Rojava denkleminde saldırı ve çözüm arayışı 

Forum Haberleri —

YPJ savaşçıları

YPJ savaşçıları

  • Suriye içlerinde terör faaliyetlerini örgütleyen, geliştiren, finanse eden, onlara güvenlikli alan açan Türkiye, kalkıp Rojava’yı hedef alması ve bunu pazarlık konusu yapması deli saçmalığıdır. 

RAUF KARAKOÇAN
Rojava’yı yeni bir işgal savaşı gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Türk devleti, Suriye iç savaşında tahayyül ettiği sonucu elde etmek için daha büyük sorunlar yaratarak kendi lehine çevirmeye çalışıyor.  Mevcut işgal hali bile Suriye’nin geleceği açısından çok ciddi bir sorundur.

İdlib’de yuvalanan aşırı dinci terör gurupları, Türk devletinin işgal ettiği alanlara da sarkarak yarı resmi bir çete bölgesi yaratmış oldular. Türk devletinin NATO şemsiyesi altında yürüttüğü en önemli çalışma, dünyanın en tehlikeli İslami terör örgütlerine alan açma çalışmasıdır. Bu alanı daha da genişletmek için Rojava’ya yeni işgal girişimlerinde bulunmak istiyor.

Erdoğan hükümeti, Suriye savaşının ilk dönemlerinde Rojava yönetimini Ankara’da ağırlayarak medet ummuştu. İşler istediği gibi gitmedi. Rojava yönetimi ‘Üçüncü yol’ dedikleri çözüm perspektifine bağlı kalarak dış güçlerin koltuk değneği olmak istemediler. Bu düşünce farklılığı Türk devletinin Suriye stratejisine hiç de uygun değildi. Netice itibarıyla Erdoğan hükümeti, çeteleri kullanarak kendi stratejik çıkarlarını hayata geçirmeye koyuldu.

Türk hükümeti ve denetiminde ki İslami terör guruplarının Rojava işgal savaşında başvurduğu yöntemler savaş suçu kapsamına girmektedir. Türkiye’nin Suriye’de içine girdiği beklentiler uzun vadede hiç de kendi çıkarına olmayacaktır. Askeri zoru kullanarak yerleşik halkı topraklarında çıkararak, kalanı da zapturapt altına alarak, demografik değişimi yaparak, coğrafyayı Türkiye’nin bir parçası haline getirerek Suriye’de var olmak istiyorsa, akılları zorlayan beyhude bir çabadır. Bu politika uzun vade de iflas edecek bir politikadır.

İslami çete guruplarının varlığı kendi başına bir sorundur. Her zaman potansiyel bir tehlike olarak halkların başına beladır. Bu çete guruplarına alan açarak, onları Suriye’nin meşru bir gücü haline getirmek, insanlık için de bir tehlikedir. Türk devleti insanlığın başına bela olacak bu gücü, kendi dayanağı haline getirerek bölgedeki politikalarına malzeme yapması her açıdan suç teşkil etmektedir. Rojava’ya yeni bir işgal savaşı, halkların geleceği açısından çok ciddi tehlikeler barındırmaktadır. İstikrarsızlığı daha da derinleştirerek, DAİŞ ve türevi terör guruplarının güçlenmesine yol açacaktır. 

Rojava’ya saldırı, Türk devletinin kendi başına girişeceği bir işgal savaşı değildir. Daha önceki saldırılar gibi ABD veya Rusya’dan icazet alınarak yapılan saldırılardır. Rojava sorunu da üç boyutlu denklem gibi durmaktadır.  Bilinmezlikleri daha da fazla olan bir sorundur. Rusya ve ABD bu soruna müdahil olmaları sorunun çözümüne dair değildir. Kendi çıkarlarını önceleyen yaklaşımlar içindedirler. Bölge halklarının kaderleri hakkında karar verme pozisyonunda olmaları halkların iradesini daha başından itibaren hiçe sayma anlamına gelmektedir. Rojava’ya yapılan işgali onaylama veya onaylamama kendi siyasi çıkarlarına uygunluk durumuna bağlanmış olması bölge halkı için her zaman tehlikeli bir durumdur.

Ukrayna savaşında karşı karşıya gelen Rusya ve ABD, karşılıklı hamlelerini Rojava’da denemeleri ve bunu Türkiye’nin politik manevralarına göz kırparak işgale izin vermeleri, gayri ahlaki bir durumdur. Türkiye, Ukrayna savaşının ortaya çıkardığı fırsatları kollayarak, diplomatik ilişkilerde baskı kurarak, dengelerden çıkar sağlayarak, bazı ilişkileri markaja alarak Rojava’ya yeni bir saldırının önünü açmaya çalışıyor. 

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine başvurmalarına karşı çıkan Türkiye, buradan da nemalanmak istiyor. Bu çıkışını dahi Kürt düşmanlığına dayandırması ve Rojava’yı tehlike gibi göstermesi akla-izana sığacak gibi değil. Suriye içlerinde terör faaliyetlerini örgütleyen, geliştiren, finanse eden, onlara güvenlikli alan açan Türkiye, kalkıp Rojava’yı hedef alması ve bunu pazarlık konusu yapması deli saçmalığıdır. Ama her nedense Küresel güçler kendi çıkarları için de olsa bu deli saçmalığına pirim vermektedirler. Ciddiye alıp müzakere konusu yapmaya sözde ‘çekincelerini’ gidermeye çalışmaktadırlar.

Rojava’da sahada olan güçler, başta ABD ve Rusya olmak üzere Koalisyon güçleri, İran, Türkiye ve güdümünde ki çete örgütleri bunların tümü dış müdahale kapsamında ve sorun teşkil eden güçlerdir. Suriye devletinden geriye bir şey kalmışsa tabi devletin resmi varlığı ve Rojava Özerk Yönetimi bu coğrafyanın asli güçleri ve yerleşik halkları olarak kendi kaderleri hakkında neredeyse söz hakkına sahip değillerdir. Bu denklemde sorunlar nasıl çözülecek? Her şey neredeyse birleşik kaplar misali bir tarafa basınç uygularken başka taraf yükselmeye başlıyor. Bu denklemde sorunları çözmek imkansızdır. 

Gözler Ukrayna savaşındayken Rojava’da olası bir işgal savaşını oldubitti ye getirerek, yeni trajediler yaratmak’ Rojava’yı istikrarsızlaştırmak, çeteler için denetlenemeyen tehlikeli bir bölge yaratmaktır. Türk devletinin denetiminde ve güdümünde ki terör örgütlerine meşruiyet kazandırmaktır. Türk devletinin olası bir işgal savaşında, Rojava’nın bilinmeyen denkleminden İslami terör örgütlerinin çıkması kaçınılmazdır.

Olası işgal saldırısına yeşil ışık yakacak dış güçler de bu sonucu görmektedirler. Buna rağmen, yarım ağız cevaplarla ciddi bir karşı koyuş gerçekleştirmeyişleri faşist Türk devletini daha da saldırgan hale getirmektedir. Rojava denkleminde saldırı eğiliminde olanlar cinayet işlemektedirler. Halkların dokusuna uygun, birlikte yaşam perspektifini esas alan çözüm arayışları Rojava’nın tek seçeneğidir. 

Rojava Özerk Yönetimi, Rojava’ya müdahil olan güçlerle, benimsedikleri ‘Üçüncü yol’ çözüm perspektifine bağlı kalarak ilişkilerini geliştirip, istişare içinde olmaları doğal bir durumdur. Fakat en önemli ve güncel olan husus ise saldırılara karşı amansız bir direniş içine girmektir. Rojava halk bileşenleri, birlik ve beraberliklerini korumalı, öz güçlerine dayanarak saldırılara karşı hazır olmaları gerekir. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.