Paslı prangayı kırmak için dirhem dirhem eriyoruz

Haberleri —

Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde 80 gündür açlık grevinde olan Rühşan Bozan, Mayıs 2013’te tutuklanarak 23 yıl ceza verildi. Bozan, gönderdiği mektupta daha önce uzun süreli açlık grevine girmediğini hatırlatarak, “Zulme, onursuzluğa ve adaletsizliği karşı bedenimi açlığa yatırarak başkaldırıyorum. Direnerek öz saygımı güçlendiriyorum” dedi.

Dirhem dirhem erirken

 Bozan, mektubuna şöyle devam etti: “Her gün bedenim dirhem dirhem erirken milyonların soylu, erdemli özlemlerini, istemlerini kanımda, canımda hissediyorum. Bedeli ne olursa olsun haklı, erdemli ve öz saygılı insanlık onurunun başaracağına inanıyorum. Bu direnişimizin zulmü ve vicdansızlığı yerle bir edeceğini yürekten hissediyorum.

Tecrit, paslı prangadır

Önderliğimize uygulanan tecrit salt 40 milyonu aşan Kürt halkına değil, demokrasiden, adaletten, kardeşlikten, barıştan ve özgürlükten yana olan insanların tümünü tecrit altında tutmaktadır. Bu tecrit özgür, bilinçli, aydın ve ahlaklı beyinlere vurulan paslı ve kanlı prangadır. Bu yüzden eylemimizin amacı kesin olarak tecridin kırılmasıdır. Tecrit zihniyeti kırılıncaya dek direnişimiz devam edecektir.

Sağlıkları bozuluyor

 Her gün dirhem dirhem eriyoruz ve gün geçtikçe sağlığımız bozulmaktadır. Baş ağrıları, mide bulantısı, kemik ağrısı, uykusuzluk ve ani ateş çıkması olmaktadır. B1 vitamini alamıyoruz. B12 vitamini alıyoruz ama kokusu ağır olduğundan almakta zorlanıyoruz. Cezaevinin doktoru birkaç haftada bir kontrole geliyor. Günlük kilo, tansiyon ve nabız kontrollerini revir sağlıkçısı gardiyanlar tarafından takip etmektedir.

Kürt halkının onuruna saldırı

 AKP-MHP faşist hükümetinin uyguladığı tecrit, baskı, zulüm ve sindirme politikaları, Önderlik şahsında Kürt halkının onuruna saldırıdır. Bu eylemde yer alan bu halkın evlatlarıdır. O yüzden herkesin bu eylemi daha fazla nasıl sahiplenebilirim diye kendini sorgulaması gerekir. Faşizm karşısında sessiz kalındıkça kan kaybedecek olan mazlum Kürt halkı ve evlatları olacaktır. O yüzden halkımızın, demokratik çevrelerin veya insanım diyen herkesin, hayatlarını ortaya koyan yüzlerce insanı bir nebze de olsa yüreklerinde hissetmeleri bile bu ülkede birçok şeyi değiştirmeye yeterli olacağını bilmesi gerekir.”

 
 

Geri adım atarsak tecridi kıramayız

 

Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde olan Zeynep Taşgir, tüm kesimleri tutsakların eylemine destek vermeye davet etti.

Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Zeynep Taşgir, 1 Mart itibariyle greve dahil oldu. Taşgir, arkadaşlarının durumuna dikkat çekip, tüm kesimleri dayanışmaya çağırdı.

28 Şubat’ta haftalık telefon görüşmesinde arkadaşlarının durumunu ailesi aracığıyla aktaran Taşgir, direnişte olan tutsakların durumlarının ciddiyetini koruduğunu ve sesten, ışıktan rahatsız olup, su içmekte zorluk çektiklerini söyledi. Taşgir, “Durumları kötü. Üzerimizde yoğun baskılar var. Cezaevi idaresi radyolarımıza el koymuş durumda ve haber takip edemiyoruz” dedi.

Taşgir, mutlak tecridin kırılması; imha, inkar ve katliamcı politikaların sona ermesi için tüm kesimleri direnişe davet etti. Taşgir, kamuoyuna şu çağrı da bulundu: “Korkarsak, geri adım atarsa bu tecridi kırılmayız ve bu kölelik devam eder. Nerede olursak olalım, tepkimizi ortaya koymamız gerekir. Tecride karşı sesimizi yükseltemezsek, direniş içerisinde olmazsak bu derinleşir ve sonu olmayan sonuçlarla karşı karşıya kalınabilir. Eğer halkımız bu tecride sessiz kalıp cezaevlerinden yükselen sese sessiz kalırsa, cezaevlerinde şahadetler çıkar. Halkımız bugün çocuklarına sahip çıkıp sesini yükseltirse; tecridi kırılıp, bu inkar, imha ve katliamcı politikaları boşa çıkarmış oluruz. Halkımız her alanda sesini yükseltmeli; eylemse eylem, direnişse direniş verilmelidir. Ölümler olmadan herkes bulunduğu yerde sesini yükseltmelidir.”

 
 

Düşman hukuku işletiliyor

 

Şakran Cezaevi’nden tahliye olan bir kadın tutsak, “Günlük almaları gereken vitaminler asla karşılanmıyor. Fırsat buldukları her an hukuku çiğniyorlar. Bir düşman hukuku işletiliyor” dedi.

Eylemcilerin günlük vitaminleri yeteri kadar almadıklarını, tuz ve şekerin ise kullanılmayacak şekilde birbirine karıştırılarak verildiğini belirten kadın tutsak, Şakran Cezaevi’nde açlık grevi eyleminin 69. gününde olan Gülten Akgül’ün 26 Şubat’ta tansiyonunun yükseldiğini ve hastaneye kaldırdığını, ancak tıbbi müdahaleyi kabul etmediğini söyledi. Tekrar cezaevine getirilen ve tansiyonunu limonla düzeltebildikleri Gülten’in ayrıca ağzında yaraların da çıkmaya başladığını aktaran eski tutsak, şunları paylaştı: “Gülten 20 yıldır cezaevinde olan biri. Daha önce açlık grevine girdi mi bilmiyorum ama zaten cezaevinde olmak bile çok etkiliyor. Rahşan Aydın da 69’uncu gününde ve kemik yaşı 18’den küçükken cezaevine girdi, ağırlaştırılmış müebbet aldı. Şu an dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda. Onaylanırsa tek başına hücreye girecek. Kemik testleri yapılıyor. Ebru Güden de eyleminin 69’uncu gününde. 7-8 kilo kaybettiler ama moralleri iyi ve dinçler. Sağlık sorunları olsa da gülüyorlar. ‘Halkımız bize sahip çıkacak bunun inancındayız’ diyorlar.”

Cezaevinde hiçbir etkinliğe çıkarılmadıklarını ve gardiyanların düşman hukuku işlettiğini kaydeden tahliye edilen kadın tutsak, “Görüşe çıkarıldığımız sırada sayım dayatıldı. Bizde buna karşı çıktık, ailelere sesimiz gitti onlar da karşı çıktı. Bu şekilde geri adım attılar. Ama fırsat buldukları her an hukuku çiğniyorlar. Sevk gelenlere çıplak arama dayatmıyorlar. Yeni gelenlere haklarını bilmedikleri için çıplak arama dayatıyorlar. Hala bu dönemde bile çıplak arama dayatması var” şeklinde konuştu.

Eylemlerinde kararlılar, vazgeçmeyecekler

Açlık grevi eylemcilerinin tecrit kaldırılıncaya kadar eylemlerini sürdürmekte kararlı olduklarını vurgulayan tahliye olan kadın, şöyle devam etti: “Günlük almaları gereken vitaminler asla karşılanmıyor. Günlük vermeleri gereken miktarın çok altında. ‘Gelmedi’ bahanesiyle iki kişiye bir limon veriyorlar. Tuz ve şekeri kullanılmayacak şekilde birbirine karıştırarak veriyorlar. Verdiklerinde de bir avuç veriyorlar. Bunları da düzenli olarak getirmiyorlar. Normal yemekleri de zaten sağlıklı değil. Bu koşullarda girdiler açlık grevlerine. Asla vazgeçmeyecekler de eylemlerinde kararlılar. Eğer sahip çıkılmazsa ölecekler.”

Tahliye olan tutsak: Sahiplenmek güç verir

   

Tahliye olan Aziz Şimdi, tecride karşı Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 5 Ocak’tan bu yana süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan 9 eylemcinin, tecridin sona erdirilmesi için herkesin elinden geleni yapmasını beklediğini söyledi.

Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde biri kadın 9 tutsak, 5 Ocak’ta eyleme başladı. 8 aydır tutukluyken 2 Mart’ta tahliye edilen Aziz Şimdi, tutsakların kamuoyundan beklentilerinin olduğunu söyledi. Şimdi, şunları dile getirdi: “İstekleri; halkın sesini yükseltmesi ve tecridin sona erdirilmesi için herkesin elinden geleni yapması yönündeydi, coşkulu bir şekilde eylemlerin sahiplenilmesiydi. İçinde oldukları eylemin sahiplenilmesinin yanı sıra dışarıda gerçekleştirilecek büyük eylemlerle bu tecridin sona erdirilebileceğini söylediler. Bunun dışında bir beklentileri yoktu. Kendilerinin morali ve motivasyonu son derece yüksekti. Eylemleri ile birlikte tecridi sona erdireceklerine olan inançları da tamdı.”

 
 

Kanser hastası hücrede tutuluyor

 

Şakran Cezaevi’nde bulunan ve 36 yıldır tutsak olan Gülser Özbay’ın kardeşi Fatma Özbay, 21 yıldır tutsak ve kanser hastası. Tahliye edilmesi gerekirken cezaevinde tek başına tutuluyor. İkisi de cezaevindeyken anne ve babalarını kaybettiler. Cenazelerine gidemediler. Fatma Özbay, bir buçuk yıl önce kaçırılır gibi Bayburt Cezaevi’nden Elazığ Cezaevi’ne götürüldü, tek başına bırakıldı. Kemoterapi ve radyoterapi sürecinde vücudunda yaralar çıktı. Kolunu kaldıramazken yanında refakatçi bırakılmadı. Normal şartlarda tahliye edilmesi gerekirken, herkesin talebi Gebze, Bakırköy veya Şakran gibi kadın cezaevlerine sevk edilmesi. Veya ablasının refakatçi olarak yanına alınması. Bunu isteyen çok insan var ama inatla Fatma Özbay yalnız bırakılıyor. Bütün süreçleri henüz atlatmadı. Zaten kanser sürecinde en önemlisi hastalıktan sonra iyi bakılması. Vücut çok hassaslaşıyor. Bütün ısrar ve başvurulara rağmen kabul edilmedi.

 
 

Kanun yok keyfilik var

   

Kırıklar 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nden tahliye olan HDP eski yöneticisi Hacay Yılmaz, cezaevi yönetiminin radyo ve kitaplarına el koyduğunu belirterek, hücre cezaları verildiğini söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl yöneticisi olan Hacay Yılmaz, 12 Aralık’ta gözaltına alınarak “örgüt üyesi” suçlamasıyla tutuklandı. Kırıklar 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nden 25 Şubat’ta tahliye olan Yılmaz, burada yaşanan hak ihlallerini anlattı.

Son günlerde cezaevi yönetimi ve gardiyanlar tarafından radyo ve kitaplara el konulduğunu, dışardan gelen eşyaların verilmediğini, taleplerini iletince disiplin cezası verildiğini belirten Yılmaz, “Kimisine 7 günlük hücre, kimisine 7 günlük iletişim cezaları verildi. Bazı tutuklular ise 1 aylık görüş yasağı aldı. Bazıları itirazı sürdürünce sürgün edildi” dedi.

Cezaevlerinde devam eden açlık grevine dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi: “Can kayıpları yaşanmadan taleplerin kabul edilip bu sürecin bitirilmesi gerekir. Tecridin kaldırılmadan talepler kabul edilmeden süreç bitmez. Açlık grevlerinden sonra baskılar giderek artmaya devam ediyor. Kamuoyu tecridi ve buna karşı direnişte olanları daha fazla gündeme getirilmelidir.”

 
 

Eylemdeki tutsaklara gardiyan saldırısı

 

Bandırma 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan açlık grevindeki siyasi tutsaklar, nizami duruşta sayım dayatmasını kabul etmemeleri üzerine gardiyanlar tarafından darp edildi.

Bilal Alantar, cezaevinde kalan açlık grevindeki kardeşi Berdan Alantar ve arkadaşlarının gardiyanlar tarafından darp edildiğini aktardı. Yaptıkları haftalık telefon görüşmesinde kardeşi Berdan Alantar’ın, nizami duruşta sayım vermeleri dayatmasına karşı çıktıkları için gardiyanların fiziki saldırısına uğradıklarını söylediğini aktaran ağabey Alantar, bu saldırıda tutuklulardan Hasip Kaplan’ın yaralandığını paylaştı.

Kardeşinin yaşanan bu olayın yanı sıra Ömer Dorudemir isimli arkadaşlarının haftalık telefon görüşmesine çıkarılması sırasında yine gardiyanlarca yere atılıp, koridorda darp edildiğini belirttiğini kaydeden ağabey, bu duruma kapılara vurup, slogan atarak tepki gösterildiğinde ise gardiyanların küfür ve hakaretlerine maruz kalındığını ifade etti.

Ağabey Alantar, açlık grevinde olan insanlara dönük bu yapılanları kesinlikle kabul etmediklerini söyledi.

Kardeşinin 30 günü aşkın süredir açlık grevinde olduğunu söyleyen Alantar, “Biz aileler zaten yakınlarımızın sürdürmüş oldukları açlık grevinden dolayı tedirginiz. Onların bu onurlu duruşlarını sahipleniyoruz. Böylesi saldırılar faşist bir rejimin göstergesidir. Şayet bu saldırılar devam ederse bizler de bedenimizi ölüme yatırmaya hazırız” diye uyardı.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.