Türk ırkçılığına inat Ermenileşti

Fatma Yavuz

Fatma Yavuz

  •  "Sünni, Hanefi ve Türk'üm, İmam Hatipliyim, başörtülüyüm, çok makbul bir kızım. Tüm o makbuliyetler beni koruyordu ama bu makbuliyeti toplumun yararına bir şeye çevirmek için inadına Ermenileştim. 
  • Özellikle kendi mahallemin insanlarına buradan seslenmek istiyorum; lütfen gözlerinizi açın, kulaklarınızdaki pamuğu çıkarın, susmamız gereken değil, haykırmamız gereken bir durum var."

İBB’de çalıştığı için AKP'nin yayın organlarından Takvim gazetesi tarafından hedef gösterilen Fatma Yavuz, “Aslında beni şovenist milliyetçiler Ermeni yaptı” dedi.

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu tarafından yönetilen ve her hafta Salı akşamı hak ihlallerine uğrayanların katıldığı ÖFG TV’ye bağlanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi çalışanı Fatma Yavuz, yaşadıklarını anlattı. 

Takvim gazetesi tarafından “Ekrem tam kendine göre çalışan bulmuş. Türk düşmanı Ermeni sevici” sözleriyle hedef alınan İBB İnanç Masası çalışanı Fatma Yavuz, “Ermeni miyim? Buna şöyle bir cevap vermek istiyorum; elhamdülillah Ermeni’yim. Hikaye zaten benim Ermeni olmamla başladı. Türkiye Ermenisi olarak tanımlıyorum. Çünkü etnik kökenim Ermeni değil. Bu bir gönül kimliği, bir vicdan yolculuğu sonunda edindiğim bir kimlik, bu vicdan yolculuğu da rahmetli Hrant Dink anmasının 10. yılında başlayan bir yolculuktu. O günden sonra ben bazı ezberlerim, çok yanlış bilgilerim olduğunu fark ettim. Doğduğum ve büyüdüğüm çevrede çok katıydı bu ezberler ve bize böyle yüklenerek büyümüştük” dedi.

 Ölünceye kadar

“Türkiye’de birçoğumuz iki kimlik taşıyoruz ama Ermeni olunca sorun olduğunu zannediyorsun” diyen Yavuz, şöyle devam etti: “Mesela etnik olarak Gürcü’yüm ama biz Türk’üz. Gürcülüğümüz siliktir, Türk milliyetçisi bir ailenin çocuğuyum. Bütün köydeki hemşehrilerim ve ailem kendini Türk olarak tanımlar. Kimsenin kafasına soru işareti gelmez; biz Gürcü müyüz, Türk müyüz? Hem Türk hem Gürcü nasıl olacağız, diye soru sormazlar. Gürcü'yü çekip Ermeni koyunca ‘öyle şey mi?’ olur diyorlar. Gürcü olunca oluyor Ermeni olunca niye olmuyor? Soru bu zaten. Boşnak Türk olabilirsin, alt kimlik, üst kimlik, yan kimlik Laz ve Türk aynı anda oluyor. Birçoğumuz birden fazla kimlik taşıyoruz; Ermeni olunca herkes ‘olmaz öyle şey’ dediler, ben de ‘olur öyle şey’ demek için ısrar ettim. Kendimi devşirdim ve Ermenileştim, Ermeni kardeşlerimden de güzel bir kabul gördüm, o da beni motive etti. Artık ben ölünceye kadar bu kimliği taşıyacağım, büyük bir onurla ve memnuniyetle taşıyacağım, çünkü Ermenilikle ilgili o pejoratif yük çok haksız da bir yük, kalksın ve benim buna bir katkım olsun istiyorum.” 

Ermeni olmak ne demek?

 Gergerlioğlu, Yavuz’a “Bir dindar, Hanefi Müslüman Türk olarak Ermeni meselesine risk de alarak çok önemli bir dikkat çekiyorsunuz. Yıllardır yaptığınız bu çok önemli bir tavır. Bunlardan dolayı mağduriyetler de yaşadınız. Peki, kısaca anlatır mısınız? Bu toplumda Ermeni olmak ne demektir?” sorularını yöneltti. Yavuz, Türkiye’de Ermeni olmayı şöyle anlattı: “Profilimde baştan beri Türk Ermeni’si yazıyor. Bu ne demek? Yarısı Türk yarısı Ermeni demek. Ben iki kimliğe karşı da aynı aidiyeti sergiliyorum. Kimse Türk’ü görmüyor, orada sanki sadece Ermeni yazıyormuş gibi davranıyorlar. Hrant Dink anmasından sonra oradaki ortam beni çok etkiledi. Benim için bir milat oldu, sonra Hrant Dink Vakfı'na takılmaya, bu konuyu daha çok araştırmaya, okumaya, merak etmeye başladım. Müthiş bir trajedi olduğunu gördüm. Hrant Dink Vakfı'nda tanıdıklarım oldu, onlardan dinlemeye başladım. ‘Ermenice de öğreneyim’ dedim, çünkü topyekun bir haksızlık var hem dillerine, hem kültürlerine her türlü mirasa karşı ayrımcılık var. Bir ucundan Ermeniceyi yaşatmış oluruz, diye bir Ermenice kursuna gittim.

Milliyetçiler Ermeni yaptı

Sonra bir gün Ermeni kanaat önderlerinden biri vefat etti ve Sayın Garo Paylan, Meclis’te Allah rahmet eylesin anlamına gelen Ermenice bir cümle kullandı. Çok normal, rahmet dileyen bir cümleydi. Orada o kadar büyütüldü, spekülasyon, polemik yapıldı ki ben de izliyorum bunları. O sürede de baya duygularım Ermenileşmiş demek ki o kadar üzüldüm ki; ne demek? Allah rahmet eylesin, dedi adam, ne dedi? O duygusallıkla Ermenice dersi aldığım hocama Whatsapp’tan yazdım, benim ismim Ermenice alfabede nasıl yazılıyor? Kendim yazamadığım için o da yazdı gönderdi, o gün profilime Ermenice harflerle yazdım Fatma Yavuz’u. Aslında beni şovenist milliyetçiler Ermeni yaptı. O gün o dille ilgili o tartışma olmasaydı ben profilime öyle yazmayacaktım. Öyle yazınca onunla ilgili tartışmalar, ne yazıyor, sen kimsin derken adım adım Ermenileştim. Tabi ki Türkiye’de başka öteki kimlikler de var ama en ötekilerden biri bu! Her şeye rağmen yine kendini ifade edenler var ama Ermeni olmak çok zor bir şeydir Türkiye’de.”

 'Makbuliyetler' beni koruyordu

 Dilin, bakışın değiştirilmesi gerektiğinin altını çizen Yavuz, bunun da kendini Türk olarak tanımlayan mahalleye düştüğünü söyledi. Yavuz, “Çünkü Ermeniler bunu yapamaz. Zaten baskı görüyorlar, yapmaya çalıştığı zaman otomatikman bir sürü tacize uğrayacak, ben her şeye rağmen bunu yapabildim. Türk olarak biliyor Ermeni olduğumu da biliyor bir yere kadar geliyorlar ve duruyorlar. Çünkü orada bir zırh var; egemen kimlikten olmamın, her taraftan egemenim; Sünni, Hanefi ve Türk'üm, İmam Hatipliyim, başörtülüyüm, çok makbul bir kızım. Tüm o makbuliyetler beni koruyordu ama ben de inadına bu makbuliyeti toplumun yararına bir şeye çevirmek için inadına Ermenileştim” diye konuştu.

Bende de körlük vardı

 “Hrant’ın davasına omuz vermek demek adalete omuz vermek demektir” diyen Yavuz, “Bir insan sokak ortasında kalleşçe vurulur da bir Müslüman buna nasıl sessiz kalır. Ben 10 yıl sessiz kalan biri olarak söylüyorum; aynı körlük, basiretsizlik ben de vardı; çünkü bana da pompalanmıştı büyüdüğüm çevrede kör edici bir algı. Onu yırtın ve adalete omuz verin. Hrant yerde yattıkça bu ülkede adalet yerde yatacak, adaleti yerden kaldırmak zorundayız ve en çokta bu Müslümanlara düşen bir görevdir” diye ekledi.

Kesinlikle susmayacağım

İBB’ye yönelik başlatılan teftişle birlikte hedef alınma sürecinin başladığına aktaran Yavuz, şöyle devam etti: “Çabuk arayın bulun, Fatma Yavuz diye bir şey var buradan ekmek çıkar gibi bir durum olmuş bence. Bu bir politik kavgadır, ben de İBB’de çalışıyorum eyvallah oraya kadar, bir şey demiyordum, sessiz kalacaktım ama Takvim’in attığı manşet olayı tamamen başka bir mecraya getirdi ve orada patladım. Büyük puntolarla resmimi koyup ‘Türk düşmanı Ermeni sevici’ yazdılar, insan nasıl böyle bir şey yazar? Siz ne kadar insafsız, ne kadar vicdansızsınız? Bu manşetler bu ülkede kan döktü, can aldı. Bu tür manşetlerle önce bir hedef gösterildi, rahmetli Hrant Dink de öyledir. Bir arpa boy yol almadık mı? Ben artık bu manşetten sonra kesinlikle alttan almayacağım, susmayacağım.” 

Ölmem mi gerekiyor?

Hedef gösterilmesinin üzerinin kapatılmasına izin vermeyeceğinin altını çizen Yavuz, “Bu artık İBB kavgası değil, bunun adı tetikçiliktir! ‘Bir şey olmaz. Boşver, geç git. Unut gitsin, iki hafta sonra unutulur’ deniliyor. Hrant vurulmasaydı, ölmeseydi, şu an duyarlıymış gibi görünenlerin çoğu bir şey olmaz, diyecekti. Ölmem mi gerekiyor? Ölünce daha mı sansasyonel oluyor? Ben bunu kesinlikle kabul etmiyorum! Bu bir Ortadoğu ezberidir, ‘Susalım, sakin duralım, daha kötü yapmasınlar’ Artık susmayalım! Susmayalım. Sustuğumuz için tekrar atılabildi, yeterince konuşsaydık bu manşet atılamazdı! Bunu da yeterince konuşsaydık Takvim özür yazısı yazardı, yazmadı, çünkü biliyor ki herkes susacak! Bunlarda susanların vebali vardır.”

Susmamalı, haykırmalı

Hrant Dink’in katledilmesinin 10. yılına kadar sustuğu için bugün çok üzüldüğünü tekrarlayan Yavuz, şunları ekledi: “Sokak ortasında bir adamı vurdular ve ben haberleri değiştirip başka şeyler izleyebildim, duyarlılık gösteremedim, gözlerim kördü, kulaklarım sağırdı ama artık bunu gördükten sonra tekrar o şeye dönemem, aynı sağırlığı, aynı körlüğü taşıyanı çok anlıyorum. Ben de öyleydim. Özellikle kendi mahallemin insanlarına buradan seslenmek istiyorum; lütfen gözlerinizi açın, kulaklarınızdaki pamuğu çıkarın, susmamız gereken değil, haykırmamız gereken bir şey. O mahalle bu mahalle demeden ırkçılığa karşı, itibarsızlaştırmaya karşı, manipülasyona karşı hep birlikte ses çıkaralım. ‘Kavgalarımızı’ da insan onuruna yakışacak şekilde yapalım, doğrular üzerinden, hakikat üzerinden, gerçekler üzerinden birbirimize tez, antitez ilişkisi kuralım, böyle manipülasyonla, yalanla, dolanla, hedef  gösterme ile hiçbirimiz kazanamayız.”   İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.