Tek çözüm demokratik ulus
Dünya Haberleri —

Süveyda saldırı, HTŞ / foto:AFP
- Dürzileri katliamdan geçiren HTŞ yönetimine tepkiler artıyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio “Masum insanların tecavüze uğraması ve katledilmesi sona ermeli. Eğer Şam, DAİŞ ve İran etkisinden arındırılmış bir Suriye’nin inşasında samimiyse bölgeye sızan cihatçı gruplara geçit vermemeli ” çağrısı yaptı.
- ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas J. Barrack, son gelişmeleri görüşmek üzere QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî ile bir araya gelirken, BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ilk kez “yerel yönetim”e işaret etti. Pedersen, yerel halkın “kendi işlerini bağımsız bir şekilde yönetebilmesi” için düzenlemelerinin başlatılması gerektiğini söyledi.
Suriye’de halkların kimliğini yok sayan, taleplerini görmezden gelen ve ülkeyi tek merkezden yönetmek isteyen Heyet Tehrir El Şam (HTŞ) yönetiminin planları, yeni krizleri beraberinde getiriyor. Sahadaki gelişmeler ve diplomasiden üst üste yapılan açıklamalar, çözümün demokratik ulus paradigmasında olduğunu hatırlatıyor.
HTŞ ve farklı çete gruplarının, Süveyda’ya yönelik saldırıları, ateşkese rağmen sürüyor. Dürzilere yönelik saldırıların 13 Temmuz’da başlaması üzerine Suriye Geçici Hükümeti, “güvenliği sağlamak” iddiasıyla Şam ordusunu Süveyda’ya gönderdi. Ancak Dürzi savaşçıların direnişi ve İsrail’in hava saldırıları sonucu, orduyu geri çekti. Ancak bu kez “Bedevi aşiretler” adı altında Şam ordusu çatısındaki çete gruplarını sahaya sürdü. Cuma günü yeniden şiddetlenen saldırılar devam ediyor.
Şara, Dürzileri suçladı
Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed El Şara (Colani) Cumartesi günü yaptığı açıklamada Dürzileri, “Bedevilere ve ailelerine misilleme saldırı” başlatmakla suçladı ve herkesi sözde ateşkese uymaya çağırdı. İsrail’in hava saldırılarının ülkeyi “tehlikeli bir aşamaya ittiğini” ekledi. Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Baba ise ordunun "sivilleri korumak ve kaosa son vermek amacıyla" Süveyda'ya yeniden konuşlanmaya başladığını duyurdu. Geçici hükümetin Dürzileri suçlayan politikası ve çetelerini kontrol altına alamaması, Suriye’yi yönetemediğini ve büyük bir kriz yaşadığını bir kez daha gösteriyor.
ABD: Samimiysen, cihatçılara geçit verme
ABD’den günler sonra ilk defa HTŞ yönetimine üst düzeyden tepki geldi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Şara’ya ihlal ve katliamları derhal durdurmasını, suçlulardan derhal hesap sorması çağrısı yaptı. “Ceza verilmemesi artık kabul edilemez. Rejim içerisindeki sorumlular da dahil kimin parmağı bu olaylarda varsa mutlaka hesap sorulmalıdır” diyen Rubio, bölgedeki cihatçı çetelerin varlığına işaret etti.
Rubio “Eğer Şam, DAİŞ ve İran etkisinden arındırılmış bir Suriye’nin inşasında gerçekten samimiyse güvenlik güçleri, bölgeye sızan cihatçı gruplara geçit vermemeli ve katliamları derhal durdurmalıdır” dedi. Rubio, son üç gün içinde İsrail, Ürdün ve Şam’daki Suriyeli yetkililerle yakın temas halinde olduklarını belirterek, Süveyda vilayetindeki “dehşet verici ve tehlikeli gelişmelere” karşı yoğun diplomatik çaba yürüttüklerini söyledi.
“Masum insanların tecavüze uğraması ve katledilmesi sona ermeli” diyen Rubio, Şam yönetiminin kendi safları da dâhil olmak üzere bu suçlara karışanların adalete teslim edilmesini sağlaması gerektiğini vurguladı.
Yüzlerce kişi öldü
Ağır yaşam koşulları altında olan ve kuşatmaya alınan Süveyda merkezinin kontrolü, Süveyda Askeri Meclisi’nin kontrolündeyken, saldırılar kırsal köylerde devam ediyor. 13 Temmuz’dan bu yana çıkan çatışmalarda, yalnızca Süveyda’nın Sehwa Belata beldesindeki katliamda 19 kişi katledildi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) raporuna göre, Süveyda’da toplam 406 kişi yaşamını yitirdi. Bunlardan 4'ü çocuk, 4'ü kadın 80 sivil. Bedevi çetelere mensup 18 kişi, Şam ordusundan ise 330 kişi öldü.
İnsani kriz derinleşiyor
Dürziler, ağırlaşan yaşam koşullarına karşı yardım çağrılarını yineliyor. Hastaneler hizmet dışı, yağma olayları artıyor, elektrikler kesik, altyapı ağır hasar aldı ve tam bir kıtlık yaşanıyor. Dürzi Topluluğu Ruhani Lideri Hikmet El Hicri, Cumartesi günü yaptığı açıklamada, ateşkese uyum sağlama çağrısını yineledi ve kuşatma altındaki sivillerin tahliyesi için “insani koridorların” açılacağını söyledi. Ancak koridorların hangi bölgelere açılacağı belirsiz.
El Hicri, geçtiğimiz hafta içi Kuzey ve Doğu Suriye’ye giden yolların açılması çağrısı yapmıştı: “Tıbbi ekiplerin müdahale edebilmesi ve ihlallerin belgelenebilmesi için alan açılmasını talep ediyoruz. Ayrıca, Kürt kardeşlerimize giden yolların açılmasını ve Ürdün Kralı II. Abdullah’tan, Süveyda ile Ürdün arasında insani bir koridorun oluşturulması yönünde talimat vermesi çağrısında bulunuyoruz.” Özerk Yönetim, ilk günden bu yana yardıma hazır olduğunu ve koridorun açılması için çağrı yapıyor.
İlham Ehmed: Koridor açmaya hazırız
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eş Başkanı İlham Ehmed, Suriye’nin güneyindeki Süveyda’ya yardım ulaştırılabilmesi için bir koridor açılmasını istedi. Süveyda’ya insani yardım için hazır olduklarını belirten Ehmed, “Kuzey ve Doğu Suriye’deki ulusal ve insani ilkelerimizden hareketle ve desteğe ihtiyaç duyan her Suriye bölgesine yardım etme geçmişimize dayanarak, Süveyda yönünde insani bir koridor açmaya tamamen hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Uluslararası toplumu ve etkin tarafları, bu insani sürecin kolaylaştırılması için ahlaki sorumluluklarını yerine getirmeye ve baskı yapmaya çağırıyoruz; bu yardımın sivillere ulaştırılması, siyasallaştırmadan ya da askeri çıkar hesaplarından uzak bir şekilde sağlanmalıdır” dedi.
Barrack, Mazlum Ebdî ile görüştü
Süveyda’da günlerdir süren çatışmalar, özellikle ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas J. Barrack’ın Suriye’nin ulus devlet zihniyetiyle yönetilmesi gerektiği söylemlerinin ardından başladı. Barrack’ın sözleri HTŞ hükümetini azınlık sayıdaki halklara yönelik baskılarını arttırması için cesaret verirken, başta Kürtler olmak üzere halklar çözümün ademi merkeziyetçi yönetim olduğunu hatırlatıyor. Kürtleri, katliamcı Colani yönetimine zorlamaya devam eden ve sert tepkilerle karşılan Barrack, önceki akşam Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdî ile bir araya geldi.
Görüşmede, Suriye’deki mevcut güvenlik durumu, çatışmasızlık ortamının yeniden tesisi ve ülkede kalıcı istikrarın sağlanması için atılması gereken adımlar ele alındı. Tüm Suriyeliler için barışçıl, müreffeh, kapsayıcı ve birleşik bir Suriye vizyonu doğrultusunda, pratik entegrasyon adımlarının hayata geçirilmesi gerektiği konusunda görüş birliğine varıldı.
Barrack, görüşmede ayrıca Mazlum Ebdî ve QSD’ye Suriye’de DAİŞ’e karşı yürütülen mücadeledeki kararlı ortaklığı için teşekkür etti. Görüşme, Washington’un Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi aktörlerle temaslarına devam ettiği ve sahadaki gelişmelere doğrudan müdahil olmayı sürdürdüğünün bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Pedersen: Çözüm yerel yönetim ve yeni anayasada
Suriye’de son yaşananlar ve yeni iç savaş tehlikesi, Özerk Yönetim’in “demokratik ulus” modelinin krizlerin tek çıkış yolu olduğu tezini doğruluyor. Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen de ilk kez krizin “aktif yerel yönetim” ve “güveni yeniden tesis eden bir anayasa” ile çözülebileceğini söyledi.
Süveyda’ya işaret eden Pedersen, Suriye geçiş hükümetinin devlete sadakati sağlamak için silah veya askeri güç kullanmasının “kabul edilemez” olduğunu, yurttaşların “kendilerini temsil ettiği ve haklarını koruduğu” sürece devlete sadık olduklarını belirtti. Al Majalla’ya konuşan Pedersen, yerel toplumun Suriye devleti çerçevesinde “kendi işlerini bağımsız bir şekilde yönetebilmesi” için güvenlik ve yönetim düzenlemelerinin başlatılmasını ifade etti. HABER MERKEZİ














