Pazarcık özüyle buluşacak

Haberleri —

Heybesinde varolanları halkıyla paylaşmak için Ayşe Sonzamancı’yla birlikte HDP’nin Pazarcık Belediye Eşbaşkanı adayı olan Mehmet Ali Büyüközdoğan, Mart ayındaki yerel seçimlerde oldukça iddialı. Pazarcık’ı Kürt Alevi kimliğiyle tekrar buluşturacağını söyleyen Büyüközdoğan, halkın kendi kimliğiyle yönetimde yer alacağını söyledi. Avrupa’da yaşayan Pazarcıklılara seçimlerde aktif rol almasını isteyen Büyüközdoğan, “Pazarcık’ın üzerindeki ölü toprağı atacağız. Pazarcık kendi kimliğiyle kendi gerçekliğiyle buluşacak. Bugüne kadar Pazarcık’ı Kürt Alevi olan ama kimliğine sahip çıkmayanlar yönetti. Bundan sonra kimliğine sahip çıkan Kürt Aleviler Pazarcık’ı yönetmeli” dedi.

Büyüközdoğan’la Pazarcık’ın sosyolojik yapısını, Kürt Alevilerin durumunu, bugüne kadar ilçeyi yöneten belediye başkanların yaptıklarını ve hedeflerini konuştuk.

Pazarcık’ın sosyolojik yapısını bize anlatırmısınız?

Pazarcık’ın yüzde 80’i Kürt Alevilerden oluşuyor. Toplamda nüfusu yaklaşık 150 bin. Pazarcık tarihi boyunca devletin özel bir politikasıyla karşı karşıyadır. Baskı ve zulümle karşı karşıya kalan Pazarcıklıların örgütlü dokusu parçalandı. Pasifize edildiler. Ancak Kürt Özgürlük mücadelesinin başlamasıyla birlikte çok yiğit insanları bağrında çıkardı. Örgütlülüğün anlamını ortaya çıkardı.
Kürt Aleviler Pazarcık’a Osmanlı’nın börtü böceğe yem olsunlar mantığıyla sürgün edilmişler. Nizipeli ve Gavur Gölü çevresine yerleşen Kürt Aleviler, buralardaki bataklıkları kurutup zengin topraklara sahip oldu. Böylelikle hem Maraş’ın hem de Antep’in merkezinde söz sahibi oluyorlar. Sistem bundan rahatsız oldu. Tabi birilerinin Kürt Alevilerin kendi özgücüne dayalı iradeleşmelerine ‘dur’ demesi gerekiyordu. Öncelikle Kürt Alevileri, kendi özünden uzak tuttu. Ağalar türetip halkı marabalaştırmaya çalıştılar. Ancak Kürt Alevileri kontrol altına alamayınca bu kez Maraş Katliamı’nı devreye koydular. Katliamın altında bire bir Alevilerin, bölgede söz sahibi olması var. Bir insan hem Kızılbaş hem Kürt hem de üçüncü K’ye sahipse yani komünistse bir suç aramaya gerek yok. Ve Maraş Katliamı’yla Pazarcık’a özel bir politika izlendi. Pazarcık’ı insansızlaştırmaya başladılar. Günlerce çıkarılamayan pasaportlar 24 saatte çıkarılarak insanları Avrupa’ya yönlendirdiler. Pasaport alanlar arasında arananlar olmasına rağmen devlet gözyumdu. Burada amaç Kürt Alevilerin Kürt Özgürlük mücadelesiyle temas kurmamasıydı. Pazarcık’ta kalan ve korkuyla sindirilmiş Kürt Aleviler de kendilerine sığınacak bir liman aradı bu da CHP’ydi. Polisle jandarmayla arkadaşlık etmek büyük bir olaymış gibi hissetmeye başladılar.
Avrupa’ya geldikten sonra ‘devlet bize neden pasaportları bu kadar hızlı verdi’ diye sormaya başladılar. Ardından örgütlenmeye başladı. İşte ‘Onuruma ve Ovama Dokunma İnisiyatifi’ oluşturuldu, yine Maksutuşağı Köyü’nün çöplüğe dönüşmesine izin verilmedi. Başta da dediğim gibi yiğit insanlar da çıktı. Kürt Özgürlük Hareketi’yle birlikte yürüdüler.

Pazarcık’ı bunca yıldır yöneten partiler, ilçeye getirdikleri birşey var mı?

Pazarcık’a belediye başkanı olanlar bugüne kadar yağmur nereye yağarsa tarlalarını oraya çekmiştir. Onlar için Doğru Yol Partili olmak, CHP’li olmak ya da MHP’li olmak fark etmez. Yüzde 80-90’ı Kürt Alevilerden oluşan bir yerde DYP’nin ne işi var. CHP’nin ne işi var. Ama kişilerin çıkarları gereği bu partiler Pazarcık’ta belediye başkanlıkları kazanmıştır.

Bugüne kadar CHP ve diğer partilerden aday olanlar ve belediye başkanlığını yapmış olan Kürtler ve Kürt Aleviler, partilerinin genel merkezlerinden bağımsız hareket edebildiler mi?
Bu mümkün mü? Derlerse sistem onları bitirir. CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Alevi ve Kürt olduğunu söyleyemiyor. Söylerse sistemden dışlanırlar. Pazarcık’ta da aday olurken Kürt ve Alevi olduklarını söylüyorlar, ama seçimi kazandıktan sonra kendi kimliğine sahip çıkmadılar. Eğer bir kişi Kürt kimliğinin arkasında duruyorsa Kürt’tür. Yine Alevi kimliğinin arkasında duruyorsa Alevi’dir. Mesela Pazarcık’ın kendine has inanç mekanları var. Hali hazırdaki Belediye Başkanı Kamil Dalkara (CHP), bu inanç mekanlarına yönelik herhangi bir hizmeti olmamıştır. Kendisi Alevidir ancak Salman-ı Pak köyünün yolunu biliyor mu? Ya da Hemo Baba’nın, Ali Kuto’nun ve Elif Ana’nın türbelerinin bulunduğu köylere herhangi bir hizmeti olmamıştır. Zaten kendisinin öyle bir kaygısı yok. Çünkü Kürt Alevilerin oyları O’nun için ‘çantada kekliktir’. ‘Aşağı köyler -ki onlar Kürt Alevi köylerdir- bize oy verirler’ diye düşünüyor. O, Yukarı Pazarcık’a hizmet götürmekle meşgul. Oraya taziye evi açıyor, iftar çadırları kuruyor. Maraş müftüsüyle buraları geziyor. Cemevlerini camilere dönüştürmüşler. Cemevlerinde iftar sofraları kuruyorlar.
Bugüne kadar Maraş Katliam protestosuna katılmayan, katılmamak için mülki amirlerle birlikte bildiriler hazırlayan Dalkara ne hikmetse bu yıl Maraş Katliam protestosunda yer almaya çalıştı. Neden acaba? Seçimler yaklaştığı için mi? Kürt Alevilerin gözünü boyuyor.

Avrupa’da yaşayan Pazarcıklılar Kürt Özgürlük Hareketi ile yürürken, Pazarcık’taki Kürt Aleviler neden kendilerine oy vermiyor? Geçtiğimiz yerel seçimlerde Pazarcık’ta CHP, MHP ve AKP ilk üç sırayı paylaştı…

Öncelikle Kürt Aleviler kendi gerçeklikleriyle yüzleşmekten korkuyor. Korku, panik Pazarcık’ta yaşayanların iliğine işlemiş. Tarih boyunca asılmışlar, katledilmişler. Maraş Katliamı’nın acıları halen taze. Sistem partilerini kendilerine bir liman olarak görüyorlar.

Peki sözkonusu bu korkuyu nasıl aşabilirler?

Avrupa’da yaşayan halkımız bu korkuyu aşmış. Mesela bu yıl Engin Sincer’i (Komutan Erdal’ı) anma etkinliiğine katılanların yüzde 80’ini Avrupa’dan gelmişti. Ancak Pazarcık’ta yaşayanlarda halen o korku var. Öncelikle bu korkuyu kırmak gerekiyor. Bunları ikna etmek gerekiyor. Pazarcık özüne dönmeli. Her türlü evlatlık görevini yapanlar, Pazarcık’taki anne babalarını arayıp katliamlarda parmağı olan CHP zihniyetine ‘dur’ demeli ve oylarını kendilerine vermelerini istemeli. Artık ‘ya ne yapayım, annem, babam yaşlı söz geçiremiyorum’ demek olmaz. Bahane ararsanız çok var. Dağlarda kimlikleri için canlarını verenler var. Avrupa’daki Pazarcıklılar da ülkede yaşayanlar da kimlikleri için, hakları için çalışmalı. Avrupa’dakiler bizzat Pazarcık’a gitmeli. Fedakarlık budur. Akrabalarına “Bugüne kadar talep ettiklerinizi yerine getirdim. Bir evlat olarak da benim de sizden bir talep var. Oyunuzu HDP’ye ya da BDP’ye atın” demeli.

Geçtiğimiz yerel seçimlerde CHP’ye oy vermek için Avrupa’dan Pazarcık’a gidenlerin olduğu iddiaları vardı. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?

Evet bu iddialar doğruydu. Geçtiğimiz seçimlerde Avrupa’da yaşayan 430 kişi Pazarcık’a gidip Dalkara için oy kullandı. Avrupa’da hem Özgürlük Hareketi’yle yürüyürmuş gibi görüneceksin hem de gidip CHP’ye oy vereceksin. Bu tek kelimeyle tutarsızlıktır. İşin bilincinde olmamaktır. Avrupa’da militan, Pazarcık’ta Kemalist olmaktır. Hem Kürt Alevi olacaksın hem de CHP’nin katliamlarla dolu tarihini bilmeyeceksin. Demek ki çıkarları var. Bu kişilerin yapması gereken ilk iş Pazarcık’taki akrabalarını uyarmak olmalıydı. Pazarcık’taki akrabalarını uyarmazsan aynı hataya düşmüş olursun.
Geçtiğimiz günlerde Alzey’de bir toplantıya katıldım. Katılımcılardan biri kalkıp bana yönelik “neden aday oluyorsunuz. Oyları bölüyorsunuz” dedi. Şunu düşünemiyorlar: Seçimlerde belediye başkanın değişmesi, emekçilerin işlerini kaybedeceği anlamına gelmiyor. Ama CHP de diğer partiler de bu şantajı kullanıyor. Bir de oyları bölme gibi bir durum yok. Eğer öyle düşünüyorlarsa buyursunlar gelsinler bizim çatımız herkese açık. Kürt Aleviler olarak birlikte hareket edelim. CHP kuyrukculuğunu bırakmaları lazım. Pazarcık artık kendi gerçekliğiyle, tarihleriyle yüzleşmek zorundalar. Kendi kimliklerine sahip çıkmak zorundalar. Ondan sonra kime oy vereceklerine karar versinler.

Doğaya önem veren Kürt Alevilerin yaşadığı Pazarcık’a iki çimento fabrikası yapıldı. Bunu nasıl değerlendirmek gerekir?

Aleviler, yaşayan canlılara aynı nazarda bakar. Aleviler doğaya çok önem verirler. Ama bazı insanlar, -ki bunlar devlet yardakçılarıdır- doğayı kendi elleriyle katlediyorlar.
1978’lerde Maraş’ta fiziki katliama uğrayan Kürt Aleviler, şimdi de doğa aracığıyla katlediliyor. Bakın Elbistan Termik Santrali’nin yakınlarında artık ot bitmiyor. Ben Çöçelli’nin oralardan Pazarcık ovasına baktım. Ortalık toz duman. Her taraf toz bulutu ile kaplanmış. Birkaç yıl sonra buralarda ot bitmeyecek. Katliamla yok edemediler Kürt Alevileri. Avrupa’ya gidişleri kolaylaştırarak Pazarcık’ı boşalttılar ama yine başarılı olamadılar. Şimdi de bu yöntemi deniyor.
Kürt Alevileri Avrupa’ya gönderiyorsun, bu iki çimento fabrikasının yakınlarına 600-700 kişilik bir devşirme köyü kuruyorsun. Coşmanlar’daki (Çiğdemtepesi) insanlara en sulak arazilerden 20-30 dönüm verdiler. Bunlar silme sistem partilerine oy verecek. Bunlar tesadüf olabilir mi?
Bir de şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Pazarcıklılar Aleviliğin arkasına çok sığınıyor. Ancak Aleviliğin gerektiği gibi yaşamıyorlar. Alevilik direnmektir, mazlumun yanında yer almaktır. Alevilik, Hüseyince yaşamaksa, Hüseyin Kerbela’da direnerek yaşamını yitirdi. Sivas Katliamı’nda 11 yaşındaki Koray Kaya yakılarak hayatını kaybetti. Maraş Katliamı’nda hamile kadınların karınları deşildi. Alevilik katliamlara karşı direnmektir. Kürtler kendi dillerinde eğitim göremiyorlar. Alevilerin Kürtlerin yanında yer alması gerekiyor.

HDP olarak seçimi kazanırsanız Pazarcıklılar için neler yapacaksınız?

İlk hedefimiz, Pazarcık’ın üzerindeki ölü toprağı atıp, gerçek kimliğiyle buluşturacağız. Halkın öz yönetimini öne çıkaracağız. Bugüne kadar Pazarcık’ta yapılan tek taraflı çalışmalara son vereceğiz. Çünkü K.Dalkara bugüne kadar Kürt Alevilerin oylarını çantada keklik gördüğü için sadece Yukarı Pazarcık’a hizmet götürdü. Biz Sünnilerin, Alevilerin, Kürtlerin, Türklerin de yönetime katıldığı bir belediyeciliği esas alacağız. Biz Kürtlerin veya Alevilerin partisi olmayacağız, biz halkların partisi olacağız.
Yine Kürt Alevilerin inanç mekanlarına önem vereceğiz. Yine kendi köyüne hizmet götürmeyen Dalkara aşağı köyleri -Kürt Alevi köyleri- görmezden geldi. Biz oralara gideceğiz.
Bunların hepsini halkla yapacağız. Halk kendisini yönetecek. Köylerde komiteler, dernekler oluşturacağız. Halkımızı ürünlerini satarken aracılarla muhatap etmeyecek kurumlar oluşturacağız. Yukarıdan yönetmeyeceğiz. İnanç merkezlerine ayrım yapmadan, Alevi-Sünni ayrımı olmaksızın hizmet götüreceğiz. Halkımız iç içe olacağız, dertlerini sorunlarını zaman geçirmeksizin çözmeye çalışacağız.

Yeni Belediyeler Seçim Kanunu ile Pazarcık’ın bazı köyleri başka ilçelere bağlandı. Bu sizi etkiler mi?

Bu bizi etkilemez. Daha çok CHP’yi etkileyecek. Bu yeni kanunla Pazarcık’ın bazı Kürt Alevi köyü olan Pulyanlı‘yı Türkoğluna, Maksutuşağ’nı Maraş’ın merkezi ilçesi Dulkadiroğlu’na bağladı. Bazı köyleri Çağlayancerit’e bağlandı. Kürt Alevi oylarını imkanları dahilinde böldüler. AKP, Narlı’ya yakın olan devrişme köyü Çiğdemtepe’ye bel bağlıyor. Seçimler öncesinde buraya yatırımlar yapıldı. CHP’nin oyları azalacak. bir çok köy bize sempatiyle bakıyor. Biz iyi bir çalışmayla eski kötü izleri sileceğiz. Çok umutluyuz. İmkansız gibi görüneni başarmak istiyoruz.


M. Ali Büyüközdoğan kimdir?
63 yaşında olan Mehmet Ali Büyüközdoğan, Salman-ı Pak köyünde doğdu. Pazarcık yöresinde tanınan Yasin Dede’nin oğlu olan Büyüközdoğan, gençlik yıllarında DİSK’e bağlı sendikalarda görev aldı. 1980 darbesinden sonra cezaevine giren Büyüközdoğan, 1988 yılında Almanya’ya sürgüne gitmek zorunda kalır. Almanya’da kaldığı süre içerisinde yüzü hep ülkeye dönük olan Büyüközdoğan, Alevi kurumlarla ve Kürt kurumlarla ilişkisini koparmadı. Büyüközdoğan, ailesinden rızalık alarak yerel seçimlerde Ayşe Sonzamancı’yla birlikte HDP’nin Pazarcık Belediye Eşbaşkan adayı oldu.



DENİZ BAŞPENİR




Kayseri’de baskı kar etmiyor

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Türkiye’nin dört bir yanında çalışmalarını sürdürürken engellemelerle ve provokasyon çabalarıyla da karşılaşıyor. Bu tür çabaların yoğunlaştığı kentlerden biri de Kayseri. HDP’nin Kayseri’de örgütlenme hamlesi gerçekleştirmesinden rahatsızlık duyan bazı kesimler, çalışmaları engellemek için türlü yöntemler geliştiriyor. HDP Kayseri İl Başkanı Tahsin Yılmaz’dan bu engelleme çabalarına ve çalışmalarına ilişkin bilgi aldık.

Kayseri’de demokratlar da var

Kayseri’de Halkların Demokratik Partisi’nin ciddi bir potansiyele sahip olduğunu belirten Yılmaz, şunları kaydetti: “Burada, emek ve özgürlük mücadelesinden yana demokrat insanlar da var. Bu insanlar kendi düşünceleri ve inançları doğrultusunda mücadele etmek istiyorlar. Biz de HDP olarak bu düzlemde hedefler koyduk. Mahallelerde ev ziyaretleri gerçekleştirdik. Farklı kesimlere ulaşmaya çalıştık. Bu sırada gördük ki bugüne kadar yeterince örgütlenmemiş önemli bir Kürt nüfus da var.”

Çalışmalar özgüven kazandırdı

Ağrılı nüfusun yoğunluğundan dolayı BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’la birlikte çalıştıklarını anlatan Yılmaz, çalışmaları sayesinde Kayseri’deki Kürtlerin birçoğunun ilk defa anadilleriyle siyaset yaptığını ve özgüven kazandıklarını ifade etti.

Darp ve tehdit...

Çalışmalarına yönelik engelleme çabalarını sorduğumuz Yılmaz, şunları anlattı: “Çalışmalarımız başladığından beri engelleme çabalarıyla karşılaşıyoruz. Mecliste açlık grevleri yapılırken biz de burada bir basın açıklamasıyla destek vermek istedik. Parti binasında açıklamayı yaparken dışardan slogan sesleri yükseldi. ‘Kayseri Kürtlere mezar olacak’ ve benzeri sloganlar atılıyordu. 21 Aralık’ta yapmak istediğimiz Pınar Aydınlar ve Ferhat Tunç’un da konser vermesi planlanan HDP tanıtım gecesi öncesinde de başka bir şey oldu.
Önce Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Kadir Has Spor Salonu’nu istedik. Önce boş olduğunu söylediler; bir hafta sonra belediyenin etkinliği olduğunu bahane edip sözleşmeyi tek taraflı feshettiler. Başka bir salon bulduk, sözleşme yaptık; onlar da iki hafta sonra ‘baskı görüyoruz’ diyerek vazgeçtiler. Yine başka salon tuttuk, biletleri de batırdık, duyurusunu yaptık. Etkinliğe iki gün kala tertip komitesindeki arkadaşı salona çağırıp gerekçesiz iptal ettiler. Arkadaşımız salondan çıktığında ise dışarıda bekleyen dört kişi tarafından darp edildi.”

‘Sarız ilçesinde iddialıyız’
Bütün baskılara ve engelleme çabalarına rağmen seçim çalışmalarını sürdürdüklerinin altını çizen Yılmaz, şunları söyledi:
“Şimdi bir seçim komisyonumuz var. Kayseri’nin 18 ilçesi var, altısında örgütlüyüz. Sarız ilçesinde ise ‘iddialıyız’ diyebilecek kadar oyumuz var. Bazı bölgelerde ‘bizi destekleyin, size meclis üyeliği verelim’ gibi teklifler oldu; ama bu türden bir yaklaşım ittifak çizgimize aykırı olduğu için kabul etmedik. Partimizin belirlediği çerçeve içerisinde ittifakı konuşuruz; ama onun dışında olmaz. İnanıyoruz ki, Kayseri’de eğer kitlemizi örgütleyebilirsek milletvekili çıkarabilecek kapasitemiz vardır. Ama siyaset yapmamızı engellemeye çalışıyoruz. Dövüyor, saldırıyor, baskıyla bıktırmaya çalışıyorlar. Tüm bunlara karşı iyi bir sınav verdiğimizi düşünüyorum.”


ÖZCAN BOZOÐLU

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.