Tedavi hakkı işkenceye dönüştü

Kadın Haberleri —

Tenzile Acar

Tenzile Acar

  • Hasta tutsaklardan Tenzile Acar cezaevinde yaşanan hak ihlallerini, hastaneye götürülürken karşılaştıkları uygulamaları anlatarak, “Hastaneye gitmek bizim için daha kötü bir duruma sebep oluyor” dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Cezaevleri Komisyonu'nun 2020 yılı raporuna göre, cezaevlerinde 604'ü ağır olmak üzere bin 605 hasta tutsak bulunuyor. Tedavileri yapılmayan ve “cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen tahliye edilmeyen tutsaklar, cezaevlerinde yaşamını yitiriyor. Yetkililer aile ve sivil toplum örgütlerinin başvurularına karşı sessizliği tercih ederken, aileler Bakurê Kurdistan kentleri başta olmak üzere Türkiye illerinde de yaptıkları “Adalet Nöbetleri” ile duyarlılık sağlamaya çalışıyor.

Sağlık sorunları ağırlaşıyor

Hasta tutsak listesinde yer alan tutsaklardan Tenizle Acar, 1 Mart 2017 yılından bu yana Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor. İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu geçtiğimiz haftaki F Oturumu’nda sağlık durumu ağırlaşan Tenzile Acar’ın durumunu kamuoyuyla paylaştı.

Tutuklandığı süreçte ağır işkencelere ve kötü muameleye maruz kalan Acar, ileri derece hepatit B ve tüberküloz hastası. Tutsaklığı sürecinde hastalıkları baş gösteren Acar’ın göğsünde sıkışma, nefes almakta zorluk yaşama ve boğazından kan geliyor. Kelepçeli muayeneyi red eden Acar’ın sağlık sorunları her geçen gün ağırlaşıyor.

Keyfi aramalarla eşyalar parçalanıyor

Jinnews Kadın Haber Ajansı’na cezaevindeki hak ihlallerine ilişkin yazan Tenzile Acar, duyarlılık çağrısında bulundu. Cezaevinde var olan hak ihlallerinin salgın hastalık bahane edilerek daha da artığını belirten Acar, tutsakların bütün sosyal aktivitelerinin ellerinden alındığını aktardı. Cezaevi yönetiminin değişmesinden sonra keyfi uygulamalarla hak ihlallerin artığını vurgulayan Acar, “Özellikle keyfi uygulamalarla aramalar yapıp, arama esnasında kişisel eşyalarımızın yerlere atılıp, dağıtılması ve yırtılması gibi müdahalelere maruz kalıyoruz. Bu uygulamalar dışında özellikle Kürtçe mektup, kitap gibi yakınlarımız tarafından gönderilen materyaller cezaevi yönetimi tarafından bize verilmiyor. Verildiği takdirde de bu mektupları veyahut kitaplar için kendi paramızla tercüman tutmamız isteniyor” ifadeleri ile cezaevinde yaşanan hak ihlallerini anlattı.

Doktorlar Hipokrat yeminine uygun davranmıyor

Hepatit B hastası olan ve hastalığının cezaevine girdikten sonra geliştiğini paylaşan Acar, tedavisinin eksik yapıldığını, iki ayda bir hastaneye götürülmesi ve kan tahlillerinin alınması gerekirken bunların yapılmadığını da belirtti. Acar, göstermelik olarak hastaneye götürüldüğünde de doktorların Hipokrat yeminine bağlı kalmadığını şu ifadelerle anlattı: “Hastaneye götürüldüğüm zaman jandarma benden önce doktorun yanına gidip ‘terörist’ olduğumu söylüyor. Bunun için de doktor negatif yaklaşarak Hipokrat yeminine yakışmayacak bir biçimde yaklaşıyor. Bunun yanı sıra hastaneden döndüğümüz vakitte ise tecrit koğuşunda kalıyoruz ve hem sosyal hem de psikolojik olarak yalnızlık çekiyoruz. Bunun için hastaneye gitmek bizim için daha kötü bir duruma sebep oluyor.”

Hücre cezası tehdidi

Devletin hasta tutsaklara karşı kendi kanunları düzleminde dahi davranmadığını ve Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) da taraflı kararlar aldığını söyleyen Acar, çok sayıda tutsağın cezası bitmesine rağmen infazlarının yakıldığını aktardı. Acar, cezaevinde bir tutsağın yaşadığı hak ihlaline dair de şunları paylaştı: “Geçen günlerde bir arkadaşımız yakınlarından biriyle görüşmek için telefon numarasını küçük bir kağıt parçasına yazıyor. Bu kağıt parçasının örgütsel bir materyal olduğu iddia edilerek disiplin soruşturması açılıp, tecrit koğuşuna götürülüyor. Sürekli cezaevi yönetiminin keyfi tecrit ve hücre cezası tehditleri ile karşı karşıyayız.” 

Siyasi tutsaklar sahiplenilmeli

Hasta ve infazları yakılan tutsakların serbest bırakılması ve cezaevinde artan hak ihlallerinin son bulması talebiyle Amed (Diyarbakır,) Wan (Van), İzmir ve İstanbul’da sürdürülen Adalet Nöbetleri’ne de dikkat çeken Acar, “Bütün demokratik kamuoyunun sadece hasta tutsaklar nezdinde değil bütün siyasi tutsaklar konusunda daha büyük bir tepki göstermesi kanaatindeyim. Bütün siyasi tutsaklar düşman ceza politikaları sonucu şu an tutsak durumundadırlar. Bundan dolayı kamuoyunun bütün tutsakları sahiplenmesi gerektiğini düşünüyorum” ifadeleri ile kamuoyunun daha duyarlı olması noktasında çağrıda bulundu. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.