Tezkereci anlayışla sonuç alınmaz

- Rojava ve Başûr için ilk defa üç yılı kapsayan sınır ötesi savaş tezkeresinin Meclis'e sunulduğu gün konuşan DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, "Tezkereci anlayış güvensizliği arttırmaktan başka hiçbir sonucu açığa çıkaramaz" dedi.
- Tezkere siyasetinin 27 Şubat ruhuna uymadığını belirten Hatimoğulları, "Eller namluda barış olur mu?" sorusuna yanıt isteyerek, şunu ekledi: "Herkesin eşit haklara sahip olduğu daha demokratik ve özgürlükçü yaklaşımlara ihtiyaç var."
İktidar ve devletin, yasal düzenlemeler başta olmak üzere somut adımlar evresine ivedilikle girmesini isteyen DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, şunları altını çizdi: "Komisyon'un önümüzdeki süreçte somut adımlara yoğunlaşması; tekil, özgül, bütüncül geçiş yasalarının çerçevesinin bir an önce çizilmesi, 2026 yılı bütçesi Genel Kurul'a gelmeden yasal düzenlemelerin yapılması, hem güven arttıracaktır hem bu sürecin başarıya ulaşması için son derece ön açıcı olacaktır."
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Grup Toplantısı'nda konuştu. İki gün önce Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ı ziyaret ettiklerini hatırlatan Hatimoğulları, "Kobanê Kumpas Davası'nda ceza verilen sevgili Selahattin Demirtaş için AİHM üçüncü kez ihlal kararı verdi. Bu karara göre Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve bütün Kobanê Kumpas Davası'nda tutuklu bulunan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Bir saat dahi içeride kalmamalılar" dedi.
Tüm seçilmişler bırakılmalı
CHP'li belediye başkanları hakkında hazırlanan iddianameye dikkat çeken Hatimoğulları, "CHP belediyelerine yönelik operasyonların siyasi saik ile yapıldığının altını defalarca çizdik. Bir kez daha ifade ediyoruz; Ekrem İmamoğlu ve tüm seçilmişler bu şekilde yargılanamaz, derhal serbest bırakılmalı. Tutuksuz bir şekilde yargılanmaları pekala devam edebilir ve serbest bırakılarak görevlerine iadeleri sağlanmalıdır" diye konuştu.
Barış için çalışmıyorlar
İktidar ve muhalefet barışın toplumsallaşması için sahada olmadığını, yasal düzenlemelere ilişkin henüz bir adım atılmadığını belirten Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Herkesin görev ve sorumlulukları belli. İktidar ve devlet, yasal düzenlemeler başta olmak üzere somut adımlar evresine ivedilikle girmeli. Komisyon'un önümüzdeki süreçte somut adımlara yoğunlaşması; tekil, özgül, bütüncül geçiş yasalarının çerçevesinin bir an önce çizilmesi, 2026 yılı bütçesi Genel Kurul'a gelmeden yasal düzenlemelerin yapılması hem güven arttıracaktır hem bu sürecin başarıya ulaşması için son derece ön açıcı olacaktır.
Süreç karşıtlarına cesaret
Atılmayan her adım, yaşanan her gecikme, süreç karşıtlarını cesaretlendiriyor. İşte görüyoruz. Sürecin ritmi düştükçe savaştan yana olanların cesareti artıyor ve adeta tüm tuşlara basılmışçasına sistematik olarak barış karşıtı sesler yükseliyor. Mealen; süreç bitsin, ölümler sürsün, diyorlar. Bunlar yıllarca savaş siyaseti yapanlar ve bundan nemalananlardır. Şimdi barış onların tüm varlık nedenlerini ortadan kaldırıyor. Meclis kürsülerinde çığlık atanlar, kendi kapalı dünyalarında yaşayan bir avuç ayrıcalıklı azınlıktır. Onların kendi imtiyazlı hayatları bitmesin diye Kürtlerle eşitlenmemek için bu adımları attıklarını biliyoruz. Bu sistematik provokasyonlara pabuç bırakacak değiliz.
Atışma sarmalına girmeyeceğiz
Bütün milletvekillerimize, partililerimize çağrıda bulunuyorum. Bu ırkçılarla atışma sarmalına girmeyeceğiz. Onların belirlemek istediği dar alanda siyaset yapmayacağız. Enerjimizi barış ve demokratik toplumun inşasına harcayacağız. İnsana dokunan, hayata anlam katan, somut çözümler üreten bir dille konuşacağız. Süreç karşıtlarının tahriklerine asla gelmeyeceğiz. Onların oynadığı oyunu ifşa edeceğiz, çünkü biliyoruz hakaret, küfür, siyaset değildir; siyasetin bittiği yerdir. Bütün bu gürültü patırtı siyasi tükenmişlik sendromunun ta kendisidir. Kürt düşmanlığını savaş seviciliği ile birleştirenlere geçit vermeyeceğiz. Bizler demokratik müzakere ve mücadele ilkeleriyle siyasi yapmaya devam edeceğiz
Yeni bir AKP taktiği
Yeni bir AKP taktiği ile karşı karşıyayız. Toplumun sinir uçlarını gerecek düzenlemeleri basına sızdırıp toplumun gazını almaya çalışıyorlar. Bunun son örneğini 11. Yargı Paketi adıyla kamuoyuna sızdırılan taslakta görüyoruz. İktidarın yargı paketleri topluma daha çok güven, çözüm, adalet, insan hakları sunacağına baskı, zor, daha çok ceza, daha çok denetim, gözetim ve daha çok tahakküm getiriyor. Kamuoyuna yansıyan bu taslakta toplumun adalet ve demokrasi ihtiyacını giderecek bir tek madde yok. Tam tersi antidemokratik uygulamalarda ısrar var. Kadınlara, farklı cinsel kimliklere saldırılar var. Kimin kendisini nasıl tanımladığına, nasıl yaşadığına karışmak devletin işi değildir. İnsanlara kimlik, inanç, cinsiyet, yaşam tarzı dayatmak devletin hiç işi değildir. Devletin varlık nedeni çatısı altında yaşayan her bir insanın eşit bir şekilde hukukunu korumaktır. Bu kanun teklifini kabul etmiyoruz. Meclis'e de gelmemesi için elimizden gelen her türlü çaba içinde olacağız.
Savaşa ve faize bütçe
Cumhurbaşkanı Yardımcısı 2026 yılı merkezi yönetim bütçesini açıkladı. Tarih boyunca bütçe teklifleri iktidarın siyasi omurgasını gösterir. Bütçeler iktidarın hangi sınıfın iktidarı olduğunu gösterir. 2026 yılı merkezi yönetim bütçesi, AKP'nin halktan ne kadar koptuğunu, maliyetleri nasıl işsizlere, gençlere, emeklilere, kadınlara, esnafa yıkmak istediğinin kanıtı bir belgedir. DEM Parti olarak 2026 yılı bütçesinin geçmiş bütçelerden farklı olarak tercihlerini yoksuldan ve toplumsal barıştan yapması gerektiğinin üzerini ısrarla çizdik. Bunun mücadelesini yürüttük. Yürütmeye de devam edeceğiz ama ne yazık ki bu iktidarın dönüp dönüp önümüze getirdiği bütçenin mantığı, yaklaşım ve tercihleri aynı. İktidara sorarsanız 2026 bütçesi refah ve istikrar bütçesiymiş. Süslü cümlelere yurttaşın karnı tok ama yurttaş ekmeğe aç. Bu bütçe yoksulluk ve sefalet bütçesidir. Bakın 2026 bütçesinden sadece faize, bakın sadece faize 2 trilyon 742 milyar lira ayrılmış. Bu demek oluyor ki, bütçenin yaklaşık yüzde 15'i faize gidecek demektir. Yani ödediğiniz her 100 liralık verginin 15 lirası faize gidecek. Geçen bütçeye oranla faiz giderlerinde yüzde 40 oranında artış var ve ödediğiniz her 100 liralık verginin 11 lirası savaş harcamalarına gidecek.
Eller namluda barış olur mu?
Irak-Suriye tezkeresi bugün Genel Kurul'a gelecek. Fesih kararı alan PKK'ye ve sivil siyasi parti olarak Suriye'nin önemli siyasi aktörlerinden PYD'ye karşı ilk defa üç yılı kapsayan sınır ötesi operasyon tezkeresi Meclis'e sunuldu. Tezkereci anlayış güvensizliği arttırmaktan başka hiçbir sonucu açığa çıkaramaz. Tezkere siyaseti 27 Şubat ruhuna uymuyor, uyamaz. Eller namluda barış olur mu? Bu soruya herkesin yanıt üretmesi lazım. Eller namluda barış olmaz. Kürtlerin, Türklerin, Arapların ve etnik dinsel kimliklerin eşit haklara sahip olduğu daha demokratik ve özgürlükçü yaklaşımlara kesinlikle ihtiyaç var. Devlet aklı dediğimiz olgu, 2014'te Salih Muslim ve heyetiyle Ankara'da görüşmeler yaptı. Aynısının devam etmesi gerektiğini belirtiyoruz, altını çiziyoruz. Parlamento, gelecek olan Suriye-Irak tezkeresini gündemine almamalıdır.
Müzakere ve mücadele
Bizler neler yaşanırsa yaşansın, kim hangi provokasyona tevessül ediyor olursa olsun bütün bu provokasyonları boşa çıkarma konusunda kararlılığımızın altını bir kez daha çiziyoruz. Bu ülkede onurlu bir barışı tesis etmek, bu ülkede yaşayan bütün farklı halkların ve inançların kendini eşit yurttaş olarak hissettiği bir Demokratik Cumhuriyeti inşa etmek boynumuzun borcudur. Ne olursa olsun bizler bu kararlılıkla hem müzakerelerimizi hem mücadelemizi yürütme konusunda kararlıyız.” ANKARA









