Özgür Kürtlük ve soykırımın posası

Forum Haberleri —

.

.

  • Direnişin en ufak adımının, varlığını tehlikeye sokacağını bilmektedir. KDP bundan dolayı ihanetini süreklileştirmekten de öte ihanetini sistemlileştirmiş, bir tarz, bir çizgi haline getirmiştir.

ZEHRA ÇELİK

Önder Apo, kültürel soykırımın toplumun özünü yok ederek geriye posa bıraktığını belirtir. Fiziki soykırım posa dahi bırakmamaya mı odaklanıyor, yoksa kılıç artığı olarak tanımlanan posanın en posa halini mi anlatıyor, bunlar da üzerine görüş getirilebilecek konular. Ancak hepsinin ortak noktası ve dikkat çeken yanı, Önder Apo’nun belirttiği gibi kültürel soykırımın ertesinde geriye kalanın posa olduğu gerçeğidir.
Fiziki ve kültürel soykırım saldırılarından geriye bugünkü KDP kaldı. Saddam devrildi, yerine pek sağlam olmayan bir yönetim tarzı ve biçimi oluşturuldu. KDP ise tarihte dönem dönem yaptığı fiziksel manevralara bir virgül koyup, siyasi manevra demeyi çok aşan bir tutumla yok olmaktan kurtuldu. Kürt’ün yok oluştan kurtuluşu, eğer cehennem ateşlerine rağmen yanmamayı başarabiliyorsa bir anlam taşıyabilir. Ancak KDP’nin yok oluştan kurtuluşu böyle bir kurtuluş değildir. KDP’nin bugün varlığını koruyor olması ateşten sınavlardan başarıyla geçmiş olmasından değildir. Zira onun kurtuluşu zincirleri azaltmamış çoğaltmıştır. KDP, Kürt kültürel ve fiziki soykırımlarından geriye kalmış bir posa yığınından başka bir şey değildir.
Kürtler, soykırımdan geçirilirken, her gün katledilirken, işsizliğe, yokluğa, vatansızlığa sürüklenirken ve coğrafyalarından da öte hayattan sürülmeye çalışılırken, KDP’nin içinde olduğu yaşam hiçbir Kürt tarafından kabul edilemez. Bunca soykırıma rağmen varlık içinde yaşıyorsa, hele hele Kürtlük maskesini kullanıyorsa, orada kesinlikle ihanet vardır ve ihaneti görmemek de kendi tarihine kör olmak demek olur.
KDP Kürtlüğe ihanet ettiği için var olabilmektedir. Direnişin en ufak adımının, varlığını tehlikeye sokacağını bilmektedir. KDP bundan dolayı ihanetini süreklileştirmekten de öte ihanetini sistemlileştirmiş, bir tarz, bir çizgi haline getirmiştir.
KDP Kürtlüğün posasıdır. En kötü Kürt, en geri, en köle, en kendine düşman, en Kürt olamayan, Kürdistani yaşama en karşıt, en düşman Kürt’ün temsilini bulduğu bir siyasal çizgidir KDP.
KDP posa olma durumunda 2017 yılından sonra yeni bir aşamaya geçmiştir. 2017 Ekim’inden itibaren KDP’nin içinde olduğu posa gerisi, ucube durum Kürtlüğün başına bela olmuş ve tüm Ortadoğu’da özgür Kürtlüğün en büyük engeli haline gelmiştir. Bu posa ne kadar cilalansa da posadır. Ne kadar iktidar şerbetine batırılıp halkın gözüne sokulmaya çalışılsa da, ne kadar aynı soyadından kimseler cilalanıp takım elbiseli-kravatlı bir şekilde halka başı sonu belli olmayan sözler söyleseler de, ne kadar şal û şapik giyip onu bir Kürtlük maskesi olarak kullanmaktan öte bir kralın soytarısı kostümüne benzetseler de, posa posadır. Posanın öz olması imkansızdır.
Nasıl ki, Bakur Kürdistan’da adını bile anmaya gerek olmayan kimileri kendi ihanetlerinin farkında oldukları kadar, Önder Apo çizgisinde direnen Kürtlüğün zaferinin kendilerinin ölümü olacağını biliyorlarsa, KDP’de PKK’nin zaferinin kendi yenilgisi, sonu olduğunu biliyor. Bundan dolayı PKK düşmanlığını her fırsatta ve her boyutta sürdürüyor. Önder Apo çizgisinde direnen Kürtlüğün zaferi en başta Kürtlüğün bu soykırım çemberine rağmen üst sınıf olmayı, ayrıcalıklı olmayı kabullenen ve bu kabullenişte kendi varlığını posa olarak sürdüren ihanetçi ve işbirlikçi kesimlerin sonu olacaktır. Bundan dolayı da Kürt düşmanlarından çok bu kesimler PKK karşıtlığı yapmakta, Kürt düşmanlarından çok bu hain kesimler Önder Apo üzerindeki İmralı tecridinin sürmesini istemektedir.
Bugün “PKK çıksın, gitsin” diyenlerin Önderlik için de aynı şeyi söylediği muamma değildir. Bundan dolayı Önderliğin esaretinde en fazla rolü olan kesim ihanetçi ve işbirlikçi kesimlerdir.
KDP, varlığını posa olarak sürdürme adına 2014 yılında da bir fiziki manevraya yeltendi. DAİŞ yola çıktığında henüz bulutlar toplanmadan değil şemsiye açmak, gemileri hazırladı­ KDP ve kaçış yollarını çizdi. Ancak PKK’nin yer yer eleştirilen tutumu sayesinde DAİŞ yenildi. Böyle olunca KDP’de kaçmaktan vazgeçti ve o dönem Maxmur mülteci kampında konumlanmış olan PKK gerillalarının yanına giderek komutan Tekoşer şahsında PKK’ye teşekkür etti.
KDP şimdilerde “PKK çıksın, gitsin, yok olsun” benzeri söylem tutturmuş. Öyle ki, KDP söylemleri ile ezel ebed Kürt düşmanı ve Kürt katili faşist Devlet Bahçeli’nin söylemleri aynı. KDP basınında çıkanlar ile Anadolu ajansından çıkan söylemler aynı. Faşizmin ırkı yok. Bu söz, KDP’nin PKK karşısında içine girdiği tutumu da açıklıyor.
KDP fiziki manevra yapmaktan kurtuldu ancak PKK’nin ulaştığı ulusal ve bölgesel kimlik karşısında da korktu, kendi yokluğunu gördü. Bu durum KDP’yi düşmanın dizi dibinde varolmak için yeni siyasi manevra arayışlarına yöneltti. Şengal üzerine yapılan son ihanet anlaşması bunun belgelenmesidir, Şengal’den kaçan, Hewlêr’den kaçmaya hazırlanan KDP’nin aynı şeyi siyaseten yapmasıdır. Bir satış sözleşmesidir yapılan. Ancak KDP şunu bilmelidir ki siyasi manevralar yaparken sonuçlar da hesaplanmalıdır. Bağdat’da KDP binasının Heşdi Şabi milislerince ateşe verilmesi KDP’yi içine girdiği Kürt ve Arap düşmanı politikası üzerine düşündürtebilir, biraz daha korkutup daha da ihanetçi bir konuma da sürükleyebilir. Artık KDP’nin kaçacağı bir İran da yoktur. Zaten Başur ve Rojava bu durumda KDP çizgisini iyi tanımış olmaktadır. Kala kala KDP’ye kaçacak delik olarak Ankara kalmıştır. Hewlêr’deki Ankara vesayetinin aleniliği bundan olmalı.
PKK bir Kürt partisi olarak doğmadı. PKK, sosyalist bir ulusal kurtuluşçu hareket olarak doğdu. Sosyalist kimliğinin önceliğinden kaynaklı PKK’nin KDP ile herhangi ulusal birlik çatısı, söylemi, “asgari müşterek” adı altında buluşması mümkün değil. Emperyalizm de doğal olarak faşist olanı kendine kullanıyor. Hakim sistem tarafından kabul görme, posa yapılma ve kullanılma aynı şeydir. Zaten kullanıldığı ve posa haline getirildiği için kabul edildiği biliniyor. Bundan dolayı da ulusal birlik söyleminin Kürtlere kazandırdığı bir şey yoktur. Reel politika yapan örgütler açısından ulusal birlik söyleminin kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Bu atmosferde bu söylemde tek kazanan, sistem içi Kürt’ü yaratmaya çalışan, bunun için de posa malzemesini kullanan sömürgeci sistemdir.
Bundan dolayı artık KDP’ye yapılacak ulusal birlik çağrıları pek anlamlı değildir. KDP’nin de böyle bir adım atacak demokratik bir esneme karakteri yoktur. KDP için yapılacak tek çağrı vardır: Kürt halkından özür dile, Şengal, Bakur, Rojava ve en fazla da Başur Kürdistan halkından özür dile. Ve bu anti demokratik faşist siyasetinden, tekçi iktidarından vazgeç!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.