Özgür yaşam için özgür düşünmek

Forum Haberleri —

Özgürlük

Özgürlük

  • Özgürlük; güzel olmanın, ahlaki ve politik görevleri yerine getirmenin ve doğa ana ile hakikat bağı kurmanın arayışında gizlidir. Toplumsal olduğu kadar eşitlik, adalet ve demokrasi temellidir. Özgür yaşam, özgür düşünce gerektirir. Özgür düşünmek için kapitalist yaşamın iliklerimize kadar girdiği hücreleri yok etmek gerekir.

ZANA YURTSEVER

Kürt halkı için verilen en çetin, yaman direniş ve mücadele Önder Apo’da vücut bulmuştur. 26 yıldır özgür yaşam umuduyla İmralı’da tek başına amansızca direnen Önder Apo, ağır tecrit koşullarına karşın bir adım bile geri adım atmamıştır. Bu anlamda özgürlük aynamız Önder Apo’dur.

Önder Apo çizgisinde özgür insan olmak, kölelik zincirlerini parçalamak ve toplumsal bir güce ulaşmak imkansız değildir. Özgürlük; insanın arzu ve isteklerinin belirlediği sınırlara bağlıdır. Sen ne kadar istersen o kadar vardır. Evrenin sınırları olmadığı gibi özgürlüğün de sınırları yoktur. Özgürlük; güzel olmanın, ahlaki ve politik görevleri yerine getirmenin ve doğa ana ile hakikat bağı kurmanın arayışında gizlidir. Toplumsal olduğu kadar eşitlik, adalet ve demokrasi temellidir. Özgür yaşam, özgür düşünce gerektirir. Özgür düşünmek için kapitalist yaşamın iliklerimize kadar girdiği hücreleri yok etmek gerekir.

Kapitalist yaşamın özgürlüğü köleliktir, tutsaklıktır, bireysel özgürlüktür. Özgürlüğünü yitiren toplumun özgür bireyleri de olamaz. Bu nedenle devlet nezdinde tek eşitlik ilkesi vardır, o da herkesin köleleşmesidir. O zaman köleliğe karşı, soykırıma karşı, en önemlisi de İmralı tecridine karşı savaşmalıyız. Tecridi sorgulamak özgürlük arayışıdır. Bu nedenle özgür olmaktan korkmamalıyız. Soykırımın ne anlama geldiğinin bilincine vararak mücadeleyi büyütmeliyiz. En büyük savaşı da Önder Apo için vermeliyiz.

Kendimize en başta şu soruyu sormalıyız; Özgürlüğümüzü Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünde görüyorsak peki ne yapmalı? Nasıl yapmalı? Önderliğimizin fiziki özgürlüğü için bir birey olarak ne yapabilirim?

Öncelikle kapitalist yaşamın (özellikle AKP-MHP faşizminin) yaratmış olduğu sahte özgürlük anlayışının sınırlarının dışına çıkmak lazım. Hakikat arayışı, kendini ve tarihini bilmekle başlar. Devlet aklıyla özgürlük aranamayacağı, istenmeyeceği gibi mümkün de değildir. Çünkü devlet nezdinde adalet ve ahlak yoktur, eşitlik ve demokrasi yoktur. İmralı ve diğer cezaevlerinde yaşananlar ise bunun en bariz örneğidir. Bu anlamda özgürlük arayışçıları olarak özümüze ters düşen bireyciliğimizden büyük taviz vermeliyiz. Önder Apo için büyük fedakarlıklar göstererek sorumluluklarımızı yerine getirmeyi bilmeliyiz. Bu bir ihtiyaç değil, zorunluluktur. Özellikle soykırım kıskacı altında olan bir halk için yapılacak fedakarlık düşmana atılan en sert tokat olduğunu asla unutmamalıyız.   

Toplumsal olarak, devrimci bir halk olarak özgür olma arayışında isek Önder Apo’yu yoğunlaşmamızın merkezine koymak en onurlu tutum ve karar olacaktır. Faşist TC devletinin gardiyanlık ettiği İmralı Cezaevi’nde 26 yıldır tek başına, büyük bir işkence ve izolasyon politikasına karşı büyük direnen Önder Apo gerçekliğinde toplumsal özgürlüğün ne denli önemli olduğunu görüyoruz. “Ben AKP ya da devlet politikasına karşıyım” demekle iyi niyetimizin artık bir anlam ifade etmediğini görmek gerek. “Ben Kürt’üm, ben insanım ve hatta bende bir Apocu’yum” diyerek yurtseverlik görevlerimizi yerine getirmeli, Önder Apo karşısında üzerimize düşen rol ve misyonu hiç gecikmeden hayata geçirmek durumundayız. Özgür tutum budur aynı zamanda.

Zaman eylem zamanıdır. Zaman sokaklara çıkmanın, “Biji Serok Apo” sloganları atarak harekete geçmenin ve Kürt soykırımını hedefleyerek durmayan ve “özel savaşa” hizmet eden tüm kurumlara karşı çıkmanın zamanıdır. Gençlik olarak gerilla saflarına akın etmenin, aynı amaç ve hedef doğrultusunda özgürlük dağlarında, özgürlük savaşı verme zamanıdır. Kısacası; özgür olmak isteyen her Kürt’ün, ben insanım diyen her aydının, yazarın, sanatçısının ve siyasetçinin merkezinde, yoğunlaşmasında Önder Apo olmalıdır.

Önder Apo’nun özgürlüğü için her alanı mücadele alanına çevirebilmeliyiz. Sokaktan tutalım park alanlarına, kahvehanelerden okul alanlarına, kent merkezindeki bir evden en uzak köydeki bir evin kapısını çalmaya, düğünlerden emek veren iş alanlarına, dijital medya ortamlarından gençlerin akın ettiği alanlara kadar büyük bir inatla, aşkla herkese ulaşabilmeliyiz. En önemlisi de Önderlik için yürütülecek en küçük çalışmanın ne kadar anlamlı ve kutsal olduğudur. Topyekün saldırılara karşı ancak topyekün örgütlülük ve direnişle cevap verebiliriz.

İmralı’da sadece 26 yıldır tecrit ve izolasyon yoktur. Direniş ve büyük bir fedakarlıkta vardır. İşte bu büyük direnişi kendimize mücadele etmenin referansı, savaşımımızın moral kaynağı yapmalıyız. Bu nedenle özgür olmanın yolu mücadeleden geçer.

Umut en cılız halde olsa bile büyük devrimlerin ve çıkışların gerçekleşebileceğine inanmalıyız. Özgür bir ülkeyi hayal etmeyi değil, özgür bir ülkenin gerçekleştiğini, çocuklarımızın kendi dili ve kültürü ile yaşadığını düşünerek, yaşayarak yaşamak ve savaşmak gerek.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.