- Bazılarının özgürlük, direnmek ya da sınıf mücadelesi, bazılarının insan onuru diye sözünü ettiği şey boyun eğmemekten başka nedir ki.
Boğaziçi Üniversitesi eylemleri, kendi kendine, kendini çok iyi anlatan sloganını buldu; “Aşağı bakmayacağız!” Bizim yakından bildiğimiz, bir cümleydi bu. Kim siyasi şubeye düşse, bununla başlar macera; Onlar başını eğmeye çalışır, sen dik durmaya. Bu fiziki bir hareket değildir. Sağa sola kimsenin yüzüne bakılmaması için bir güvenlik önlemi, nereden kaçarım diye etrafı kollamayı önleme ya da seni izleyenlere, ne olduğuna dair bir işmar etme hareketini engelleme filan değildir. Bu doğrudan, bir teslim alma çabasıdır, daha da iyi anlatan bir deyimle tam olarak boyun eğdirmektir.
Şiddet, özellikle kurumsal şiddet zaten, uygulamasından daha çok havaya yaydığı tehdit ile var olur. Bir kişiye ya da bir azınlığa uyguladığı şiddeti, gören, hisseden ve hatta buna katılan çoğunluk, onun etkisinde ‘boyun eğer’. Bu yüzden kurumsal şiddet, şiddeti saklamaz, teşhir eder. Tarihte bize yalan anlatılmış bile olsa ‘Kazıklı Voyvoda’nın insanları kazığa geçirmesi, Osmanlı’nın insanları topların içine koyup, parçalarını menzilleri kadar uzağa fırlatması, şehir meydanlarında seyirlik idam cezaları tam olarak budur.
Eğer bana boyun eğmezseniz, ölümlerden ölüm beğenindir.
Bugün, devletten biraz daha az örgütlü Meksika’daki mafya gruplarının mesela üst geçitlere, kafaları kesilmiş bedenleri asmaları ya da IŞİD’in sosyal medya aracılığı ile her yere yaymaya çalıştığı vahşet de bu nedenledir.
Bu yüzden devletin ya da ona öykünenlerin kullandıkları şiddet amaçları değil, araçlarıdır. Bununla elde etmeye çalıştıkları şey, boyun eğdirmektir zaten.
Ancak boyun eğmek, başı aşağıda yürümek de fiziksel bir hareketten ibaret değildir. İşbirlikçilerin, yardakçıların ya da adam sendecilerin başları düşükmüş gibi olmayabilir ama zaten boyun kemikleri olmadığındandır bu. Onların başını öyle tutan iktidar eteği, minare gölgesi, davul tozudur. İktidarın muhtaç olduğu kudret, onların rızalarının süpürülmüş halidir.
Ya da tam aksine, elleri kolları bağlanmış olanların başları zor ile bükülmüş olsa bile, onların ruhlarına hükmedemezler. Bu yüzdendir hala gökyüzünün mavi olması ve bu yüzdendir hala ve her şeye rağmen esen rüzgar…
Bazılarının özgürlük, direnmek ya da sınıf mücadelesi, bazılarının insan onuru diye sözünü ettiği şey boyun eğmemekten başka nedir ki…
Ve insanlık onurunun türküsü ‘Başın öne eğilmesin’ değil mi?
paylaş
Metin YEĞİN yazıları
Dünya Su Günü
24 Mart
Tanklar kimin için çalıyor
10 Mart
Satılık yaşam, sahibinden…
3 Mart
Sel ve kader
24 Şubat
HDP biter mi?
17 Şubat
Covid’e çözüm
27 Ocak
Biden’i beklerken…
20 Ocak
Öyle mi biz?
13 Ocak
Göçmenya
6 Ocak
AİHM nerede?
30 Aralık
Korona’dan mı ölsek kuraklıktan mı?
23 Aralık
Venezuela Türkiye’ye benziyor mu?
16 Aralık
Venezuela’da seçim
9 Aralık
Erkek egemenliğini imha
2 Aralık
Meclis tutuşunca
25 Kasım
Bir Peru hikayesi
18 Kasım
ABD, seçim ve ötesi
11 Kasım
Ölümlerden ölüm beğen
4 Kasım