PKK sen nelere kadirsin!

Forum Haberleri —

.

.

  • AKP’nin şefi Erdoğan seçim propagandasının neredeyse tamamını göz boyayan reklam kampanyasına dayandırarak halkı kandırmak, dini kullanmak ve PKK’ye saldırmak üzerine kurmuş durumda. Neredeyse her mitingde PKK’nin adını anmadan edemiyor. PKK’siz cümle kuramaz hale geldiler.

RAUF KARAKOÇAN

Türkiye halkları, tarihinin en kritik seçimi için sandığa giderken, yapacağı tercih kader belirleyecektir. Kendi geleceğini şekillendirecek bir seçim olacaktır. Ya koyu karanlığa mahkûm olacak, faşist bir diktatörün hüküm sürmesine onay verecek ya da demokrasiye kapı aralayacaktır.

Türkiye’deki mevcut siyasi dengelere ve figürlere bakıldığında alışık olmadığımız türden bir seçimle karşı karşıyayız. İttifakların yarıştığı bir seçimdir. Cumhur ittifakı bileşenleri Türkiye’nin en karanlık yüzünü temsil eden, Taliban ittifakı olarak adlandırılan AKP-MHP-Hüda-Par ve gerici odaklardan oluşurken, Millet ittifakı da benzer olmakla beraber, görece biraz daha değişim isteyen bir söylemle seçime girmektedir. Özelikle de Kürt sorunu bağlamında iktidarla pek farkı olmayan ve çıkarcı yaklaşan bir noktadadır. Üçüncü ittifak ise Eşitlik ve Özgürlük İttifakı bileşenleridir. Türkiye’nin aydınlık geleceğini temsil eden, halklar için eşitlik-özgürlük isteyen devrimci, demokrat kesimlerdir.

Seçim propagandaları kızışırken siyasetin dili giderek daha da çirkinleşmekte ve saldırganlaşmaktadır. AKP’nin şefi Erdoğan seçim propagandasının neredeyse tamamını göz boyayan reklam kampanyasına dayandırarak halkı kandırmak, dini kullanmak ve PKK’ye saldırmak üzerine kurmuş durumdadır. Neredeyse her mitingde PKK’nin adını anmadan edemiyor. PKK’siz cümle kuramaz hale geldiler.

Erdoğan ve Cumhur İttifakı bileşenleri propaganda retoriklerinin en önemli ayağını PKK’ye saldırma stratejisi üzerine kurmuş durumdadır. Dini referansalar ve PKK karşıtlığı olmasa ellerinde neredeyse propaganda malzemesi yok gibidir. AKP-MHP-BBP ve Hüda-Par’dan oluşan faşist Cumhur İttifakı’nın heybesi boş. Halka verecekleri yeni hiçbir vaatleri kalmamıştır. Yaptıkları tek şey yalana sarılmak ve PKK’ye saldırmak.

AKP iktidarında Türkiye adeta pul-pul dökülüyor. Gırtlağına kadar pisliğe batmış, suç ortakları haline gelmiş yönetim eliti, devletin bütün kurumlarında ördükleri suç şebekesiyle Türkiye’yi yönetmektedirler. PKK ile savaşmanın acı faturasıyla yüzleşmekten kurtulamazlar. PKK ile savaşmanın geldiği nokta, yoksullaşan bir halk, kaynakları tükenen bir ülke, kandan beslenen bir iktidar, yolsuzluk, soygun, talan, uyuşturucu, kaçakçılık, dolandırıcılık çetesi haline gelmiş bir yönetimdir. PKK sen nelere kadirsin demekten insan kendisini alamıyor.

PKK’ye düşmanlık yaparak medet uman ve seçim propagandasını buna dayandıran iktidarın da muhalefetin de durumu içler acısıdır. Başkan Apo’ya ihtiyaç duydukları her hallerinden bellidir. Bu durum, Kürt sorununun ne kadar yakıcı bir sorun olduğunun açık bir ispatıdır aynı zamanda. PKK’nin bu sorunu görünür kılan bir hareket olmakla ne kadar haklı olduğunun da bir göstergesidir. Kürt’ü inkâr ve imha ederek Türkiye’yi bitirme noktasına, devleti de tanınmaz hale getirdiler. Bu zihniyette ve pratikte ısrar edenler, kendilerini siyaseten ölüme yatırmanın dışında bir sonuç vermediğini AKP iktidarında görmek mümkündür.

Diktatör Erdoğan istediği kadar PKK’ye saldırı siyaseti yürütsün, yıkılışı hiç kuşkusuz PKK’nin elinden olacaktır. Bu seçimlerin belirleyici gücü Kürtlerdir. Kürt meselesinin ‘ateşten bir gömlek’ olduğunu yıllar öncesinden Başka Apo ifade etmişti. Herkesin bunu kabul etmesi gerekir. Aksi taktirde yakıcı olduğunu er ya da geç anlayacaklardır. Bundan kurtulmak mümkün olmayacaktır.

Seçimlerin gündemini PKK düşmanlığı üzerinden belirlemeye çalışan Erdoğan PKK’ye muhtaç olmuştur. Başkan Apo’ya başvurması da bunun ispatıdır. Bir önceki seçimde de İmralı’ya bir akademisyen gönderip mektup getirterek pirim yapmak istemişti. Osman Öcalan’ı devlet televizyonuna çıkartarak oya dönüştürmek istemişti. PKK’nin çözüm perspektifli olumlu yaklaşımına çıkarcı yaklaşarak kullanması bu seçimde kendisine pahalıya patlayacaktır. Unuttuğu ya da anlamadığı bir husus var. Kürt sorununun ihtiyaç duyulduğunda, dönemsel kullanılacak bir sorun olmadığıdır. Erdoğan ve avenesi, PKK’yi istedikleri gibi kullanamayacaklarını bu seçimlerde ağır bir yenilgi tadarak anlayacaklardır.

PKK’nin varlığı Türkiye’nin demokratik siyasete dönmesi, değişim ve dönüşümü için büyük bir şanstır. Faşist AKP’nin şefi Erdoğan, baskı-şiddet uygulayarak, korku iklimi yaratıp kitleleri sindirmeye çalışarak iktidarda kalmasına karşı PKK adeta halkların güvenlik sigortasıdır. Kafatasçı siyasi anlayış var olduğu müddetçe PKK de var olacaktır. 50 yıllık tarihi geçmişinde olduğu gibi geleceğin Türkiye siyasetinde de hep var olacaktır.

Kürt sorununu çözmeyenler, çözemeyenler gün gelir kendileri çözülürler. Bu realiteyi anlamak ve kavramak gerekir. Erdoğan sonrası iş başına gelecek muhalefet açısından da benzer bir durum geçerlidir. Seçimin gazına gelerek doğan fırsatları Kürt sorununun anlamlı çözümüne, kalıcı barışa kavuşturmayanların aşılmaktan, çözülerek dağılmaktan ve AKP gibi mafyatik suç örgütüne dönüşmekten kurtulamazlar.

Bu seçimin gündemi neredeyse PKK’ye saldırma üzerinden yürüyor. Türkiye’nin geldiği hale bakıp hayıflanmamak elde değil. Ey PKK, sen gerçekten de nelere kadirsin.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.