Tacizciye iş birlikçi kalkanı

  •  ”Beni yerimden yurdumdan ettiler. Sussaydım kızıma yapılanları kimse bilmeyecek, bu olay öylece kapanacaktı. Ben bu günaha ortak olmayacağım. Evimi, malımı, mülkümü de bırakırım ama vazgeçmem. Benim kızımdan daha değerli bir şeyim yok, ne yaparlarsa yapsınlar vazgeçmeyeceğim.”
  •  Bunları söyleyen Suat Gencer, 7 yaşındaki kızını taciz eden okul görevlisi hakkındaki şikayetinden vazgeçmediği için Van Başkale ilçesini terk etmek zorunda bırakıldı. Gencer’e bu zorbalığı yapan güç ise devletin silahıyla ilçeye hükmeden korucubaşı İskender Ertuş ve gölgesindeki tetikçiler.

ERDAL BAZ / VAN

Elbak’ta (Başkale) yatılı okuldaki görevlinin cinsel saldırısına maruz kalan 7 yaşındaki İ.G.’nin babası Suat Gencer, ”Yaşadıklarımız zorbalık ama olayın bilinmesini, bize ve kızıma yaşatılanları herkes duysun istiyorum” dedi.

Van’ın Başkale ilçesinde Başkale Yatılı Bölge Ortaokulu’nda okuyan 7 yaşındaki İ.G, okulda eşiyle beraber çalışan Yavuz Kılıç’ın (aşçı) cinsel saldırısına maruz kaldı. Çocuğun tacizi anlatması ardından ailesi, Kılıç hakkında şikayetçi oldu. Başlatılan soruşturmanın ardından Kılıç’ın cinsel saldırıda bulunduğu kamera görüntüleriyle de tespit edildi. Kılıç, tutuklanarak cezaevine konuldu. Yavuz Kılıç, korucubaşı İskender Ertuş’un yakın koruması olan kuzeni Faysal Kılıç aracılığıyla Ertuş’a ulaşarak, ailenin şikayetten vazgeçmesi için yardım istedi. Önce Faysal Kılıç. ardından da İskender Ertuş, ailenin şikayetinden vazgeçmesini istedi. Aile kabul etmeyince de tehdit edildi. Tehditlere ilçeyi terk etme dayatması eklenince  aile, gece yarısı apar topar Başkale’yi terk etmek zorunda kaldı.

Yaşatılanları herkes duysun

Aile, Van’a yerleşti. Ailesiyle birlikte olan İ.G. ise psikolojik destek görüyor. Baba Suat Gencer, başlarından geçenleri anlattı. Tacizin Eylül’de yaşandığını ve iki hafta boyunca devam ettiğini belirten baba Gencer, tacizci tutuklandıktan sonra ise tehdit edildiklerini aktardı. ”Yaşadıklarımız zorbalık” diyen baba, ”Olayın bilinmesini, bize ve kızıma yaşatılanları herkes duysun istiyorum” dedi.

Çocuk 7, tacizci 60 yaşında!

Baba Gencer, şunları söyledi: ”Kızım 7 yaşında  Başkale’de Yatılı Bölge Ortaokulu’nda temizlikçi olarak çalışan (okulun internet sayfasında halen ‘aşçı’ olarak ismi duruyor)  60 yaşındaki Yavuz Kılıç’ın tacizine maruz kalıyor. Korkudan başta bize söyleyememiş. Bu durum, iki haftaya yakın devam etmiş. En son kızım dayanamayıp bize söyledi. Biz de şikayetçi olduk. Kamera görüntülerine bakınca da olayın öyle olduğu görüldü ve bunu yapan kişi tutuklandı.

Vazgeçmezsen ölürsün!

Bu olay bizim için, kızım için bir yıkımdı. Kızıma nasıl destek olacağımızı düşünürken bu sefer de Yavuz Kılıç’ın akrabası ve İskender Ertuş’un koruması olan Faysal Kılıç beni arayıp tehdit etti. Şikayetimden vazgeçmesem beni öldüreceklerini söyledi. Ben de vazgeçmeyeceğimi söyleyince, İskender Ertuş beni çağırıp şikayetimden vazgeçmemi, burada işlerin başka şekilde halledildiğini söyledi. Ben şikayetimden vazgeçmeyeceğimi söyleyince ‘Seni burada barındırmayız, artık sorumlusu biz değiliz’ deyip gittiler. O günden sonra aldığım tehditlerin, araya sokulan adamların haddi hesabı yok. Ben de çareyi ailemi ve çocuklarımı oradan kaçırmakta buldum.

Yerimden yurdumdan ettiler

Her şeye namus diyen bu insanlar küçücük bir çocuğa yapılan taciz için birbirilerini koruyor. Bunu ben kabul etmiyorum. Beni yerimden yurdumdan ettiler. Sussaydım kızıma yapılanları kimse bilmeyecek, bu olay öylece kapanacaktı. Ben bu günaha ortak olmayacağım. Evimi de, malımı da, mülkümü de bırakırım ama vazgeçmem. Benim kızımdan daha değerli bir şeyim yok, ne yaparlarsa yapsınlar vazgeçmeyeceğim. O alçak en büyük cezayı almadan bu işin peşini bırakmayacağım.”

Dava sürecini beklediklerini belirten baba Gencer, sonuna kadar takipçisi olacaklarını ekledi.

Faysal Kılıç

İlk işleri değil

İskender Ertuş’un yakın koruması olan Faysal Kılıç ise kirli işlerini yöneten kişi. Köylüsü Hasan Durmuş, Faysal Kılıç ve kirli ilişkilerine ilişkin şunları aktardı: ”Faysal Kılıç, İskender Ertuş’un bütün kirli işlerini yöneten, onun adına insanları tehdit eden mafyavari yaşayan bir adam. Yavuz Kılıç, Faysal Kılıç’ın kuzeni. Aynı zamanda onun işe soktuğu biri. Bu olayda da tacizci kuzenini korumak için araya girmiştir. Adamı tehdit etti. Olmayınca İskender Ertuş’u araya sokup tehdit etti. Bu onların ilk işi değil, birçok kişiyi tehdit edip ilçeden kaçırttılar. Arkalarında devlet var, devletin verdiği silahlar var. Bu yüzden her istediklerini yapıyorlar” dedi.

İstediklerini yapıyorlar

İskender Ertuş’un köylüsü olan ve güvenlik nedeniyle ismini vermek istemeyen L.P. ise adamlarıyla beraber istediği her şeyi yaptığını söyledi. Ertuş’un kadro dağıttığını, hatta bu Yavuz Kılıç’ı da eşiyle beraber işe soktuğunu belirtti. Taciz olayından sonra İskender Ertuş’un köylülere “Bunun bir yanlış anlama olduğunu, küçük bir kızın sözüyle kimsenin hareket etmemesini, kimsenin bu olay üstüne konuşmamasını” istediğini kaydeden L.P. şöyle konuştu: ”İskender Ertuş’un yakınında bulunan herkes ilçede bu olayın yanlış anlama olduğunu konuşuyor. Herkese de böyle söylüyorlar. Biz olayın gerçek olduğunu, bu adamların her şeyi yaptıklarını biliyoruz ama ses edemiyoruz.”

Bunlar suç çetesi

Bunlar bir suç çetesi olduğunu söyleyen L.P. şunları ekledi: ”Yüzlerce korumayla gezen, ihale dağıtan, insanları işe sokmak için rüşvet alan, böylesi meseleleri çözmek için insanları tehdit eden, karşılığında para alan insanlar. Bunlar yasaların üstünde. Güçlerini devletten alıyorlar.”

İktidardan güç alıyorlar

Kadın ve çocuk bedeni üzerinden toplumun düşürülmeye çalışıldığını belirten HDP Van Milletvekili HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, birçoğunun üniformaların arkasına sığındığını hatırlattı. Van Milletvekili, şunları söyledi: ”Musa Orhan’ın hiç çekinmeden ‘bu ilk değil’ demesi, öylesine bir söylem değildir. İçişleri Bakanı’nın Orhan’ın sırtını sıvazlaması öylesine yapılmamıştır. Başkale’deki mevcut durum da bundan farklı değildir. Sırtını iktidar zihniyetine ve cezasızlık politikalarına dayıyorlar. Her zaman bu zihniyete karşı olduk, mücadele ettik. Bundan sonra da mücadele edeceğiz. Hangi ahlak, hangi vicdan çocuklara yönelik bu suçu kabul edebilir? Suçlular gereken cezayı alıncaya kadar bu davaların takipçisi olduk olacağız. Sadece yaşandıktan sonra değil, olmaması için de toplumsal bilinci yaratmak için çalışmalarımıza ve bu kirli zihniyete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Kimse ben yaptım bir şey olmaz, demesin; peşlerini asla bırakmayacağız.”

 

İlk korucubaşı olma gururundan Efrîn işgaline hazır kıta durmaya

İskender Ertuş

İskender Ertuş, 90’lı yılların terör rejimini yürüten Çiler-Güreş savaş konseptinin biricik partisi DYP’nin korocu başı kontenjanından üç dönem Başkale Belediye Başkanlığı yaptı. AKP’nin 12 Haziran 2011 seçimlerindeki milletvekili aday adayı oldu, ancak rakiplerini geçip aday olamadı. ‘Kürt’ olduğunu söylüyor, ‘diyalog süreci’nde iş birlikçilikten vazgeçme emareleri gösteriyordu. Son dönemlerde CHP ile flört yapacak kadar da iyi ‘koku’ alan biri. Ertuş, Türk devletine ne kadar bağlı olduğunu, Efrîn’i işgal saldırısı sırasında sansasyonel bir açıklamayla deklare etmişti. ‘Ertoşi Aşireti Lideri’ sıfatıyla yaptığı açıklama, Kürt iş birlikçiliğinin hem karakterini hem de dramını gözler önüne seriyordu. Açıklama şöyleydi: ”Afrin’den gelen şehit haberleri maalesef bizi derinden üzüyor ve Afrin’de yürütülen askeri operasyonun ülkemizi ne denli maddi ve manevi olarak sıkıntıya soktuğunun da farkındayız. Bu tüm olumlu ve olumsuz gelişmeleri göz önünde bulundurarak, şahsım ve bana bağlı olan tüm Ertuşi aşireti mensupları olarak ülkemize her türlü desteği vermeye hazırız.

Tarihe bakıldığı zaman, aşiretimiz Osmanlı’dan beri gelen, devletine olan sadakatini hiçbir zaman bozmamıştır ve bundan sonrada bozması mümkün değildir. Çünkü Ertuşi aşireti Osmanlıya sadece miralaylarda asker desteği sağlamakla kalmamış, bununla birlikte çok zaman Osmanlı’ya sosyal ve kültürel anlamda katkıda bulunmuştur.

Aslında çok uzağa gitmeye gerek yok; yakın tarihe baktığımız zaman PKK’ya karşı aşiretim adına ilk silah alan aşiret reisi benim ve Türkiye’yi aydınlık bir geleceğe taşımak uğruna aşiretimden yüzlerce şehit verdik. Ayrıca şunun da altını iyice çizmek isterim ki; Kürt olmamız, asla teröre destek verdiğimiz veya yanında saf tutuyor olduğumuz anlamına gelemez. Biz değerlerine, örf, adet ve geleneklerine bağlı ve devletine sadık Kürtleriz. Bizi olmadığımız şekilde gösteren yanlış düşünceler ancak körleşmiş, ırkçı ve insanlığı bir nebze olsun idrak edemeyen zihinlerin ürününden başka bir şey değildir. Çünkü biz devleti her şeyden öte şeref, haysiyet ve onur olarak idrak etmişiz.

Doksanlı yıllarda belediye başkanlığı yaptığım dönemler bütün sözlerimi çok iyi izah ediyor. Çünkü o dönemlerde ben hiçbir zaman etnik ayrımcılık yapmadan, milletime can-ı gönülden eksiksiz kamu hizmetinde bulundum. Ayrıca belediye bütçesinden tek bir kuruş bile kullanmadan fakir fukaraya nasıl destek çıktığımı da herkes iyi bilir. Bundan dolayı insanlarımızı maddi ve manevi değerlerle sömürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Devletimizi bu terör kusturan zihinlerden temizlemek etmek için Ertuşi aşireti olarak ülkemiz için bir daha silah altına alınmaya hazırız.

Askerimizin Afrin bataklığından biran önce başarılı bir şekilde çıkmasını Allahtan niyaz ediyor ve şehit olan askerlerin ailelerine baş sağlığı diliyorum. Herkese sevgi ve saygılarımı sunarım.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.