Palanlı bir katliam

Forum Haberleri —

  • Şu gerçek unutulmamalı; Maraş Katliamı, Türk Devletinin Maraşlı Türklerle birlikte yaptığı planlı bir katliamdır. 2020 yılına geldiğimiz halde halen Maraş'ta hem halk hem de devlet yöneticileri katliamla yüzleşmemiştir.

FİRAZ BARAN

1920’de Maraş merkezde 70 bin kişi yaşıyordu. Bunlardan 40 bini Ermeni’ydi. Nüfusu 17 bin olan Zeytun kazasının çoğu da Ermeni’ydi. Köylerdeki Ermenileri de katarsak Maraş'ın önemli bir nüfusu Ermeni'ydi.

Maraş Ermenileri 1915 ve 1920’de iki defa katliama maruz kaldı. Kurtulanların büyük bölümü önce Halep üzerinden Beyrut ve Marsilya’ya; oradan da Latin Amerika'ya gittiler. Bugün Buenos Aires'te (Arjantin) 25 bin, Montevideo’da (Uruguay) 15 bin ve Sao Polo’da (Brezilya) 5 bin Maraşlı Ermeni yaşıyor. Maraş merkezde ise tek bir Ermeni bile yok.

1978: Maraş'ta Kürt katliamı

Maraş merkezde 1978 sonunda bir katliam daha yaşandı. Bu defa katliama maruz kalan grup Kürt Aleviler oldu. Resmi rakamlara göre 111 kişi öldü, binin üzerinde kişi yaralandı. Yine Kürt Alevilere ait 552 ev, 289 işyeri yakıldı. Katliam sonrası Maraş'ta yaşayan Kürtlerin yüzde 80’i şehri terk etti.

Yüzlerce sayfadan oluşan Adana Sıkıyönetim Mahkemesi karar duruşmasını okudum. Bu belgeye göre katliam şöyle planlandı:

1- Katliamdan 4 ay önce MHP militanları, MİT yetkilileri ve bazı ırkçı zengin Türkler toplantı yaptı ve bir planlama çıkardı.

2- Bu plana göre nüfus sayımı yapıldı ve insanlara anadilleri ve inançları soruldu. Aileler ve adresleri not edildi. Yine bazı evlere de kırmızı boyayla ‘X’ işareti atıldı (Kürtlerin evlerine).

3- Katliam yıl sonuna denk getirildi (19-26 Aralık 1978). Yılbaşı biletleri dolayısıyla Maraş’a katliamdan iki hafta önce çok sayıda sözde "milli piyangocu“ geldi. Bunların tümü Ankara’dan özel emirle gönderilen tetikçilerdi. Bunların şehirdeki saldırıları organize ettiği ortaya çıktı.

4- Ülkücülerin gittiği bir sinemaya 19 Aralık günü ses bombası atıldı. "Aleviler attı“ denildi ve insanlar Alevilere saldırtıldı. Oysa atan kişinin MHP militanı olan Ökkeş Kenger olduğu ortaya çıktı.

5- Ülkücülerin öldürdüğü iki öğretmenin cenazesi bir yürüyüşle kaldırılmak istendi. Yaklaşık 10 bin (on bin) ülkücü planlı bir şekilde taşlar, takunyalar, sopalar ve silahlarla cenaze kortejine saldırdı. Dikkat edelim... Saldıranların hepsi sivildi. Saldırırken de "Allah'ını seven saldırsın", "Beş Alevi öldüren cennete gider", "Bunlar camilerimizi yakacak", "Aleviler Moskova'ya" sloganı atıyorlardı. (Maraş'ta Alevi denildiği zaman Kürt akla gelir). Bu saldırıda 500 Kürt Alevi çeşitli yerlerinden yaralandı.

6- 22-23-24 Aralık günlerinde Kürt Alevilerin önceden belirlenen evleri saldırıya uğradı. Otomatik silahlar, bıçaklar, keserler, molotoflarla yapılan saldırıları onlarca ayrı aşırı sağcı grup gerçekleştirdi. Her grup 100 ila 500 kişi arasında değişiyordu. Organizeli ve parolalı hareket ediyorlardı. Savaşlardaki haberleşme sistemlerini kullandılar ve her gruba bir kişi liderlik ediyordu.

Böylesine sistemli bir şekilde katliam uygulandı. Bu yazdıklarımızın tümü mahkeme belgelerinde deliller, polis tutanakları ve tanık ifadeleriyle ispatlıdır.

Katliam ardından Kürt Alevi nüfusun ezici çoğunluğu Maraş’tan terk etti. Maraş’ın Elbistan, Pazarcık, Afşin ve Göksun ilçelerinde ve bu ilçelerin köylerinde yaşayan Kürtler de süreç içinde çeşitli ekonomik ve siyasi baskılarla karşılaştılar ve çoğunluğu Avrupa ülkelerine geldi. Bugün yüzbinlerce Elbistan, Pazarcık, Afşin ve Göksun'lu Kürt Avrupa ülkelerinde ve Kanada'da yaşamaktadır.

Duyarlılık ve destek

Katliam tüm Kürdistan ve Türkiye’de protestolarla karşılandı. Örneğin Trabzon’da 28 Aralık günü 5 bin kişinin katıldığı bir protesto gösterisi yapıldı. Antalya’da her halktan işçilerin katıldığı bir ekonomik yardım kampanyası yapıldı. Nusaybin’den bir tren dolusu genç saldırılara karşı mücadele etmek için Maraş’a doğru giderken Batman’da durduruldu ve geri gönderildi.

Katliamın sonuçları

Kürtler Maraş’ta sadece can ve mal kaybı değil, aynı zamanda bir şehri kaybetti. Katliam sonrası Türk devleti 13 ilde sıkıyönetim ilan etti ve bu ilanla devrimci-demokrat avına çıkıldı. Kürt-Türk, Alevi-Sünni çelişkisi derinleşti. Kürtler Maraş kentine küstü. Yüzlerce çocuk öksüz ve yetim büyüdü. Yüzlerce aile işyerlerini ve evlerini kaybetti. İnsanlar yıllarca ağır travma ve korku içinde yaşadılar. Çünkü gözleri önünde en yakınları, hepsi de sivil olan insanlar hunharca yöntemlerle katledildiler.

Hafızalarda silinmeyen izler

Ahmet Renklitepe isimli genç muavinlik yaptığı otobüsle beş sefer yaparak yüzlerce kişiyi kurtardı. 85 yaşındaki Dersimli Gıjık Dede silahla tarandı ve katledildi. Sanatçı Emekçi'nin Afşin/Kaşanlı nüfusuna kayıtlı 16 akrabası öldürüldü. 75 yaşında olan ve gözleri görmeyen Cennet Çimen öldürüldü ve gözleri tornavida ile oyuldu. Cennet Çimen, Kürdistan şehitleri Bayram Çimen ve Hatice Çimen'in nenesidir.

Şu gerçek unutulmamalı; Maraş Katliamı, Türk Devletinin Maraşlı Türklerle birlikte yaptığı planlı bir katliamdır. Bu hem alenen yaşanan bir gerçektir hem de mahkeme belgelerinde de apaçık bir şekilde görülmektedir. 2020 yılına geldiğimiz halde halen Maraş'ta hem halk hem de devlet yöneticileri katliamla yüzleşmemiştir. Son yıllarda yapılmak istenen anmaları Valilik yasaklıyor. Yine de insanlar yaşamını yitirenleri anmak, küçük bir konuşma yapmak ve karanfil bırakmak için Maraş'a gitmek isteyince polis şehri ablukaya alıyor. Son yıllarda anmalar nedeniyle her zaman insanlar gözaltına alındı, şiddete maruz kaldı. Ve enteresan olanı; Maraşlı Türkler de kendini polis yerine koyarak bu baskılara destek veriyor. Kısaca söz konusu anma olduğu zaman Maraş'ta devlet idaresi ve Türk halkı 1938 Nazi Almanya'sına dönüşüyor. Ama unutulmasınlar: Kürtler on binlerce şehit vererek büyük bir mücadele mirası ortaya çıkardı. Faşist baskılarla geri adım atacak bir millet değildir. Er-geç kendi ulusal ve inançsal haklarını kazanacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.