Özgürlüğünde ısrar yürüyüşü

Haberleri —

‘Güneş’e özgürlük’ sloganıyla 14 yıl önce başlayan Amara yürüyüşleri, ‘Güneş’e yolculuk’ sloganıyla sürüyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle doğum günü 4 Nisan’da, doğduğu köyü Amara’ya yapılan yürüyüşler 14. yılına giriyor. Şehitler verilmesine, her türlü engellemeye rağmen her yıl yapılan yürüyüşlerde, hem Öcalan’ın şartlarına dikkat çekiliyor hem de özgürlüğün talebinden vazgeçilmeyeceği vurgulanıyor. Newroz Bayramı’nın hemen ardından kitlesel olarak 2004’ten bu yana kutlanan Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan için bu yıl da yoğun baskı ve engellemeler var. Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Federasyonu (TUHAD-FED ) tarafından ‘Güneş’e özgürlük’ şiarıyla başlatılan ve gelenekselleşen Amara yürüyüşleri, 14 yıldır kesintisiz gerçekleştiriliyor. Uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim edilen ve İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan Öcalan’ın, sağlık, güvenlik ve özgürlüğünü içeren taleplerle yürüyen Kürtler, Avrupa’dan Ortadoğu’ya, Balkanlar’dan Türkiye’ye, dünyanın birçok ülkesinde sokağa çıkıyor. Öcalan’ın 69’uncu doğum günü dolayısıyla bu yıl düzenlenecek yürüyüşe, binlerce yurttaşın Öcalan’ın doğum yeri olan Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Amara köyüne akın etmesi bekleniyor. İşte Amara yürüyüşlerinin yıl yıl özeti:   2004  TUHAD-FED tarafından ‘Güneş’e Yolculuk’ sloganıyla 4 Nisan 2004’te yapılan ilk kitlesel yürüyüş, Türkiye ve Kürt coğrafyasının dört bir yanından on bini aşkın kişinin katılımıyla gerçekleşti. Yürüyüşçüler, Amara’ya 20 kilometre kala, Türk güçlerinin barikatına takıldı. Şiddetli çatışmalar yaşandı; onlarca kişi yaralandı, buna rağmen yürüyüş tamamlandı.   2005  Amara Yürüyüşü coşkuyla başlarken, devlet güçleri bir kez daha aynı nokta da barikatlar kurarak Kürtlerin bu barışçıl yürüyüşüne izin vermedi. Tıpkı 2004 yılında olduğu gibi 2005’te de çatışmalar meydana geldi; onlarca kişi yaralandı. Devlet güçlerine inat kutlamalar yapıldı.   2006 Muş kırsalında 14 HPG’linin şehadetiyle başlayan ve 28 Mart 2006’da Amed başta olmak üzere Kuzey Kürdistan’da büyük direnişe sahne olan serhildanda 14 kişi daha şehit oldu. AKP hükümetinin eylem ve etkinliklere izin verilmeyeceği yönündeki açıklamalarına rağmen Kürtler 3’üncü kez Amara yoluna düştü. Bu kez Urfa’nın Birecik ile Halfeti ilçeleri arasındaki Karataş mevkiinde barikata takılan halk, engellemeye karşılık yine de 4 Nisan’ı kutlayarak Fırat Nehri’ne karanfiller bıraktı.   2007 Öcalan’ın zehirlendiği yönündeki açıklamalar ve ardından ‘bağımsız heyet’ talebi, 2007’deki Amara yürüyüşüne damgasını vurdu. Bu talep doğrultusunda binlerce kişi, Suruç’a bağlı 11 Nisan beldesinde bir araya geldi. Yürüyüşçüler Amara’ya 20 kilometre mesafedeki Karataş mevkiinde, devlet güçlerinin barikatıyla karşılandı. Urfa Valiliği’nin 3-5 Nisan tarihleri arasında tüm il genelinde ki eylem yasağı gerekçe gösterilerek saldırıldı. Onlarca kişi çeşitli yerlerinden yaralandı. TUHAD-FED olası bir katliama karşı açıklamayı Karataş’ta yaptı. 2008 Yürüyüş, ilk kez festival havasına dönüştürülerek 3 Nisan’da Suruç’un Aligör beldesinde görkemli bir doğum günü kutlandı. Kutlamanın yapıldığı alana çadırlar kuruldu ve MKM’li sanatçılar tek tek sahne alarak halkı alanda coşturdu. Havai fişeklerin atıldığı, ateşlerin yakıldığı, Newroz havasında yapılan kutlama sabah saatlerine kadar kesintisiz sürdü. Burada yapılan kutlamaların ardından Amara’ya doğru yola çıkan kitle yine aynı uygulamaya maruz kaldı. 4 Nisan’da Öcalan’ın sağlık koşullarına dikkat çekmek ve İmralı Cezaevi’nin kapatılması talebiyle yürüyüş yapıldı. Devlet daha şiddetli saldırdı ama yine halkı durduramadı.   2009 29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde zaferle çıkan Kürtlerin, heyecanı 4 Nisan’a yansıdı. On binlerce Kürt “Özgürlüğün Özgürlüğümüzdür” sloganı ile festival havasında kutlamaya başladıkları Amara Yürüyüşü için 3 Nisan’da bir kez daha Aligör beldesinde bir araya geldi. Öcalan’ın 60’ıncı doğum günü dolayısıyla sabah saatlerine kadar 60 sanatçı çıkarken, sık sık “60’ıncı doğum günümüzü kutluyoruz” şeklinde anonslar yapıldı. 4 Nisan sabahı ise önce Aligör Beldesi’nde Öcalan’ın doğum günü dolayısı ile fidanlar dikildi. Fidan dikiminin ardından on binlerce insan bir kez daha Amara’ya ulaşmak için binlerce araç ile yollara döküldü. Fakat diğer yıllarda olduğu gibi kitle yine aynı şekilde Karataş‘ta kurulan barikata takıldı ve engellendi. Barikatın kurulduğu noktada, Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığında görevli üst düzey askeri yetkililer bizzat alanda askerleri koordine ettiler. Kitle barikatı aşmak isteyince gençler ile askerler arasında çatışma başladı. Devlet güçleri halkın coşkusuna tahammül edemeyerek gaz bombası, cop, kalas, plastik ve gerçek mermiler ile halkın üzerine ateş açmaya başladı. Yüzlerce kişi gaz bombasından etkilendi. Rastgele ateş açılması sonucu onlarca kişi yaralandı. Mahsum Karaoğlan plastik merminin vücuduna isabet etmesi sonucu, Mustafa Dağ ise başına isabet eden gaz bombasıyla şehit oldu. 2010 Katılım daha yüksek oldu ve on binler Aligor’da buluştu. Coşku gün boyu sürdü ve MKM’li sanatçıların şarkıları ile kitle akşam saatlerin de coşkusunu doruğa ulaştırdı. Türk devleti halkın kararlı duruşu karşısında geri adım attı ve Amara yürüyüşçülerinin bir bölümünün Amara’ya gidebileceğini belirtti. Bunun üzerine yaklaşık 700 kişi, 4 Nisan günü Amara’ya doğru hareket etti. Geride kalanlar Aligor’da coşkularını sürdürürken, yola çıkanlar ise büyük bir heyecan yaşadı. Keza, son 6 yılda bu yolların aşılması için yüzlerce kişi yaralanmış iki Kürt genci yaşamını yitirmiş ama bu kararlılıktan asla taviz verilmemişti. 2011 Halfeti ilçe merkezinde 3 Nisan’da düzenlenen festival ve 4 Nisan’daki Amara yürüyüşüne devlet güçleri saldırmadığı için kutlama, karnaval ve bayram havasında geçti. Bu kez misafirler doğrudan Halfeti’de tüm gün boyunca yapılan kutlamalara katıldı.   2012 Dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in gönderdiği genelge ile Urfa’ya girişler yasaklandı. İllerden çıkmak isteyen tüm yurttaşlar, Urfa’ya sokulmadı. Urfalılar için de adeta sokağa çıkma yasağı ilan edilerek, Amara’ya ulaşmaları engellendi. 2013 Öcalan’ın başlatmış olduğu yeni süreç ile bağlantılı olarak Urfa Valisi Celalettin Güvenç, “Demokratik çözüm başkan Apo’ya özgürlük” şiarı ile gerçekleşecek etkinlik ve yürüyüş konusunda hassas davranacaklarını ve kolaylaştırıcı bir rol üstleneceklerini beyan etti. Yürüyüşte, Öcalan’a bağlılık ve destek mesajı verildi. Sabahın erken saatlerinden itibaren kutlamanın yapıldığı Newroz Parkı’nda, gece alanda kalacak halk için onlarca çadır kuruldu. Alanda sabahlayan halk, Öcalan’ın doğduğu köy Amara’ya yürüyerek, doğup büyüdüğü ev ziyaret etti ve yüzlerce fidan dikti.   2014 ‘Özgür Önderlik Özgür Kürdistan’ sloganıyla Urfa’nın Halfeti ilçesinde başlayan kutlamada, Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği “Aramızdaki fiziki ayrılık önemsizdir. Ben bugün sizlerle beraber Amara’da kurulan güneşin sofrasındayım. Tek tek bütün yoldaşlarımın arasındayım” mesajı büyük bir coşkuyla karşılandı.   2015 31 Mart’ta Urfa, Antep, Adıyaman ve Kobanê sınırında ‘Önderliğe özgürlük’ talebiyle başlayan yürüyüşün Urfa’nın Halfeti ilçesine varmasıyla başlayan kutlamalar, ilçeye bağlı Amara köyünde devam etti. Yürüyüşçüler, Amara girişinde açılan dev Öcalan posteri ile karşılandı. Önce Öcalan’ın doğduğu evi ziyaret eden yurttaşlar, daha sonra köyün birçok yerine yayılarak davul ve zurnalar eşliğinde halaylar çekti.   2016 Urfa Valiliği’nin “yasak” kararını gerekçe gösteren devlet güçleri, Halfeti ilçesi çevresinde sıkıyönetim uyguladı. Amara’yı da ablukaya alan asker, mahalle etrafına yaklaşılmasına izin vermedi. Tüm bunlara rağmen kutlamalar için Amara’ya çevre mahallelerden gelen yurttaşların yanı sıra DTK Eşbaşkanları, TUHAD-FED yöneticileri, HDP’li vekiller ulaştı. Öcalan’ın doğduğu eve ulaşabilenler Öcalan’ın dev fotoğrafları ve PKK, KCK bayrakları ile donatılan evde, doğum gününü kutladı.   2017 DTK, TJA, DBP, HDP öncülüğünde Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Amara köyünde kutlama organize edildi. Günler öncesinde Amara ve Halfeti’ye gelişler başlarken, bir gün öncesinden gazeteciler de dahil olmak üzere İçişleri Bakanlığı’nın talimatı olduğu gerekçesiyle dışarıdan gelenlerin tamamı köyden zorla çıkarıldı. Köye ulaşabilenler ile Öcalan ailesinin fertleri kutlama yaptı. HABER MERKEZİ
Ailesi bekliyor Öcalan’ın 69’uncu doğum günü kutlaması için hazırlıklarını tamamlayan Öcalan Ailesi, misafirlerini Amara’ya bekliyor. Urfa’nın Halfeti ilçesinin Amara Mahallesi’nde (Büyükşehir yasasıyla birlikte mahalle statüsü aldı) yaşayan ailesi, gelmesini bekledikleri misafirleri ağırlayacak. Öcalan’ın kardeşi Fatma Öcalan, yasak olmadığı dönemlerde sorunsuz kutlama yaptıklarını hatırlattı. İmralı’ya görüşe gittiği dönemlerde de çocukluğundaki çalışkanlığı ve duruşu nasılsa halen öyle gördüğünü belirten Fatma Öcalan, “Bu özelliğini koruyor. Her zamanki gibi güçlü ve kararlı görüyordum. Bize, ‘Sizin bana moral vermeniz gerekirken, ben size moral veriyorum’ derdi” diye konuştu. Yeğeni Ali Öcalan ise şunları söyledi: “İnsanlarımızın zarar görmesini istemiyoruz, dolayısıyla bu yılda büyük bir coşkuyla kutlanmasını temenni ediyoruz. Biz ailesi, köylüleri ve Urfa halkı olarak misafirlerimizi ağırlamaya hazırız.”
Onlarca Mahsum katledildi Amara’ya 2009’da yapılmak istenen yürüyüş sırasında katledilen Mustafa Dağ ve Mahsum Karaoğlan’ın failleri gizlendi, cezasız kaldı. Ergani doğumlu Mahsum’un ailesi, 9 yıl önce çocukları katledildiğinde “Başka Mahsumlar ölmesin” diye feryat etmişti. Daha çocuk yaşta devlet şiddetiyle tanışan Mahsum, maruz kaldıkları baskılar nedeniyle ailesiyle birlikte İzmir’in Buca ilçesine gitmek zorunda kaldı. Yıllar sonra tekrar Amed’e dönüp Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü’nü kazanan Mahsum, gençlik çalışmaları içerisinde aktif yer aldı. Annesi Sultan Karaoğlan, aradan geçen bunca yıla rağmen oğlunun katillerinin cezasız bırakılmış olmasının isyanı içerisinde. Tek dileğinin oğlunun katillerinin ceza aldığını görmek olduğunu belirten anne, “Mahsum’un katilleri halen görevde ve hiçbir şey olmamış gibi yaşıyor. Mahsum gibi gençleri katletmeye devam ediyorlar. Öldürdüklerine de ‘terörist’ diyorlar. Asıl terörist kendileridir” diye konuştu. Baba Abdurrahman Karaoğlan da oğlunu vuran kişilerin halen görevlerinde olduğunu tekrarladı. Oğlundan sonra da onlarca kişinin katledildiğini belirten baba Abdurrahman Karaoğlan, “Kürtler katledilerek bitmez. Yıllardır onlarca Mahsum katledildi. Bodrumlarda, sokaklarda her yerde katlettiler. Sadece isim değiştirdiler. Demirel döneminde de Mesut Yılmaz döneminde de Çiller döneminde de katlettiler” dedi. Mahsum’un Dicle Üniversitesi’nden arkadaşı Cihan Ölmez de “Mahsum’un şahadetinin ardından faillerini ortaya çıkarmak yerine Mahsum’un arkadaşlarını gözaltına aldılar. Mahsum’un yaşamını yitirmesini protesto ettiği gerekçesiyle 50 arkadaşı gözaltına alınıp, tutuklandı. Ölümüne ilişkin açılan dosyada hiçbir fail bulunmadı. Polis kurşunuyla yaşamını yitiren her Kürt gibi Mahsum’un dosyası da cezasızlığa mahkum edildi” dedi.
Amaralılar: Sevmeyeni yoktur Öcalan’ın çocukluk arkadaşları ve köylüleri, Amara’da yapılacak kutlamalara hazırlık yaparken, “Buralarda başkanı sevmeyen yoktur. Doğum günü için gelecek misafirlerimizi her yıl olduğu gibi bu yıl da ağırlamaya hazırız” diye konuştu. Doğum günü kutlamalarının serbest olduğu dönemlerde hiçbir sorun yaşanmadığını hatırlatan 60 yaşındaki Sadık Karadeniz, “İnsanlar gelip doğum gününü sorunsuz bir şekilde kutlamak istiyor. Geçen sene gözaltına alındık. Bize ‘siz niye doğum günü kutlamasına gittiniz’ dediler. Biz de doğum günü kutlamanın suç olmadığını söyledik. Birkaç kez bu durumdan kaynaklı beni karakola götürdüler. Başkanı 1976’da gördüm. Başkan kimseye bir zararı dokunmayan iyi ve dürüst bir insandı. Buralarda başkanı sevmeyen yoktur. Doğum günü için gelecek misafirlerimizi her yıl olduğu gibi bu yıl da ağırlamaya hazırız” dedi. Amara’da ikamet eden Öcalan’ın kuzeni 75 yaşındaki Mehmet Raşit Öcalan da akrabalık ve arkadaşlık ilişkilerini şöyle anlattı: “Başkan yaşça benden küçük olduğu için çocukluğunu iyi bilirim. Çok çalışkan bir insandı. Kadastro memuru olduğu zaman gidip geliyordu. Biz, ‘Abdullah artık yeter, sen memur da olmuşsun okumaya ne gerek var’ dediğimizde, bize ‘Bu benim için bir şey değildir. Ben daha yüksek bölümler okuyacağım’ derdi. Gerçekte de öyle oldu. Düşündüklerini hayata geçirme konusunda kararlı bir insandı. Tabii sonrasında hukuk fakültesine gitti, daha sonra onu da bıraktı. Sonrasında ise siyasala gitti. Sürekli ileriyi düşünen bir insandı. Okul hayatı buyunca başarılı bir öğrenci olarak aklımızda yer edinmişti. Köydeyken de camiden çıkmazdı. Babası da öyleydi, dini konuda bir müftü kadar bilgisi vardı. Arkadaşlığı çok iyiydi, hiçbir arkadaşı ondan yana incinmezdi. Arkadaşlığa çok özen gösterirdi ve değer verirdi. Köydeki herkes ile arası iyiydi. İnsanlar onu sever, sayardı. Hatta bizim sevmediğimiz, sorun yaşadığımız insanlara karşı bile ilgisini eksik etmez, onlarla iletişime geçer, onlara karşı düşmanlık beslemezdi.” Amaralı 51 yaşındaki Mustafa Toygun ise şunları dile getirdi: “Öcalan’ın köylüleri olarak gelecek misafirleri ağırlamaya hazırız. Başkanı ben çocukken 70’li yıllarda gördüm. Haki Karer’in de aralarında olduğu bir grup arkadaşı ile gelmişti.”
Ferhatların direnişi İmralı’dadır O olduğunu bilmeden evinde iki ay misafir ettiği Öcalan’ı anlatan PKK’nin öncü kadrolarından Ferhat Kurtay’ın ablası Rabia Kurtay, “Mazlumların, Kemallerin ve Ferhatların direnişleri ve mücadeleleri, her türlü işkence, baskı ve tecride rağmen İmralı’da devam ediyor” dedi. 12 Eylül Askeri Darbesi’nde yakalanarak Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’ne konulduktan sonra arkadaşları Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin ile beraber bedenini ateşe veren PKK’nin öncü kadrolarından Ferhat Kurtay’ın ablası Rabia Kurtay, “Bu topraklarda Ferhatlar bitmedi ve tüm saldırılara rağmen Ferhatların mücadelesini önleyemediler. Ferhatlar, halk kendi toprağı üzerinde dil, kimlik ve kültürleriyle yaşasın diye mücadele etti” diye konuştu. Aynı zamanda Barış Anneleri Meclis üyesi olan Kurtay, şunun altını çizdi: “Biz Kürtler, öldürülmekle bitmeyiz. Kürtleri öldürerek bitirmeyi sananlar büyük yanılgı içerisinde.” 12 Eylül darbesinden önce Öcalan’ın iki ay evlerinde kaldığını aktaran Kurtay, o günleri şu sözlerle anlattı: “Ferhat bizim eve bir arkadaşını getirmişti. Getirdiği arkadaşının Abdullah Öcalan olduğunu bilmiyorduk. Bizde kaldığı süre boyunca hiç dışarı çıkmaz ve sürekli kitap okurdu. Ferhat ile çok sevdiğimiz bir amcamız vardı. Amcam, ‘Ferhat kimdir bu? Önemli bir insana benziyor’ diye sordu. Ferhat da, ‘Amca bir arkadaşımdır’ dedi. Amcam da bunun üzerine, ‘Ya Apo’dur ya da Apo’nun çocuklarındandır’ diyerek gülümsedi. Ferhat’ın arkadaşı olarak bildiğimiz insanın daha sonradan Abdullah Öcalan olduğunu öğrendik. Gazetelerde fotoğrafı çıktıktan sonra tanıdık. Kim olduğunu bilmiyorduk ama oturup kalkmasından tutalım, konuşmasına kadar çok önemli bir insan olduğunu hissediyorduk.” Tecrit altında olan Öcalan’ın asrın en büyük direniş örneğini sergilediğini dile getiren Kurtay, “Mazlumların, Kemallerin ve Ferhatların direnişleri ve mücadeleleri, her türlü işkence, baskı ve tecride rağmen İmralı’da devam etmekte” diye vurguladı.
Avukatlarına 743’üncü ret Öcalan’ın avukatları İbrahim Bilmez, Ebru Günay ve Muharrem Şahin yarın müvekkilleriyle görüşmeye gitmek için Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na 743’üncü başvuruda bulundu. Başsavcılık reddetti. Avukatların 27 Temmuz 2011’den bu yana yaptığı 742 başvuru, “hava muhalefeti”, “koster bozuk”, “koster onarımda” ve “OHAL” gerekçeleriyle reddediliyor.
paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.