Psikolojik savaş silahı olarak dezenformasyon

Forum Haberleri —

Medyanın yalanları

Medyanın yalanları

  • Yanlış bilgilendirme gerçek dışı ya da hatalı bilgi değildir. Aksine, bilinçli bir şekilde rakipleri zayıflatmak için hazırlanmış ve medya aracılığıyla sunulmuş yalan haberlerdir. Basın-yayın yoluyla her gün yüzlerce değişik konuda sunulan bilgilerin büyük bir kısmı yalan ve çarpıtmadan ibarettir.

HÜSNÜ ÇAVUŞ

“Propagandayı tanımlamak için kullanılan bir diğer kavram da “yanlış bilgilendirme yani dezenformasyon”dur. Bu çeşit propaganda, gizli hazırlandığından ve gerçekmiş gibi kullanıldığından, genellikle siyah propaganda olarak kabul edilir. Yanlış bilgilendirme, “hedefe iletilen, sunulan ya da onaylanan asılsız, eksik ya da yanlış yola sevk edici bilgidir.” Yanlış bilgilendirme gerçek dışı ya da hatalı bilgi değildir. Aksine, bilinçli bir şekilde rakipleri zayıflatmak için hazırlanmış ve medya aracılığıyla sunulmuş yalan haberlerdir. Basın-yayın yoluyla her gün yüzlerce değişik konuda sunulan bilgilerin büyük bir kısmı yalan ve çarpıtmadan ibarettir. İnsanlar farkına varmadan bunların etkisi altına girer ve sohbetini yaparak o propagandanın taşıyıcısı olur. Ve zamanla da kendi varoluş gerçekliğinden uzaklaşarak kendine yabancılaşma yoluyla hiçleştirilir.

Televizyon dizileri, halkın kendi öz kültüründen uzaklaştırılması için çok belirleyici bir malzemedir. Tecavüz, milliyetçiliğin yükseltilmesi, eşini aldatma, gençlerin Mafya’ya merak salması, yalan vb. davranış ve düşüncelerindeki artışın, TV dizilerindeki artışla orantılı yükselmesi de bundandır. Düzenli olarak ve sistematik bir şekilde tekrarlanan görüntü ve semboller bireylerin, özellikle de gençlerin ve çocukların; duygu, eğilim ve davranışlarında belirleyici etkiye sahiptir. Devletlerin halklara yönelik psikolojik savaşında, kapitalizmin ahlakı olan ahlaksızlığı insanların yaşamına yerleştirerek çözülmesini sağlamak ve politikasız bırakmak esastır.

Ahlak ve politikanın neden hedef alındığını daha iyi anlamak için Önder Apo’nun “Özgürlük Sosoyolojisi” eserine başvuralım: “Ahlakın temel rolü, toplumun sürdürülme, ayakta kalma kurallarına sahip olma ve uygulama gücüdür. Varlık kurallarını ve uygulama gücünü yitiren toplum hayvan topluluğuna dönüşmüş demektir ki, bu halde istenildiği kadar kullanılıp sömürülebilir. Politikanın rolü ise, özünde topluma gerekli ahlaki kuralları sağlamak ve bununla birlikte temel maddi ve zihni ihtiyaçları gidermenin yol ve yöntemlerini sürekli tartışarak kararlaştırmaktır… Politikasız toplum, başı kopmuş tavuk gibi daha can vermeden sağa sola savrulan toplumdur. Bir toplumu işlevsiz ve etkisiz bırakmanın en etkili yolu, kendi öz varlığı, temel maddi ve manevi ihtiyaçları için zorunlu tartışma ve karar organı olarak POLİTİKAsız (siyasetsiz, İslami deyimle şeriatsız) bırakmaktır.” (S.104) Sadece bu alıntı bile psikolojik savaşın ne kadar etkili bir yöntem olduğunun kanıtıdır.

Düşünür Gustave Le Bon psikolojik savaşın özelliklerini belirtirken, “kullanılması bilinirse psikolojinin tersanelerinde dünyanın en kudretli toplarından daha etkili silahlar vardır” demektedir. “Modern Psikoloji Harekatı,” çok örgütlü yürütülen bir harekattır, bunun böyle olduğunu “Polis Bilimleri Dergisi” yazarı olan, “Terörle Mücadele” de görevli bir Komiser’in psikolojik savaş için yapmış olduğu önerisinde de görmekteyiz: “Teknik alt yapısı hazırlanmış, psikolog, sosyolog, tarihçi antropolog, siyaset bilimcisi, uluslararası ilişkiler uzmanı, ekonomist, teolog ve filologlardan oluşan profesyonel ‘Psikolojik Harekat Merkezleri’ ve ‘Terörizm Enstitüleri’ kurularak faaliyete geçirilmelidir.” Burada “terörle mücadele” olarak adlandırılan açıktır ki, başta özgürlük mücadelesi olmak üzere tüm devrimci örgütlenmelerdir. Amaç devrimci örgütleri tasfiye etmeye, olmuyorsa sistem içinde zararsız pozisyonda tutmaya çalışılmaktadır. Halka yönelik eylemler yaparak ve bu eylemleri basın yayın yoluyla devrimci bir örgüte yükleyerek halkın ve dostlarının desteğini engelleyerek marjinalleştirmek ve de milliyetçiliği kışkırtarak sivil faşistlerin saldırılarını “halkın terörizme karşı tepkisi”ymiş gibi göstermeye çalışır. Tam da burada Amerikan tekellerinin hizmetinde, onların kirli işlerini yürüten ve emperyalist amaçlar için ortam hazırlayan özellikle II.Dünya Savaşı’ndan sonra yeni sömürgelerde örgütlendirilen halk karşıtı Kontr-Gerilla örgütlenmesi, bugün de çalışma yaptığı ülkelerdeki işbirlikçileriyle farklı adlar altında faaliyetine devam etmektedir. Türkiye’de gerçekleştirilen 1977 1 Mayıs, Maraş, Çorum katliamlarının bu kanlı örgütlenmenin marifetleri olduğu artık açığa çıkmıştır.

Emperyalist tekellerin ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirilmiş olan Kontr-Gerilla eylemleri, Gladio, Özel Harp Daireleri, Ölüm Mangaları, MHP ve AKP gibi sivil faşist partiler, mafya, tarikatlar, hareket, dernek vb. araçlar eliyle yürütülmektedir. Elbette bütün bunlar için büyük sermaye gerekmektedir. Bu kaynak neresidir? Bu sorunun cevabını kendi döneminin Savunma Bakanı Mc Namara bize şu açıklamasıyla vermektedir: “Yapılan yardımlarda güttüğümüz temel amaç, gerekli olduğu yerlerde polis ve diğer güvenlik kuvvetleriyle birlikte, ihtiyaç duyulan iç güvenliği sağlayacak yetenekte yerli, askeri ve yarı askeri güçlerin yetiştirilmesine yardımcı olmaktır.” Bir CIA uzmanı bu tür örgütlenmelere “Gizli Savaş Tekniği” adını vererek, bunun amacını da şöyle açıklıyor: “Sabotajın her çeşidi, terör, organize edilmiş çapulculuk hareketleri...bu taktikler fırsat ve ihtiyaca göre değişebilir... Amerikalı olmayan ajanlara iş gördürmek suretiyle yapılan “kirli iş” meydana çıktığı zaman inkar yoluna sapılır.” Bütün bunlara bakarak Türkiye ve Kurdistan’da patlatılan ve sivil insanların ölümüne neden olan bombaların adresini daha net görebilmekteyiz. Bu tür saldırılarla AKP’ye Kürt halkının özgürlük mücadelesi karşısında düştüğü zor durumdan çıkartmak, korku, işsizlik, hayat pahalılığı ile toplum çaresizleştirilerek iktidarın kendi olanaklarına muhtaç duruma düşürmek ve iktidara nefes aldırmak amaçlanmaktadır.

Hemen şunu da hatırlatarak daha da netleştirelim. Genelkurmay’ın yönetiminde uygulanan “Ayaklanmaları Bastırma Harekatı ve FM. 31/16 Sahra Talimnamesi”nin, başta Türkiye olmak üzere diğer yeni sömürge ülkelere uyarlanması da halka ve onun devrimci yapılanmalarına karşı yürütülen kirli işlerin bir belgesidir. Oluşturulan “Özel Savaş Kuvvetleri” bu talimnamede yazılı olan “baskın-pusu-tedhiş-işkence-rehin alma ve tahrik” gibi işlerin yapılması da aynı plana dayanmaktadır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.