Tendürek Dağı’nda mis kokulu sabunlar
Forum Haberleri —
- Tendürek’te tüm zorlukların yanında fedakar halk, yeniden yaratılan insanlık ve paylaşım, yarınları bugünden inşaa eder. Tüm yaşanmışlıkları katlanılır kılan budur. “Mis Kokulu Sabunlar” Tendürek kahramanlarını bizimle tanıştırarak yüreğimize konuk ediyor. Dahası onların zorlu ve özverili yolculuğuna katıyor.
ALİ POYRAZ
Kitaplar vardır, okuyanı satırlar arasında yolculuğa çıkarır. Yaşananları okuyucuya canlı canlı yaşatır. Hatta rüyalarına konuk ettirir. Kitaptaki kahramanlarla soluk alıp verdirir. Onların içtenliğini, espirilerini ve zorluklarını anı anına yaşatır.
Eylem Kahraman Tendürek kahramanlarının yaşamından kısa bir kesiti kitaplaştırmış.
Yaşananlar her ne kadar dilden dile anlatılsa da edebiyat alanında kalıcılaştırılması her koşul ve zamanda önemli ve değerlidir.
Eylem, satırlarıyla en başta insanı volkanik Tendürek Dağı’nın yerden fırlamışcasına duran taşların oluşturduğu sayısız labirentlerinde yolculuğa çıkarıyor. Ve bu acımasız ve çetin doğa koşullarında yarınlara inanan insanların iradesinin ne kadar güçlü olduğunu ilmik ilmik işlemiş.
Kimi alanlarda bir damla suyun olmadığı sıcak yaz günlerinde aynı zamanda doğaya karşı da insan üstü bir çabayı yansıtıyor satırlarında. Aynı şekilde zorlu kış günlerinde metrelerce yağan karın bu coğrafyayı dümdüz bir alana çevirerek adeta beyaz bir örtüye dönüştürdüğü anlarda yakacak tek bir odun parçasının olmadığını düşünmek bile insanın tüylerini diken diken ediyor.
Zaman zaman görüş açısının sisten dolayı sıfıra indiği zamanlarda gerillalar ile Türk askerlerinin burun buruna geldiğini heyacanla göreceksiniz.
Dağ ve zindan arkadaşlığı bir çok yönüyle birbirine benzer. Ve hiç bir yerde bu sıcaklığı ve içtenliği bulamazsın. Hepsinin doğallığı ve zirvesi yaşanır.
Bu kitapta dağın zor koşullarında birlikte büyüyen çocukların olgunlaşan güçlü iradesini de göreceksiniz. Birbirine ölümüne bağlılığın an an nasıl geliştiğine tanık olacaksınız.
Günlerce aç ve susuz kalmanın ve asla teslim olmamanın kararlılığı inanılır gibi değil.
En zor koşullarda zamanın değerini bilen insanların her anının eğitimle geçtiğine tanık olacaksınız.
En zor anlarda bile kültürel faaliyetlerden geri durmuyorlar. Halaylardaki uyum ve ritimle ruhlarını ısıtıyorlar.
Ve Türk devlet geleneğinin inanılmaz hile, oyun, şantaj ve barbarlıklarını okudukça bu vahşiliklerden dolayı insan olmaktan utanacaksınız.
Öldürülen gerillalara nasıl bir barbarlık sergilendiğini, parçalanan bedenlerinin korku yaymak için ortalığa nasıl saçıldığını ya da gömülmüş gerilla cesetlerinin Türk askerleri tarafından çıkarılarak parçalanıp açıkta bırakılmasını üzüntü ve nefretle göreceksiniz.
Aynı tarzda güçlü irade ve direnişlerin olduğu her yerde zayıf iradelerin nasıl düştüğüne ve düşmana sığınmalarına şahitlik edeceksiniz. Kader birliği yapmış bu kişilerin nasıl düşman haline getirilişine üzülerek ve öfke duyarak tanık olacaksınız.
Tamamen imhayı hedefleyen bir devlet mekanizmasının hayal dahi edemeyeceğiniz yöntemlerine şahit olacaksınız. Yeri geldiğinde kendi askerlerini dahi uçaklarla bombalayan bir devlete rastlayacaksınız .
Devletler her zaman acımasız ve gaddar olmuştur. Ama Tendürek’te yaşananlar bu güne kadar tanık olunmayan türden.
Tendürek’in labirentlerinde yürüyen gerillalar zaman zaman geçmiş Kürt direnişçilerinin izlerine rastlayınca açlığı, susuzluğu ve bitkinliği unuturlar. Ve doğru yolda olmanın gururunu yaşarlar sevinçle. Ve daha kararlı atarlar adımlarını. Çünkü emindirler ki geçmiş onurlu Kürt direnişçilerinin ardıllarıdır.
Tendürek’in keskin kayalıkları ayakkabısız ayakları parçalarken ya da tipide yol alırken soğuktan donan el ve ayakların zonklayan ağrıları yoldaşlık sevgisiyle unutulur.
Kurtlanan karı eriterek yapılan çaydan bir bardak içmenin muazzam tadını duyumsayarak ayların yorgunluğunu unutacaksınız.
Tendürek’te düşmana, ihanete ve coğrafyanın tüm zorluklarına inatla karşı koyuşun güçlü iradesi insanı şaşırtan en önemli yandır. İnsanüstü bu irade ve inanmışlık karşısında hayranlık duymamak mümkün değil.
Tüm zorlukların yanında hijyenik olmayan anlarda karınca ordusu gibi saldıran bitlere karşı da amansız bir mücadele söz konusudur.
Kışın soğuktan donan uzuvlar…
Yazın buharlaşan kükürtten nefes alamayan ve susuzluktan dudakları çatlayan insanların öyküsüdür bu…
Kış boyu durmayan askeri operasyon çemberinde sürekli hareket halinde olmanın yarattığı aşırı bitkinlik, uykusuzluk ve susuzluğa rağmen yılmayan çelikten bir iradeye imrenmemek elde değil.
Ve adeta sünger gibi delik deşik olan bu volkanik dağda kaynayan yılanlarla yaşamak zorundasın. Hava ısınınca adım başı bir yılana rastlamak içten bile değil.
Eylem, kimseyi incitmeden ve saygı sınırlarını aşmadan gaflet ve yanlışlara da değinmekte.
Bazen basit bir tedbirsizlik, onlarca gerillanın ve tüm kış hazırlığının imha olmasına neden olur. Oysa gerilla yaşamında “basit” hata yoktur. Bu hataların her biri ayrı bir ölüm ve talan demektir.
Tendürek alanında sayısız halk kahramanının ayak izlerini hüzünle görüyor insan.
Daha haraketin grup döneminde Ankara Tuzluçayır katılımlılarından Yasin (Doğan Kılıçkaya) ve General Suat (Tekin Kızılay)’a rastlayacaksınız. Ve onların her türlü iç ve dış ihanete rağmen direnişçi kişiliklerinden taviz vermeden erken ölümsüzleşmesine acıyla tanık olacaksınız.
Tendürek’te en zor koşullarda ve anlarda bile umudunu kaybetmeyen kahramanların yarınlara olan inancının ne kadar diri olduğunu görmek okuyucudaki kararsızlığı yerle bir ediyor.
O gencecik kadın ve erkeklerin kendileri için istedikleri hiç bir şey yoktu. İnsanlarının kendi ülkelerinde sadece ve sadece özgür yaşamasını, “yok” sayılmamalarını ve katliamlara maruz kalmamalarını istiyorlardı.
Tüm fedakarlıkları bunun içindi.
İnsanüstü çabaları buna dönüktü.
Her birinin vasiyeti bir sonrakine devredilirdi. Ve bu görevlerin en büyüğü ve ağırı kabul edilirdi.
Tendürek’te o koşullarda ayakta kalmak, hele hele savaşçı kadın olmak çok daha zordu.
İnat edenler yaşayabilir orada.
Düşman bir değil, bin olur bazen.
Kışın dondurucu ayazında kemiklere işleyen soğukta, yazın kavurucu sıcağında susuz kalmak
Ve bazen de yılanlar, çıyanlar ve bitler olur saldıran.
Ama hiç biri sırtından vurulmak kadar acı vermez insana. Bu, ölümden bile ağır yaşanır.
Tendürek’te tüm zorlukların yanında fedakar halk, yeniden yaratılan insanlık ve paylaşım, yarınları bugünden inşaa eder.
Tüm yaşanmışlıkları katlanılır kılan budur.
“Mis Kokulu Sabunlar” Tendürek kahramanlarını bizimle tanıştırarak yüreğimize konuk ediyor. Dahası onların zorlu ve özverili yolculuğuna katıyor.
En zor koşullarda varolma kavgasında ölümsüzleşenlere insanlık her zaman minnettar kalacaktır.
Yüreğine ve kalemine sağlık Eylem.