Rejim karşısında kadının direnişçiliği
Forum Haberleri —

Jin Jiyan Azadî / foto:AFP
- İslami Cumhur devriminin oluşumundan bugüne kadar kadınlar rejimin inkarcı politikalarına rağmen, muazzam direniş göstermiş, başta çocuklarına, toplumuna öncülük etmekten vazgeçmemiştir.
ZİNARİN ZINAR
“Demokratik uluslaşma sürecinde kadın özgürleşmesi büyük önem taşır. Özgürleşen kadın özgürleşen toplumdur. Özgürleşen toplum ise demokratik ulustur.” Abdullah Öcalan
Bir ulusun özgürleşmesi ve demokratikleşmesi için kadınların kendisini geliştirmesi ve örgütlemesine büyük ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçtan da çok, bir gerekliliktir. Kadın tarihsel ve toplumsal hakikatin önemini ifade eder. Tarih gerçekliğinde kadının kutsallığı erkek egemen zihniyetler tarafından çalınmış, köle kimliği kadına verilmiştir. İkinci sınıf hatta görünmeyecek kadar hiçselleştirilmiş bir cins olarak günümüze kadar getirilmiştir. Kadın tanrıçalıktan çıkartılıp köleleştirilmiş, erkek tanrısallaştırılmış. Kadın, erkeğin kölesi ve malı olarak ifade edilmiştir. Erkek egemen zihniyetin çıkarlarını, çirkin zihniyetlerini boşa çıkartan tek kişi Önder Apo’nun kendisi olmuştur. Önder Apo kadındaki tanrıça güzelliği açığa çıkarmıştır. Kadının yaşam felsefesi olduğunu ifade etmiş ve binlerce kadını, hatta milyonlarca kadını etrafında toplamış, tanrıça güzelliğini kadına geri vermiştir.
Kadının tanrıça güzelliği karşısında erkek egemenin zorbalıkları, hilebazlıkları ifşa olmuş ve milyonlarca kadın Önder Apo’nun etrafında kenetlenerek kadın özgürlük felsefesine sımsıkı sarılmıştır. Tabii bunun için kadınların mücadeleye devam etmesi gerekiyor. Eril zihniyetin kadınları hiçleştirme politikaları devam etmektedir. Özellikle din adı altında kadına yasalar, ilkeler, kurallar dayatılarak kadının sesi kıstırılmaya çalışılıyor.
Bunlardan biri İran rejimi olmaktadır. İran’da 1979 İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla kadınların varlıkları hiçleştirilmiş, tüm hakları ellerinden alınmıştır. Emekleri sömürülmüş, tamamen erkeğin himayesinde yaşamaya mahkum kılınmıştır. İran İslam Cumhuriyeti yıllardır kadının emeğini sömürmekle uğraşmıştır. Kadının başına bir tülbent takmasını kanun yapmamıştır. Kadının kültürünü, hakikatini, dilini, inancını, topluma öncülüğünü, eğitmenciliğini ve dahasını hiçe sayan siyasetler yürütmüştür. Hatta kadının bedenini evin içine hapsettirmiş, diline zincirler takmıştır. Bir kadının meydanda gülmesi ayıplanmış, saç telinin görünmesi günah sayılmış. Kadının gözleri mühürlenmiş. Kısacası kadının varlığı yalnızca erkeğe hizmet etmesi, sessiz yaşaması, hiçbir şeyi düşünmemesi için yani yalnızca "yaşayan" bir cins olarak ifade etmiştir.
Bugün İran ve Rojhilat’ta kadınlar, rejimin ciddi ahlaki krizleri ile karşı karşıyadır. İran rejimi kadının düşünme hakkını elinden almıştır. Kadın düşünemez ve düşündüğünü pratikleştiremez. Din adı altında yasalar oluşturarak kadını bir çıkmaza sürüklemiştir. Rejim din adı altında, en çirkin politikaları pratikleştirmiş. Sahnede olan rejim toplumlara ahlakı, ilkeyi anlatır, sahnenin perde arkasında ise en çirkin siyasetini yürütür. Aynı sahnenin perde arkasında kadınlara tecavüz edilir, erkek cezalandırılmaz aksine kadın tecavüze uğradı diye ceza alır. Özgürlük arayışında, hatta mücadele içerisinde olanları zindana atar ya da idam ettirir. İdam öncesi ruhsal ve fiziksel çöküntü yaratacak tüm ahlaksız yönelimleri ve işkenceleri uygular. Kadın şayet siyaset ile ilgileniyorsa kesinlikle sonu idam cezasıdır. Hukuk ve yasalarında demokrasiden bahseden kadınlara zindanlarda tecavüz eder ve işkenceler uygular. Hak ve adaletten söz eden kadınları itlaat eliyle faili meçhul ettirir. Kadın sokakta güldü, gülme sesi duyuldu diye onlarca kırbaç ile terbiye edilmeye çalışılır. Kadın sokakta enstürmanı ile müzik dinletisi yaptığında ceza alır. Fuhuşu bir kültür haline getirir. Serhildan anında kadın bilinçli hedef alınır ve sıkılan mermi kasıtlı gözlere hedef alınır. Devletin resmi mekanlarında başörtüsü takmadı diye ahlak polisi tarafından işkencelere maruz kalır ve tehdit edilir. Kültürünü temsil eden kıyafetlerle Tahran vb. yerlerde dolaştığı için Jina Emini gibi gözaltına alınır ve ahlak polislerinin denetiminde seminerler verilir. Bellucistan’da kadınlar sokak ortalarında kurşunlanarak katledilir. Evet, şimdi yazdıklarım bir kaçıydı, daha binlerce ceza yöntemlerine yasa ve hukuk olarak rejimin resmiyetlerinde yerini alır ve erkek eliyle pratikleştirilir. Birde resmiyet dışı uygulanan pratikleri anlatmak istesek sayfalar kesinlikle yeterli gelmeyecektir. Rejim bu denli çirkin bir zihniyete sahip ve bu zihniyetle siyasetini yürütmektedir.
İslami Cumhur devriminin oluşumundan, bugüne kadar kadınlar rejimin inkarcı politikalarına rağmen, muazzam direniş göstermiş, başta çocuklarına, toplumuna öncülük etmekten vazgeçmemiş. Bu direnişin sonucu sel olup meydanlara akmıştır. Binlerce insan tek ses ve tek çığlık oldu. Bu çığlık “Jin Jiyan Azadî” çığlığıydı. Jin Jiyan Azadî çığlığı binlerce İran ve Rojhilat’lı kadınları ve halkları bir araya getirdi. Kendilerini Önder Apo’da gördüler ve bırakmamacasına mücadeleye devam ettiler. İran-Rojhilatlı kadınlar ve halkları, demokrasiye en açık olan toplum gerçekliğidir. Bu açıklık, Demokratik Modernite ve Jin Jiyan Azadî paradigması, felsefesi Belluclu kadınların da arayışı oldu. Mazenderanlı kadınları, Kürt, Arap, Azeri kadınlarını birleştirdi. Tüm saldırılara rağmen kendi kültürünü korumaya devam ediyorlar.
Yürütülen mücadele elbette yeterli değildir. En başta, kaygıları olan kadınları örgütlemeleri gerekiyor. Kaygı kadının en büyük düşmanıdır. Kaygıları kadının zihnine ve ruha vurulmuş zincir olarak belirtmek gerekir. Kaygılar kadınların zihninde olduğu sürece ruh ve bedenin köle ve esir konumundan kurtulaması mümkün olamaz. İran-Rojhilatlı kadınlar özsavunma bilincine varabilmeli. Kendilerini örgütlemeli, bilinçlendirmelidir. Birlik olmaları, kurum ve kuruluşlarını örgütlemeliler. Basın, sanat, siyaset, ekoloji, ekonomi ve dahası çalışma alanlarında kadınların öncülük yapması gerekir. Her daim mücadele arayışında olmalı, şiddet gören kadınların el ele vererek şiddete karşı ses çıkarmaları gerek. Kadın birliği, eşitliği yaratabilecek güçtedir. Kadın adildir, kadın adaletlidir, kadın hakikatçidir, toplumu bu çerçevede eğitecek ve öncülük yapabilecek gücü vardır. Çünkü kadının hakikati hiçbir zaman inkar edilemez. Kadın evinin hizmetçisi, aşçısı değildir. Toplumun emekçisidir. Toplumun gelişimi için emek vermiş, çaba göstermiş olduğunun bilinciyle örgütleme yapmalıdır. Kadın erkeğin namusu değildir. Kadın toplumun ilkesi ve ahlakının ta kendisidir.
Bunca güzellikleri içinde barındıran kadın ve kadın aklı erkek egemen aklını bitirecektir. Kadın olarak ne olursa olsun mücadele etmeye durmaksızın devam ederek, özgücümüzü açığa çıkarmamamız gerekiyor. Kadınların mücadele edişleri, birlik oluşu erkek egemen rejimin saltanatını yıkacaktır. Bu ancak Önder Apo’nun kadın özgürlükçü felsefesiyle mümkün olabilir.







