Sırrı Süreyya Önder ve aşka yolu düşenler
Forum Haberleri —

Sırrı Süreyya Önder / foto:AFP
- “Aşkı yaşamayan, kavgayı bilemez; kavgayı bilmeyen de aşkı yaşayamaz.” Bu sözü onuruyla, haysiyetiyle, asaletiyle yaşayıp giden insanlar vardır. Sırrı Süreyya Önder onlardandı.
XWEDÊDA DİLXÊRÎ
Hepimiz bir şeylere yenik düşeriz, bir yerlerde tökezleriz. Çoğumuzun kanatları artık bizi taşıyamaz hâle gelmiştir. Ama bir de büyük insanlar vardır; onlar hep aşka yenik düşer- ve kanatsız olsalar da, ruhen melek kalmaya devam ederler. İşte onları diğerlerinden ayıran ve farklı kılan da budur.
Belki de bu yüzdendir ki, ister Doğu ister Batı felsefesi olsun, varlığın ulaşabileceği en yüksek enerji aşktır. Kimi yerde aşk berekettir, kimi yerde samsara, kimileri “amor” der, başkaları içinse o pachamama’dır. Bu nedenledir ki insanlar, sanatın ve mimarinin en görkemli eserlerini tarih boyunca hep aşka adamıştır- bu dünyada karşılaştıkları en muhteşem şeye layık olabilmek için.
Sözün güzeli, lafın iyisini ancak aşk söyletir, çünkü her eylemi anlamlandıran yine aşktır. Belki de bu yüzden demiştir Augustus:
“İçindeki sevgi ne kadar artarsa, içindeki güzellik de o kadar artar. Çünkü sevgi, ruhun güzelliğidir.”
Sevgiden, aşktan kaçan aslında hayattan kaçar. Hayatın güzelliğinden, aşkın erdeminden. Kaçarız çoğumuz, hem de farkında bile olmadan. Kendi emeğimizle, kendi özümüzle bir yuva kuramayız. Bizden öncekilerin yaptıklarına sığınırız; onların bıraktığı harabelerde yaşar, biriktirdikleri kin ve nefretin esiri oluruz. Nietzsche’nin dediği gibi, oturacağımız evi kendimiz kuramıyoruz, çünkü aşktan istifa etmişiz. Aşktan uzağız.
Oysa aşk, hayatın mimarisidir. Aşka düşmeyen, hayatı imar edemez. Başkasının yuvasına sığınır, onun geçmişine, onun tarihselliğine mahkûm olur. Onun için der şair, "ne yaparsan yap fakat önce sev!“, çünkü aşk özgür iradenin ve hayatın öncesidir.
Fakat bedeli ne olursa olsun, böyle bir köleliği reddeden, kendini aşka kaptırmaktan korkmayan büyük insanlar da vardır. Onlar, hayatın direksiyonunu doğruya çevirir ve aşka gönüllüce yenik düşerler. Çünkü aşk ile hayat birdir. Aşkla yaşamayan, aslında hayatı hiç yaşamamıştır. Bunu bilen yalnız onlardır- ve bu yüzden, bunun kavgasını verirler.
Ve bu yüzden dedirtir hayat onlara şu sözü:
“Aşkı yaşamayan, kavgayı bilemez; kavgayı bilmeyen de aşkı yaşayamaz.”
Bu sözü onuruyla, haysiyetiyle, asaletiyle yaşayıp giden insanlar vardır.
Sırrı Süreyya Önder onlardandı.
Bize bu ülkeyi, insanı ve en çok da hayatı yeniden okumayı öğretti. Yüzyıldır ruhumuzu ve benliğimizi teslim alan kin ve nefretten bizi arındırmaya çalıştı. Tüm haksızlıkların, kötülüklerin köküne özenle ve cesaretle yöneldi. Hak bildiğini, hukuk bildiğini savunmaktan asla vazgeçmedi. Ve bunu yaparken hep güldürdü, hiç ağlatmadı.
Belki de en büyük hikmeti buydu.
Ve bu da galiba aşktandı. O bizi galiba çok sevdi. Bizde onu çok seviyoruz ve unutmuyoruz.
Hoşçakal Sırrı abi!