri lokma memur kalıyor sadece. Yıkım devasa olunca, önce ki hal ne olursa olsun, ‘hoş, güzeldi amber’ hissi veriyor.

Ondan kalan enkaz da daha büyük ve çirkin geliyor insanın gözüne.

-Anne bak devlet çıplak diyor çocuk-

O günlerinden aklıma gelen şey ise bir başka anayasa hocası Erdoğan Teziç’in anlattığı meseldi; ‘Bahçesinde bitkilerden heykeller olan bir İngiliz’e hayranlıkla soruyor adam, ‘Bunu nasıl yaptınız, çok güzel’ diye. ‘Çok basit’ diyor bahçe sahibi, ‘burayı dedem, babam ve ben her gün biçtik.’

Birden ülke gündemine ‘Öyle mi alay komutanı’ nidasıyla oturan ‘Bağımsız Maden İş sendikası’ ya da bu nidanın sahibi ‘Kamil Kartal’ın haykırışı bana bunu aklıma getirdi, bu bitkiden heykelleri. Soma maden ‘kazasının’ ardından büyük dalgaları andıran yardımlarla, vicdan acısı, azabı ve içtenliği ile dolup taştı ilçe. Birden, bir süreliğine de olsa, birçok kişi, evlerine gelen elektriğin, madenciler tarafında yeraltından, sökülüp çıkartıldığının farkına vardı mesela.

İşçilerine, ‘bu ay kaç kazma sapı kırdın’, hesabı yapan şirketler, bu yargılamadan nasıl kurtuluruz diye dönüp dolaşırken ve her zaman olduğu gibi, siyasal suç ortaklarıyla birlikte, acıyı uzağa taşıyıp, zamana yatırdılar. ‘Kaza’ kadere ve fıtrata dönüyordu yine.

Elektrik mesela, bu kısa aydınlanma anını çoktan geride bırakıp, sadece fatura zamanlarında iç yakan bir şey oldu yine…
 
Madenciler mi onlar ne?

İşte o günlerden beri, davalar taşıma suyla başka yerlere taşınırken, vicdanlar yeni bir ‘kazaya’ ama ‘büyük bir kazaya’ kadar kendi işlerine bakarken, Kamil Kartal, Başaran Aksu ve arkadaşları Soma’da kaldı. El birliği, dayanışma ve insan soluklarından açtıkları küçük bir ‘dükkanda’, SHD- Sosyal Haklar Derneğinde, işçilerin haklarını savunmaya çalıştı. Bunun manası her gün özenle, yağmura, çamura ve malumlara rağmen, bitkiler ile tek tek ilgilenmeydi. Yedi yıldır, her gün bağırıyorlar aslında ‘öyle mi’ diye?

Seçimden seçime, mevsimlik muhalefetle olabilecek şey, ancak bir hazan mevsimi şarkısı. Bu yüzden, öyle değil böyle diye bize de sesleniyor bu ses. 

Yoksa sahiden çok basit bir şey bitkilerden heykeller yapmak, sadece her gün budayacaksınız…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.