Türk basın mensuplarına açık mektup, korkma! (yın)

Haberleri —

Size çok anladığınız bir dilden sesleniyorum, fobili toplumların korku dolu zihinlerine kazınan çağrısıyla sesleniyorum korkma!(yın), barışı işlemekten korkmayın! Korku imparatorloğuna yenik düşmüş, toplumun kılcal damaralarına kadar işleyen ve İstiklal Marşı’nın birinci kelimesi olacak kadar beyinlerinize işlemiş tabirle sesleniyorum. Korkma!(yın) barışı yazmaktan korkmayın ki bugüne kadar işlediğiniz günahlardan, çanak tuttuğunuz cinayetlerden, hedef gösterdiğiniz masum bedenlerden, görmezden geldiğiniz halklardan ve vicdanlara karşı işlediğiniz günahlardan bir nebze olsun arınasınız.

23 Şubat Cumartesi günü BDP heyeti, başlayan barış sürecini devam ettirmek, anaların feryadını dindirmek için İmralı’ya gidiyordu. Aynı günün Milliyet gazetesi bu gelişmeyi internet sitesinde: ‘Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşecek BDP heyeti, İmralı Adası’na gitti’ diye bir manşetle duyuruyordu. Bu nasıl bir tahammülsüzlük örneğidir? Anlaşılan, kimileri bu süreci hala dil oyunlarıyla tersyüz etme peşinde.
Sevgili meslektaşlarım! Unutmayın ki bu savaşın tırmanışı, dağda ve ovada ölen her gencin kanının akması sizin olayları ele alma tarzınız ve topluma sunma biçiminizle körüklendi. Her ölüm sorgulanması gerekirken bir başka ölüme yol açan sizin provakatif ve kışkırtıcı haberleriniz oldu. Bir kaç hafta önce vefat eden M. Ali Birand’ın, PKK ve Kürt sorunu konusunda yaptığı itirafları okumadınız mı hiç? Tarih, kadim halklara yaşattığınız bütün bu acıları hafifletecek, belki de sizi affettirecek bir fırsat sunuyor önünüze. Bir kere olsun onurlu davranıp insanlığa hizmet etmeyi deneyin. Eğer isterseniz bügüne kadar koyun sürüsü gibi güttüğünüz bu toplumu bir kaç ayda barış zeminine çekebilirsiniz. Evet bu süreçten Kürtler de karlı çıkacak ama unutmayın ki bütün halklar bu süreçten fayda görecek, herşeyden önce insanlık kazanacak. Kürtler de karlı çıkacak diye süreci tıkayan alaycı tavrınızdan vazgeçin.
 Sevgili meslektaşlarım! Habur sevinci barışa duyulan özlemdi sadece, Türklerin hassasiyeti adı altında tahammülsüzlüğünüzü dışa vurdunuz sadece, o günden bugüne kadar kaç can yandı düşündünüz mü hiç? Olgunlaşmış bu fikrin karşısına daha ne kadar set çekebilirsiniz? Barışı ertelemek insanlığı öldürmektir, bilmez misiniz? Anaların yüreğine yakılmış ağıtlar hiç mi vicdanlarınızı sızlatmıyor? Barışı işlemekten korkmayın, bir kere olsun iktidarlarınızın zincirlerini kırın ve ‘Êdi bes e’ Artık yeter! deyin. İşte o zaman ölüsüne bile hakaret ettiğiniz Kürtler sizi affedecek, acısına tuz bastığınız Türkler de, görmezden geldiğiniz Aleviler de, Süryani-Keldaniler de, Çerkesler de, diniyle alay ettiğiniz Zerdüştler de, Ermeniler de size o ulvi affedici ruhu bahşedecektir.
Korkmayın! Manşetleriniz barışla aşınmaz, ekranlarınız rengini yitirmez. Cumartesi günü İmralı’dan gelen ve öne çıkan ilk mesaj sizeydi. ‘Terörist başı’ ve ‘ele başı’ diye nitelendirdiğiniz Öcalan, size saygılarını dile getiriyordu. Utanmadınız mı?  
Abdullah Öcalan da biliyor ki siz bu sürecin lokomotifisiniz, size olan mesajı saygı dolu ve netti. Öyleyse elinizi vicdanınıza koyun ve halkı bu müzakerelerin barış için ‘olmazsa olmaz’ olduğuna ikna edin. Savaş kışkırtıcılığı yapan şahıs, grup veya siyasileri teşhir edin. Çünkü, gazeteci eğer taraf olacaksa ancak ve ancak toplumsal barışın ve huzurun tarafı olabilir. Saygılarımla...

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.