Seçim ve faşizm belası

Forum Haberleri —

Emek ve demokrasi bloğu

Emek ve demokrasi bloğu

  • Sol, sosyalist ve demokratik yelpazede yer alan güçler de aralarındaki görüş farklarını bir tarafa bırakıp bu tarihi kavşakta faşizmin önünü kesmek zorundalar. Ülkenin bütün emekçileri ve ezilenleri bu rejimden zarar görüyor. Öncelik, faşizm belasını defetmek olmalıdır.

ZEKİ AKIL

Türkiye artık seçim sürecine girdi. Bunun hazırlığını faşist AKP-MHP hükümeti yapıyor. Erdoğan para bulmak için fır dönüyor. Rusya’dan, Arap ülkelerinden para bulmak ve getirmek için büyük tavizler veriyor. Halk ekonomik krizin yükü altında eziliyor. Erdoğan maaşlara zam yaparak, piyasaya para akıtarak geçici de olsa durumu kurtarmaya çalışıyor. Normal koşullarda seçimi kazanma şansı yok. Kendisinin de iktidarı kazanmaktan başka çaresi yok. Büyük hırsızlıklara ve suçlara bulaşmışlar. Seçimi ölüm kalım derekesinde ele alıyorlar. Böyle olunca akla gelebilecek her hileye, oyuna ve kötülüğe başvuracaklardır.

Cumhuriyet tarihinin en karanlık, en ırkçı ve savaş eksenli ittifakı kurulmuş. MHP, Ergenekon, D. Perinçek ve AKP Kürt soykırımını tamamlama ve demokratik seçeneği ortadan kaldırmak için bir araya getirilmişler. Özellikle Kürt’e karşı yürütülen savaşta muhalefetin diğer partileri de payanda yapılmıştır. CHP dahil muhalefette olduğunu söyleyen partiler, Irak ve Suriye’de Kürt’e yapılan bütün saldırılara destek veriyorlar. İçeride Kürt’ü ezme ve susturma operasyonlarına suskun. Ama ortaklar aslında. Bu da Erdoğan ve Bahçeli için büyük bir kazanım ve avantaj.

Ekonominin bu kadar kötüye gitmesi ve yoksulluğun artması, yolsuzluklar, uyuşturucu ticareti ve kullanımının artması; toplumsal çürüme esas olarak savaştan kaynaklanıyor. Demokrasi sürekli hedefte, budana budana geriye içi boşaltılmış kurumlar kalmış. Siyasi ortamın zehirlenmesi, kutuplaşma ve iç savaş ortamının hazırlanması da tümüyle savaşla bağlantılıdır.

Seçim bu tehlikeli süreci aşmada bir fırsata dönüştürülebilir. Türkiye’nin buna ihtiyacı var. İktidardan zarar gören ve demokrasi isteyen güçlerin seçimi kazanma gücü ve potansiyeli fazladır. Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre iktidar karşıtlarının oy oranı yüzde altmışı geçiyor. Ancak bu oylar bir kanalda birleşirse bu sonuç ortaya çıkar. Partiler ve siyasi güçler dağınık ve parçalı durursa faşist yönetim avantaj elde eder. Devlet güçlerini de seçime kattığından adil bir sonucun ortaya çıkmayacağını herkes kabul ediyor. Bu engelleri ve handikapları aşmak için Altılı Masa’da bir araya gelen partiler dahil muhalefetin diğer güçleri de en azından cumhurbaşkanı adaylığında ortaklaşmalı.

Mevcut haliyle altılı masa HDP’yle bir araya gelmeye korkuyor. Ama HDP olmadan da seçimi kazanamazlar. Bir yandan İYİP Altılı Masa’ya adeta kayyum olarak atanmış gibi. Diğer yandansa AKP ve MHP korkusu büyük bir handikaba dönüşmüş durumda. Böyle giderse Altılı Masa’nın seçimi kazanma şansı olmaz ve iktidar bir dönem daha Erdoğan-Bahçeli faşistlerine ikram edilmiş olur. Bunun sonucunun bir felakete dönüşeceği de açık. Dolayısıyla Altılı Masa çıkacak sonucun ağır sorumluğunu sırtında taşıyacak ve tarihe öyle geçecek.

Sol, sosyalist ve demokratik yelpazede yer alan güçler de aralarındaki görüş farklarını bir tarafa bırakıp bu tarihi kavşakta faşizmin önünü kesmek zorundalar. Aleviler, kadın hareketleri, gençler ve belirttiğimiz siyasi çevreler ortaklaşırsa büyük bir güç ve sinerji ortaya çıkar. Buna Kurdistan’daki diğer oluşumlar da dahil edildi mi siyasi iklim tümüyle değişir. Şu partinin veya şu grubun şu kadar oyu var diye bakmamak gerekir. Doğrudur, bazı partilerin oy oranı çok azdır. Sorun oyların oranı değildir. Demokratik bir blok oluşturulursa halkta güven ve umut yaratır. AKP ve MHP’nin yalanları ve oyunları boşa çıkarılır.

Erdoğan ya seçim yaptırmayacak ya da Kürtler’e karşı yeni seferler düzenleyerek, ırkçı milliyetçi söylemlerle muhalefeti bastıracak. Erdoğan tıpkı Hitler gibi sürekli kriz çıkararak ülkeyi yönetmeye bakıyor. Seçimsiz iktidarda kalması da Erdoğan’ı meşru zeminden uzaklaştıracak. Bu da açık iktidar gaspı ve darbe anlamına gelir. Bununla Erdoğan fazla yol alamaz. Onun için seçimden kaçamaz. Ancak muhalefetin hesapladığı gibi ekonomik çöküntü ve yoksulluk da iktidarı değiştirmeye yetmez. Türkiye normal koşullarda seyreden bir ülke değildir. Burası Almanya veya Fransa değildir. İktidara karşı olan, demokrasi ve barış isteyen bütün güçler bir araya gelerek etkili bir toplumsal barikat kurmalıdırlar.

Şimdi Kürt partileri arasında da bu konular gündeme gelmiş ve tartışılıyor. Geçen seçimlerde de bir araya gelenler, dışarıda kalanlar oldu. Eskinin tekrar edilmemesi gerekir. Zaten bu bir birlik ve ittifaktır. Kimse partilerini, siyasi görüşlerini terk etmek zorunda değildir. Bütün parti ve hareketlerin ortak çıkarı demokrasidedir. Demokrasi ekseninde birleşmek ve Türkiye demokrasi cephesini de beslemek gerekir. Türkiye’nin değişmesi ve faşizmin bertaraf edilmesini Kürtler tek başına sağlayamaz. Seçimde hangi parti nasıl bir avantaj sağlar gibi konular ön plana çıkarılmamalıdır. Ya da bazılarının yaptığı gibi Kürtler’in oylarıyla solcular milletvekili yapılıyor gibi dar yaklaşımlar, milliyetçi söylemler yarar getirmez. Sadece Kürtler değil, Türkiye’nin bütün emekçileri ve ezilenleri de bu rejimden zarar görüyor. Öncelik, faşizm belasını Türkiye halklarının başından defetmek olmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.