TİHV ve İHD: İşkence rutinleşti


Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilciliği ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi tarafından 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü’nün 20. yıldönümü nedeniyle İHD binasında basın toplantısı düzenlendi. “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” pankartının açıldığı basın toplantısına, TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe ve İHD Eşbaşkan Yardımcısı Gülseren Yoleri katıldı.
Açıklamayı TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe okudu. Efe, Birleşmiş Milletler’in (BM) 1987 yılında kabul ettiği “İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşmesi”nin kabul edilmesinden 10 yıl sonra işkence görenlerle dayanışma günü olarak ilan edildiğini hatırlattı. Sözleşmenin işkenceyi mutlak olarak yasakladığını ancak son yıllarda gelişkin demokrasilerde bile işkence uygulamalarının arttığını kaydeden Efe, savaş ve çatışma koşullarına mahkum olan ülkelerde işkencenin adeta gündelik yaşamın bir parçası haline geldiğini belirtti. Uygulanan işkencelere karşın mücadelenin de önem kazandığını ifade eden Efe, bu yüzden 20. yılında işkenceye karşı mücadelenin daha da anlam ve önem kazandığını söyledi.
1 milyon 809 kişiye ihlal
Türkiye’nin sözleşmeyi 1988 yılında kabul ettiğini hatırlatan Efe, “Anayasa ve Ceza Kanunu’nda işkence yasaklamıştır. Buna rağmen son yıllarda, özellikle de 2015’in Temmuz ayında yeniden başlayan çatışma ortamında başta Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da; OHAL sürecinde, cezaevlerinde, her türlü toplumsal gösterilere müdahale sırasında ya da gündelik olaylarda, resmi ya da resmi olmayan gözaltı ortamlarında işkence ve diğer kötü muamele uygulamaları ve iddiaları önceki dönemlerle kıyaslanmayacak boyutlara ulaşmıştır” dedi.
Kürt il ve ilçelerinde yaşanan çatışma ve sokağa çıkma yasaklarında en az 1 milyon 809 bin kişinin yaşam ve sağlık hakkının ihlal edildiğini vurgulayan Efe, 15 Temmuz devlet içi çatışma sonrasında toplumun birçok farklı kesimleri üzerinde baskıyı arttırmak için de korku yayıldığını ifade etti.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın polisin şiddetiyle onlarca kez gözaltına alındıktan sonra tutuklanmalarına değinen Efe, Veli Saçılık’a hedef gözetilerek sıkılan gazların işkencenin son örnekleri olduğunu söyledi.
İmralı hemen kapatılmalıdır
OHAL’de tutuklu ve hükümlülere yönelik baskı ve işkencelerin de arttığına dikkat çeken Efe, 2000 yılından bu yana tecrit uygulamalarının yaşandığını anımsatarak, “Tecridin en sık uygulandığı İmralı F Tipi Cezaevi ise bir an önce kapatılmalıdır” dedi.
Efe, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeleri uygulamadığını ve uluslararası mekanizmaların işlerini yapmalarını engellediğini ifade etti. Efe, son olarak OHAL’in derhal kaldırılmasını talep etti.
İSTANBUL
