Susmak

Forum Haberleri —

Susmak

Susmak

  • Susmak, cehennemi seçmektir. Çünkü içindeki yangını duyacak kimsenin olamadığının farkına varmaktır. Ve bu farkındalıkla yepyeni bir süreç başlatmaktır.

KEMAL GÜLER

Herkesin sustuğu bir an vardır. Sustuğu bir şey. Sustuğu bir yer. Sustuğu biri. Susmanın hangi hali olursa olsun. Korkunç gürültülü bir şeydir susmak. Uğultulu bir tipiye benzer en çok. Bıçak gibi kesen bir ayaza.

Susmak, konuşmanın bir parçasıdır normalde. Karşılıklı iletişimde bir es noktası, sesini karşındakine ulaştırabilme fırsatı ve onu duyabilme olanağı sunar insana. Fakat bazen durum değişir. Diyalogda denge yitirilir, adalet noktası tar-u mar olur. O noktada susmak bambaşka bir şeye dönüşür. O es noktası, dipsiz bir kuyuya dönüşür ve bambaşka bir dille konuşmanın kendisi oluverir. Tehlikeli bir konuşma biçimidir bu. Susmak konuşmaların en uzunu, aşkın ifadenin, en etkili anlatımı, çok boyutlu konuşmanın en iyi tarzı haline geliverir. Susmak, anlamların kaosunu yaratan dipsiz bir kuyu, karanlık bir ruh, hedeflediği kişiyi bu kaosun içinde belirsiz kuşkulara boğan ölümcül bir anlatım biçimidir artık.

Susmak bazen kabullenmek, bazen ret etmek olur . Bazen utanmaktır kıpkırmızı kesilerek. Bazen öfkelenmektir, kanın donmuşcasına. Bazen sevinin masumiyeti, bazen de nefretin hiçleştiricisine dönüşür. Çift ağızlı bir hançerdir o. Erildeki dişil, beyazdaki siyahtır. Bir suda ikinci kez yıkanılmayacağının bilincidir. Şu katılmamış diyalektik, dört başı mamur kuantumcu felsefedir.

Susmak, kalmak gibi görünse de, gitmektir çoğu zaman. Kalmak için yer aramanın, fakat kalınamayacağını anlamanın çaresizliğidir. "Gidenin birini, kalanın ise kendini bulmak" için başladığı uzun bir yolculuktur. Bütün anlamların içinden geçerek, onların anlamsızlığından yeni bir manaya ulaşmaktır. Susmanın amacı, kendine çıkmaktır. Kendinden kendini yaratmaktır. Bir fark vardır her susuşta. Helezonik bir aşamadır her basamağı. Bu yüzden susmak, susmayı doğurur. Bu döngü her zaman kaçınılmaz bir bitişi getirir. Bitirdiklerinin yarattığı boşluk, yeni başlangıçların rahmidir. Orada hayat yeniden döllenmeye başlar.

Söz literatürü oluşturur. Onunla şiir yazarsın, edebiyat yaparsın, bilinç inşaa edersin. Bilimsel verileri açıklarsın. Söz kategorik bir öz taşır, bu yüzden sınırları vardır. Ve insanı oraya bağlar. Oysa insan kategorize edilemeyecek kadar derin ve özgür olmaya meyillidir. İsteklerimiz ve arzularımız anlamsal sınırlardan daha büyüktür. Bu yüzden verili olanla, aranan arasında her zaman gerilimli bir ilişki vardır. Bu zihinsel devrimin eşiğidir. Ya gerçekleştirirsin ve yepyeni bir dil, yepyeni bir anlatım seviyesi yaratırsın ya da susarsın. Susmak, aklın doğurduğu, yüreğin ise çaresiz kabul ettiği bir olgudur. İdeolojik veyahut kuramsal çatışmalar suskunluğu doğurmaz. Susmak, daha çok aklımızın kalbimize yetmediği zamanlarda, ikisinin arasında sıkışıp kalmışlığımızdan doğar. Çünkü an gelir yetmez kelimeler. An gelir, söyleyecek dehşet sözlerin bulunur; fakat, seni duyacak kulak yoktur karşında. Büyük konuşmak kalır sana, susarsın. Susmak, sözün kainatında bir uçurum yaratmaktır. Bu yüzden uçurumlar gibi, susku da insanın içine bakar. Bütün uçurumlar gibi, gizli bir intihar daveti vardır her susuşta da... Sözün inkarı gibi görünse de, aslında sesin intiharıdır bu. Susmak bilinç eksikliğinden değil, bildiklerinin karşılık görmemesinden doğar. Bilmediğimizden sustuklarımız, susmak değil, sessizleşmektir. Susmak bilinç gerektirir. Sağlam bir yargı gerektirir. Bunlardan beslenen sağlam bir irade gerektirir. Susmak, cehennemi seçmektir. Çünkü içindeki yangını duyacak kimsenin olamadığının farkına varmaktır. Ve bu farkındalıkla yepyeni bir süreç başlatmaktır. Susmak dilin trajedisidir... Susmak, şiirin rüzgara dönüşmesi gibi bir şeydir.

Susmak, çıkılan en uzun yolculuktur. Susmak, en uzun cümledir. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.