Sınır güvenliğinin düşündürdükleri

Forum Haberleri —

.

.

  • Faşist Türk devletinin Peş Habur projesi, Kürt Özgürlük Hareketine karşı geliştirilen bir projedir. Yani Türk devleti, Rojava ve Başûrê Kurdistan arasına bir kama gibi girecek ve iki parçayı birbirinden izole edecektir. Ne yazık ki bu projeyi geliştirmek için taşeronluk görevi de KDP’ye verilmiştir.

RAUF KARAKOÇAN

Güney Kürdistan ile Rojava sınırına yeni bir güvenlik önlemi daha alınmış oldu. Suriye ile Irak hakim ulus devletleri arasında var olan eski sınır, hiçbir zaman bu kadar sıkı korunmamıştı. Güney Kürdistan KDP’nin denetimine geçtikten sonra, sınır güvenliği de artmış oldu. Suriye iç savaşı sonrasında gerçekleşen Rojava devrimi özerk bir yapı kazanınca, malum sınır tedbirleri daha da artmış oldu. Bu iki Kürdistan parçası arasında Dicle nehri doğal bir engel oluştururken, ek askeri tedbirlerle geçişler daha da imkansız hale gelmiştir. Kara bağlantısı olan sınır kesimine de yeni karakollar kurarak, güvenlik tedbirleri daha da geliştirmiş oldu. Kısacası Güney Kürdistan ile Rojava sınırı aşılması zor engellerle tahkim ediliyor.

Sınır karakolları, gözetleme kuleleri, lazerli gece görüş cihazları, ağır silahlar, kanal kazma vb. tedbirler ile sınır korumaya alınmak isteniyor. Peki bütün bu tedbirler neden alınıyor? Rojava’daki özerk yönetim Başûrê Kurdistan için risk unsuru mudur? Rojava bir tehdit midir? Kürtler arası dayanışma, ulusal birlik, ulusal kongreye en fazla ihtiyaç duyulduğu böylesi bir dönemde bu tedbirler ne anlama geliyor? Bu sınır tedbirleri neye karşı kime karşıdır? Bu vb. sorular üzerinde durup düşünmek oldukça önemlidir.

Irak devleti, Musul’dan Türkiye sınırına kadar yeni bir demiryolunun inşası için Türkiye ile anlaşmaya vardıklarını açıklaması ile sınır tedbirlerinin alınması aynı döneme denk gelmesi de manidardır. İki ülke arası demiryolunun açılması ticaret ve ulaşımdan ziyade güvenlik amaçlı düşünülen bir yoldur. Daha önce de, Türk devletinin ikinci bir sınır kapısı olarak gündeme getirdiği, Başûrê Kurdistan’ı baypas ederek Peş Habur’dan Musul’a transit bir yol düşündüğü bilinmektedir. KDP’nin geliştirdiği sınır güvenlik tedbirleri, faşist Türk devletinin projelerine hizmet etmektedir. Özü itibariyle, Kürdistan’ın iki parçası arasında ilişkileri keserek, geçişleri engelleyerek, Rojava devrimini boğmaya yöneliktir.

Faşist Türk devletinin Peş Habur projesi, Kürt Özgürlük Hareketine karşı geliştirilen bir projedir. Bu proje gereği, Türk devletinin denetiminde, iki Kürdistan parçası arasında tampon bir bölge oluşturma amaçlanmaktadır. Tampon bölgede yapılması düşünülen transit bir yol ile Türkiye ve Irak arası direkt ulaşım sağlanacaktır. Güney Kürdistan’ı da devre dışı bırakan yeni bir gümrük kapısının açılması, Kürt ulusal birliğini parçalayan, Kürt coğrafyasını bir kez daha bölmeye hizmet edecektir. Yani Türk devleti, Rojava ve Başûrê Kurdistan arasına bir kama gibi girecek ve iki parçayı birbirinden izole edecektir. Beklenmedik yerde sınırda geliştirilen güvenlik tedbirleri Kürt karşıtı düşmanca bir projedir. Bu projeyi geliştirmek için taşeronluk görevi de KDP’ye verilmiştir. Yani, Türk devleti Kürtleri bölecek KDP’de gözcülük yapacaktır.

KDP eliyle sınır engellerinin yapılmış olması, ulusal birlik açısında sorunlu bir yaklaşımdır. İlkel milliyetçi, feodal gericilikten kaynağını alan ideolojik, düşünsel engellerin, sınırdaki uygulamaya yansımasıdır. Yüzyıl öncesinden çizilmiş yapay sınırların, egemen güçlerin sömürge oluşturma mantığıyla belirlenmiş ve halkımıza dayatılmış “böl, parçala, yönet” politikaların bir sonucuydu. Sömürge devletlerin bile bu kadar korumadığı bu sınırı KDP güçlerince sıkı korunmaya alınması sömürge mantığından daha geri bir durumu ifade etmektedir. Kendi halkına ve kendi coğrafyasına bu kadar ayrımcı ve parçalayıcı yaklaşmak izaha muhtaç bir durumdur. KDP’nin içine girdiği bu durum ve pratik uygulamalar Kürt düşmanlığıdır ve Kürt halkı tarafından mutlaka sorgulanmalıdır. Sömürgeci Türk devletinin politikalarına kendisini yatırmış ve adeta onun emir eri gibi hareket eder duruma gelmiştir.

KDP daha önce de YNK ile yaşadığı çatışmalı süreçte Başûrê Kurdistan’ı fiilen parçalamıştı. 90’lı yıllardan itibaren Kürdistan’ı parselleyen, ayrıştıran mantık hastalıklı bir mantıktır. Rojava sınırında alınan sıkı güvenlik tedbirleri de bu hastalıklı mantığın ürünüdür. Despotik yönetim anlayışının tahakkümüdür. KDP, ideolojik çizgi olarak, özgürlükçü Kürt ulus çizgisinden ziyade faşist AKP çizgisine daha yakın durmaktadır. AKP ile kader ortaklığı yapacak kadar ileri düzeye taşıdığı ilişkilerle, yönetim anlayışı adeta onun bir kopyası haline gelmiştir. Hesap verebilirliği olmayan, pederşahi bir iktidar anlayışı ile politikalar belirliyor ve uyguluyor.

Kürt halkı, KDP’nin sınırda geliştirdiği bu tehlikeli-bölücü ve parçalayıcı girişimin önüne geçmesi gerekiyor. Düşman devletler arasında ancak olabilecek türden bir sınır güvenliğini Kürdistan’da yapmak akla ziyan bir durumdur. Sınırların anlam yitirdiği demokratik sistemler kurmak yerine feodal çitler örmek gericilik değil de nedir?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.