Restleşme yerine paslaşma

Forum Haberleri —

Arap Birliği

Arap Birliği

  • Suriye iç savaşının sona ermesinde Arap Birliği’nin rol üslenmesi anlamına gelen "Suriye'nin Arap Birliği’ne geri dönmesi" kararı yeni bir sürecin başlamasına işaret ediyor.

RAUF KARAKOÇAN

Türkiye’deki seçimlerin gölgesinde kalsa da bölgesel sorunların başında gelen Suriye sorunu, yeni bir aşamaya geldi dayandı. 7 Mayıs’ta Mısır’da bir araya gelen 21 Arap ülkesinin dışişleri bakanları toplantısında, Suriye konusunda bir uzlaşıya varılmış oldu. İç savaşın başladığı 2011 yılında üyeliği askıya alınan Suriye, 6 Şubat depreminin ardından hız kazanan bir dizi diplomatik temasın ardından nihayet Arap Birliği’ne geri döndü. Katar başta olmak üzere kimi Arap ülkelerinin çekinceleri olsa da Suriye’nin Arap Birliği toplantılarına kabulü önem taşıyor.

Suriye iç savaşının sona ermesinde Arap Birliği’nin rol üslenmesi anlamına gelen bu karar yeni bir sürecin başlamasına işaret ediyor. Suriye’nin toprak birliğine vurgu yapan Arap zirvesi, BM kararları temelinde iç savaşın sona erdirilmesine paralel olarak mülteci sorunu, güvenlik, uyuşturucuyla mücadele ve diğer konuların hızlı çözümü için Suriye’nin toplantılara katılmasını uygun gördü.

Yoğun mekik diplomasisi sonuç verdi

Esad yönetiminin Arap dünyasından dışlanması 12 yıl devam etmesine rağmen daha fazla dışarda tutulmasının bir fayda sağlamadığı anlaşılmış oldu. Gerek Suriye ve gerekse Arap dünyası sürdürülemez politikaların çözümsüzlüğüyle kaşı karşıya kaldı. Esad’ın devrilmesi mümkün olsaydı elini ovuşturan güçlerin bu günkü uzlaşıya varmaları mümkün değildi.

Yoğun bir mekik diplomasisi yaşandı. Esad’ın BAE ziyareti, Mısır, Suudi’de dahil birçok heyetin Şam ziyareti, Şam’ın Tunus ve Cezayir temasları Kahire toplantısı öncesinde yapılan Cidde ve Amman toplantılarında Suriye konusu bir nebze netleşmişti.

Paslaşma zemini olgunlaştırıldıktan sonra Arap konseyindeki koltuk Şam’a geri verildi. Suriye için Arap çözümünün devreye girmesi bölgedeki siyasi dengeleri nasıl etkileyeceği hala merak konusu. Suriye krizi, birçok tarafın müdahil olduğu bir konu. Rusya, İran, ABD, Türkiye ve son olarak da Arap Birliği’nin yaklaşımlarında farklılıklar var. Bütün bunların bir de arka plan hesapları dikkate alındığında kısa sürede bir değişimi beklemek pek mümkün değil.

En önemli sorunlardan biri de Özerk Yönetim’in durumudur. Suriye içinde son derece nazik bir konu olan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Arap Birliği’nin Suriye kararında ilk tepkisi olumlu oldu. İçeriği yeterince doldurulmasa da çözüme dair girişimleri desteklediğini belirti. Kürtler açısından olumlu karşılanan bu kararın Türkiye açısından can sıkıcı olduğu aşikar.

Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesinde, 21 Arap ülkesinin genelde uzlaştığı, Özerk Yönetim’in olumlu bulduğu, ABD karşı olmakla beraber sesiz kalmayı tercih etmesi, Rusya’nın ve İran’ın karşı çıkmadığı siyasi bir atmosfer oluşmuş durumda. Rengini belli etmeyen tek ülke ise Suriye iç savaşının fiili aktörü olan Türkiye’dir. Suriye konusunda esnek de olsa sağlanan konsensüste Türkiye yok. Çünkü saldırganlık ve işgal politikalarında sona gelindi, inisiyatifi de elden kayıp gitti.

Hesaplar tutmadı

Kısa bir hafıza tazelemesi yapılacaksa Suriye krizinde yapılan hesapların hiçbirinin tutmadığı görülecek. İç savaşın başladığı 2011 yılında, bütün planlar Esad’ın gideceği yönünde yapılmıştı. Arap Birliği’nde Suriye koltuğuna muhalifler oturtuldu. Türkiye, önce Kürtlere el attı. PYD yönetimini Ankara’da ağırladı. İşler istediği gibi gitmeyince Kürtlere karşı cephe aldı, savaş başlattı. Daha sonra, Suriye devrimi muhalefet güçleri koalisyonu eski başkanı Muaz el Hatip’i (Emevi camisinin eski imamı) Esad’ın yerine geçirmek istedi ve onunla yola devam ettiler. Aslında Esad’ın kesin olarak iktidardan düşürme üzerine plan kurup Suriye’ye balıklamasına dalan Türkiye, dengeleri değiştirmek ve kalıcı olmak istedi. Oysa ki işler sarpa sardı. Katar ve Suudi Arabistan’ın başını çektiği guruplarla sahada oyun oynarken, Türkiye’de başka bir baş çekerek oyuna dahil oldu.

Suriye’de oyun kurucu güçlerden biri de İran’dır. İran iç savaşın başından beri Suriye’ye fiilen dahil olmuş ve Esad rejimini ayakta tutan güç konumuna geldi. Daha sonra Rusya’nın da sahaya inmesiyle birlikte Esad sonrasına plan yapanların, iktidar değişimine oynayanların planları suya düşmüş oldu. Gelinen aşamada Esad’ın iktidardan düşürülmesi mümkün olmayınca, mevcut politikalarda ısrar etmenin daha fazla istikrarsızlığa yol açması da hesaba katılarak Arap ülkeleri için bir değişim ihtiyacı hasıl olmuş durumda. Katar, Suriye konusunda Türkiye ile birlikte hareket etmesi ve çete guruplarının finansörlüğünü yapması nedeniyle, her ne kadar Arap ülkelerinin bu değişim istemine kısmi itirazları olsa da o da kabul etmek durumunda kaldı.

Asıl mesele Türkiye’nin göstereceği tutumdur. Türkiye şu an seçimlerle meşgul olsa da Suriye politikalarının sürdürülemez olduğunu anlamış durumda. Erdoğan’ın Şam’la diyalog arayışları, Rusya arabuluculuğunda bir araya gelmeler, alt düzey görüşmeler, sonradan İran’ın dahil olmasıyla kurulan dörtlü masa henüz istenen düzeyde bir çözüm üretmiş değil. Esad, Arap Birliği’nin kararından sonra işi daha da ağırdan alacak ve Türkiye’ye karşı elini kaldıracak.

Türkiye’nin Kürt düşmanlığındaki saplantısından kurtulmadığı müddetçe değil Suriye’de, Ortadoğu’da rol üstlenmesi mümkün görünmüyor. Kürtleri dışlayan ve Özerk Yönetimi tasfiye eden yaklaşımlarında dörtlü masa veya başka masalardan çözümün çıkması uzak bir ihtimaldir. İşgal sona ermedikçe ve çetelere destek kesilmedikçe Esad’ın görüşmesi de bu aşamadan sonra pek ön görülmüyor. Türkiye, seçimlerde iktidar değişimi yaşaması halinde Suriye politikasında değişime gitmesi de olasılık dahilinde.

Suudi Arabistan’ın Yemen savaşını sona erdirmesi, İran ile uzlaşıya varmasını, Çin’in arabuluculuğunda İran-Çin yakınlaşması, Suriye konusunda adım atmasını gerektiriyor. Yani mevcut konjonktüre bakıldığında Suriye konusunda yeni bir başlangıç yapmalarına duyulan ihtiyaç gereği Suriye’ye yeni bir sayfanın açılması yönündedir.

ABD ve İsrail’e baktığımızda ise Suriye konusunda, Esad’la bir diyaloga henüz hazır olmadıkları görülüyor. Arap Birliği’nin Suriye kararına olumlu baktıkları pek söylenemez. İran’ın Suriye’deki varlığına karşıt politikaları devam ediyor. İran’ın Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki varlığı ve bölgedeki etkinliğine karşı ciddi bir duruş halindeler. İran ve Suudi yakınlaşması ABD’nin Ortadoğu politikasını da etkiliyor. İran karşıtlığı temelinde rol çalması eskisi gibi çok da kabul gören bir durum değil. Afganistan ve Irak müdahalelerinin doğurduğu olumsuz sonuçlar da ortadayken, savaşa dayalı politikalarda ısrar etmesi karşılık görmüyor. Suriye’nin Arap Birliği’ne kabul edilmesine sesiz kalmasının bir nedeni de Suudilerin yaşadığı değişime dayanıyor.

Paslaşma ve karşılıklı taviz dönemi

Suriye mevcut durumda Ortadoğu’nun en girift, tarafların ve konu başlıklarının çok fazla olduğu bir meseledir. Bütün dış bağlantılarıyla birlikte ele alınmayı gerektiriyor. Gelinen aşamada, restleşme yerine paslaşmanın yaşandığı bir sürece girildi. Suriye tarafının ne tür tavizler vereceği, ya da Esad’ın alaşağı edilme stratejisinden Esad’la yola devam noktasına gelinirken, Esad’ın atacağı adımlar henüz bilinmiyor. Fakat Arap Birliği’ne kabulün bir karşılığı mutlaka olacak.

Türkiye, saldırgan dış politikalarından dolayı Suriye’de at koştururken, yaşanan gelişmelerle birlikte küme düşmüş durumdadır. Restleşmenin sonuna gelinmiştir. Moskova’da devam ettirmekte olduğu 4’lü masa derde deva olmaktan da uzaktır. AKP-MHP faşist iktidarı seçimleri kaybederse, Türkiye’nin Suriye politikalarında ne tür değişimlerin olacağı da merak konusudur. Bilinen bir gerçek var ki, saldırganlığın ve işgalin artık kabul görülmediğidir.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, bu sürecin önemli aktörlerinden biri haline gelme ihtimali oldukça yüksek. Uzlaşı ve çözüm politikalarına kapıyı açık tutan taraf olarak, Kahire toplantısına da sıcak yaklaşıyor. Kalıcı barışın tesisi, halkların ortak iradesinin kabulünden geçtiğini yayınladığı bir deklarasyonla çözüm niyetini ortaya koymuştu.

Bundan sonrası, yabancı işgale son verip, halkın geri dönmesi ve Suriye’nin yeniden inşasıdır. Özerk Yönetim, Suriye’nin geleceğinde çözüm gücü olarak, demokrasinin inşasında yeni politik perspektifi olan tek güçtür.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.