PKK 2013 Mayısında AKP ise 1990 başında

Haberleri —

TBMM’yi Direklerarası vodvil tiyatrosuna çevirdiler. Sözüm ona bir hükümet var, başında da bir Başbakan.

Ne diyor?

"PKK 2013 Mayıs'ına dönerse her şey konuşulabilir. PKK silahı bırakacak, bunun başka yolu yok. Silah bırakıldıktan sonra, niye konuşulmasın barışın şartları içinde? O zaman siyasetin kanalı açılır."

Siz bu satırları okuduğunuzda ne dersiniz?

"Evet, içindeki önşartlara rağmen, işte üzerinde konuşulacak temel yaklaşım" dersiniz, değil mi? Ben şahsen öyle derim. Sanırım Apocu diplomasi de öyle der. Der demez, Davutoğlu’na, laf aramızda "asılan adama ipin verdiği desteğe benzer" bir de "destek" verir.

"Çok güzel konuştun Davutoğlu Ahmet, ama sanırız durumu yanlış görüyorsun, PKK hala 2013 Mayısında, Önderliğin durduğu yerde duruyor, sen ise bırakalım 2002’de durduğun yeri, itile kakıla, kaya kaykıla, teker meker, eğile büküle, ta 1990 başlarına kadar ricat etmişsin…Sen önce 2002 ayarlarına dön, sonra yeniden 2013 Mayısına gel, orada bizi İmralı masasında otururken göreceksin…"

Ama işin ciddiyeti çoktan kaçmış. "Lafının arkasında 24 saat durabilse rekor kıracak". O 24 saat içinde belki Selahattin Demirtaş Davutoğlu’na "Serçevan kek Ahmet, gel birlikte PKK’yi 2013 Mayısına döndürelim" diyecek…

Ne mümkün. Saray için 24 saat ölümcül tehlikelere gebe…Fırsat vermeme stratejisi amansız bir saat gibi işlemekte.

Nitekim, Başbakan’ın konuşmasının üzerinden 24 saat geçmeden Erdoğan şöyle konuştu:

"Ortada müzakere edilecek de, görüşülecek de bir konu yoktur. Terörle mücadele son terörist imha edilene kadar devam edecek. Ya teslim olacaklar ya da kıstırıldıkları deliklerde birer birer etkisiz hale getirilecekler. Başka çareleri yok. Türkiye'nin önünde artık üçüncü bir yol kalmamıştır."

Başbakan bu azarı işittikten sonra ne yaptı?

Vodvil sahnesinde iki elini yanlarına vura vura ağlamaya başladı:

"Sayın Cumhurbaşkanımız başbakanlığı döneminde 'Çözüm planı', 'Milli Birlik Projesi' gibi girişimler ile problemleri çözmek için büyük bir risk aldı.

Temmuz ayındaki suikastlerin hendeklerin ardından biz de Türkiye tarihinin en büyük terörle mücadele operasyonunu başlattık.

Bu mücadelenin asla geri dönüşü yoktur."

Ne diyor bu arkadaş?

Erdoğan’ın ‘çözüm planı’ yaptığını, kendisinin ise, elhamdülillah Türkiye tarihinin en büyük terörle mücadele operasyonunu başlattığını söylerken gerçekten ne demek istiyor?

"İşleri Erdoğan berbat etti, ben toparlıyorum" mu diyor? Yoksa kamçılı topaç gibi, yediği her kamçı şaklamasından sonra fır-fır dönmekten aklı mı karışıyor?

Hem "PKK 2013 Mayısına dönerse her şey konuşulur" diyor, sonra Erdoğan kamçıyı şaklatınca, "bu mücadelenin geri dönüşü asla yok" diye haykırıyor.

Şu anda Anayasa dışı Başkanlık rejimi müthiş. "Savaşı fiilen" yönetiyor. Demişti ya, "tek ordu, tek komutan"…Buna karşılık Anayasal rejimin hali içler acısı…Ciddiye alınacak bir yanı kalmadı.

Demek ki, Kürt halkının artık Türkiye’de "muhatabı" yok. Yasal "muhatap" fır dönüyor, Anayasa dışı iktidar ise çoktan muhatap olmaktan çıktı…

Ne yapmalı?

Önce gülünç durumun "altında yatan gerçeği" anlamak gerekiyor: Türkiye halkı "yeniden çözüm" diyor. AKP içi muhalefet örneğin Bülent Arınç, "çözüm sürecinin, belki farklı bir isim altında (…) acilen tekrar gündeme alınması" gerekir diye konuşuyor. Başbakan ne kadar topaç gibi dönerse dönsün, aynı şeyi tekrar ediyor; Obama "yeniden çözüme dönün" diye uyarıyor, AB Başkanı aynı rotayı gösteriyor.

Yani demem o ki, "Kürdistan siyasi hareketi hem Türklerin, hem de Kürtlerin, tüm Türkiye halklarının ortak çıkarı adına "Baş müzakereci Öcalan’la aynı masaya oturacak olan yeni bir muhatap yaratmak" için gittikçe elverişli koşullara kavuşuyor…

Yani Kandil’dekiler, örneğin Rusya Dışişleri Bakanı Lawrov’un başında bulunduğu diplomatik bir dergide, "Erdoğansız Türkiye" derken, Erdoğan’ın "koltuğuna" oturmaktan söz etmiyorlar. Yeni bir muhatabı masaya oturtmaktan söz ediyorlar.

Sizce hangisi ciddi.

Vodvil sahnesindeki "muhatap" mı, yoksa yeni yaratılacak muhatap mı?

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.