Sırrı Süreyya Önder Türkiye’nin yüz akıdır

Forum Haberleri —

Yeşil Sol Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder

Yeşil Sol Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder

  • Dogmatik, iktidar hırsıyla motive edilmiş ve önyargılarla dolu siyaset anlayışı toplumu ve demokrasiyi tahrip etti. Nasıl ki baskılar, işkence ve hapisler Sırrı’nın sağlığını tahrip ettiyse, bu siyaset anlayışı da Türkiye’de demokrasiyi ve toplumsal ilişkileri öyle tahrip etti.

ZEKİ AKIL

Değerli insan Sırrı Süreyya Önder ağır bir kalp ameliyatı geçirdi. Aort damarında da yırtılma olduğu açıklandı. Ameliyattan sonra da yaşamsal tehlikenin olduğu belirtildi.

Sırrı yıllarca hapis yattı. İşkenceler, askeri cezaevleri, baskılar yaşamının bir parçası oldu. Bunlar yetmemiş gibi 2013-14’te İmralı heyetinde yer aldı diye tekrar hapishaneye atıldı. Heyette yer alması hükümetin isteği ve onayıyla olmuştu. Hükümet üyeleri ve bürokratlar çıkarılan yasayla güvenceye alındılar ama Sırrı onlar savcıların, mahkemelerin önüne atıldı. Cezaevinde de rahat bırakılmadılar. Hastalıkları nedeniyle doktora götürdüklerinde kelepçeli muayene dayattılar. Sırrı kelepçeli muayeneyi reddetti diye tedavi olanağından mahrum bırakıldı. Hastalıkları ağırlaştı. Bedeninin direnci zayıfladı. Teşhis ve tedavi gecikince bünyesinde tahribatlar arttı.

Bu kadar yıpranmış bir bünyeyle yine ağır sorumlulukla İmralı heyetine dahil edildi. Barış ve demokrasi için adeta ölümüne çalıştı. Bu ağır sorumluluk ve çalışma temposuna kalbi, bünyesi dayanamadı. Şimdi hastanede ve bütün dostları, arkadaşları, sevenleri merakla sağlık durumunu izliyor. Hastaneye ziyarete gidenler, mesaj yayınlayanlar çok farklı kesimlerden. Sırrı Türkiye’deki bütün farklılıkları bir araya getiren bir derinlikte ve olgunluktaydı. Onu hapse atanlar da hastaneye gittiler.

Türkiye’de egemen çevrelerin siyaseti ne kadar ahlaki ve hukuki kurallara göre yapıp yapmadıkları da gözler önüne seriliyor. Dogmatik, iktidar hırsıyla motive edilmiş ve önyargılarla dolu siyaset anlayışı toplumu ve demokrasiyi tahrip etti. Nasıl ki baskılar, işkence ve hapisler Sırrı’nın sağlığını tahrip ettiyse, bu siyaset anlayışı da Türkiye’de demokrasiyi ve toplumsal ilişkileri öyle tahrip etti.

Türkiye yüz yıldır demokrasinin gelişimi için bir mücadele içinde. Devlet yüzünü batıya döndü. Kapitalist sistemi tercih etti. Genelde yasalarını ve kurumsal yapılarını batıdan almaya çalıştı. Sıkıyönetimler, darbeler ve baskıcı yönetimlere rağmen hep bir mücadele ve örgütlenme çabası oldu. Demokratik mücadeleyi yürütenler hep ağır bedeller ödediler. Sol-sosyalist güçler, aydınlar hep itilip kakıldı. Hapishanelerde süründürüldüler. Sendikalar, emek örgütleri hep hedeflendiler. Devleti yönetenler toplumu ve siyaseti hep dizayn etmek istediler.

Erdoğan iktidarıyla Türkiye demokratikleşme konusunda gerilemede rekor kırdı diyebiliriz. Özellikle Kürtlere karşı sürdürülen savaş toplumu nefessiz bıraktı. Devlet tümüyle bir savaş aygıtına çevrildi. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle de demokratik kazanımlar peyderpey ortadan kaldırıldı. Öyle ki, anayasa mahkemesi kararlarına dahi uyulmuyor, yargı sistemi hükümetin elinde muhalefeti ezmek için bir sopaya çevrilmiş durumda. Muhaliflere kumpaslar, seçilmiş belediyelere kayyım atama, halkın iradesini paspasa çevirme artık olağan bir yönetim biçimi oldu. 12 Eylül darbecilerinin bile yapmadığı, akıl etmediği uygulamaları “sivil yönetim’’ olarak yaptılar.

Türkiye’de hiçbir dönemle kıyaslanamayacak biçimde basın hükümetin, AKP’nin emrine girdi. Basının yüzde doksanından fazlasını kontrol eder oldular. TRT gibi halkın vergileriyle finanse edilen bir kurum tamamen AKP’nin borazanı haline getirildi. Hiçbir dönemle kıyaslanmayacak düzeyde psikolojik bir savaş yürütüldü. Toplum sürekli algı operasyonlarının hedefinde oldu. Gerçeklerin yerini algı operasyonları aldı. Troller devri başlatıldı.

Ekonomi kapitalist sistemin kurallarına göre de yürütülmedi. Devlet adeta yağmalandı. Doğa talan edildi. Hükümet kendi zengin sınıfını yarattı. Enflasyon sürekli zirvelerde. Halk bu yolla giderek yoksullaştı, soyuldu. Ağır bir ahlaki, ekonomik ve siyasi krizle yüz yüze kalındı. Kürtlere karşı sürdürülen savaş da bir kara delik gibi ekonomiyi tüketen bir faktör oldu. Bu gerçekleri halkın görmesini engellemek için bir yandan baskılar bir yandan da saptırmalar, algı operasyonları aldı başını gitti.

Evet, Sırrı Süreyya’yı nasıl ki, bu itip kakmalar, işkence ve hapisler yıprattı, vücudunu tüketir hale getirdiyse AKP hükümeti de Türkiye’yi bu ağır kriz ortamına sürdü. Sırrı Türkiye’yi bu krizden çıkarmak, Kürt sorununun çözmek ve demokratik bir Türkiye yaratmak için yaşamını ortaya koyacak bir çalışmanın içine girdi. Umarız Sırrı bu tehlikeyi atlatma gücünü gösterir ve Türkiye’yi iyileştirme, Kürt sorununu çözme ve cumhuriyeti demokrasiyle buluşturma çalışmasına geri döner!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.