Şam çekildi, katliamı açığa çıktı

• Dürzilerin direnişi sonucu Süveyda’dan çekilen Şam ordusunun gerçekleştirdiği katliam ortaya çıktı. Sokaklar, evler ve araçlarda çok sayıda Dürzinin cansız bedeni bulundu, yüzlerce ev yağmalandı ve ateşe verildi. Cenazelerle dolan El-Weteni Hastanesi hizmet veremiyor, altyapı tahrip edildi, elektrikler kesildi, iletişim hatları çöktü ve su kuyuları çalışmıyor.
• Dürzi Topluluğu Ruhani Lideri Hikmet El Hicri, Süveyda’yı “felaket bölgesi” ilan etti ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye giden yolların açılması çağrısı yaptı. Süveyda’ya acil insani yardım gönderen Demokratik Özerk Yönetim ise “Yardımlarımız sürecek. Süveyda halkı son derece zor bir durumda. Tüm uluslararası taraflar desteğini arttırmalı” dedi.

Dürzilerin Süveyda’da Heyet Tehrir El Şam (HTŞ) ve farklı çete gruplarından oluşturulan Şam ordusuna karşı direnişi sonuç verdi. Şam ordusu, Süveyda’dan çekilmek zorunda kaldı. Pazar günü, HTŞ’ye Bedevi çetelerin saldırısıyla başlayan çatışmalar birçok noktaya sıçradı. Şam ordusunun “güvenliği sağlamak ve halkı korumak” iddiasıyla saldırılara doğrudan dahil olması katliamları beraberinde getirdi.

Şam ordusunun 15 Temmuz’da Süveyda merkeze girmesiyle, Dürziler adeta soykırımla karşı karşıya bırakıldı. Katliamlar, infazlar, tecavüz, yağma, kaçırma ve göçe neden olan saldırılar; Mart ayında Suriye’nin kıyı bölgelerinde gerçekleştirilen Alevi ve Haziran ayında Şam’da Hristiyan katliamlarını hatırlattı. Mayıs ayında hedef alınan Dürziler bir kez daha hedef alındı. Ancak bu kez kararlı bir direnişin sergilenmesi sonucu, Şam ordusu istediğini alamadı; Süveyda’dan geri çekildi.

Ancak geri çekilmesi Dürzileri katlettiği gerçeğini değiştirmiyor ve ileriki süreçlerde tekrardan saldırmayacağı garantisini vermiyor. Çünkü sahada olup bitenler soykırım tehlikesinin devam ettiğini gösteriyor. Örneğin, sadece önceki gece Qenawat ve Ariqa beldeleri ile El Qala'nın Nehda ve Mesakin mahalleleri ağır silahlarla bombalandı, çok sayıda sivil katledildi. Weteni Müzesi ve El Weteni Hastanesi kuşatmaya alındı, sağlık çalışanları infaz edildi. On binlerce kişi Ürdün sınırına yakın bölgelere sığındığı halde saldırılar sürdü. Yine Şam-Süveyda yolu ile Dera iline giden tüm yollar kapalı olduğundan, şehre gıda ve ilaç ulaşımı engelleniyor, pazarlar ve dükkânlar kapalı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, çıkan çatışmalarda 350’den fazla kişi öldü. Bunlardan 79 Dürzi savaşçı ve 55’i sivil.

 

 

Şam ordusunun vahşeti

İsrail, Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed El Şara’nın (Colani), orduyu Süveyda’dan geri çekmesi için başlattığı hava saldırılarını son gün (16 Temmuz) yoğunlaştırdı.  Dera ve Süveyda’da en az 6 yeri, Şam’da ise başkanlık sarayı çevresi ve askeri karargahı hedef aldı. Saldırılarda 15 asker ve güvenlik üyesi öldürüldü. Hava saldırıları ve Dürzilerin direnişi sonucu Şam ordusu aynı gece geri çekildi. Şara, sabah saatlerinde yaptığı açıklamada güvenlik sorumluluğunun yerel Dürzi güçlere devredildiğini duyurdu. Ordunun geri çekilmesiyle Süveyda’daki suçlar da açığa çıktı. Sokaklar, evler ve araçlarda çok sayıda kadın, çocuk ve yaşlıların cansız bedenleri bulundu, şehir merkezi ile kuzey ve batı kırsalında yüzlerce ev yağmalandı ve ateşe verildi. El-Weteni Hastanesi cenazelerle doldu, hastane hizmet veremez hale geldi. Altyapı ciddi şekilde tahrip edildi, elektrikler kesildi, iletişim hatları çöktü ve su kuyuları çalışamaz durumda.

Şara, ilk defa İsrail’i suçladı

İsrail’in Şam ordusuna saldırılarını yoğunlaştırması, uluslararası güçlerin bu konudaki farklı tutumu da gözler önüne serdi. Çarşamba gecesi yayınlanan önceden kaydedilmiş bir konuşmada Şara, İsrail'i Suriye’yi bölmeye ve iç savaşa sürüklemeye çalışmakla suçladı. “Bu tuzağa düşmeyeceğiz” diyen Şara, Dürzileri bir "dış aktörün eline teslim etme girişimlerine" de izin verilmeyeceğini kaydetti.

Şara, “Biz savaştan korkanlardan değiliz. Hayatımızı zorluklarla mücadele ederek ve halkımızı savunarak geçirdik. Biz Suriye halkı, bizi savaşa sürüklemeye çalışanların ve bizi bölmeye çalışanların kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu fırsatı onlara vermeyeceğiz. Güç tek başına zaferi garanti etmez ve bir savaşı başlatarak savaşın fitilini ateşleyebilirsiniz ama sonucunu belirleyemezsiniz. Biz, bizi parçalamaya yönelik her türlü girişimden daha güçlüyüz” dedi.

Şara, Süveyda’nın güvenliğinin yerel güçler ve Dürzi kanat önderlerine bırakıldığını, bunun için gerekli görevlendirmeleri yaptıklarını ifade etti. Bununla, Dürzilerin özerkliğini kısmi olarak kabul etmiş oldu.

Kınama yarışına girdiler

Dürziler katledilirken sessiz kalan Fransa, AB, BM ve ABD gibi ülkeler de İsrail’i kınama yarışına girdiler. Saldırılardan “kaygı duyduğunu” belirterek, “tüm dış aktörleri Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tam saygı göstermeye” çağrısı yaptı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), konuya dair bugün “acil oturum” düzenledi.

Fidan, Kürtleri tehdit etti

Türk devleti ise sürecin başından bu yana çatışmaların durması ve sorunların diyalog yoluyla çözülmesi çağrısı yapan Kürtleri hedef aldı. Halk Savunma Birlikleri'nin (YPG) Süveyda’daki durumdan yararlanmaya çalıştığına dair duyumlar aldıklarını iddia eden Fidan, "YPG'nin hareketlilik içerisinde olduğuna ilişkin duyumlar da alınıyor. Onlara da mesajımız aman diyeyim, yani buradaki karışıklığı fırsat bilip istenmeyen bir duruma girişmesinler” tehditlerini savurdu.

YPG'ye "yapıcı bir rol oynama" çağrısı yapan Fidan, "Aksi takdirde fırsatçılık beraberinde büyük bir riski getirir" diye konuştu.

BM Güvenlik Konseyi'ne hitap eden Fidan, İsrail için de "İsrail barış istemiyor. İsrail istikrar istemiyor" dedi. “Dürzilerin bir kısmının İsrail tarafından provoke edilip desteklenmesi ve bir istikrarsızlık unsuru haline gelmesinin de kabul edilemeyeceğini" vurguladı.

Mazlum Ebdî: Sorumlular hesap versin

Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdî ise Türk devletinin Kürtlere yönelik “fırsatçılık” iddiasının aksine, Dürzilerin tahliyesi için güvenli insani koridorlar oluşturulması çağrısı yaptı. Özellikle kadınların ve çocukların hedef alınmasını ve dini sembollere yönelik saldırıları sert bir dille kınayan Ebdî, bu saldırıların sadece insanlığa değil, Suriyelilerin ortak değerlerine de bir saldırı olduğunu belirterek, “Bu saldırgan eylemler derhal durmalı, sorumlular adalet önünde hesap vermelidir. Suriye, intikamla değil; akıl, diyalog ve barışla ayağa kalkabilir” dedi.

 

 

Dürzilere acil insani yardım

Mazlum Ebdî’nin, “Süveyda halkımızdan sivillere güvenli geçiş imkanı sağlanması ve saldırıların durdurulması yönünde çağrılar alıyoruz” açıklamasının ardından Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi, Süveyda’ya acil insani yardım gönderecek.

Toplumsal İşler ve Emekçiler Konseyi, halkı derin bir insani krizle karşı karşıya bıraktığını belirterek, yaşam ve hizmet koşullarının giderek kötüleştiğine dikkat çekti: “Halkımız, son olaylar ve bölgelerine yönelik saldırılar nedeniyle son derece zor bir insani durumdan geçmektedir. Yardımlarımız sürecek. Tüm uluslararası taraflar ve insani yardım kuruluşları, Süveyda’daki halkımıza verdikleri desteği arttırmalı.”

‘Kürt bölgeleri ile aramızdaki koridoru açın’

Miwehidîn Müslümanları (Dürziler) Topluluğu Ruhani Başkanlığı ise Özerk Yönetim insani yardım adımının adından yaptığı açıklamada, Süveyda’yı “felaket bölgesi” olarak ilan etti.

Dürzi Müslümanların Ruhani Liderliği Şeyh Hikmet el-Hicri başkanlığında, katledilenler için yas ilan edildi, Şam ordusunun saldırıları “insanlıktan nasibini almamış bir terör örgütünün vahşi eylemi” olarak nitelendirildi.

Çağrıda şu talepler sıralandı: “Tıbbi ekiplerin müdahale edebilmesi ve ihlallerin belgelenebilmesi için alan açılmasını talep ediyoruz. Ayrıca, Kürt kardeşlerimize giden yolların açılmasını ve Ürdün Kralı II. Abdullah’tan, Süveyda ile Ürdün arasında insani bir koridorun oluşturulması yönünde talimat vermesi çağrısında bulunuyoruz. Bu yolların, bu kritik zamanlarda insani bir önemi vardır. Yurttaşların sıkıntılarını hafifletecek ve iletişimi kolaylaştıracak acil adımlar atılmasını umuyoruz.” HABER MERKEZİ