Tarih unutmaz: Bir ay, iki katliam

Haberleri —

Geçmişte yaşanan zulmü, katliamları, hak ihlallerini çevreleyen sessizliğin yarattığı boşluk, çatışma sonrası barış sürecinin önemli bir sorunu olarak varlığını sürdürüyor.

Türkiye tarihi, devlet eliyle gerçekleştirilmiş katliamlarla doludur.
Tarihin hafızasında kayda geçen sayısız katliamdan ikisi de değişik tarihlerde böyle bir Temmuz sıcağında işlendi. Bunlardan ilki Zilan Katliamı, ikincisi ise “33 Kurşun Olayı”dır.
***
Yıl 1930. İnsanlık tarihine kanlı bir dipnot olarak düşen 2. Dünya Savaşı’nın öncesinde Kürtlerin tarihine bir katliam daha yazılıyor. Temmuz ayında Ağrı İsyanını desteklediği gerekçesiyle Erciş’in Zilan bölgesinde 15 binden fazla Kürt, vadilere ve dere yataklarına toplatılıp iki hafta gibi bir sürede katledildi.
Dönemin yarı resmi gazetesi olan Cumhuriyet Gazetesi 12 Temmuz 1930’da meydana gelen bu olayı 16 Temmuz 1930 tarihinde “Ağrı Dağı tepelerinde tayyarelerimiz şakiler üzerine çok şiddetli bombardıman ediyorlar. Ağrı Dağı daimi olarak infilak ve ateş içinde inlemektedir. Türk’ün demir kartalları asilerin hesabını temizlemektedir. Zilan Deresi ağzına kadar ceset dolmuştur...” şeklinde duyurmuştu.
Cumhuriyet Gazetesi özel muhabiri Yusuf Mazhar’ın aktardığına göre;
Türk Ordusu iki kolordu ve 80 uçaktan oluşan hava gücü kullandı. İsyana katılan bütün köyler yakılırken 15.000 kadar insan Zilan Deresi’nde öldürüldü. Sağ kalanların bir kısmı ise İran’a kaçıp katliamdan kurtulmayı başardılar.
Olay sonrası 31 Ağustos 1930 tarihli Milliyet gazetesinde dönemin başbakanı İsmet İnönü’nün şu demeci yayımlanıyor: “Bu ülkede sadece Türk ulusu etnik ve ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur. Kürtler aslı astarı olmayan propagandalara kanmış, aldanmış, neticede yollarını şaşırmış Doğu Türkleridir.”
TBMM’de daha sonra kabul edilen kanunla, isyan mıntıkasında yapılan işlerin suç sayılamayacağı kabul edilmişti!
***
Neyse ki tarih var, hafıza var... Her şey kayda geçiyor orada... Bütün bir ömrün tüm vahşetleri ve sabıka kayıtları var orada... Hayatın tüm mağdurları, yargısız infazlar, inkar ve imhalar var orada...
Evet. Tarihin hafızasında kayda geçen sayısız olaylardan ve Temmuz ayına dair ikinci katliam; tıpkı Roboskî gibi ama yıllar önce - 30 Temmuz 1943’te - yaşanan “33 Kurşun Olayı”dır.
33 köylünün katli daha çok Ahmed Arif’in “33 Kurşun” şiiriyle kamuoyunun ve birçok araştırmacının ilgisini çekmiştir. Buna bağlı olarak, olay, gazeteci Günay Aslan’ın “Yas tutan Tarih” ve İsmail Beşikçi’nin “Orgeneral Mustafa Muğlalı olayı” adlı kitaplarında konu edildi.
Olay özetle şöyle: Özalp Kaymakamı Hilmi Tuncel’in kurduğu çete tarafından koyunları gasp edilen İranlı bir aşiret reisi, Türk tarafına geçerek 500 koyunu gasp eder. Aşiret reisine yardım ettikleri iddiasıyla 33 köylü yakalanır ancak suçsuz oldukları anlaşılır.
Bölgeye soruşturma için gelen Orgeneral Mustafa Muğlalı, 24 Temmuz 1943 günü yetkililerle bir toplantı yapar ve 33 köylünün diğer köylülere ibret olması için öldürülmesini ister.
Tümgeneral Cevat Yalım ve İçişleri Müfettişinin uyarılarına karşın 30 Temmuz 1943 gecesi, Yukarı Koçkıran köyü, 356 No’lu sınır taşında 33 köylü yargı kararı olmaksızın, elleri ve gözleri bağlanarak kurşuna dizilir.
Konu ilk kez 1948’de, Meclis’te gündeme getirilir. 1949’da soruşturma açılır, yargılama sonucu Muğlalı idama mahkum edilir ancak yaşı dolayısıyla ceza 20 yıla indirilir.
16 Mart 2004’te, yani olaydan 61 yıl sonra Muğlalı ismi Özalp’lilerin yaşamlarına yeniden girdi. Genelkurmay, bu tarihte Muğlalı’nın ismini Özalp’teki bir askeri kışlaya verdi. Yıllarca bir caninin ismiyle anılan kışlanın ismi ancak bir süre önce değiştirildi.
***
Demokrat Parti iktidarı, kimi engellemelere rağmen ‘Muğlalı olayı’nı örtbas etmeyip gerçeği açığa çıkarmıştı. Aynı şeyi Roboskî olayında şimdiki hükümet için söylemek şu ana kadar mümkün görünmüyor. Hükümet olayın üzerini örtmeye ve unutturmaya çalışıyor.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.