Sinirlere sızan reklamlar
Toplum/Yaşam Haberleri —
- İklim krizini körükleyen reklamları durdurmaya yönelik başlatılan yeni bir kampanya, reklamcılığın bir tür 'beyin kirliliği' olduğuna dikkat çekiyor.
SERAP GÜNEŞ
Gürültü ve hava kirliliğinin insan sağlığı ve gezegen üzerindeki yıkıcı etkilerini hepimiz duymuşuzdur, peki ya beyin kirliliği?
Beyin kirliliği, reklamcılığın insan sağlığı ve refahı üzerindeki köklü ancak yeterince tanınmayan etkilerinin yanı sıra, ağır kirletici ürünleri ve yaşam tarzlarını teşvik etmesini de içeriyor.
Reklamların sebep olduğu beyin kirliliğinin, iklimsel ve ekolojik bir etkisi var. Ancak, yeni oluşturulan 'Ministry for The Climate Emergency' (İklim Krizi Bakanlığı) adlı halk sağlığı bilgilendirme kampanyasının çarpıcı bir şekilde ortaya koyduğu gibi, insanlar üzerinde başka etkileri de var.
Reklamlar beyni kirletiyor
Kısa bir süre önce ultra işlenmiş gıdaların tehlikeleri hakkında bir BBC belgeseli hazırlayan önde gelen doktor ve ticari hastalıklar uzmanı Dr. Chris Van Tulleken, “Reklamların yarattığı beyin kirliliği sadece iklim krizini besleyen yüksek karbonlu yaşam tarzlarını değil, aynı zamanda yetersiz beslenmeden depresyona kadar uzanan bir dizi ticari hastalık dalgasını da yaratıyor” diyor.
İklim ve halk sağlığı krizlerinin en az konuşulan ve anlaşılan bir konu olduğuna dikkat çeken Tulleken, "Hem sağlığımız hem de nihai hayatta kalmamız için iklim eylemlerini ve halk sağlığını baltalayan kötü reklamlara son vermemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.
Andrew Simms, Emilie Tricarico’un braveneweurope.com sitesinin haberine göre bilimsel araştırmalar, insanların reklamlara maruz kaldıklarında reklamların teşvik ettiği materyalist değerleri ve hedefleri "satın aldıklarını" göstermektedir.
Kalıcı değişime neden oluyor
Bu durumda, daha düşük kişisel refah seviyeleri bildirmekte, ilişkilerde çatışma yaşamakta, daha az olumlu sosyal davranışta bulunmakta ve hem çalışma hem de iş hayatında daha fazla sorun yaşamaktadırlar.
İnsanlar materyalist değerlere ve hedeflere ne kadar öncelik verirlerse, çevreyle ilgili olumlu tutumları o kadar az benimserler ve zarar verici davranışlarda bulunma olasılıkları o kadar artar.
Beyin kirliliğine maruz kalmanın bir sonucu olarak, insanlar reklamını gördükleri şeyleri tüketmeye daha fazla değer verirken, spor yapmak, çocuklarla ya da arkadaşları ve aileleriyle sohbet etmek gibi şeylere daha az zaman ayırmaktadır.
Başka bir deyişle, beyin kirliliği insanların dinlenmek, yeniden yaratmak ve başkalarıyla ilişki kurmak yerine nispeten daha fazla çalışmak, alışveriş yapmak ve tüketmek istemesine neden oluyor. Bu da bizi arkadaş ve aile üyeleri olarak etrafımızda olmaktan daha az keyif alır hale getiriyor.
Daha da şaşırtıcı olanı, nörobilimden elde edilen en son bulgular, reklamların beyne yerleşerek fiziksel yapılar oluşturup kalıcı değişime neden olduğunu ortaya koyuyor.
Sinir sistemine sızan imgeler
Reklam yoluyla tanıdık hale getirilen markalar, insanların yaptıkları seçimler üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir.
MRI taramaları altında, tanınabilir araba markalarının logolarının, beynin medial prefrontal korteksinde tanıdık logo tanıma ile ilgili tek bir bölgeyi aktive ettiği gösterilmiştir.
Davranış üzerindeki etkilerinin kanıtı, markaların ve logoların, tatlı, gazlı içecekler örneğinde olduğu gibi, neredeyse aynı ürünler arasında nasıl güçlü tercihler yarattığında görülebilir.
İnsanlara içecekler ambalajsız olarak verildiğinde, onları farklı şekilde sevme eğilimindedirler. Ancak içecekler markalandığında bu durum ventromedial prefrontal kortekste tepkilere yol açıyor ve insanlar içeceklerden birini diğerine tercih ettiklerini ifade ediyor.
Araştırmacılar "insanların sinir sistemlerine sızmış görsel imgeler ve pazarlama mesajları olduğu" sonucuna varmışlar.