Seçimler, ekonomik kriz, savaş ve direniş

Forum Haberleri —

❏

  • Bu faşist hükümet yaşadığı bu yenilgiyi telafi etmek için Rojava’ya saldırmayı, bunun için de diplomasi cambazlıkları ile bir taraftan Rus ayısı, diğer taraftan ABD fili ile dans etmeye, ikisi arasında gidip gelmeye başlamıştır. 

MAHİR DOĞAN

Son günlerde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye’de toplumun %66,7’si yaşanan ekonomik krizde savaşın etkili olduğu belirtiliyor. Bu önemli bir husustur, zira savaş politikalarının Türkiye’de herkesi direk olarak etkilediğinin açıkça görüldüğünün en somut işareti oluyor. Yani herkes bir savaşın içinde olduğunu görüyor, anlıyor. Peki, toplumun büyük bir bölümü bu savaş gerçeğini görüyor ve anlıyorsa, buna verilen tepki nedir diye bir soru sorulabilir. Aklı başında hiç kimse TC’nin Kürt halkına karşı yürüttüğü ve sürdürdüğü bu kirli soykırımcı ve sömürgeci savaşın arkasında durmaz. Toplumun militarizasyonu, aşırı ajite edilmiş hali bile günün sonunda ekonomik krizden etkilenen insanların hayatın gerçekleri ile yüzleştiklerini ve savaşın sadece Kürtler üzerinde değil, aslında tüm Türkiye’de ve tüm topluma karşı yürütüldüğünü artık net bir şekilde görür hale geldiğini gösteriyor.

14 Nisan 2022 tarihi itibariyle AKP-MHP hükümeti Zap-Avaşîn ve Metîna alanlarına işgal saldırılarını başlattıklarında, kendileri için seçim sürecini de başlatmış oldular. AKP-MHP faşist yönetimi 24 Temmuz 2015’ten bu yana Kürtlere karşı topyekun bir imha ve “Çöktürme” konseptiyle bir savaş yürütüyor. Bu savaşta elde ettiği “her başarı”yı da seçimlerde oya tahvil etmeyi iyi bilmiştir. Seçimleri bir nevi Türkiye toplumunun Kürt halkına ve tüm kazanımlarına karşı yürütülen bu savaşa destek verdiği biçiminde yorumlamıştır ve öyle görülmesini, kabul edilmesini özellikle istemiştir. Bunda belirli bir dönem kısmi sonuçlar alsa da savaşın acı yüzünü yavaş da olsa gören toplum artık AKP-MHP’nin faşist yönetiminden yüz çevirir oldu. Bunu da en iyi şekilde yaşanan ekonomik krizden ve bu krizin sorumlusu olarak  mevcut hükümeti görmesinden anlıyoruz.

Ekonomik kriz bir sonuçtur. Her ne kadar yürütülen kötü ekonomik politikaların sonucudur gibi bir algı oluşturulsa da bu sadece işin küçük bir kısmıdır. Esas neden AKP-MHP faşist yönetiminin Kürt halkına ve tüm kazanımlarına karşı yürüttüğü kirli savaştır. Türkiye ekonomisi üreten ve ürettiğini tüketen bir ekonomi değildir. Daha çok sıcak parayla dönen piyasaya dayanmaktadır. Sıcak para ise sürekli kazandığı yerde durur. Hele ki bu sıcak para uluslararası sermayenin parası ise bu çok daha dikkatli kullanılır ve mutlaka kazanmayı esas alır ki, bu para hiçbir zaman savaş gibi bir politik riskin olduğu yerde durmaz. Yani uluslararası sermaye parasını hiçbir zaman savaşa yatırmaz. Dolayısıyla AKP-MHP faşist yönetimi savaş kararı aldığı andan itibaren bu sıcak para da adım adım Türkiye’den kaçmaya başlamıştır ve hükümet de günden güne gözünü halkın cebindeki paraya, yastığının altındaki altına ve alın terine dikmeye başlamıştır. En sonunda da tencerenin dibi görünmüştür.

23 Aralık 2022 tarihi itibariyle HPG-BİM’in açıkladığına göre yaklaşık 8 aydır TC ordusunun yürüttüğü bu işgal saldırılarında Zap-Avaşîn ve Metîna’nın bazı bölgelerinden herhangi bir sonuç almadan tümden çekilmek zorunda kalmıştır. Savaşın sürdüğü ve kalınan bazı yerlerde de KDP’nin açık desteği ve hatta talebi üzerine kalındığı biliniyor. Bu yenilgi TC için, özellikle de faşist AKP-MHP hükümeti için çok ağır bir yenilgidir. Bunu nerden mi anlıyoruz? Basında büyük bir gürültü ve tantana ile, yine alayı vala ile ilan edilip başlatılan sözde “Pençe-Kilit” operasyonu, artık neredeyse kimsenin bahsini bile etmediği bir savaşa dönüştü. En büyük yalan makinesi olan hükümetin ve devletin havuz medyasının bile bahsedemediği bir yenilgi çok büyük bir yenilgidir. Hele ki varlığını bu savaşa ve savaştan alınacak kısmi de olsa bazı başarılara bağlamış bir hükümet, şimdiye kadar herhangi bir sonuç alınmış olsaydı bunu “büyük müjde, yüzyılın başarısı vb.” biçiminde sunmaz mıydı? Fakat öyle bir durum ki, dünyanın en yalancı medyası bile sessiz ve bu savaştan bahsetmez olmuştur. Bunun tek bir açıklaması vardır, o da yenilgidir.

Fakat bu faşist hükümet yaşadığı bu yenilgiyi telafi etmek için Rojava’ya saldırmayı, bunun için de diplomasi cambazlıkları ile bir taraftan Rus ayısı, diğer taraftan ABD fili ile dans etmeye, ikisi arasında gidip gelmeye başlamıştır. Bunun herhangi bir sonucu olur mu bilinmez, fakat hiçbir savaş meydanda kazanılmadan diplomasi masalarında cambazlıklarla kazanılmaz. Bunu AKP-MHP faşist yönetimi de yaşayarak görecektir. Şimdiden bunun telaşına kapılmışlardır, çünkü seçim gelip kapıya dayandı. Hem haksız ve kirli savaşları ve hem de başarısızlıklarının bedelini ödeme vakti geldi.

Bu seçim esas olarak Kürt halkının seçimidir. Türkiye’de yaşayan Kürtler için tarihi bir seçimdir. Yıllardır Kürt halkına çektirilmeyen eza ve cefa kalmadı. Kürt halkı da büyük bir sabırla bugünün gelmesini bekliyordu. Ve artık beklenen gün geliyor. Bu kış gelecek baharın müjdecisi bir kıştır. Bu zafer müjdesi Kurdistan dağlarından verilmiştir. Kürt gerillası emsalsiz direnişi ile düşmanı bozguna uğratmış, devamını da Kürt halkı getirecektir. On binlerce şehidin kanını yerde bırakmayacak, Önderliği’nin tecridine sessiz kalmayacak ve her ne pahasına olursa olsun düşmanına boyun eğmediğini gösterecektir.

Zor bir kış olsa da yaşadığımız günler güzel bir bahar için en değerli mücadele ile geçmektedir. Kürt halkı Avrupa’dan Rojava’ya, Şengal’den Merîwana-Ciwanro’ya, Muş’tan Kağızman’a kadar her yerde ayaktadır. Mardin’de isyandadır. Kürt halkı topyekun olarak direniştedir ve mutlaka kazanacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.