Parasıyla atık sömürgeciliği!

Toplum/Yaşam Haberleri —

  • Sıkı çevre politikalarına sahip ABD, Kanada, Japonya, Birleşik Krallık ve AB ülkeleri atıklarını Türkiye, Malezya, Endonezya ve Vietnam ülkelere gönderiyor. Türkiye, Doğu Akdeniz'deki plastik kirliliğinin yüzde 16'sına katkıda bulunuyor.
  • Türkiye aynı zamanda Avrupa’nın ikinci en büyük plastik üreticisi ve dünyanın yedinci en büyüğü. Aktivistler ve bilim insanları, Avrupa Birliği'nden ana alıcı Türkiye'ye çöp ihracatını "Atık sömürgeciliği" olarak nitelendiriyor.

Aktivistler ve bilim insanları, Avrupa Birliği'nden ana alıcı Türkiye'ye çöp ihracatını "Atık sömürgeciliği" olarak nitelendiriyor. İnsan sağlığı ve çevre üzerinde ciddi sonuçları olan bu atık, yolculuğunun gidiş dönüşlü olması nedeniyle göz ardı edilemiyor: Türkiye, Doğu Akdeniz'deki plastik kirliliğinin yüzde 16'sına katkıda bulunuyor. Bu atıklardan çıkan toksik maddeler, Türkiye içinde ve dışında tüketilen gıdalara karışıyor.

Türkiye'nin aldığı Avrupa atıkları arasında plastik, çevresel ve sağlık riskleri açısından başı çekerken, toplam 14 milyon ton atığın sadece yüzde 4'ü - yani 400 bin tonu - bu kategoride. Geri kalanı hurda metal (13 milyon ton) ve kağıttan (400 bin ton) oluşuyor. Türkiye'nin aynı zamanda dünyanın önde gelen plastik üreticilerinden biri olduğunu belirtmek gerek.

Türkiye'nin Avrupa'ya coğrafi yakınlığı ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) içindeki ortak üyeliği, ülkenin gevşek çevre politikalarıyla birleşince, 2018'de Çin'in plastik ithalatını yasaklamasından bu yana AB'nin çöp alanı haline gelmesine yol açtı.

En az 15 milyon ton çöp

Equal Times’ten Marga Zambrana’nın haberine göre 2021'de Avrupa, 33 milyon ton atık ihraç etti, bunun neredeyse yarısı Türkiye'ye gitti, bu da Çin yasağından önceki rakamın iki katı.

Bu, küresel ölçekte bir sorun. Sıkı çevre politikalarına sahip ABD, Kanada, Japonya, Birleşik Krallık ve AB ülkeleri atıklarını Türkiye, Malezya, Endonezya ve Vietnam ülkelere gönderiyor.

AB'den gelen plastik atıkların yanı sıra, Türkiye 2021'de Birleşik Krallık'tan 122 bin 898 ton plastik atık aldı, bu da İngiltere'nin plastik ihracatının yüzde 27'sini oluşturuyor. Aynı zamanda, Türkiye Almanya'nın ardından Avrupa’nın ikinci en büyük plastik üreticisi ve dünyanın yedinci en büyüğü. PAGEV'in 2021 verilerine göre yılda yaklaşık 10 milyon ton üretim yapıyor.

Türkiye neden bu kadar plastik satın alıyor?

İngiltere'nin Çevre Araştırmaları Ajansı tarafından yapılan bir araştırma, Türkiye'nin 2021'de 3.9 milyon ton yerli plastik atık ürettiğini ve toplam 682 bin 208 ton ithal ettiğini ortaya koyuyor.

Greenpeace Türkiye'den proje geliştirme sorumlusu Gözde Sevinç, Equal Times'a yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin AB'den bu kadar çok plastik atık satın almasının nedeni, geri dönüşüm sektöründeki büyümedir. Ancak burada başka bir sorun daha var: Araştırmalar, bugüne kadar üretilen plastiğin sadece yüzde dokuzunun geri dönüştürülebildiğini gösteriyor" dedi.

Geriye kalan yüzde 90, yasa dışı çöp alanlarına, plajlara, nehirlerde, tarlalarda ve sonuç olarak sebze ve deniz ürünlerinde son buluyor.

DİSK'in uluslararası ilişkiler başkanı Kıvanç Eliaçık bu durumu "AB, çevresel faktörleri ya da geri dönüşüm işçilerinin çalışma koşullarını umursamadan en kötü atıklarını Türkiye'ye gönderiyor. Buna biz atık sömürgeciliği diyoruz" sözleriyle ifade etti.

Avrupa atıkları İstanbul ve Mersin limanlarına ulaştıktan sonra, Türkiye ve Kurdistan’ın dört bir yanındaki geri dönüşüm tesislerine dağıtılıyor. Bunların 2.000'i, lisanslı geri dönüşüm tesislerinde onda biri ise Adana’da yoğunlaşmış durumda.

Tehlikeli ve kontrolsüz geri dönüşüm

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 2021'de yayımlanan "Sanki Bizi Zehirliyorlar" başlıklı raporunda, işlem tesislerinde çalışan işçilerin birçoğunun astım ve diğer solunum hastalıklarından muzdarip olduğunu detaylandırıyor.

Sektördeki çoğu işçi kayıt dışı çalışıyor ve sosyal güvenceleri yok. Suriye ve Afganistan'dan gelen mülteciler, işlem tesislerinde ciddi kazaların ve hatta ölümlerin meydana geldiğini belirtiyor.

Hem HRW raporu hem de bir sonraki yıl yayımlanan Greenpeace raporu, geri dönüşüm sürecinin astım, kanser ve hatta genetik mutasyonlar gibi endokrin ve solunum hastalıklarına neden olabilecek bir dizi toksik kimyasal yaydığını detaylandırıyor. Dahası, bu toksinler, çoğunlukla dioksinler, ağır metaller ve polimerler, Çukurova vadisinde üretilen meyve ve sebzelerde bulunuyor.

Kamuoyundan gelen tepkilerin ardından, Ankara hükümeti 2021'de Avrupa atık ithalatını yasakladı. Ancak, hızla büyüyen geri dönüşüm endüstrisinin baskısı altında, iki ay sonra ithalata yeniden başladı.

Türkiye'de çöp ayrıştırma, belediye atık toplama sisteminin bir parçası değil. Bunun yerine, bu işlem yer alan yarım milyon atık toplayıcısı tarafından yapılıyor. Atık toplayıcılar geleneksel olarak Niğde veya Hakkari gibi şehirlerden gelirdi. Şimdi ise Suriyeli ve Afgan mülteciler bu sektörde tercih ediliyor.

Plastik atıkta sahte belgeler

2021 yılında bir akademik raporda, Çukurova Üniversitesi'nden biyolog Sedat Gündoğdu, “Son yıllarda plastik atık ithalatındaki artış, geri dönüşüm şirketlerinin plastik ithalatı için ne kadar ücret aldığı konusunda şüpheler uyandırıyor” dedi. Equal Times’a konuşan Gündoğdu, Avrupa ihracatçılarının ihracat belgelerini sahteleştirdiğini belirterek, çünkü atık ihracatlarının genellikle beyan edildiği gibi ayrılmadığına dikkat çekti. İhracat yapan şirketlerin, özellikle Avrupalı olanların, bu para karşılığında geri dönüştürülemeyecek malzemelerle dolu konteynerler gönderdiğini ve "ton başına €50 ile €100 arasında" beyan edilmemiş bir kar veya beyan edilen fiyatın altında bir satış olduğuna inanıyor.

Gündoğdu'ya göre, ulusal plastik üretiminin sadece yüzde 1'i geri dönüştürülüyor, geri kalanı ise denize atılıyor. Türkiye'nin turkuaz sularıyla ünlü güney sahili Akdeniz'de, diğer denizlere göre 3 ila 4 kat daha fazla mikropartikül var.

Ekonomik krizin etkileri

DİSK'ten Eliaçık, ekonomik krizin başka bir neden olduğunu açıklıyor: “Türkiye, ekonomisini canlandırmak için her türlü acı ilacı yutuyor. Reçeteleri çok uluslu şirketleri cezbetmeyi de içeriyor. 'Buraya yatırım yapın, işçilik ucuz, sendika yok ve çalışma saatleri uzun' diyorlar ve sonuç çöp dökümü oluyor. Hükümet ekonomik, sosyal ve politik krizini böyle aşmaya çalışıyor.”

Avrupa Parlamentosu’nun kararı

Çevrecilerin baskısı altında, Avrupa Parlamentosu 2023'ün başında, Avrupa atıklarının AB ve OECD üyesi olmayan ülkelere ihraç edilmesini yasaklayan ve OECD üyesi ülkeler içindeki atık satışlarını dört yıl içinde azaltmayı hedefleyen bir yasağı onayladı. Teoride, bu Türkiye'yi bu on yılın ikinci yarısında AB atıklarından kurtaracaktı. Ancak Türkiyeli çevreciler, Avrupa ve yerel plastik atık önlemlerinin uygulanması konusunda şüpheci kalmaya devam ediyor. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.