ROZA GÜNEŞ: RONAHÎ

Haberleri —

Paris Katliamı’nın birinci yıldönümü olan 9 Ocak tarihi yaklaşıyor. Paris Katliamı, aydınlığın, özgürlüğün, kadının, kadın hareketinin, genç kadın hareketinin ve özgür Kürdün katledildiği tarihtir. Aynı zamanda Ronahîlerin katledilmek istendiği ve katledilemediği tarih olması itibariyle de önemli olmaktadır. Hem zaten Ronahî nasıl katledilecek ki? Aydınlığı karanlık bile katledemez! Hatta aydınlık en çok kendini karanlıkta belli eder.

Aydınlık karanlığı deşifre eder. Aydınlığın olduğu yerde karanlığın bahsi sözkonusu olamaz. Aydınlığın varlık gerekçesi karanlıkları parçalamaktır. Tıpkı sabahın ilk ışıklarında zifiri karanlıkları darmadağın eden güneş gibi... Aydınlık, karanlığın karşıtıdır; solu, devrimciliği ve sosyalizmi temsil eder. Aydınlık karanlığın üstesinden gelecek kadar umutlu, iddialı ve tarihsel bir gerçekliğe sahiptir. Aydınlık köksüz olmadığı gibi tarihi ters yüz edecek kadar güçlenmiş, özgürlüğe aşk ve tutku düzeyinde bağlılığını sürdürmektedir.
Artık aydınlık Ronahîleştikçe ve Ronahî aydınlaştıkça devrilmeyecek karanlık ve korku imparatorluğu yoktur. Zaten ondandır ki, bir dönemlerin “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” kalesinde katledilmeye çalışıldılar. Fakat sonuçta katledilmek istenen; hep insanlığın özgür ve en temel öz değerleri olmuştur. Bir Ronahî iken binler, milyonlar Ronahî olmuş ve “ben de kadınım ben de gencim, ben de özgürlükçüyüm” demiştir. Peki soruyorum: Şimdi Paris’te 9 Ocak tarihinde kim öldü? Bence, Paris Katliamı’nı yapanlar… Ardından Paris Katliamı‘na sessiz kalanlar… Ve her 9 Ocak’ta hesabı soruluncaya dek sessiz kalacak olanlar… Neden mi?
Çünkü kadının özgürlük çağı dediğimiz bu tarihi dönemlerde halen kadınlar vahşice katlediliyor ve Ortaçağ gericiliğini aratmayacak yöntem ve gerekçelerle kadının bedeni, beyni ve yüreği üzerinden siyaset yapılmaya çalışılıyor. Paris Katliamı kadının ilk katledilmeye çalışıldığı katliam olmayıp son da olmayacağı aşikardır. Tarihte fahişe, şeytan, bozguncu, isyankar, cadı yaftaları ile katledilen tarihi kişilikteki kadın öncülerden olan Aleksandra Kolantay’lardan, Rosa Lüksemburglara, Klara Zetkinlerden, Olympe de Gougeslara varan kadın kırım politikaları bu süreçte de Paris’te güncellenmiştir. Sadece ve sadece özgür ve eşitlikçi bir yaşamın arayışçısı olmaları onları ölüme mahkum etmeye yetmiştir.
Yaşam hakkını aramak, ölüm cezasına çarptırılmakla karşılık bulmuştur. Özgür ve eşitlikçi bir yaşam arzusu ile mücadele eden kadınların soluksuz mücadeleleri kar topu gibi büyümüş, anayurt olan Kürdistan topraklarında vücut bulmuştur. Özgürlükçü kadın hareketlerinin mücadelesi gün geçtikçe radikalleşmiş ve kimi kazanımlar da elde etmiştir. Muazzam bir gelişim kaydeden Kürdistanlı kadınların mücadelesi ise günümüzde Ortadoğulu kadınlara ilham vermekte ve özgürlük felsefemiz gün be gün dünya kadınları üzerinde bir etki yaratmaktadır. Kadınların adeta tırnaklarıyla kazıyarak ulaştıkları özgürlük ışıkları ise tahammülsüzlükle karşılanmakta ve katliamla cevaplandırılmaktadır. Bugün Paris’in merkezinde üç özgürlük tutkunu kadın katledilirken kadın, erkek, yaşlı, genç  ve çocukların sokaklara akması ve kadın kırımına “hayır” demesi büyük emeklerin sonucudur. Fakat sokaklara akmak yetmemektedir. Bir yıl oldu. Paris Katliamı devam etmektedir.
Bu anlamda katliamın hesabının sorulması ve özgür kadının savunulması toplumun en canlı hücresi olan genç kadınların görevi olmaya devam etmektedir. Özgür kadın toplumsallığının öz savunma bilincini temsil eden genç kadınlar, Paris Katliamı’nın hesabını sordukça bir bütün topluma öncülük edebilecek ve kendini de özgür kılabilecektir.
Bugün Kürt ve Kürdistan gençliği uyuşturucu bataklığına, alkole ve fuhuş yapmaya yönlendirilmektedir. Anasının ak sütü kadar temiz olan anadilinden mahrum bırakılmakta ve daha beş yaşında Türkçe eğitime tabi tutulmaktadır. Bu bir toplum kırım politikasıdır. Öz doğasından uzaklaştırılmaya çalışılan Kürt çocukları, Mezopotamya ovalarının en verimli topraklarında filizlenmek istediğinde de katliamlarla karşı karşıya kalmaktadır. Buna “dur” demek, başkaldırmak da suç sayılmakta ve yine katliam öngörülmektedir. Ronahî yoldaşımız da tüm bu baskılara, soykırım politikalarına “dur” demek, Kürdistan gençliğini bilinçlendirmek ve halkının öncüsü olmak için verdiği mücadelede, Paris’te şehit olmuştur. Ronahî yoldaş melek saflığında, özgürlük tadında ve kadın renginde bir yaşamın tutkunu olarak yaşadı. Sade, düzenli, disiplinli ve eğitici duruşuyla mücadelemize büyük katkılar sağladı ve şehadetiyle özlem ve ideallerine nasıl sahip çıkacağımızın da dersini verdi. Tarihte Demokratik Modernite sisteminin de öncülerinden olan ve yakılıp derisi yüzülen tüm kadın özgürlük savaşçıları şahsında Paris Katliamı’nı Ronahî’nin aydınlığına kavuşturmak, Kürdistanlı genç kadınların görevi olmaya devam etmektedir. Dönem perspektifimiz Paris’i aydınlığa kavuşturmak ve hesap sormaktır. Benim tanıdığım Ronahî, karanlıklardan hesap soran Ronahî’ydi! Eğer Ronahî’nin gerçek yoldaşlarıysak, şimdi hesap sorma zamanı!

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.