ROZA GÜNEŞ: RONAHÎ

Aydınlık karanlığı
deşifre eder. Aydınlığın olduğu yerde karanlığın bahsi sözkonusu olamaz.
Aydınlığın varlık gerekçesi karanlıkları parçalamaktır. Tıpkı sabahın
ilk ışıklarında zifiri karanlıkları darmadağın eden güneş gibi...
Aydınlık, karanlığın karşıtıdır; solu, devrimciliği ve sosyalizmi temsil
eder. Aydınlık karanlığın üstesinden gelecek kadar umutlu, iddialı ve
tarihsel bir gerçekliğe sahiptir. Aydınlık köksüz olmadığı gibi tarihi
ters yüz edecek kadar güçlenmiş, özgürlüğe aşk ve tutku düzeyinde
bağlılığını sürdürmektedir.
Artık aydınlık Ronahîleştikçe ve Ronahî
aydınlaştıkça devrilmeyecek karanlık ve korku imparatorluğu yoktur.
Zaten ondandır ki, bir dönemlerin “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik”
kalesinde katledilmeye çalışıldılar. Fakat sonuçta katledilmek istenen;
hep insanlığın özgür ve en temel öz değerleri olmuştur. Bir Ronahî iken
binler, milyonlar Ronahî olmuş ve “ben de kadınım ben de gencim, ben de
özgürlükçüyüm” demiştir. Peki soruyorum: Şimdi Paris’te 9 Ocak tarihinde
kim öldü? Bence, Paris Katliamı’nı yapanlar… Ardından Paris Katliamı‘na
sessiz kalanlar… Ve her 9 Ocak’ta hesabı soruluncaya dek sessiz kalacak
olanlar… Neden mi?
Çünkü kadının özgürlük çağı dediğimiz bu tarihi
dönemlerde halen kadınlar vahşice katlediliyor ve Ortaçağ gericiliğini
aratmayacak yöntem ve gerekçelerle kadının bedeni, beyni ve yüreği
üzerinden siyaset yapılmaya çalışılıyor. Paris Katliamı kadının ilk
katledilmeye çalışıldığı katliam olmayıp son da olmayacağı aşikardır.
Tarihte fahişe, şeytan, bozguncu, isyankar, cadı yaftaları ile
katledilen tarihi kişilikteki kadın öncülerden olan Aleksandra
Kolantay’lardan, Rosa Lüksemburglara, Klara Zetkinlerden, Olympe de
Gougeslara varan kadın kırım politikaları bu süreçte de Paris’te
güncellenmiştir. Sadece ve sadece özgür ve eşitlikçi bir yaşamın
arayışçısı olmaları onları ölüme mahkum etmeye yetmiştir.
Yaşam
hakkını aramak, ölüm cezasına çarptırılmakla karşılık bulmuştur. Özgür
ve eşitlikçi bir yaşam arzusu ile mücadele eden kadınların soluksuz
mücadeleleri kar topu gibi büyümüş, anayurt olan Kürdistan topraklarında
vücut bulmuştur. Özgürlükçü kadın hareketlerinin mücadelesi gün
geçtikçe radikalleşmiş ve kimi kazanımlar da elde etmiştir. Muazzam bir
gelişim kaydeden Kürdistanlı kadınların mücadelesi ise günümüzde
Ortadoğulu kadınlara ilham vermekte ve özgürlük felsefemiz gün be gün
dünya kadınları üzerinde bir etki yaratmaktadır. Kadınların adeta
tırnaklarıyla kazıyarak ulaştıkları özgürlük ışıkları ise
tahammülsüzlükle karşılanmakta ve katliamla cevaplandırılmaktadır. Bugün
Paris’in merkezinde üç özgürlük tutkunu kadın katledilirken kadın,
erkek, yaşlı, genç ve çocukların sokaklara akması ve kadın kırımına
“hayır” demesi büyük emeklerin sonucudur. Fakat sokaklara akmak
yetmemektedir. Bir yıl oldu. Paris Katliamı devam etmektedir.
Bu
anlamda katliamın hesabının sorulması ve özgür kadının savunulması
toplumun en canlı hücresi olan genç kadınların görevi olmaya devam
etmektedir. Özgür kadın toplumsallığının öz savunma bilincini temsil
eden genç kadınlar, Paris Katliamı’nın hesabını sordukça bir bütün
topluma öncülük edebilecek ve kendini de özgür kılabilecektir.
Bugün
Kürt ve Kürdistan gençliği uyuşturucu bataklığına, alkole ve fuhuş
yapmaya yönlendirilmektedir. Anasının ak sütü kadar temiz olan
anadilinden mahrum bırakılmakta ve daha beş yaşında Türkçe eğitime tabi
tutulmaktadır. Bu bir toplum kırım politikasıdır. Öz doğasından
uzaklaştırılmaya çalışılan Kürt çocukları, Mezopotamya ovalarının en
verimli topraklarında filizlenmek istediğinde de katliamlarla karşı
karşıya kalmaktadır. Buna “dur” demek, başkaldırmak da suç sayılmakta ve
yine katliam öngörülmektedir. Ronahî yoldaşımız da tüm bu baskılara,
soykırım politikalarına “dur” demek, Kürdistan gençliğini
bilinçlendirmek ve halkının öncüsü olmak için verdiği mücadelede,
Paris’te şehit olmuştur. Ronahî yoldaş melek saflığında, özgürlük
tadında ve kadın renginde bir yaşamın tutkunu olarak yaşadı. Sade,
düzenli, disiplinli ve eğitici duruşuyla mücadelemize büyük katkılar
sağladı ve şehadetiyle özlem ve ideallerine nasıl sahip çıkacağımızın da
dersini verdi. Tarihte Demokratik Modernite sisteminin de öncülerinden
olan ve yakılıp derisi yüzülen tüm kadın özgürlük savaşçıları şahsında
Paris Katliamı’nı Ronahî’nin aydınlığına kavuşturmak, Kürdistanlı genç
kadınların görevi olmaya devam etmektedir. Dönem perspektifimiz Paris’i
aydınlığa kavuşturmak ve hesap sormaktır. Benim tanıdığım Ronahî,
karanlıklardan hesap soran Ronahî’ydi! Eğer Ronahî’nin gerçek
yoldaşlarıysak, şimdi hesap sorma zamanı!
