‘Sen önderlik yapacak birisin’


'Lise 2'de felsefe okuyordu'
Öcalan'ın hafızasının çok güçlü olduğunu ve öğretmeni dinleyerek dersi öğrendiğini ifade eden Arslan, Öcalan hakkında şu bilgileri verdi: "Çok ciddi birisi idi. Aynı zamanda güleç birisi idi. 2'nci sınıfta edebiyat hocamız Binbaşı Faruk Çağlayan vardı. Bu hoca Başkan Apo'yu keşfetti ve ona felsefe kitapları verip okumasını sağladı. Sınıfta felsefe okuyan ve kendisini geliştiren tek kişi olarak öne çıktı. Hoca kompozisyon ödevi veriyordu. Başkan Apo'nun yazdığı kompozisyonu bize okuyordu. Başka bir hocamız 'Abdullah tipik bir Urfalı'dır, ona bir şey söyleyen bana söylemiş olur' diyordu. Öğretmenlerimizin hepsi onu çok severdi."
Lisede değişen Öcalan
Öcalan'ın 2'nci sınıftan sonra daha da geliştiğini ve değiştiğini söyleyen Arslan, ciddi anlamda bir değişim yaşadığını kaydetti. Sınıf arkadaşının bir gün kendisini çağırarak dertleştiğini söyleyen Arslan, "Bana 'Ailem benden memur olmamı istiyor. Ancak ben başka şeyler düşünüyorum. Ailemi hayal kırıklığına uğratacağım. Buna da üzülüyorum' dedi. Biz neden bunları söylediğini anlayamıyorduk. Demek ki o zamandan ulusal meseleyi düşünür hale gelmişti. Giderek Başkan Apo bizden ayrıldı ve farklı bir hal aldı. Son sınıfta da kafasını boşaltmaya yönelik bir arayışı vardı. Futbola merak sardı. Ve koyu bir Galatasaray taraftarı oldu. Futbol müsabakalarına gidiyordu" dedi.
'Öğretmeni onda önderlik ruhu gördü'
Okul boyunca hoca ve öğrencilerin tamamının ona saygı duyduğunu ifade eden Arslan, şu şekilde konuştu: "Espiriyi sever ama boş insanlardan hoşlanmazdı. Herkesle arasını iyi tutardı. Onu keşfeden Faruk Çağlayan Hoca ona 'Abdullah senin soyadın sana uymuyor, sen öç alacak, kavga edecek biri değilsin. Sen önderlik yapacak birisin. Senin soyadını Önalan yapalım' dedi. Sonradan bana hocanın onda önderlik ruhu gördüğünü anımsatmıştı. Kürt Halk Önderi olmasından sonra aklıma hep hocanın o söylemi geldi." Öcalan'ın köyünden Aziz Arslan diye birisinin daha sınıflarında olduğunu söyleyen Arslan, Öcalan'ın derslerde köylüsü ile yarıştığını dile getirdi.
1972 yılında Ankara'ya gittiğinde Öcalan'ın Ankara Siyasal öğrencisi ve hapiste olduğunu ifade eden Arslan, "Cezaevinden çıktıktan sonra bizi ziyarete geldi. Hatırladığım kadarıyla 2 Antepli arkadaşı ile Samanpazarı Mahallesi'ndeki bir evde kalıyordu. O zaman arkadaşlarının Türk olduğunu, ancak kendisinin Kürtlerle aynı evde kalmak istediğini söyledi. Birlikte ev tutma imkanımız olmadı. Ancak Kürt arkadaşları ile bir ev tuttu. Sonra 1974'te bir arayış içerisine girdi. Sanırım arkadaşları ile ulusal boyutlu bir grup kurmak istiyordu. Ben görüşmeme rağmen o sürece çok vakıf değilim" şeklinde konuştu. Arslan, Öcalan'ın 1976 yılında kendilerini ziyaret ettiğinde artık bir düşünsel sistematiğinin şekillendiğine tanık olduklarını söyledi.
Haki Karer'e çok üzüldü'
Hakki Karer'in Antep'te katledilmesi ardından 1978'de Ankara'da bir daha görüştüklerini söyleyen Arslan, "Çok öfkeli idi. 'Arkadaşımızı Sterka Sor adlı bir ajan grup şehit etti' diyor ve çok üzülüyordu" dedi. Sonra bir daha görüşemediğini söyleyen Arslan, anlatımlarını şöyle noktaladı: "Daha sonra partileşme sürecinin başladığını okuduk. Sonra 2000 yılında İmralı'ya gittim ve görüşme imkanı buldum. Beni tanımadı. Aysel Tuğluk ile beraber gitmiştik. Tuğluk'a 'Kim bu' diye sordu. Ben İsmail Arslan deyince çok sevindi. 'Çok yaşlanmışsın' dedi. Benim saçlarım dökülmüş onun saçlarında daha kır yoktu. Ancak şimdi o da yaşlandı. Toplam 3 kez gittim. Bir defa gittiğimde barajı aşıp aşamayacağımızı sorduğunda aşamayız cevabını verdim. O da bana 'Yerel seçimler çok önemli. Mutlaka aday olun' dedi. O zaman yerellere çok önem verdiğini anladım."
DİHA/RIHA
