Sözleri 46 yıldır yankılanıyor

THKO önderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın 6 Mayıs 1972’de idam edilişlerinin üzerinden 46 yıl geçse de, idam sehpasındaki son sözleri halen kulaklarda.
THKO önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 6 Mayıs 1972’de Ulucanlar Cezaevi'nde idam edilişlerinin 46'ncı yıl dönümünde başta Karşıyaka'daki mezarları başında olmak üzere Türkiye'nin birçok yerinde saygıyla anılıyor. Vietnam Savaşı'nda yaşanan katliamların etkisiyle Fransa'da başlayarak tüm dünyaya yayılan, Cumhuriyet tarihinin en büyük gençlik isyanlarından biri olan ve ilerleyen yıllarda bir halk hareketine dönüşen ’68 hareketi’nin Türkiye'deki öncülerinden olan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, mücadeleleri ve idam edilişleri ile artlarında derin anlamlar bıraktı. 6 Mayıs sabahında onları nefessiz bırakan zihniyetin tüm çabalarına rağmen verdikleri mücadele Türkiye emekçi halklarının hafızasından hiçbir zaman silinmedi, uğruna mücadele ettiği insanlar onları unutmadı.
Denizler, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun (THKO) kuruluşunu açıkladıkları 1971’e kadar Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) gibi birçok örgütlenmenin içinde yer aldı. "Üç Fidan" THKO'yu ilan etmeden önce de ses getiren ve yankıları bugün bile devam eden birçok eyleme de imza attı. Beşiktaş'ta yapılan 6. Filo eylemi, Deniz'i efsanevi öğrenci liderleri arasına sokarken, Vietnam halkının katlinde başrol oynayan ABD'lilerden biri olan Komer'in ABD Ankara Büyükelçisi olarak ODTÜ'ye geldiğinde, aralarından Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın da bulunduğu devrimci öğrencilerce arabasının yakılması ise dönemin öğrenci hareketinin artık bir halk hareketine dönüştüğü eylem oldu. 4 Mart 1971’de Türkiye'nin en etkili eylemlerinden birine daha imza atan Denizler, Ankara'da 4 ABD askerini kaçırdıklarında arkalarında 4 askerin kimliklerinin yanı sıra THKO'nun kuruluş bildirgesini de bırakmışlardı. Deniz ve arkadaşlarının öncülük ettiği THKO'nun kuruluş bildirgesi, eylem günü ajanslar tarafından okundu. Kurdukları örgütle Türkiye'nin "tam bağımsızlığını" savunuyorlardı.
Denizlerin THKO'yu kurarak, kırda gerilla mücadelesi verme kararlarında, Filistin'e giderek, Filistin Kurtuluş Örgütü'nden (FKÖ) eğitim almaları etkili olmuştu. THKO'nun kuruluşuna öncülük eden Hüseyin İnan, aynı zamanda örgütün teorisyeniydi ve THKO'nun "Türkiye Devriminin Yolu" adlı tek teorik çalışmasına son halini verdi.
12 Mart darbesi ve idam
THKO militanlarının yanına gitmek isteyen Deniz ve Yusuf, 16 Mart 1971’de Sivas'ta yakalandı. Yusuf, Şarkışla'da yaralı olarak, Deniz ise Gemerek'te girdiği çatışma sonucu yakalandı. Hüseyin de 23 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde düştüğü bir pusuda yoldaşı Mehmet Nakipoğlu ile yakalandı. Üç Fidan’ın 16 Temmuz 1971’de Ankara 1. No'lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde başlayan yargılamaları, 9 Ekim 1971’de "Anayasayı silah zoruyla değiştirmek" gerekçesiyle verilen idama kararıyla sona erdi. Üç Fidan yargılandıkları süre boyunca haklarında politik olarak hazırlanan iddianameye karşı yaptıkları savunmalarla Türkiye tarihini analiz etmiş ve kendilerini Türkiye'nin bağımsızlığına armağan ettiklerini vurgulamışlardı.
'Bu çocuklar haşindi’
İdamlarının engellenmesi için kamuoyu nezdinde birçok girişim bulunulsa da tüm çabalara rağmen 6 Mayıs 1972 sabahında Ulucanlar Cezaevi'nde idam edildiler. Sonradan daha net ortaya çıkan yargılamanın adaletsizliği, idam kararı veren mahkemenin askeri savcısı Baki Tuğ tarafından yıllar sonra şu sözlerle itiraf edildi: "Elbette ki idam cezası şart değildi. Duruşmalarda eğer birazcık mahkemeye saygılı olmuş olsalardı, bu gençler idam edilmezlerdi. Ancak bu çocuklar mahkemede çok sert, haşindi."
Pişmanlık değil, kararlılık
Üç Fidan’ın idam sehpasında haykırdığı son sözleri ise Türkiye halklarının geleceğine ışık tuttu. İdam sehpasında Yusuf, "Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!"; Hüseyin de "Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım! Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım! Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum! Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm!" diye haykırdı. Deniz ise "Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm Leninizmin yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi! Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın işçiler, köylüler!" sözleriyle Türk ve Kürt halklarının mücadelesini daha ileri bir boyutu taşıdı.
Bağımsızlık ifadesi
Deniz'in, 70'li yıllarda hala teorik bir tartışma konusu olan Kürt halkından ilk defa, idam sehpasında bir ulus olarak söz etmesi ise ileriki yıllarda Kürt ulusunun varlığının artık kamuoyu tarafından tartışılmasının önünü açtı. Deniz'in "Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi" sözleri Kemalist çevreler tarafından "Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği" cümlesiyle yer değiştirilmek istense de Deniz'in muradı olan Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesi Üç Fidan’ı sahiplenen herkes tarafından günümüzde yürütmesine engel olamadı.
İleri bilincin göstergesi
THKO önder kadroları arasında yer alan İhsan Çaralan, Denizlerin mücadelesinin bir süre sonra 68 ruhunun gençlik eylemlerini de aştığını, bir halk hareketinin simgesi haline geldiği ifade etti. Çaralan, şunları söyledi: "O dönem ile bu dönem arasında bağ kurduğumuzda şuna gelebiliriz aslında; dönem anti-emperyalizmi de çok önemlidir, sert çıkışlardır. Filistin'e gidilip savaşılmıştır ama Kürtlerin de aslında ezilen bir halk olduğu, onların sömürge mi ya da işte ulus mu oldukları gibi bir tartışma başladığında, mesela Vietnam halkının bağımsızlık mücadelesini destekleyen 68'li gençler Kürtlerin hakları konusunda milliyetçi konuma geçmişlerdir. Ama Denizlerin idam sehpasındaki sözleri o dönem kuşağını aşan çok ileri bir bilincin göstergesidir."
70'li yıllarda Kürt halkının varlığının kabul edildiği ancak sol içi tartışmalar içinde hapsolduğunu dile getiren Çaralan, "Deniz, Kürt halkını ilk defa idam sehpasında bir ulus olarak nitelendirmesi, meseleye artık herkesin başka türlü bakmasını sağladı. 6 Mayıs Türk ve Kürt halkının bir araya gelmesinin en ileri ifadelerinden biri oldu. Deniz, Kürt ve Türk halkının mücadelesini devrimciler arasında bir tartışmadan çıkarıp pratik bir sehpadan seslendirildi. Denizlerin son sözlerinin bu güne kadar gelmesi bir diğer nedeni ise politik ifadelerin dışında, söylediği sözlerin samimiyetinden, içtenliğinden kaynaklandı" ifadelerini kullandı.
Deniz'in Kürt ulusuna yönelik bu samimi sözlerinin Kürt gençleri üzerinde de ciddi bir etki bıraktığını da belirten Çaralan, "Kürt genç devrimcileri Denizlerin, Kürtlerin mücadelesi ile ilgili sözlerine çok saygı duydular. Bugün de gereken değeri veriyorlar" dedi.
Kimse 'gel lider ol' demedi
68 kuşağından yazar Tuncer Sümer, onları şöyle anlattı: “Deniz içimizdeki en hareketli arkadaşımızdı. Uzun boyuyla, sevimliliğiyle, esprileriyle bilinirdi. Onun en önemli özelliği şaka yapmaktı. Devrime olan inancı çok büyük ve karizmatik biriydi. Onu tanıyıp da sevmeyen ya da devrimci hareket içerisinde onunla birlikte yürümeyen kimse yoktu. İstanbul’da 68 gençlik hareketleri başladığında Deniz tartışmasız liderdi. Kendiliğinden öne çıkmıştı. Kimse ona ‘gel sen lider ol, bu iş yap’ dememişti. Güzel konuşurdu. Konuştuğu zamanda kitleleri peşinden sürüklerdi.
İnançlı bir görev insani
Yusuf Aslan, inançlı ve kararlı bir görev insanıydı. ODTÜ’de kısa boyuyla, tıknaz vücuduyla, devamlı güleç yüzüyle bizim için çok sevimli biri arkadaştı. Çok iyi araba ve motosiklet kullanırdı. Nerede yapılması gereken bir iş varsa kimseye sormadan gidip yapardı.
Gezmiş, İnan’ı dinlerdi
Hüseyin İnan az konuşan, ciddi duran, iyi gözlem yapan, güvenebileceği insanları kazanmaya çalışan ve de kazanan bir arkadaştı. Gezmiş kimsenin emrine ve boyunduruğu altına girmezdi. Yalnızca İnan’ın sözünü dinlerdi."
Mezarları başında anıldılar
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilişlerinin 46’ncı yılında Karşıyaka Mezarlığı’nda bulunan mezarlarının başında anıldı. Gençlik örgütleri, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin yanı sıra binlerce insan "Üç fidan" anısına mezarlıkta bir araya geldi. Saygı duruşuyla başlayan anmada Enternasyonal Marşı okundu. Ardından kurumlar adına ortak açıklamayı KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Sultan Saygılı yaptı. Açıklamanın ardından kitle mezarların bulunduğu yere geçti. Deniz Gezmiş'in mezarı başında konuşan Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, “Onlar 46 yıldır emperyalizme karşı bağımsızlık, barış, egemen ulusların iktidarına karşı ulusal kurtuluş, kapitalizme karşı sosyalizm mücadelesinde bayrak oldular, bugüne geldiler” dedi.
MA/ANKARA
