Özgökçe: Karakollar ‘rahatladı’

Kadın Haberleri —

.

.

  • İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının şiddet uygulayan erkeklere güç verdiğini belirten Zozan Özgökçe, kadınları, olası şiddete karşı meşru müdafaa zemininde kendilerini savunmaya çağırdı.

HABER MERKEZİ

Türk devletinin kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleyi kapsayan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ardından kadın katilleri cesaretlendi, uzaklaştırma kararı ve nafaka gibi birçok konunun artık kendilerini bağlamadığını dillendirmeye başladı. 
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Van Kadın Derneği (VAKAD) kurucularından Zozan Özgökçe, Sözleşme’nin feshedilmesi sonrası adli mercilerde ortaya çıkan tabloyu Mezopotamya Ajansı’ndan Özlem Yayan’a değerlendirdi.
 
Şiddet failleri cesaretlendi

Özgökçe, kararla birlikte erkeklerde, “Yasaların bize dayattığı bazı şeylerden kurtulduk. Çocuğun velayetini artık alabilir miyim? Nafaka ödemeyecek miyim? Artık evden uzaklaştırma cezası verilmeyecek mi?” sorularının oluşmaya başladığını belirtti. Sözleşme maddelerinin daha önce kısmen uygulanmasının bile erkek şiddeti ve katliamlarını az da olsa durdurduğuna dikkati çeken Özgökçe, “Memuriyeti olan erkekler biraz daha çekiniyorlardı. Evden uzaklaştırma gibi konular iş yerlerine kadar uzayabiliyordu. Tedbir nafakası ya da başka tedbirler konuluyordu. Sözleşme aslında her kesimi koruyordu. Şimdi şiddet uygulayanları cesaretlendirdi” ifadelerini kullandı. 
 
Karakollar artık başvuru almıyor

Özgökçe, medyadan ve kadınların tanıklığından yola çıkarak şunları ifade etti: “Şimdi karakollar da ‘rahatladı‘. Karakola giden kadınlara ‘Biz artık bu olaylara bakmıyoruz. Artık uzaklaştırma kararı yok’ gibi yanlış bilgiler veriliyor. Emniyet ya da karakola başvuran kadınlar evlerine gönderiliyor. Şiddet gördüğü ortamdan uzaklaştırılmıyor ve bir tedbir konulmuyor. Fesih ile artık kadınları koruyacak herhangi bir şey yok. Diğer yandan mevcut olan uygulamalar da uygulanmamaya başladı” dedi. 
 
Yüzde 20’nin dediği oluyor

Sözleşme yürürlükteyken kendisini daha güvende hissettiğini aktaran Özgökçe, kararla birlikte tedirginliğinin arttığını söyledi. “Şimdi şiddete maruz kaldığımda kime gideceğim?” diye soran Özgökçe, “Sözleşmeden ‘dinimize aykırı’ denilerek çekildiler. Ancak bunu söyleyenler ne araştırmışlar, ne Sözleşmeyi okumuşlar ne de gerçekten dinlerini biliyorlar. Sözleşme’de kadınların evlerinde güvende olmaları ve aile içinde şiddet görmemeleri yazıyor. Kim karşı çıkıyor? Tabii ki şiddet uygulayan erkekler, homofobik ve dinle siyaset güden insanlar karşı çıkıyor. Bunlar da zaten ülkedeki en sorunlu insanlar. Bu kesim Türkiye’nin yüzde 20’sini oluşturuyor. Yüzde 80 sözleşmeye ‘evet’ diyor. Ancak yüzde 20’nin dediği oluyor” değerlendirmesinde bulundu.

Son olarak kadınları, olası şiddete karşı meşru müdafaa zemininde kendilerini savunmaya da çağıran Özgökçe, şöyle devam etti: “Sokak ortasında kadın şiddete maruz kalıyor ve yanından insanlar geçmeye devam ediyor. Toplum bu kadar kötü bir noktaya gelmişken, bizim meşru müdafaa hakkımızı savunmak birincil önceliğimiz olmalı. Kadın örgütleri ve bütün kadınlar da elimizden alınan haklar için daha fazla mücadeleye sarılmalı ve örgütlenmeli.”

Adli merciler geriye sardı 

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi Yöneticisi Avukat Çiğdem Sevimli, kadına yönelik şiddet olayları karşısında pasif davranan adli mercilerin, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa ile harekete geçtiğini, Sözleşme’den çekilmenin bu mercileri daha fazla pasifleştireceği kaygısını taşıdıklarını belirtti.

Sevimli, şunları söyledi: “Biz şiddet olaylarında koruma kararlarımızı sözleşmeye ve yasaya dayandırıyorduk. Sözleşmeye dayanarak, koruma kararları aldırabiliyor, zorlama hapsi verilebiliyor, Kadın Destek Uygulaması (KADES) uygulaması ve sığınaklar gibi çok fazla destek sağlayabiliyorduk. Adli mercilerin bir pasifliği vardı ama Sözleşme adli mercileri de harekete geçiriyordu. Şiddet hep vardı ama Sözleşme ile birlikte mücadelemiz çok gelişmişti. Adli mercilere bir avukat olarak başvuru yaptığımızda elimizde gerekçeler (ses ve görüntü kaydı) olmasına rağmen çok zor da olsa yine de koruma kararı aldırabiliyorduk. Çünkü elimizde sağlam bir metin vardı. Şimdi bu sözde çekilmeyle birlikte meydan biraz boş kalmış gibi olacak. Eğer Türkiye’nin geri çekilme kararı kabul edilirse vahim bir tablo ortaya çıkacak” dedi. 
 
Daha fazla eylem 
 
İktidarı karardan vazgeçirmek için kadınların her alanda eylemleri arttırması gerektiğinin altını çizen Sevimli, şunları söyledi: “Son yıllarda kadın mücadelesi tüm dünyada her alana sirayet ediyordu. Türkiye’nin her yerinde farklı şekillerde birden çok eylemler yapılıyordu. Kadınlar bundan sonraki süreçlerde eylemlerine devam etmeli. Biz avukatlarda mücadelemizi sürdüreceğiz.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.