Sîtî çîrokların peşinde
Kültür/Sanat Haberleri —

Amine Sîtî Aktaş
- Annesinden dinlediği ilk çîrokla hayatı değişen Amine Sîtî Aktaş, Kürdistan’ın kentlerini gezerek topladığı hikâyelerle Kürt çîrokbêjî geleneğini yaşatıyor:
- “Şimdiki çocuklara anlatılmıyor. Dilimize ve kültürümüze hepimiz borçluyuz, bu yüzden hepimizin kapısı her zaman çîrok ve çîrokbêjlere açık olsun.”
Kürt çîrokbêjî, binlerce yıllık sözlü edebiyat geleneğinin taşıyıcısı olarak, Kürt halkının acılarını, sevinçlerini ve direnişini gelecek nesillere aktarıyor. Uzun kış gecelerinin vazgeçilmezi olan çîroklar, sadece bir anlatı değil, aynı zamanda bir halkın canlı belleği. Ancak modernleşme ve asimilasyon politikaları, bu kadim geleneği tehdit ediyor. 32 yaşındaki Amine Sîtî Aktaş, 25 yaşında ilk kez annesinden dinlediği çîrokla birlikte sözcüklerin büyüsüne kapılarak yollara düşen bir kadın çîrokbêj. Amed’den başlayarak Kürdistan’ın birçok kentinde çîrok toplayan ve anlatan Sîtî, bu geleneği yaşatmaya çalışıyor. Amine Sîtî Aktaş, Çiroklarla olan yolculuğunu Jinnews’ten Neslihan Kardaş’a anlattı.
Dil ve kültürün canlı hafızası
Çîrokbêjînin toplumsal hafızanın korunmasındaki kritik rolüne dikkat çeken Amine Sîtî: “Bu kültür, günlerimizi, gecelerimizi güzelleştirirken hayata yeni bir bakış açısı sunar. Yine kültür ve dil üzerinde de çîrok ve çîrokbêjler önemli bir yerdedir. Modernleşen yaşam ve ‘teknoloji çağı’ dediğimiz ve şu an sürdürdüğümüz yaşamın içerisinde çîrok ve çîrokbêjî her geçen gün kayboluyor. Dilimiz ve kültürümüzün devam etmesi için bizim çocukluğumuzdaki çîrokları tekrar gündeme getirmemiz gerekiyor ve yeniden çîrok anlatmaya başlamalıyız” dedi.
Amine Sîtî Aktaş, dinleyicilerinin genellikle kendisine “Biz senden çîrok dinledikçe çocukluğumuza gidiyoruz” dediklerini anlatarak, “Çîrokların hem çocuklar için hem de yetişkinler için anlatılması gerekiyor. Bence şimdi çîrokların çoğunlukla yetişkinler için anlatılması gerekiyor. Çünkü bizler büyüdükçe hayal kurmayı unutuyoruz” diye konuştu.
Alandaki boşluğu fark ettim
Sîtî Aktaş, 25 yaşında annesinden dinlediği ilk çîroktan sonra aklında bugüne kadar neden hiç çîrok dinlemediği ve annesinin bugüne kadar neden hiç anlatmadığı sorusunun belirdiğini söylüyor ve ekliyor: “Sonrasında çîrok ve çîrokbêjî alanında büyük bir boşluk olduğunu fark ettim. Ve bu alanın neden boş olduğu sorusu çıktı karşıma. Ben de böyle Kürtçe çîroklar toplamaya karar verdim. Çünkü benim bir yaşam amacına ihtiyacım vardı” sözlerine yer verdi.
Bazı hikayeler hayatımı değiştirdi
Yeni hikayeler bulmak için yola çıkan Amine Sîtî Aktaş, “Elimden geldiğince Wan, Mûş, Bêdlis ve Colemêrg gibi birçok kentte çîrok toplamaya başladım. Bazı hikayeler hayatımı değiştirdi. Bu yolculuk esnasında farklı birçok şey de gördüm. Yine de bir kadın çîrokbêj sayesinde çîrok anlatmaya başladım. Her çîrok yenilerini çıkardı önüme. Benim yaşamım da iki çîrokbêj sayesinde değişti. Ardından çîrok üzerine eğitimlere başladım. Çünkü çîrok sadece anlatmak değildir. Çîrokun içerisinde psikoloji, sosyolojinin yanı sıra birçok farklı nokta var. Ben de yavaş yavaş bunları öğreniyordum ve artık anlatmaya başlamam gerektiğini hissediyordum. Şimdi artık hikayelerimle sahneye çıkıyorum, önceden hazırlıklarımı yapıyorum ve kendi stilimi belirliyorum. Dinleyicilerimden çok olumlu dönüşler alıyorum, çok beğeniyorlar. Gelip beni dinliyorlar ve hep beraber onların çocukluklarına gidiyoruz. Aynı zamanda beraber yeni hayaller de yaratıyoruz” şeklinde konuştu.
Çiroktaki özgürlük ve mutluluk
Sîtî, çîrok anlatırken kendini özgür bir çocuk gibi hissettiğini söyleyerek, “Çîrok anlatırken dünyadaki tüm üzüntüleri ve gündelik sorunları unutuyorum. Dinleyicilerim de benimle birlikte heyecanlanıyor ve mutlu oluyor. Çünkü aynı yerde 50 kişi aynı şeyi hayal ediyoruz. Bu bizim için iyi oluyor çünkü gündelik yaşamdan ve gündelik kaygılardan uzaklaşıyoruz. Bu uzaklaşma ile birlikte hayalleri kentine gidiyoruz. Hep beraber orada kahraman oluyoruz, canavarlarla, cadılarla savaşıyoruz. Savaşlarımızın sonucunda amacımıza ulaşıyoruz ve hep beraber mutlu oluyoruz. Böylece hikayemiz bitiyor, her yeni hikayeyi birbirimize armağan ediyoruz ve o hayal dünyasından çıkıyoruz” dedi.
Çocuklar Kürtçe yaşayacak
Sîtî, çîrokbêjînin Kürt halkı için hayati bir öneme sahip olduğunu, ancak günümüzde çocukların anadillerinde çîrok dinleme fırsatından mahrum kaldığını belirterek şunları söyledi: “Şimdiki çocukların anne babaları veya büyükleri onlara çîrok anlatmıyor. Maalesef anlattıkları zaman da başka dillerde anlatılıyor. Kürtçe çîrok artık çocuklara anlatılmıyor. Eğer dilimizin zengin olmasını ve yaşamasını istiyorsak, Kürtçe çîrok anlatmamız gerekiyor. Çocukların yaşamında anadilinde çîrok dinlemek önemlidir. Çünkü o çocuklar bu hikayeler sayesinde Kürtçe düşünecek, yaşayacak ve kültürünü bilecek.”
Bir hayalin peşinde
Tek başına bir hayalin peşine düşerek çîrok toplayan ve anlatan Amine Sîtî Aktaş, bu geleneği yaşatmanın herkes için mümkün olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı: “Çîrokbêj olan biri önce kendine inanmalı ve heyecanını hiç kaybetmemeli. Belki çîrokbêjî için sahne eğitimleri alınabilir ama bizim kültürümüzde çîrokbêjî doğal bir sanattır. Çünkü bu sanat, bizim içimizde var. İsteyen herkes iyi bir çîrokbêj olabilir. Benim de isteğim; bir gün sahnede on tane çîrokbêj bir arada görmek. Son olarak da dilimize ve kültürümüze hepimiz borçluyuz, bu yüzden hepimizin kapısı her zaman çîrok ve çîrokbêjlere açık olsun.” WAN







