Topluma verecekleri ne kaldı?

Forum Haberleri —

AKP - MHP

AKP - MHP

  • Özel savaş hükümetinin bu topluma vereceği bir şey kalmadı. Türklük Sözleşmesi artık miadını çoktan doldurdu. Bu köhnemiş sözleşmeyi tarihin çöp sepetine atmanın zamanı geldi ve geçiyor.

DEVRİM GEWDA

Türkiye tarihinin kolay kolay unutulamayacak o meçhul cumhuriyetin birinci yüz yılı doldu. Başta Kürtler olmak üzere Türkiye’de azınlık olan toplumlara yaşatmadıkları zulüm kalmadı. Buna rağmen direniş geleneği de hiç bitmedi. “Bitirdik”, “yılanın başını erken ezmek gerek” dedikleri yerde bir direniş daha yükseldi ve devam etti. Türk devleti kendi iç barışını yapmadığı sürece bu mevcut savaş devam edecek. Artık dünya eski dünya değil, öyle eski klişe kavramlarla milliyetçi jargon ile toplumu kandıracaklarını düşünenler Metina, Xakurke ve Zap’ta hakikat duvarına çarpmaya devam edecekler. Ne Kürtler o günün Kürt’ü ne de dünya o eski dünyadır. Ondan pençe- kilit edebiyatı yapanlara bu tarihi günleri hatırlatmak gerekiyor. Yoksa aksi taktirde Osmanlı'nın başına gelenlerin AKP ve MHP faşist hükümetin başına gelmeyeceğinin garantisini kim verebilir?

Türk devletinin Kürtleri yok etme zaafını bilen hegemonik güçler ile bölgedeki statükocu devletler, Türkleri bir şekilde kendi siyasi emelleri için iyi bir aparat olarak sahada kullanmaya devam ediyorlar. Örneğin ABD'nin, Afganistan'dan çekilmesi ile birlikte gelişen süreç ve Kasım Süleymani’nın Irak'ta öldürülmesi ardından Rusya ve İran’ın Türk devletine özelikle Rojava'da tavizler vermesiyle birlikte Türk devleti alanda palazlanmaya başladı. Yetmedi, o gaz ile birlikte Erdoğan “ansızım geliriz, yıkarız, parçalarız” sloganları atmaya başladı.

Ortadoğu’da gelişen çalkantılı süreç AKP ve MHP'nin iştahını kabartmış görünüyor. Erdoğan yerel ve bölgesel güçlerin vermiş oldukları destek ile yeniden bir sınır ötesi operasyonunu başlatacağını tüm dünyaya deklare etti. Rusya- Ukrayna savaşı ve ardında gelen Hamas- İsrail savaşı ile birlikte Erdoğan yaşanan bu boşluklardan yararlanıp Medya Savunma Alanları’nda hakimiyet kurmak ve Rojava'da Kürtlerin kazanımlarını yok etmeyi planlamıştı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı! Birileri, bir iki füze atınca öyle dünyanın sonu gelmiyor demek. Erdoğan ve MİT’in masa başında Sadat ile oturup yazıp çizdiği gibi işlemiyor bu işler demek. Allah’ın lütfu her zaman insana nasip olmaz! Ortadoğu siyaseti 15 Temmuz darbe girişimine benzemez. Kısaca bu sahada adama pabuç bırakmazlar öyle kolay kolay. Rojava'da Kürtler‘in kazanımlarını yok etmek için bir maceradan diğerine atlamaya devam eden T.C’nin sonunun neyle hasıl olacağını birlikte göreceğiz elbette. Dış politikada dibe batan ve durmadan patinaj yapıp duran Erdoğan’ın imdadına koşan özel savaş medyası bu sefer Erdoğan’ı kurtaramadı. Gece gündüz durmadan yemek tarifleri verince bile topluma yalan ve asparagas haberlerle ile algı yaratıp Kürt Özgürlük Mücadelesini yıpratmak istediler, ama hakikatin kötü huylu olduğunu unuttular.

En son yapılan gerilla eylemleri ile yalanları gün yüzüne çıkınca bir anda tuzla buz oldular. Gerillaya ömür biçenler, gerillayı yok sayanlar, bir anda dilsiz kesilmeye başladılar. Özelikle son Zap ve Xakurke eylemleri, artık mızrağın çuvala sığmadığını tüm dünyaya ayan beyan ispatladı. En son teknik ile donanmış ve en önemlisi de KDP'nin işbirliği ile bütün imkânları arkasına alan Türk ordusu ne yazık ki, Medya Savunma Alanları’nda kaçmaktan başka şansı kalmadı. Erdoğan ikinci Enver Paşa olma yolunda ısrar etmekte. Nasıl ki, Sarıkamış’ta binlerce askeri boş yere öldürüp sonra kahraman yaptıysalar Zap ve Xakurke'de de böyle bir destan çıkartmak istiyorlar. Zap ve Xakurke’den çıksa çıksa belki Muş'tan, Yemen'e gidip gelemeyen askerlerden birinin sevdiğine yaktığı ağıt misali bir ağıt çıkar! Yoksa başka bir destan bekleyenler daha çok bekler.

Bütün doğa şartlarına rağmen ve 24 saat propagandası yapılan o meşhur tekniklerine karşın gerilla destansı bir direniş ile bütün dünyaya Apocu gerilla tarzını bir kez daha ispatladı. Gerilla karşısında çaresiz kalan Türk devleti Rojava'da insanların yaşam alanlarına saldırdı. Buğday depolarından elektrik santrallerine, okul ve hastanelerine saldırdı ve halen saldırmaya devam ediyor. Ne Erdoğan’dan öncekileri ne de Erdoğan artık Kürtler‘in kazanımlarını yok edebilir. Kesinleşen bir Kurdistan realitesi var. Son sekiz yılda Kürtleri yok etme sevdası uğruna geldikleri aşamada başkalarının siyasi aparatı olmanın dışında tek bir kazanımı elde etmedi soykırımcı Türk devleti. AKP ve MHP faşist özel savaş hükümeti Türkiye halklarına kaybettirmeye devam ediyor. Efrîn, Bab ve diğer alanlarda suç örgütleri ile ne zamana kadar dayanabilecekler.? Pençe, Kilit ve Kaplan operasyonunun sonuçları ortada. Ekonomi dibe vurmuş, insanlar Türkiye’den Avrupa’ya sel gibi akmakta.

Özcesi, Türkiye toplumunun karşısında önemli bir sınav var. 31 Mart günü Erdoğan ve şurekası kaybetmek zorundadır. Türkiye toplumu bir nefes almak istiyorsa, DEM Parti’nin yürüyüşüne katılmalı. Aksi taktirde bu özel savaş hükümetinin bu topluma vereceği bir şey kalmadı. Türklük Sözleşmesi artık miadını çoktan doldurdu. Bu köhnemiş sözleşmeyi tarihin çöp sepetine atmanın zamanı geldi ve geçiyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.